Mainz, 11.03.2014

Herkesin adını bir başka biçimde seslendirmekte olduğu bu karanlık yapı, son zamanlarda „paralel devlet“, Paralel örgüt“ „Uzun Kulak Örgütü“ ve hatta „p*** imalâtçısı örgüt“ olarak bile nitelendirilmektedir. „İnsaf dinin yarısıdır“ diyen bir peygamberin yolunda olduğunu iddia eden bu „karanlık yapı“ 17 Aralık tarihinden bu yana adeta bir yerlerden emir almışcasına insaf ve izàn cinayetine başlamış ve ülkenin kaderi ile oynamaya kalkışarak aslında „başka birilerinin derin bir projesi“ olduğu tezini ispatlamak istercesine işlem ve eylemlere kalkışmıştır.Karanlık yapının resmi pravdası niteliğindeki paçavranın ve benzeri selülozdan imal edilmiş paçavralar ile kanalizasyon hattına bağlanmış tv kanallarından ülkenin seçilmiş Başbakanına bıkmadan usanmadan ve utanmadan küfür ve hakaretler yağdıran bu zavallı güruhun giderek daha da sertleşeceği ve heybesinde bulunan bütün „çirkef ve pespayelikleri“ ortaya saçacağı da biliniyor.

Sponsor Bağlantılar

Kendileri tarafından adına cemaat yahutta camia veya hizmet hareketi denilen bu hareketin karanlık bir yapı olduğu yeni bir icat değildir. Yukarıda saydığımız isimlendirmeler yenidir, doğru. Ama bu yapının hem „karanlık“ ve hem de „otoriter“ ve „buyurgan“ olduğu ve hatta biraz da „militer“ olduğu eskiden beri bilinen ancak yüksek sesle dile getirilmeyen bir „kaziyye-i muhkeme“dir. Bunların dillendirilmemesinin iki ana sebebi vardı. Kimisi Ak Parti iktidarı bu karanlık yapıya gereğinden fazla yüz veriyor ve hatta şımartıyor diye hikmet-i hükumetten sual olunmaz kabilinden ses çıkarmazken kimisi de „yarın başıma ne iş açarlar“ diye korkusundan ağzını bile açmamıştı. Ne zaman ki „takiyyecilikten“ kısmen vazgeçtiler ve Milletimiz ile birlikte Ülkemize kastetmeye karar verdiler, işte şimdi herkes fikrini ortaya koymaya başlamış oldu.

Neden Karanlık Yapı?

Bu isimlendirme şahsen bana ait. Oldukça da isabetli olduğunu düşünüyorum. Öncelikle bu yapı „gizem“, „sır“ ve „esrar“ üzerinden dahası „rüyalar“ üzerinden tememellenmektedir. Gerek okullarda ve gerekse dershanelerde bu gizemli yapı ve gizemli amaç gencecik dimağlara „etüt“ adı altında yapılan pazarlama çalışması  ile enjekte edilir. Anadolu insanı hem iyi okulları kazansın ve hem de dininden diyanetinden uzak kalmasın diye çocuklarını buralara vermiştir. Ama aslında çocuk din yerine gizemli bir yapıya hizmet eden „gönüllü köle“ haline getirilmiştir. En iyi okulları kazandırma işinin de yarıdan çoğu „palavra“dan ibarettir. Bunlar zaten oralara fakir ve mazlum çocukları almazlar, taki cins bir kafaya sahip olmasın. Adamlar zaten en iyi okulllardaki kazanma potansiyeli en yüksek çocukları alıp devşiriyor ve kendilerine gönüllü hizmetçi haline getiriyorlar. Ondan sonra da bunun „PR“ çalışmasını en yüksek sesle yaparak muazzam bir „imaj ve algı“ yüklemesi yaparak çarklarını döndürüyorlar. Biat kültürünün farz olarak telâkki edildiği bu karanlık yapıda özgün düşünce, „hür fikir, hür vicdan“ bulmak handiyse imkansızdır. Zira yapı „saf“ düzenine göre değil „piramit“ düzenine göre kurgulanmıştır. Mahalle ve ilçe imamlarından Sehir İmamlarına, oradan bölge ve ülke imamlarına ve nihayet Pensilvanyada mukim „Kainat İmamı“ na uzanmaktadır. Toplanmakta olan „himmet“ adı altındaki yardım paralarından rezalet dizilerdeki senaryolara, kurulacak bankadaki sermayeden, üretilecek pornografik kasetlerden, dublaj konusundaki film setlerine kadar herşeye sadece ve sadece kainat imamı karar vermektedir. Kainat İmamı ise asla „sorgulanamaz ve kendisinden sual olunamaz“. O ne derse O dur.(!) Bu karanlık yapının ne hesapları ve ne de düşünceleri herhangi bir denetime asla tabi tutulamaz.

Takke düşüp kel görününce Milletin bu karanlık yapı konusunda  tedârik edilmiş bulunan sempatisinin giderek kaybolmaya başladığı görünüyor. Ancak tabi bu yapı öylesine muazzam bir çıkar grubu, dışarda ve içerde öylesine güçlü ve tehlikeli bir oluşum haline gelmiş ki kendisiyle mücadele etmek o kadar da kolay olmayacak gibi gözüküyor.

Ablalar, Abiler Haydi Seçime

Aslında siyasetten uzak olduklarını ikide bir söyleyen bu azgın güruhun örgüt lideri „Cebrail parti kursa oy vermem“ diyecek kadar küstahlaşabilmekte edepsizlikte sınır tanımayarak kibrinden dolayı muarızlarına kan kusabilmektedir. Cebraile oy vermeyeceğini ilân eden bu örgütün lideri başörtüsü düşmanı Ecevite „şefaat“ etmekten bahsedebilmekte yurtlarında ve „karanlık ev“ lerinde barınan gencecik insanlarımıza tasallut ederek „beddua seansları“ düzenlemekte dahası emir kulu haline getirdiği „abi“ ve „abla“lara sahaya inip Milletimizden CHP ye oy istemeleri talimatını verebilmektedir. Bu ne ilkesizlik, bu ne cibiliyetsizlik, bu ne merhametsizlik, bu ne vefasızlık ve bu ne kadar aşağılık bir iştir. Şimdi gelelim abi ve ablaların ne yapabileceğine:

İstedikleri kadar abi ve ablaları olsun bir kere bu örgüt liderine gönülden bağlı insan sayısı gerçekten sayısal olarak çok azdır. Evet Anadolunun himmet düşkünü temiz insanı bu yapıya da „rıza-i bâri“ adına yardım etmiştir. Ama bunlara karşı hemen her zaman mesafeli olmuştur. Zira bu insanların iradeleri kirada olduğu için genellikle „pısırık, mıymıntı, saman altından su yürüten açık ve şeffaf“ olmayan tavırlarından dolayı hele de abi ve ablalara sanıldığının aksine hiç de sıcak bakmamıştır. Bu yüzden istedikleri kadar ödül sistemi altında „vazgeçirilenler“ listeleri hazırlasınlar sonuç almaları asla mümkün değildir. Üstelik bu insanların pek çoğu bulundukları bölgede en zenginlerden olması ve sayısal olarak az olmaları bilerek isteyerek planlanmış bir stratejinin ürünüdür. Bu insanların pek çoğunun Ak Partili başkanlar ve belediye tüzel kişilikleri ile iş ilişkileri bulunmaktadır. Bu sebeple Kainat İmamı emir verse bile bunların pek çoğu yine güçlü gördükleri yerlerde „çar-naçar“ Ak Partili adaylara oy vereceklerdir. Vermeseler bile öyle bir yekun teşkil edecek, seçim etkileyecek bir rakam asla değildir. Birilerinin imaj parlatması kimseyi kandırmasın. Hele ki Başbakanın açıktan bunları „vatan haini“ ilân etmesinden sonra bu güç hergün irtifa kaybedecektir. Abiler ve Ablalar ateş olsalar cürümleri kadar yer yakamazlar. Hele hele Milletin gönlünde yer etmiş bulunan „Tayyib Erdoğan“ sevgisine asla engel olamazlar.

Oy Tahminleri

Bu seçimlerde kısmen sistem değişmiş bile olsa yine de mahalli seçim olması münasebetiyle bir önceki seçimle kıyaslamak gerekecektir. 2009 mahalli seçimlerinde %38.8 oy alan Ak Parti bu seçimde bir oy daha fazla alırsa başarılı kabul edilecektir. Ancak benim tahminim kainat imamı sayesinde zaten kemikleşmiş oy olan bu oran üzerine Ak Parti yaklaşık 9 puan daha koyarak yerel seçimlerde en az %47.6 oy nisbetine ulaşacaktır. Gerçi sağolsun Bahçeli benden bile daha bonkör, Ak Partinin daha bugünden %51 oy oranına ulaştığını söylüyor. Zararı yok yeterki oylar yüksek olsun ben yanılmış olmayı kabul etmeye hazırım.

Son söz: Abiler ve Ablalar fidan gibi gencecik dimağlara bazı şeyleri anlatabilirler ve onları „temiz din duyguları“ sayesinde ikna da edebilirler ama sandık bambaşka bir şeydir. Zira oy vermek koyvermeye gelmez ciddi bir meseledir. Kişinin tercihinden daha değerli bir şey yoktur. Herkes oyuna „namusu“ gibi sahip çıkar. Abiler ve Ablalar isterseniz siz de kendinize boşu boşuna eziyet etmeyin. Zira size rağmen Millet basiret ve feraseti ile sizin ölümünü dilemekte olduğunuz „Uzun Adamı“ yine göreve getirecektir.

Baki Selam ve Saygılarımla.

Ömer Erdem
Mainz/Almanya