Yazar: mergor

Aşka Dair

Kitaplardır, aşka dair sorularıma tatmin edici cevaplar bulamadığım. Aşka dair ne yazılmış ne çizilmişse ya kıyısından geçiyor hissiyatımın ya da derinlerine uğrayıp ziyaret kısa olur hesabı gidiveriyor geldiği yönden… Aşkın anlamı öyle ağırdır ki bende, ne sözcükler taşıyabilir onu ne de kitaplar…Bugünlerde her aşk kokusu duyanın aşka Âlim kesilmesinden midir bilmem aşka zalim diyesim geliyor. Aşk zulmediyor… Aşk inanca hükmediyor, aşk değerlerini içine hapsediyor… Parça parça esiri oluyorsun aşkın… Aşksa sana Yaradan’ı zikrettiren, eğer aşksa defalarca şükrettiren o zaman aşk senin efendindir sen de onun en sadık kölesi… Aşkın bir ucu beşeriyet diğer ucu ilahiyat, sen ise bu yolda kervancısın. Ya tabelalara dikkat eder yolculuğunu tamamlarsın ya da nefsine yenik yolundan saparsın.. Aşk, sevgiliye sayıyla verilmiş o emanet uzuvlarının beğenisi değil; sevgiliyi suale götürecek sayısız değerlerinin kabul edilmesidir. Aşkı daim kılan da budur zaten. Aşk aşkı doğurduğu müddetçe güzeldir… Aşk sana kul olduğunu hatırlattığı müddetçe...

Devamını Oku

İnsanoğlu Noksan ve Acizdir

Noksanları acizlik katar insana.Noksan ve aciz olduğu için de kuldur zaten.Hata yapmak da kula özgüdür; suç, günah ve kusur da… Gaflete de düşen insandır.Yanına gözleri görmeyen biri geldiği için abese ve tevellâ eden de Peygamber değil midir? Adem ve Havva’dan beri böyledir işte insanoğlu. Her şey ham haliyle yaratılır. Toprağa atılan tohum da hamdır güneşi ve suyu görmeden; toprakla yoğrulan insan da hamdır hata nedir bilmeden. Allah kullarının hata yapmasını istemeseydi şayet hiç yaratır mıydı Şeytan denen mahlukatı? Şeytan ki bizi gaflete düşürüp cool hissettiren de odur, pişman olduktan sonra bizimle cebelleşip kul olduğumuzu hissettiren de. Mühim olan suç işlemek değil suç işledikten sonra suçu yüklenmek ve sırtına yükleyip tevbe ile kapısını çalmaktır Rabbin. “O” ki gafletin lekelediği kalbini nuruyla temizleyendir. “O” ki işlemiş olduğun ve sonunda kahrolduğun günahını affedendir. Eşrefi Mahlukat dediğimiz insan gönülden seslenmedikçe Rabbine isterse günlerce zikretsin, karabasan geldiğindeki duyuramadığı çığlıklarından ne farkı kalır tevbesinin. Üç yanlışın bir doğruyu götürdüğü bir sınavda bile sınavı en az hatayla bitirip de hedefine ulaşmak isteyen insan, Allah’ın üç kez tevbe etme hakkı verdiği bir suç için neden ısrar edip de emeline ulaşmaktan vazgeçsin. Bilmez mi ki her günah kendine olan saygısını, dostarının hediye ettiği güveni emiyor içine. Allah’ın kuluna sevgisinden hiç bahsetmiyorum bile. O mübarek sevgiyi kaybetmeyi istemek için nankör olmak gerekir ki, o da bizde promilini aşmış durumda. Doğurduğu yavrusunu bile bir anne bu denli sahipleniyor, esirgeyip koruyorken...

Devamını Oku

Unutulan Hakikat: Ölüm

Kimine göre ruhun bedenle yollarını ayırmasıdır ölüm, kimine göre Yaradana kavuşmak, kimine göre sil baştan başlamak yaşama, kimine göreyse dünyayla bütün bağını koparması insanın,kimine göre… kimine göre… Herbirimiz haberdarızdır ölümden. Biliriz ki bu dünyaya gelmiş ve gelecek kim varsa geri dönmek için gelmiştir. Yani hepimizin bileti kesilmiştir aslında, gününü ve saatini bilmediğimiz… Kendine dünyayı dost edindiğin bir anda kulağına fısıldar ölüm ve anlarsın ki: yolculuk vakti geldi. Vedalaşmaya bile fırsatın olmayıp giderken bir parçan kalır dünyada senden son hatıra… Birilerimizi son yolculuğuna uğurlayıp da hatıralarıyla avunmadıkça pek gelmez aklımıza ölüm. Bilmem, belki yakıştıramadığımızdan ölümü kendimize, belki gençliğin verdiği teselli, belki anıldıkça geride korku bırakması… Belki de bir çocuğun oyuna dalıp eve gitmeyi unutması gibi, dünyeviliğe dalıp ölümün varlığını unutmamız.. Yaşıyoruz ama sebeb-i hilkatimiz akıllardan silinmiş, beşeriyete defalarca galibiyet duygusu yaşatılmış vaziyette yaşıyoruz. Yaşıyoruz ama lahzaların kıymetini bilmeden yaşıyoruz. Yaşıyoruz ama dünya en kıymetli oluyor gözümüzde Kısacası, HİÇ ÖLMEYECEKMİŞ GİBİ YAŞIYORUZ.. VAKİT VARKEN Gün gelecek Kapanacak sevgi ile bakan gözlerin Ve duracak heyecanla atan kalbin Solan bir çiçek bile daha canlı olacak senden Çürümeye mahkum olacak artık bedenin… Duyamayacaksın seni çağıran sesleri Duysan bile çaresizsin,onlar duymayacaklar seni Ve zamanında söyleyemediğin onca sözcük Hapsolacak karanlığa,çıkmayacak geri…...

Devamını Oku

İnsan İlişkilerinde Paradigma

Günümüzde paradigma, kişiler arası uyumsuzluğun açıklanmasında sık sık karşılaşlaştığımız popüler kavramlardan birisi haline geldi. Kaynağını Yunanca’dan alan bu sözcük henüz Türkçe’ye özleştirilemediği için sözlüklerde net bir paradigma tanımına ulaşmak mümkün olmuyor. Yine de en genel anlamda paradigmayı şu şekilde tanımlandırabiliriz: ”Paradigma, bireyin iç ve dış dünyasını yorumlama ve bilme süreçleriyle ilgili tüm etkenlerin yarattığı örgülü ve dinamik düşünsel sistem ve düzenektir.”  Dünya’ya nasıl bir gözlükle baktığımızdır, görüş alanımız, yaşamı algılama biçimimizdir Paradigma.İnsan sayısı kadar Paradigma ile karşılaşmak mümkündür. Çünkü her insan farklı bir açıdan bakar iç ve dış dünyasına. Bu yüzden de bireyler arası uyumsuzluklar baş gösterir. Sonrasında ise ”Beni anlamıyor…”, ”Ben haklıyım…” gibi isyankar ifadelerle karşılaşılır. Eşler arası uyumsuzlukların, arkadaş ilişkilerinde baş gösteren hararetli tartışmaların, hatta ebeveyn-çocuk arasındaki sürtüşmelerin de ana kaynağı her bireyin farklı paradigmaya sahip olmasıdır aslında. Çünkü her bireyin olayları algılama biçimi farklıdır. Oysaki sürtüşmeler başlamadan önce bireyler gözlüklerini birbirlerine ödünç olarak verebilseler, birbirlerini anlamaları elbette ki bu kadar karmaşık bir hal almaz. Geçmişte yaşadığımız ama hâla bilinçaltımızın derinliklerinde bastırdığımız olaylar, ilgilendiğimiz alanlar, mesleğimiz, yaşadığımız çevrenin kültürel özellikleri, ekonomik durumumuz, ihtiyaçlarımız, kazancımız, okuduğumuz bir kitap, izlediğimiz bir film… ve sayısını çoğaltacağımız bir çok etken tarafından paradigmamız şekillenir. Ne kadar geniş bir paradigmaya sahip olursak ve olayları algılarken ne kadar farklı bakış açısı alternatifleri üretirsek çevremizle uyuşum sürecimizde o kadar az sorun yaşarız. Uyumlu ilişkiler kurabilmemiz için gözlüklerimizin çerçevesini kaldırmaya ihtiyacımız...

Devamını Oku