1- Olayın Seyri

Şubat 2000’de Çeçenistan’ın Katir-Yurt bölgesine bir hava saldırısı düzenleyen Rus birlikleri Çeçenya Cumhuriyeti topraklarını  füze ve havan toplarıyla bombaladı. Yaşanan olaylarda 24 sivil yaşamını yitirirken, 10 sivilde yaralandı. Rusya’nın söz konusu fiilinden sonra ülkede maddi hasarlar ve derin manevi yaralar meydana geldi [1].

Sponsor Bağlantılar

Somut olay üzerinden yargılama yapan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; Rusya’nın kasıtlı olarak sivilleri öldürmediği ancak sivillerin ölmesini engellemek içinde herhangi bir önlem almayarak ihmali davrandığı gerekçesiyle hayatını kaybeden 24 sivilin ailesine ödenmek üzere Rusya’yı 2.3 milyon Amerikan Doları tazminata mahkum etti.

2- Olayın Hukuki Boyutu

a- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 48 olumlu ve 8 çekimser oy ile kabul edilmiştir.

İnsan hak ve temel hürriyetlerinin, milletlerarası düzeyde, üzerinde tartışılan bir tanımı etkisini yapan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, uluslar arası doktrinin azınlık görüşüne göre bir tavsiyeden öte gidemese de baskın olan görüşe göre uluslar arası hukukun emredici nitelikteki (Jus Cogens) kurallarını kapsadığı için uluslar arası hukukun en önemli ve asli kaynaklarından biridir.

Uluslar arası doktrinin hakim görüşü her ne kadar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin asli bir kaynak olduğunu kabul etse de siyasi alanda özellikle Sovyetler Birliği, Polonya ve Yugoslavya gibi önemli devletlerin çekimser oyu nedeniyle, daha çok kendinden sonraki milli ve milletlerarası düzenlemeleri ciddi şekilde etkileyerek onlara kaynaklık etmiş, mamafih kendisi hukuken bağlayıcı olmamıştır [2]. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni hukuki yönden denetleyecek mahkeme statüsünde ki bir mekanizmada mevcut olmadığından söz konusu sözleşme kaynak sözleşme olmaktan öteye geçememiştir.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kaynaklık ettiği en önemli sözleşme şüphesiz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi(AİHS)’dir [3]. Avrupa Komisyonu’na üye devletlerin Dışişleri Bakanları tarafından Roma’da 4 Kasım 1950 tarihinde imzalanıp 3 Kasım  1953 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hak ve Hürriyetlerini tanıyan, tanımlayan ve en önemlisi de üstün iktidar gücüyle donatılmış devletlerin insanlara karşı gerçekleştirebileceği muhtemel  hak ihlallerini önleyen bir asli kaynak olmuştur.

Somut olayda yargıçlar tazminat kararını kaynak sözleşme olmaktan öteye gidemeyen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin değil onun kaynağını oluşturduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Rusya tarafından ihmali davranışlarla ihlal edildiğine dayanılarak verilmiştir. Hukuki dayanaklarımızı incelemeden önce denetim mekanizmasına bakmamızda yarar olacaktır.

b- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Denetim Mekanizması; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin denetim mekanizmasını oluşturması amacıyla AİHS’nin kurucu üyeleri bir sürekli mahkeme’nin kurulması konusunda anlaşmışlar ve bu mahkemeye de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi adını vermişlerdir. AİHS ile getirilen denetim mekanizması ancak AİHM’ne yapılacak bir başvuru ile harekete geçebilir. Herhangi bir başvuru olmaksızın denetim mekanizmasının işlemesi mümkün değildir. Denetim mekanizmasına işlerlik kazandıracak başvuru devlet başvurusu olabileceği [4] gibi bireysel başvuru [5] şeklinde de vücuda gelebilir.

Somut olayda denetim mekanizması bireysel başvuru yoluyla harekete geçirilmiş ve dosyanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne getirilmesi sağlanmıştır. Olayda Çeçenistan değil ölen sivillerin aileleri davacı konumunda bulunmaktadır.

c- Kararın Hukuki Dayanakları

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Madde 2:

1. Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimse kasten öldürülemez.

2. Öldürme, aşağıdaki durumlardan birinde kuvvete başvurmanın kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda meydana gelmişse, bu maddenin ihlali suretiyle yapılmış sayılmaz:

a) Bir kimsenin yasadışı şiddete karşı korunması için;

b) Usulüne uygun olarak yakalamak için veya usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek için;

c) Ayaklanma veya isyanın, yasaya uygun olarak bastırılması için.

AİHS 2. Maddesinde de belirtildiği gibi yaşama hakkı yasanın güvencesi altındadır. Sözleşmenin ruhundan hareket edecek olursak birey veya devlet bir başkasının yaşam hakkına müdahale edemez, onların temel hakkı olan bu haklarını ellerinden alamaz meğer ki 2. Madde’de öngörülen saklı durumlar olsun.

Somut olayda Rusya’nın bombardımanına maruz kalan 24 sivil sözleşmede gösterilen ayrık durumlar olmaksızın yaşam hakları ellerinden alınmıştır. Hal böyle iken Rusya’nın AİHS m.2’yi ihlal ettiği açıkça görülmektedir.

Öte yandan AİHS m. 5 kişilerin Özgürlük ve Güvenlik Haklarını düzenlemiştir. Bu hakkın temel amacı bireyin özgürlüğü ve güvenliğinin keyfi olarak sınırlandırılmasının önüne geçmektir. Yani sözleşmenin 5. Maddesinden hareketle bireylerin güven içinde ve özgürce yaşamaya hakları vardır.

Somut olayda Rusya Federasyonu öldürdüğü sivillerle birlikte bombardıman alanında ki sivillerin güven içinde özgürce yaşama haklarını hiçe saymış ve hatta 24 kişinin ölümüne sebebiyet vererek en ağır hak ihlalini gerçekleştirmiştir.

Sözleşmenin 1. Maddesi bu sözleşmeye imza koyan devletlerin sözleşmeyle bağlı olduklarını ve sözleşmenin ihlali halinde denetim mekanizması olan AİHM’nin verdiği kararla bağlandıklarını ifade etmektedir. Sözleşmeye imza koyan devletlerden biri olan Rusya’nın bu kararla bağlı olduğu uluslar arası hukuk ve yargı içtihatları ile doktrinde yadsınamaz bir gerçekliktir.

Devletlerin sorumluluğu uluslar arası hukukun asli ve teamül kaynaklarında iki şekilde düzenlenir. Devletler aktif olarak hukuka aykırı eylemlerinden (Kasıtlı fiillerinden) sorumlu olduğu gibi ihmali davranışları sonucu hukuka aykırı sonuçtan da sorumludur. AİHM Rusya’nın kasten değil ihmali davranışları nedeniyle sorumluluğuna gitmiştir.

3- Sonuç

Çeçenistan Cumhuriyeti 1990 yılında tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu ülkeyi 2000 yılında tanıyan ilk ve tek ülke Afganistan olmuştur. Tanıma varması gereken tek taraflı irade beyanıdır ve devletlerin bir birini tanıyarak karşılıklı olarak ilişkiye girmesi sonucunu doğurur. Bağımsız olduğunu ortaya koyan devletin hiçbir ülke tarafından  tanınmamış olsa dahi onun uluslar arası hukukun bağımsız devlet süjesi olmasına engel teşkil etmez. Dolayısıyla Rusya burada bir devletin ülkesine meşru olmayan nedenlerle saldırmış ve hukuka aykırı olarak kuvvet kullanmıştır. Ancak, incelediğimiz olayda denetim mekanizmasını harekete geçiren başvuru devlet başvurusu olmamakla birlikte bireysel başvurudur. Kanaatimizce Çeçenistan Cumhuriyeti kendisinin bağımsız bir devlet olduğunu ileri sürerek Rusya’nın hukuka aykırı kuvvet kullanma nedeniyle mahkum edilmesini isteyebilirdi. Bu durum Çeçenistan’a uluslar arası düzeyde bağımsız olduğunu deklare etme imkanı verebileceği gibi siyasetin müdahalesi olmayan saf hukuk terminolojisi bakımından da haklı bulunabilir ve devlet olarak anılma fırsatını yakalayabilirdi. Ancak uluslar arası hukuku yönlendiren mekanizmanın egemen devletler özellikle de büyük devletler olduğunu düşündüğümüzde bu sonucun çıkmayacağını söylemeden geçmek mümkün değildir. Zira bu durum ütopik olmakla birlikte sadece siyasetten arınmış bir yargılamayla mümkün olabilecek bir sonuçtur.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Rusya’nın kasten hareket etmediğini ancak ihmali davranışlarla sivil ölümlerini önleyebilecek durumda olduğu halde önlemediğini, gerekçeli kararında belirtmiştir. Oysa Rusya kasten bir devlet ülkesinde ki sivillerin bulunduğu yeri bombardıman altında tutmuştur. Zira Rus birlikleri cereyan eden olayda sivillerin ölebileceği muhtemel sonucunu öngörmüş ve kabullenmiştir. Bu bağlamda AİHM’nin ihmal nedeniyle değil de kasten aktif bir fiille Rusya’yı sorumlu tutması uluslar arası hukuk açısından daha uygun olabilirdi.

10 Aralık 2010 yılında kabulünün 62. Yıl dönümünü kutlayacağımız insan Hakları Evrensel Beyannamesi kaynak sözleşmesinin türevi olarak nitelendirilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine dayanılarak verilen bu kararda en azından Rusya’nın mahkum edilmiş olması bile sözleşmenin uygulanmaya çalışıldığının bir göstergesidir.

Kaynaklar;

1-      Durmuş Tezcan- Mustafa Erdem, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Işığında İnsan Hakları Sorunu, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2002

2-      Şeref Ünal, Temel Hak ve Özgürlükler ve İnsan Hakları Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 1998

3-      Enver Bozkurt, Devletler Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 2009

4-      Enver Bozkurt, Türkiye’nin Uluslar arası Hukuk Mevzuatı, Asil Yayınları, Ankara, 2009

5-      www.kemalgozler.com

6-      www.adalet.gov.tr

7-      www.echr.coe.int

Gökhan Çayan

Kırıkkale Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, 3. Sınıf


[1] Olay incelemesinde bu olay somut olay olarak anılacaktır.

[2] Gözlügöl, s.95

[3] Bozkurt Enver, Devletler Hukuku, s.194, Yetkin Yayınları, 2009

[4] Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, madde 33

[5] Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, madde 34