Yazar: helindem

PKK'daki İlk İtirafçılar

PKK hakkındaki karanlık noktaları aydınlatacak, her gün basın organlarına yansıyan itirafların ne ilk ne de son açıklama olmayacakları biliniyor. Bölücü ve şiddet yanlısı örgütün arkasındaki sır denizi her geçen gün yeni itiraflarla aydınlanıyor. PKK’nın acımasız, cani ve bencil yönleri her seferinde bir kez daha gözler önüne seriliyor. Son günlerde itirafçıların yazdığı kitaplarda da, gerçekten insanlıktan nasibini almamış PKK’nın vahşi yönü deşifre ediliyor. Gazeteci yazar Nevzat Çiçek tarafından kaleme alınan ve Nisan ayında piyasaya çıkan “İtirafçı” adlı kitap da, bunlardan bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. “İtirafçı” adlı kitapta; PKK’daki ilk itirafçılar ele alınırken, örgüt içi infazların, bilinenlerden veya tahmin edilenlerden çok daha fazla olduğu vurgulanıyor. PKK’nın kurulduğu 1978 yılından sonra bir taraftan diğer Kürt örgütleriyle, diğer taraftan da T.C ile savaştığı belirtilen kitapta, PKK’nın bu savaşlar kadar büyük savaşı kendi içerisinde yaşadığına değiniliyor. Örgütün kendi içerisinde “çete faaliyetleri, ajan, işbirlikçi” suçlamasıyla binlerce insanı infaz ettiği, kimilerine göre bu sayının üç bin, kimilerine göre üç binden çok fazla olduğu bildiriliyor. PKK içerisinde saf değiştirenlerin yeni olmadığından, örgütün ilk kuruluş yıllarında en tepedeki isimlerden Şahin Dönmez’in yakalanınca itirafçı olduğundan ve 1980 yılında Diyarbakır Cezaevi’nde “İtirafçılar Koğuşu” oluşmasını sağladığından bahsediliyor. (Nasname) İlk faili meçhul cinayetin, “Celal Aydın”la işlendiği, onun mimarının Şahin Dönmez olduğu, Dönmez’in yakalanınca her şeyi itiraf ederek, Celal Aydın’a kazdırdığı mezarı elleriyle gösterdiği, Şahin Dönmez’in PKK tarafından kötü bir örnek olarak kabul edildiği, PKK içindeki radikal kesimin Dönmez’i hapishanede asarak öldürmeyi,...

Devamını Oku

Sümbül Perişan PKK'nın Kaçıncı Cinayeti?

İnsanlığa karşı işlenen bir ihanet suçu olan terör, nefes aldığımız her gün tüm kesimler tarafından reddedile dursun, diğer taraftan, barış ve kardeşlik söylemlerinde  bulunan örgüt, bu suçu bizzat tüm insanlığa karşı işlediğini fark edemiyor. Yalancı ve iftiracı PKK’nın cinayetleri her gün yeni anlatımlarla basına yansımaya devam ediyor. 15 yaşında daha gencecik bir çocukken dağ sevdasına tutulan ve arkadaşlarının ölümüne sebebiyet verdi diye örgüt cinayet şebekesi tarafından katledilen Sümbül Perişan da bunlardan birisi. Nasname’ye ağabeyi tarafından gönderilen Sümbül’ün hüzünlü hikayesi, 1992 yılının yaz ayında Şam’a gidip örgüte katılmasıyla başlıyor. Dağlardan dağlara  “gerilla”, “savaşçı”, “komutan” vb yakıştırmalarla yüreği bomboş ateşler içinde sürüklenirken, yıllar gençliğini alıp götürüyor Sümbül’ün. 2008 yılının yaz sıcağında anlayamadığı bir nedenden dolayı merkez karargahına çağrılıyor. Günlerce ölüm hattında yürüyerek ulaştığı karargaha ulaşır ulaşmaz elleri ayakları bağlanarak bir mağaraya atılıyor. Sebebini sorduğunda; “Tasfiyecisin, hesabını vereceksin!” şeklinde sığ bir cevapla karşılaşıyor. Düşündükçe cevabını bulamadığı sorular kafasını kurcalayıp duruyor. Yalın ayak, yırtık elbiselerle günlerce aç kaldığı dağlarda, arkadaşı Adil’in şahadetinden sorumlu olmakla suçlanıyor. Neyin hesabını vereceğini bilemiyor. Ne cevap verirse versin zaten öldürüleceğini ya da kendisini vurmaya zorlanacağını anlıyor. Tek bir gün aç kalmamış, bir tek defa olsun hayatlarında tek bir askerle karşılaşmamış olan, onlarca Kürt köyünü yakan Duran Kalkan’ı, onlarca arkadaşını katleden Cemil Bayık’ı, yüzlerce yoldaşına işkence yapan Ali Haydar Kaytan’ı düşündükçe, hesap vermesi gerekenin onlar olduğunu haykırıyor ama nafile. Verecekleri cevapları bulunmayan yoldaş katilleri, ha bire “Hesap vereceksin” diye diretiyor....

Devamını Oku