Yazar: yeter

Küçük Kızın Öyküsü, Açıklanamayan Sezgiler

Küçük bir kızın yürek sesleri. Umut doluydu küçük yüreği; hayata gülen gözlerle bakıyordu. Sevilmek isteğini küçük saf yüreğinde saklıyordu. Çocukluğu sevgiden yoksun ve yokluk içinde geçiyordu.Uyandı hayat; döndü yüzünü sevgi dileklerine! Okul yolunda bir insanı tanıdı, ona hayran oldu. Bilge ve dik başlıydı, böylesine güçlü bir ses tonuyla konuşan birini şimdiye kadar duymamıştı. İçten bir dilek diledi. “Bu kadar güzel anlatan biri öğretmenim olsaydı” dedi. Dilek kapısı açıktı, yazıldı… Vakti geldi,  bilgi edinmek için o adamdan yardım aldı. Onu yakından tanımak başka özelliklerini de görmesini sağladı. O’ insan sevgi dolu bir babaydı; evlatlarına yakın ilgi ve sevgi veriyordu. Küçük kız kendi babasından, böylesine bir ilgi ve sevgi görmemişti; iç çekerek “Bu kadar sevgi dolu insan benim Babam olsaydı” dedi. Kısa bir süre içinde, baba sevgisini o insanda, yaşamaya başladı. Bir de baktı ne görsün; sevgi ve sadakat dolu bir kocaydı. ‘Umutsuzca,’ benim kocam olsa bu adam diye düşündü. Evren-e 3 ayrı dilek gönderdi; o saf ve tertemiz duygularıyla; bunun imkânsız olduğuna inandırdı kendini ve unuttu dileğini. Süreç başladı. Yıllar geçiyordu küçük kız; Her yerde ona benzeyen insanlar aradı, bulamadı. Benzeri yoktu o bu dünyada tekti onun için; artık onun yerini kimse alamazdı. Beyin (Evren) bu arzu ve dilekleri asla yanıtsız bırakmayacaktı! Ve hayat ilerledi, o küçük kız büyüdü. Ulaşılmaz olan o mutlu ailenin mutluluğuna ortak olmak ne mümkündü.  Sustu sineye çekti; hayranlık duyduğu insanın mutluluğunu izlemekle yetindi. Ona sahip...

Devamını Oku

İçsel Değişim Rehberi

Edindiğim bilgiler, kendini sorgula; kim olduğunu öğren diyordu. İç dünyama döndüm sordum! ‘Ben kimim?’ ve dinledim. Önce Korku ses verdi: senin isteklerini karşılayamam, hayat çok zor!Ben: “hayır güçlüyüm” bu güne kadar başardım, daha da iyisini yaparım. “Korku seni sevgiyle azat ediyorum” dedim. Öfke ses verdi: ben hakkım olanı zorla da olsa alırım, önümde durma! — Kusura bakma sana uyamam, canımı seviyorum, sana uyarsam sonum, mahkûmluk olur, “seni sevgimle geldiğin yere gönderiyorum” dedim. Kibir seslendi: ben en iyisiyim, kimseden aşağı kalamam, en üst seviyede ben olmalıyım! — Dur bakalım diyerek gülümsedim; ben kimseden üstün değilim; kimseden engin de değilim. Beni farklı kılan sevgimdir; ancak kendimi sevebildiğim kadar diğer canlıları da severim! “Seni engin olmaya davet ediyorum!” Kırılganlıklarım ağladılar: herkes bana haksızlık etti! —Başımı salladım ve gülümsedim; hayır, yanılıyorsun! herkes kendi kırılganlıklarının acısını yaşıyor, beni düşünmek akıllarına gelmedi ki! “Onları affet ki huzura kavuşalım” – kendini affet, hatalarından ders al, özgür bırak” dedim. Ego: ayak direndi; asla değişemem, değişmek yok olmak demek değil mi? — Hayır, dedim; bize zarar veren, her düşünce duygu, bilgi kolaylıkla değişmeli; eskiden kalan bildiklerimi seçiyorum, beni huzurlu, mutlu, sağlıklı kılanlarını alıyorum, hasta edenleri azat ediyorum. “geldikleri yöne sevgiyle geri gönderiyorum.” Ruhumu; beni özgür bırak dedi: ‘O’ kendi doğrularını seçti. Atalarımdan miras kalanları azat etti; bu gün ne gerekliyse ‘O’ inancı tercih etti. Bedenim hafifledi: tutulmalar, kasılmalar, ağrılar, titremeler yok oldu. Kalp ritmim normale döndü; uykularım deliksiz...

Devamını Oku

Degişim'i Seviyorum

Ne gariptir hayat? Neden dün ki düşüncelerim bugünküne benzemez! Dün mü yanlıştı bu gün mü, doğrusunu bilen var mı? Ben her daim kendimi aradım durdum, tam buldum derken baktım bugün başka biriyim!Anlamını bilen var mı bunun? Galiba anlamını buldum, insan değişkendir. İzin verildiğinde her an değişebiliyordu. Değişime kendimizi hazırlamalıyız. İçinde bulunduğumuz çağ hızlı değişim çağı, zihnimiz bunun gerisinde kalmamalı. Aksi halde mutsuz ve hasta beyinlerle acı çekmeye mahkûm oluyoruz. Bilim hızla ilerliyor. Onun bize sunduğu kolaylıkları seviyoruz, lakin öte yandan içsel engellere takılıp kalıyoruz. Beynimizde atalardan aldığımız kurallarımız var, onu yenemiyoruz. Şehir hayatı her geçen gün bizi yalnız bırakıyor, bunalımlar yaşıyoruz. İnternet hayatımızda büyük yer almaya başladı, lakin onu da kaliteli bir şekilde kullanamıyoruz. Çünkü her alanda, karşımıza bizi rahatsız eden kişiler ve konular çıkıyor, gerilim üstüne gerilim yaşıyoruz. Bunun sebebi, kendi içimizde, birikmiş olan baskıların hâkim oluşudur. Atalarımızdan bize miras kalan, inanç ve örf adet baskısı, bizi korkunun utancın suçluluk duygusunun esiri haline getiriyor. Bir yandan yasaklara baş kaldırıyoruz, öte yandan hayatımıza kurallar icat ediyoruz. Zihinlerimizi karmaşaya iten sebeplerden bazıları bunlardan ibarettir. Nasıl değişmeliyiz? Çok çaba gerektiren bir konudur bu, basit diyemem, lakin çalışan kazanır. Kendi deneyimlerime dayanarak bazı önerilerde bulunabilirim. Değişimi kendimize anlatmalıyız! Zorla kabul etmek değil! Sevgiyle geçmişimizi affetmekle başlayabiliriz. Geçmişte yaşadıklarım benim bir parçamdı, onları sevgiyle anıyorum, hatalarımdan ders aldım; kendimi affettim, beni üzenleri affettim, Allah beni ve herkesi affetsin. Yeter...

Devamını Oku

Geçmiş, Bir Gün, Hikayesi

Mevsim son bahardı: kadın pencere’ye yanın koltuğa oturmuş örgüsünü örüyordu. Yağmur yağmak üzereydi. Aniden, küçük bir kuş, kondu pencerenin önüne. Gençliğinde yaşadığı, bir anısı canlandı, gözünde.Kaynana, Dört, çocuğun bakımını ona bırakmış, dilediği yerde geziyordu. Eve döndüğünde bir bahane bulup küçük geline çatıyordu. Ev, halkı arasında sevgiden eser yoktu; hep kavga küskünlük yaşanıyordu. Küçük gelin bunalıyordu, üstelik kış yaklaşmıştı, tarla bahçe işi kalmamıştı, kar yağacaktı, o, her an kaynanasıyla yüz yüze kalacaktı. Son bir iş kalmıştı, o gün, evden gide bilecekti. Bir süre önce suya ıslattığı kendir(Kenevir) köklerini dereden çıkarmalıydı, yağmur yağmak üzereydi, sel gelir ve kendirleri götürürse kaynana’dan çekeceği vardı. Kocası’nın küçük kardeşleri eşliğinde gittiler; soğuk su dizlerine kadar geliyordu. İş sona erdiğinde, kaynana’sı, yanı başlarında sessizce onu izlediğini gördü, korkudan eli ayağına dolaştı, yapılan iş’e mutlaka bahane bulacaktı. “Neden beni çağırmadınız” diye söze başladı ve saatlerce susmadı. ‘Sabah erkenden kaybolmuştu nerede bulacaklardı onu?’ Eve döndüklerinde, hepsi de sırılsıklamdı. O gün, kayın baba, evde yoktu, meydan tamamen kaynanaya kalmıştı. Yatma vakti gelmişti, geline emretti “gel burada yanımızda yat” diye. ‘kim bilir ne hınzırlık düşünmüştü’ gelin üşüdü diye merhamet etti sanılmasın… Yatağını, pencerenin önünde olan kanepeye yaptı, yorganın altına kıvrıldı; titremesi henüz geçmemişti. pencerede bir tıkırtı duydu; kaynanasına baktı kıpırdamıyor, perdeyi hafif araladı, küçük bir kuş çama sokulmuş rüzgârdan korunmaya çalışıyordu. Bir süre ona baktı, bir cesaretle camı açtı, kuş içeri düştü. Sessizce çamı kapattı, kuşu avucuna aldı, kuş, titriyordu....

Devamını Oku

Asi'nin Uyanışı

Bir bahar vaktiydi Asi’nin uyanışı; uzun yıllardan beri derin bir uykudaymış gidi çıktı gizlendiği kuytudan. Dizlerinde yılların yorgunluğu vardı hala, lakin yüreği kıpır kıpırdı, bir coşkuydu bu anlam veremedi, gözleri bir başka bakıyordu dünyaya, yaşadığı yer sanki eski mekânı değildi.Artık başı göklerde, omuzları dik ve emin adımlarla yürüyordu. Derin bir, oh çekti, hayat bu işte; peki ben şimdiye kadar neden fark etmedim? Hayretler içinde ellerini kalbine bastırdı; dilinden dökülen sözlerine, kendisi bile inanamadı! Uyan hey yüreğim, derin gafletten Vakit geç olmakta, ben uykudayım Ruhum bedenimle bir olmuş, meğer Ben, beni beyhude aramaktayım. Hey! Dağlarıma yağan yağmur, Bana beni getirin, beni! Gel, yıllarımı yolunda harcadığım gel! Gelirsen bu yoksunluğum son bulacak, Ben bende değilim. Kendimi bulduğum an evrenle doluyorum. Ne idi bu yalnızlık duygusu, hey sen! Sen varsın ya! Neden ben hala yalnızım? Oysa etrafım o kadar dolu ki! Bir yanda geçmişim, diğer yanda geleceğim. Bir yanda tutkularım, arzularım. Diğer yanda bitmek bilmeyen arayışlarım; neyi arıyorum, neden bulunmaz arzuladıklarım? Sis bulutları arasında yapa yalnızım, oysa sana o kadar yakınım ki neden uzağımdasın? Hey, ulaşılmaz aşklarım, bedenimi yakan narım; Ben ne için varım! Bir ses ver bir ses! Aksi halde çıldıracağım! Dört yanım, yükselen dağlar, Ben orta yerde o kadar küçücük ve çaresiz… Sanki bu dünyada hiç yokum; oysa ben ebedi ezelden beri varım. Hey aşamadığım engel; ben sana gelemiyorum, insaf ette artık, sen gel! Nicedir beklenen, tarifsiz aşkım; artık çık...

Devamını Oku

Gün Olur İnsan Olurum

Gün gelir, kuşlar kadar özgürüm;Gün olur zincire vurulurum!Gün gelir, ölüm’den daha ölüİnadına, hayat-hayat bulurum;Gün gelir, pervane olur yürürüm ateşe.Öksüz çocuk olurum;Varoş’ta cılız, bir delikanlıKüçük kız çocuğu; yüzünde duvakKan, kokulu geceye, güveyi olurumGün olur, utancım olurum. Nefsime, yenik düşerim,Aşk’a dönerim yüzümü;Harama, dokunurum belki…Üryan-püryan, olur yürek!An, olur, mezat’a çıkarırlarGün olur, vebalim oluru. Gün olur, çiçekli bahçeÖmrü, kelebek ömrü…Salkım söğüt olurum, subaşlarındaTarlada gelincik! Narin, incecikGülden nazik, çelikten sert…Gün gelir, kartal olur, yüksek uçarım Ayak yalın, yola düşerimBoynumda heybem;Deli bir derviş olurumİnadına, isyankâr!Gün gelir, boyun eğemez olurum. Kundak’ta bebeğiyle, ırgat anne!Dağ, kuytularına yazgılı garip çobanYorgun, gelen ezik baba, olurumBelki de, metelik yoktu cebimdeUmutsuz bakışlar önünde, mahcupGün gelir, başım yerde, olur… Gün gelir, söz dinleyen…Uysalların-uysalı, koyunGün olur, engerek yuvasına düşerim;Alıcı kuşlar döner, başımda!Tüm zamanlara inat, yeniden doğar güneşGün olur, insan-insan olurum! Yeter...

Devamını Oku

İtiraf Edilmeyen Aşklar

İki arkadaş, sözleşilen yere geldiler, güneş batmak üzereydi; sevinç ve hüzün bir arada yaşanıyordu. Ağlamaklı bakan gözleri, yağmaya hazır bulut gibi dolu doluydu. Sessizlik içinde bir süre öylece kalakaldılar.Yıllar olmuştu görüşmeyeli, konuşulması gereken çok şey vardı, lakin heyecanlarını yenemediler; birden ikisi aynı anda, “anlat” dediler. Ve kahkahayla gülmeye başladılar. Gözlerinde gizlenen yaşlar sel olmuş… Orta yaşlarını geçmiş, bu iki insan çocukluk ve gençlik yıllarını birlikte yaşadı. Aynı inanca inandılar aynı davayı savundular. Ve bir gün ayrılmak zorunda kaldılar. Çok anıları vardı, geçmiş yıllara dair. Lakin söyleyecek söz bulamadılar ve sustular. Oysa nede çok şeyler anlatacaklardı! Buluşacakları anı iple çekmişlerdi. Kadın: “Hay Allah, ne konuşmalım şaşırdım” dedi, sustu. Yıllar… Çok şey almıştı, şimdi iki yabancı… Biri, büyük işler başarmıştı, diğeri doğduğu yörenin koşullarını yaşamıştı, hayat boyu. Aralarında büyük uçurumlar vardı, fakat sevgileri hiç eksilmemişti veya öyle sanmışlardı. Buğulu, bakışlarıyla adamın yüzüne baktı; ayrı geçen yılların hesabını sorarcasına, başını sağa sola salladı. —Yıllardır bu anı bekledim” seni karşımdı bulduğumda çok şeyler anlatacaktım” “Gençlik yıllarımda bir rüya görmüştüm, sana anlatmayı yıllarca hayalettim” “… Gittiğin yola bakıyordum, bana koşar adımlarla yaklaştın; gülümseyerek elimi tuttun ve gökyüzüne yükseldik birlikte, “ melek olmuştuk…”Sen, gittiğin gün giydiğin, o lacivert takım’ı giyiyordun; ben, beyaz bir giysi içindeydim, muhteşem bir duyguydu, özgürlük ve mutluluk bir aradaydı; yıllarca gerçek olsun diye bekledim; olmadı!” Erkek: başını yere eğmişti dinliyordu. -Sözlerin canımı yakıyor” dedi. …seni unutmayı denedim olmadı” “bazen unuttuğumu sandım,...

Devamını Oku

Öğretmen & Hayal'i Arkadaş.

Yılların yükünü omuzlarında taşıyordu; her sabah uyandığında kendine soruyordu. —Neden bunca yükü bu güne taşıdın. nasıl kurtulurum bunca ağırlıktan?” Artık kurtulmalıydı, uzun zamandır vakti geldi diye düşünüyordu.“Hayat insanı yoruyor,” diye söylendi, yorgun arkadaş, geçmiş peşimi bıraksın artık diyordu. Nasıl yapmalıydı? Bir yolu olmalıydı, seziyordu kurtuluş yakındı, lakin nerede arayacaktı… Kafasını meşgul eden, bir ses vardı; ama çok cılızdı… Arkadaşın yüreğinin kulağı sağırdı. Aslında hep farkındaydı o sesin, lakin hep duymazdan gelmişti, bütün hayatı boyunca, ama zamanı gelmişti, ona kulak vermeliydi. Çok çaresiz hissettiği bir anda, o cılız ses, güçlü bir emir verdi. —Dinle!” Beni dinle! Sen yüreğini dinle, kulağınla bir şey duymuyorsan, kalbini dinle. —Kendine güven ve her ne arar isen, kendinde ara, uzaklarda değil ihtiyacın olan kendinde var zaten, ne ararsın orada burada!” İrkildi, sarsıldı arkadaş; Biraz da şüpheyle sordu. “Sen bana anlatırımsın doğru olan ne, ben dinliyorum?” —Ben öğretici,” dedi, ben hep buradayım sen beni görmüyorsun, beni iyi dinle kurtulacaksın, Kendine güvenmelisin,” dedi… Hayali arkadaşına baktı,(Hayal’i, arkadaş, okuyucuyu temsil ediyor,) ona şefkatle bakıyordu. “Bak, sende bunluları tekrarla” dedi, ben ne söylersem tekrarla. “Eğer kafan almıyorsa, yaz ve oku” dedi. …Arkadaşı başını salladı, pek inanmadı, ama deneyecekti. Ben özgürüm! (Kalbim özgür)Ben gencim, (Ruhum…)Ben sağlıklıyım. (Bedenim…)Ben sevgiyim, ben güvenim. (Kendime……)Ben her şeyin en iyisiyim. (Kendi…)Ben ne dilersem, o olur. (Bedenim beni dinler)Her şey, benim elimde. (Kendi hayatım…)Kendime güveniyorum!Hocama güveniyorum!Kendime ve ona, saygı duyuyorum.Kendi iyiliğim için, beni üzenleri affediyorum. (Kendimi…)Geçmişi...

Devamını Oku

Çıvaldızı Kendine Batırmak

İnsan onurunu kırmadan, ona yol göstermek gerekir, onu ezmek irdemek kolaydır, önemli olan onları kışkırtmadan yanımıza çekmektir.Örneğin, bir insana sımsıkı sarıldığı değerini kötüleyerek, ona inancın, kötü adi, diyerek onu caydıramayız, oysa senin inancına saygı duyuyorum ama birde benim inancımı dinle ve ortak yanlarını birleştirelim birlikte mutlu olalım dediğinizde, hiçbir insan bu yaklaşım karşısında hırçınlaşmaz, fikrinizi ona dinlettirirsiniz, sevgiyle onu yanınıza çeke bilirsiniz. Zorla, kabul ettirdiğimiz, fikirlerimiz diğer zorbaların yaptıklarıyla aynıdır, ben haklıyım diyen yanılır. Şu yapılan siyasete bir bakın ve kendinizi o kötülediğiniz partinin veya partilerin oy veren halkın yerine koyalım, birde doğruyu ergiyi henüz ayırtına varamamış insan olun, siz ne düşünürsünüz? Sizin güvendiğiniz ve oy verdiğiniz insanları kötülense, kötüleyeni siz sever misiniz, önerdiği yola güvenir misiniz? sempati duyarımsınız? Ne malum sizin güvendiğiniz siyasetçiler dürüst mü, nasıl bir güven duygusu aşılanır kötülemeyle, benim tanıdığım halk daha da sıkı sarılır karşı tarafın kötü dediğine, iyi kanıt gerek, yoksa ikna gücü lazım, aksi takdirde yanlışı daha da güçlendiririz. Ve daha sıkı sarılırı yanlış olana bu halk. Yanlışlardan dönmek istiyor isek, sevgiyle ve hoş görüyle sabır gerekir, bilinçsizce oy verenleri yanımıza çekmenin yolu oy verdiklerini karalamak değildir, bunun yerine biz. Hak sahibi, adil olabileceğimizi anlatarak, her konuda insanlara doğruyu anlatma imkânımız daha yüksektir, insanların sevdiğini kötüleyerek elinden almak, korkunç kın ve nefret yol açar bunu bilelim. Eğer biz âlim geçinenler kendi, Egolarımızı yenip, bilinçsiz halka egilmaz isek kayıp bizim olacak, bir insan...

Devamını Oku

Tülsüden Mesajlar 2

Bir damla suyuydu hayat, korumasam elimde kuruyacaktı. Gözlerinde nemi kuruttu tülsü, artık ağlamayacaktı. Hayali arkadaşı, onun kulağına hep güçlü ol diye fısıldıyordu, tülsü duygularını gizlemeye çalıştı artık akmayacaktı gözyaşları, ben güçlüyüm, ben özgürüm, ben bilgeyim diyordu!Sonra düşündü! Olmaz dedi tülsü,bilgeler de ağlar,insan olan herkes ağlar,hayali arkadaşı, yaşları içine akıtma diye emretti,tülsü yine şaşkındı bir güçlü ol diyorsun,bir ağla ,şimdi hangi sözünü tutayım?! Seslendi hayali arkadaş, kendine acıyarak ağlama, başını dik tut diyorum. O heybetli ses yükseldi yüreğinin derinlerinden, boynunu acizler gibi eğme! Düştüğün an kalkmasını da bileceksin, gülümsedi tülsü anladım diye mırıldandı. Sordu hayali arkadaş, neyi anladın? Sevdiklerimi üzdüğüm için pişman olmalıyım, lakin ağlamak yerine af dilemeliyim. Gururum incindi diye değil, bir can incittim diye ağlamalıyım. Kibirden, öfkeden değil, sevdiklerimi kaybettim diye…. Malımı mülkümü kaybettim diye değil, dostumu kaybettiğime… Pişmanlık duymaktan değil, neden ders almadım diye… Öleceğim diye denil, sevgi yüreğimde öldü diye… İnsan olduğum için ağlarım, lakin başım dik durmalı, anladım dedi tülsü. Gülümsedi hayali dost, kutlarım seni...

Devamını Oku

İfade Güçlüğü

İnsanın anlatabileceği nede çok şey vardır bilirmisiniz, önemli olan dinleyebilecek birini bulmaktı, ben hiç bulamadım, yargısız ve sorgusuz dinleyen hiç olmadı etrafımda, herkes bana anlattı, dinledim lakin beni dinleyen hiç olmadı, belki de ben konuşma özürlüydüm kim bilir!Çocuk yaşlarımdan beri böyleydim, hayatımın büyük bölümü yalnızlık hissi içinde geçti. Ama herkesin bir konuşabileceği arkadaşı olmalı, buna dost denilemez ama bir arkadaş mutlaka olmalı. Ben bulamadım! Hep suçu kendimde aradım, sonuç olarak suçluluk duygum katılaştı, eleştiriler karşısında şiddetli tepki verir hale geldim, bu yanlıştı, kimse mükemmel değilmiş sonunda anladım. Beni sevip arkadaş olmak isteyenler kusurlarımla sevip saygı duymalıydı, doğru olan buydu. Bunu anladığım da bir baktım ki herkes beni sever sayarmış farkında olmayan benmişim, çünkü kendimi o kadar suçlu ve yetersiz buluyordum ki, gerçekleri görmemiştim. Bunu şimdi çok iyi biliyorum. Beni tanıyan herkes saygıyla ve sevgiyle yaklaşıyor, bunu fark ettiğimden bu yana gerçeği gördüm. Oysa benim gerçek sorunum kafa yapıma göre bir arkadaş bulamayışımdı. İçinde yaşamak zorunda olduğum çevrede bulmak çok zordu, görüntüm sosyal yaşantım, onlarla aynıydı fakat düşünceler ve bilgi donanımım asla aynı değildi. Bir kısmına doğuştan sahiptim bunların, geri kalanlarını dinleyerek, okuyarak, araştırarak kazandım. Kitaplar bana ne kattı? Ben onlardan pek bir şey öğrenmedim, içimde varolanın ortaya çıkmasına yardımcı oldular. Her insanda bir cevher gizlidir, önemli olan onu fark edip ortaya çıkarmaktı. Bunu bana kitaplar anlattı, yazı yazmak ise çok daha faydalıydı. Kimseye anlatamadıklarım ve ifade edemediklerimi ancak yazarak...

Devamını Oku

Yazmak Yürekliliği

Yazmak yürek istiyor, dürüst ve açık yürekli olmak günümüzde hiç kolay değil. Bana göre doğru olan, başkalarına göre nasıl anlaşılıyor acaba?… Bunu da hesaplamak gerekiyor. Herkesin kendine göre anlayacağı kesin…Yazacağınız yazı; o anki konumunuza, bilginize ve ruhsal durumunuza göre anlam kazanacaktır. Örnek: Mutlu iken yazınız da mutluluk gülücükleri yayacaktır. Bu durum, okuyucuya yansıyacaktır. Elinde olmadan karşı tarafı da düşünebilir. Gerektiğinde tam özgürce de yazamayabilir. Ama yazılar özgür olmalı… Ben; -bana göre- gerçek olanı anlatmaya çalışırım. Karşı taraf ise kendi anladığı gibi anlar. Anlatılan ile anlaşılanın farklılığı işte budur. Yasaları da hesaba kattığınızda yazınız ne denli özgür olur? Herkes kendine göre olan gerçeğine uygun bir yazıyı beğenilirken, yadsınan düşünceler ise tepki gösterir. Toplumsal düşüncelerin çoğunluğun fikirleri ne derece doğru? Bu tartışılır ama gerçek her zaman zafer kazanır. Galiloe’nin oğlu Galine “dünya yuvarlaktır ve dönüyor” dediğinde idamla yargılandı. İnatçı gerçek doğrulandı. Gaile’yi yargılayan çoğunluğun gerçeğiydi. Bilginin gerçekliği, kişiye göre değişebilen “doğru” gerçek olamaz. Bir yasa doğanın (maddesel) yasalara uyuyorsa bilimseldir. Oysa toplumsal yasalar değişebilir. Yazı yazmak Suçundan dolayı hapis yatan birçok yazar, halk tarafından beğenilse de yasalar tarafından suçlu bulunarak yargılanır. Toplumsal tepkiyi dikkate alarak yazmak ne denli doğrudur? Kişisel çıkarlarımız doğrultusunda yazmak, bencillik içerecektir. Oysa topluma mal olmak isteyen bir yazar bunu yapamaz veya yapmaz. Yazılar özgür olmalı ve evrensellik (bilimsellik) içermelidir. Bir yazı mutlaka eleştiri alacaktır, olumlu ve bilgiyi geliştirmeye yönelik eleştiriler iyidir, korkuya kapılıp, yazmaktan kaçmak, kötüdür, yazarlar...

Devamını Oku

Kadın Cinayetleri Ne Zaman Son Bulacak!

Yasalar ağır cezalar verirse caydırıcı ola biliri mi? asırlar boyu gelişen yanlış düşünce ve inançlar ortadan kalka bilir mi, kadını insan değil de erkeğin malı olarak gören bu yanlış düşünce ortadan kalkmalı! Cinayetlerin gerçek sebepleri nelerdir! Günümüzde hala otoriteler bu cinayetlerin sebebini ortaya çıkaramıyor veya caydırıcı tek cümle söylemiyor, çünkü otoriteyi elinde tutanlar bu cinayetleri hala hak görüyor, suç işleyen ölmeli mantığına sahipler. Bu düşünceye sahip olanlar çoğunlukta olmalı aksini iddia eden varsa bana izah etmeli, neden bu öldürmeler, dayak atmalar, erkeklerimiz neden bu hakkı kendinde bulur!Bir toplumda cehalet varsa cinayetler bitmez! Sizce töre cinayetleri, insanlık için gereklimi? Hiç sanmıyorum, bütün bunlar geri kalmışlığın belirtisidir, yani cehaletin kanıtıdır.Kadın olmak zordur, birde okuryazar değilse durum daha da vahimdir. Kendi haklarını savunamadığı gibi, gelecek nesilleri de kör bırakır. Ne kendi haklarını bilir, nede hem cinslerine hak tanırlar, kendi çektiği sıkıntıların, ugradıgı haksızlıkların bedelini yeni nesillere ödetir, hayat onlar için zordur, mutlu olmayan kadın mutluluk vermez. Kadın bilinenden çok daha zekidir, sadece toplum kadını baskılar ve kopleknksli, takıntılı birer insan haline getirir. Kadınların bir kısmı çok konuşan yapıya sahiptir, bazıları içe kapanır. Çok konuşanı sevilmez, az konuşanı makbuldür, herkesin egosuna hitap eder, çünkü kadın konuşmuyor ise haddini biliyordur, konuşan dayağı ve hertürlü eziyeti hak etmiş sayılır. Ben bunları yaşamış biri olarak yazıyorum tahmin değildir.Okulu 4.sınıfta bıraktırılıp evlendirildim, hayat boyu bunun acısını yaşadım lakin okumayı hiç bırakmadım, ama yazı yazmayı unuttum, köyden şehre...

Devamını Oku

Alimi Az Olan Toplumun Zalimi Çok Olur

Bir toplumda cehalet varsa kargaşa vardır o toplumda. Olgun ve bilge kişileri yok olursa o toplumun vay haline. Kavağa gürültü, ölümler, savaşlar hiç bitmez, bereket olmaz, sevgi, saygı hiç olmaz. Herkes başına buyruk davranır, zorbalık hat sefada olur. Diğer toplumlar tarafından itibar görmez ve haysiyetsiz olarak yaşamlar devam eder.Birde o toplumu yönetenler olgum kişilerden oluşmuyorsa durum daha da vahimdir. Bir ailenin reisi tutarsız ve Olgunluktan pay almamış ise, ailenin çocukları yoldan çıkar ve Suç işleyen bireyler olurlar. Böyle bir toplum içinde olmaktan TANRIM herkesi korusun. Olgunluk seviyesine yükselmek kolay değildir, lakin imkânsız da değil. Kişi kendini eyitmenin yollarını aramalı, aradığı her ne varise kendinde bulacaktır, yeter ki aramasını bilmeli. Mesela başlama noktası olarak şunları bilmeli. İnsan kusurlarıyla dünyaya gelir, kusurlarını doğru sayarak ısrar etmemeli, onları yok etmeli. Başkalarında gördüğü kusurların hepsinin kendisinde mevcut olduğunu kabul etmeli. Önce kendisini değiştirmeyi başarmalı başkasını değil, affetmeyi öğrenmeli. Sonra affedilmeyi beklemeli. Başkasını egoist olarak tanımlamadan önce kendi egosunu yenmeli. Kini nefreti, intikam peşinde koşmayı bırakmalı, yalnız kendini haklı bulmadan önce başkalarına da hak vermeli. Emin olmadığı bir konu hakkında ön yargılı olmamalı. Kendimizi sevmeliyiz, kendini sevmeyen kişi kimseyi sevemez. Kendi hatasını kabul etmeye kişi olgunluk mertebesine erişemez. Özür dilemek kimseyi küçültmez ancak yüce gönüllü yapar, alçak gönüllü olmakla büyük erdemdir… Birini suçlamadan önce suçun sahibine sorulmalı, Göreceksiniz tahmin ettiğinizin aksine bir yanıt alabilirsiniz. Her duyduğumuz, gördüğümüz doğru olmaya bilir, çoğunlukla yanlış anlamalar vardır....

Devamını Oku

Tunceli'den Neden Özür Dilendi!

İyi denemeydi sayın başbakan! Özür dilerken samimi olduğunuza inanmak çok zor, bu oy için olmasın? Dersimlilerin oyu yani. Lakin bu millet acı çekmekten yoruldu artık, tarihler boyu üstünde oyunlar oynanılan bu milletim, artık bu zokayı yutmayacak, aklını başına topla lütfen bu tavrınız kimseye yarar sağlamaz, bu gemide hepimiz birlikte batarız ve kimsenin işine yaramaz, sadece kurnaz dış odakların işine yarayacaktır.Ey halkım geçmişteki yanlışlardan hesap sormak zordur, çünkü muhataplarımız bu dünyayı terk etmiştir, şimdi bunları hortlatmak, hiç yarar sağlamaz, geçmişten ders almak herkes için en faydalı olandır, oyunlara artık karnımız tok! Her madalyonun iki yüzü vardır, biz hangisine odakladığımız önemlidir, diğerini göz ardı ederiz. Madalyonun Hangi yüzü kusursuz anlayamayız, mutlaka iki yüzünde kusur vardır, önemli olan az kusurlu olanı keşfetmektir. Bu bakış kişiye göre değişir, gerçeği sorgulamak yerine bir noktaya odaklanırız. Yani suçun sebebine göz ardı ederiz işlenen suça odaklanırız ve kendimizi haklı buluruz, kendimiz kusursuz olduğumuza inanırız gerçekleri göremeyiz. Bazı olaylar karşısında en kötüsünü seçmek zorunda kalırız, bu bizi haklı kılmaz lakin zorunlu kılar, gelecekte büyük faydalar sağlaması için Seçmek zorunda kalırız, suçluluğumuz bundan kaynaklanır. Ben halkıma güveniyorum dilerim haklı çıkarım, kurnazlar karşısında uyanık olmalıyız, orta doğu bize örnek olmalı, hiç birinin durumu eskisinden iyi değil, bizi de bu durumun içlerine çekmek çabasında olanlar var oyunlar oynanıyor, Donkişotlar yel değirmenleriyle oyun sanıyor bu durumları, fakat gelen tehlikeleri ucuz atlatmak mümkün değil. Bize CHP çok lazım değil lakin CUMHURİYET ve...

Devamını Oku

Dünyada Barış Olmalı

Hey, insanlar, yeni bir dünya kuralım! Adını sevgi koyalım, tüm insanlar inanalım Kini nefreti öfkeyi, o dünyaya almayalım Yeni bir dünya kuralım, adını barış koyalım Irkçılığı, ikiliği, aramıza almayalım Bir gerçeğe inanalım, bölünüp ayrışmayalım Birlik olup, aydınlanıp, hep kardeşçe yaşayalım Yeni bir dünya kuralım, adını özgür koyalım Ön yargıyı, bencilliği, o dünyaya almayalım Sevgi olsun tek dinimiz, hurafeyi kaldırılın Yerde sevgi! gökte sevgi, barış a kucak açalım Doğadaki tüm canlılar, barışa imza atsınlar Güçlüye alkış tutmayıp, zayıfı da yaşatsınlar Sevmekten utanmayalım, aşklara kucak açalım Evreni öfke sarıyor, bu dünyayı kurtaralım Yeni bir dünya kuralım, adını aşk koyalım Sevgiyle semah dönüp, biz de evrene uyalım Yok, edelim silahları, yerine ekmek koyalım Afrika’yı kurtaralım, yaşama saygı duyalım Nefrete bidat etmeyin, sevgiyi baki kılalım Tüm, Canlılar bu alem de, sevgiye kucak açalım. Kıymayalım bu dünyaya, yeni baştan kuralım Yok, oluyor doğal olan, yerine geri koyalım Kirletildi tüm kaynaklar biz yerine ne koyalım Yok, edelim, kirliliği, nehirlerimiz berrak aksın Bu gidiş iyi yol değil, yanlış olandan cayalım. Yeter...

Devamını Oku

Doyumsuz İnsan Doyumsuz Aşklar

Bu sabah kızımın sinirli hali dikkatimi çekti, giyecek ayak kadı bulamıyormuş, çarşıya çıkmak için. Oysa dolabında en az 3 çift yazlık 5 çift baharlık, 6 çift, kışlık bulunur arasanız.Ama o yok diyor. Her giysinin altına farklı ayakkabı olmalıymış, bu gençlik ne demek istiyor, anlayan var mı? Oysa bizim Gençliğimizde böylemiydi, diyorum ama bir yardanda demek istemiyorum, her asrın kendine özgü zorlukları vardır, benim annem de bana sizler şanslısınız diyordu. İnsanlık her yıl biraz daha doyumsuz bir hale geldi, bizler bir çift ayakkabını hem yazlık hem kışlık kullanıyorduk, hiç şikâyet etmezdik, ama yeni nesiller yetinmiyor, her şey onlar için az arzuları hiç bitmiyor, bir türlü mutlu olamıyorlar, işleri olmasa bile ihtiyaçları bir şekilde karşılanıyor aileler tarafından, ama onlar mutsuz ve doyumsuz, insanlık nereye gidiyor! Nerede dur denilecek buna. (bizler nerede yanlış yaptık?) Oysa hala dünyada bir lokma yiyecek için canla başla mücadele eden insanlar, topluluklar var, bir kısmımız neden doymak bilmiyor, neden mutlu olup hayatın tadını çıkarmıyor, cevabı olanlar lütfen cevap versin. (Benim fikrim şu, insan ırkı ben merkezli, hayatın kuralları doğru öğretilmediği durumlarda acımasız ve bencil doyumsuz karakterlere bürünüyoruz) Neden boşanmalar arttı bunların hepsi şiddetli geçimsizlikten mi kaynaklanıyor, hiç sanmıyorum, insanlar duymuyor bir türlü, sürekli arayış içinde, ellerinde olanlarla mutlu olmuyorlar. Eskiden evliliklere aileler karar veriyordu, iyi bir şeydi diyemem, lakin şimdi gençler kendi iradeleriyle seçtikleri eşlerini neden kısa bir süre içinde boşuyor, cevabı olan var mı. (Benim görüşüm,...

Devamını Oku

Benden Geriye Ne Kalır!

Bilmiyorum, benden geriye ne kalır?Gözlerdeki yaş izi, bir kuru mezar kalırBu devran böyle gitmez! verdiğini geri alırYüreğimde bitmeyen, büyük bir sevda kalır! Gidenler dönmez geri, hayalleri yarım kalırGözler görmüyor beni, yarınıma hiç kalır!Gemiler kalkıyor, gemiler bu limanlardan!Sanmayın ki! Su üstünde izi kalır. Beni anlamadın ya, sanma yanına kalır!Söylüyorum kimse duymaz sesimi!Yükseliyor, feryadım gök kubbeye,Sanmayın ki, bu dünya, cellat a kalır! Büyüyor mabetler, büyüyor zaman!Dünyayı tapılır, kılıyor bu an,Yüreğimde büyür, bir ulu devranBen giderim, dünya size dar kalır! İnsanlara diyecek bir çift, sözüm varHer asrın rızkını, bir nefis boğarBu dünyaya, nice hükümdar doğarAdil olmak kişinin, şanına kalır! Bırakalım ikiliği, yok edelim öfkeyi!Bu cihan bizden sonraya, miras kalırGüzellik, dünyayı bir kuşatırsaÇirkinlik, bu Alemde bir hiç kalır. 2011-05-26Yeter...

Devamını Oku

Gençlik Hayal Kırıklığı Yaşıyor

İçinde bulunduğumuz bu gün hiç iç açıcı değil, büyük şehirlerin sorunu her geçen gün artıyor. İşsizlik hat sefada, gençler evlenemiyor, çünkü gelecekleri belirsiz!Köylerin kasabaların sorunu başka bir boyutta, şehirlerin başka, nasıl bir çözüm bulunur bu sorunlara, hiç dile getiren yok, yönetimler birbiriyle mücadele etmekten halkın sosyo-ekonomik durumunu göz ardı ediyor, yeni nesil fazlasıyla sorun yaşıyor görmezden geliniyor. Bir önceki nesil sonrakinden daha şanslı hale geldi, gerçeği görmek istemeyenler inkâr ediyor. Gençlerin ruhsal durumları, çökmüş durumda aileler çıkış yolu bulamıyor, kavgalar kırgınlıklar haddinden fazla. Teknoloji işsizliği dehada körüklüyor, yeni iş alanları açılmıyor, aksine engelleniyor, ağır vergilerle iş kurmayı zorlaştırıyorlar, küçük esnaf neredeyse yok oldu, işporta yasaklandı, hiç düşünen var mı bu işten geçimini sağlayan insanlar ne yapar nasıl yaşar, göz ardı ederek kurtuluyor muyuz şimdi? Hayır, efendim insanın en küçük ferdini göz ardı etmeye gelmez, onları görmeliyiz, aksi takdirde, o küçük saydıklarınız gruplar oluşturur yığınlara dönüşüyor, halkın dengesi bozuluyor, herkese bir iş mutlaka olmalı. Hep yasaklar vardı hala devam ediyor, yasak neyi hallediyor neyi çözdü bu ana kadar? Gençliği dinleyin, onlara doğru eğitimi verin, yasaklayarak bir yere varamayacağız. Okullarda insana yönelik eğitim yok hep ezbere, insana kendini tanıma dersleri neden verilmiyor kendi özelliklerini, beyin yapısını ve neyi severek yapabilir, neyi reddediyor, nasıl bir yaşamı devam ettire bilir, neyi sevmiyor, nasıl bir gelecek onun için uygun bunları öğretseler daha güvenli bir toplum ortaya çıkacaktır. Bunca okutulan dersle sınavlar o gençlere gerçekten...

Devamını Oku

Buruk Bir Aşk Hikayesi

Ufkumda batan güneşimHayallerimin katili,Kapanır mı bu yara?Bir dokun bu yüreğe bir dokunDinmedi sızlayan yanım. Öyle masun ki, sevdalarımÇocuksu! Narin, suskun!Leke bırakmasın yüreğime aşkınO acımasız dilin, kırdı kalbimiBir dokun ellerime, bir dokun.Güz gülleriydim, bahara hasretGit artık git, bu yüreğimi terk etSeni insafsız, seni zalimBir dokun da, istersen çek git,Dinmiyor sızım!İyileşmedi acıyan yanım. 2011-05-17 Yeter...

Devamını Oku

Seçim Günleri

Çıktı yine, çığırtkanlar meydanaKim bilir, ne vaatler yağdıracaklarBirliğe dinamit, koyan koyanaMilleti millete, kırdıracaklar. Gelin ağalar, gelin beyler, el ele verinKandırmayın bu milleti, yaralar derinYıllar yılı, bu meydanlar, ne yalanlar dinledi,Size güvenen millet, yıllar yılı inlediler. Savurmayın yalanları, yankılanmasın namelerGelen soydu, giden soydu, halk yalana doyduNeleri vaat etmediniz, verilecek söz mü kaldı?Bu halka, ne söylediyseniz, sorgusuz inandı. Bir sözünüz, diğerini hiç tutmazAttığınız lokmaları, bazıları hiç yutmazNe söylerseniz söyleyin, vaatten öteye gitmezTarihlere poz yapıp, oynuyorsunuz. Ne gözünüz doydu, ne sözünüz bittiVerilen sözler buharlaştı, semaya gittiBu milletin, Sabrı yok, oldubittiSizin yalanlarınız, hiç bitmiyor ki....

Devamını Oku

Adını Feriyha Koydular Kaderi Değişmedi

Dizi oldukça enteresan konular işliyor, ülkenin gerçek yüzü bu. Toplum ve Aileler çocukları disiplinli ve saygılı olmak adına yalancı olmaya zorluyorlar. Bu kız şimdi gerçekten yalancımı kim suçlu ona bu kadar yalanı söyleten nedenler nedir?Gerçek anlamıyla bilen var mı? hiç sanmıyorum. Aile gerçekten çocuğunu tanıya bilse onu baş tacı yapardı kendi çıkarını düşünmeden arkadaşına yardım etti başına gelecekleri biliyordu bence. Oysa bu kız hayatı o kadar tanıyor ki ne pahasına olursa olsun hem kendine saygı duyulsun istiyor hem de saygı duyuyor. Öte yandan kendinden başkasını önemsemeyen saygısı olmayan, hayatın öbür yüzü olan yukarıdakiler. Kendi başarısızlık acısını zayıf olandan çıkara biliyor, başarıyı maddi yönden kendinden güçsüz olana layık görmüyor, oysa feriyha manevi olarak diğerlerinden kat, kat güçlü duruyor. Evde başına gelecekleri bildiği halde arkadaşlarını satmıyor. Kendi çıkarı uğruna, en yakın arkadaşını sata bilenlerin karşısında hiç şansı yoktu, lakin o yinede, şansını zorlayarak aşkından ve onurundan caymadı. Kırgınlıkları diğerlerinden daha ağır yaşıyor. Çünkü kalbinde hileye yer yok sadece şanssız doğduğu için hakkı yok sayılıyor diğerlerinin yaşadığı hayatı o yaşayamaz sayılıyor. Bu ülkenin, genel anlayışı bu olmaktan nasıl kurtulmalı bilemiyorum, ama kurtulmalı, ikilem insanlık onurunu zedeliyor insanı kişiliksiz ve zayıf bırakıyor. Ve ikili oynamaya itiyor, suç kimin şimdi feriyhayı yargılayıp asalımı? Böyle olmamalıydı, bize bu ülkede eşitlikler sağlanması için çok geçerli yasalar getirildi ta ATATÜRK gününden bu yana, lakin doğru eğitim verilmiyor tüm hakla, kendini kurtaran diğerlerini yadsıyor ötekileştiriyor. Sınıflandırıyor, insanlık onuru...

Devamını Oku

Baharı Bekledim, Kış Oldu Aşk

Bahar yüzlüydü aşklarımYedi renkti, sevdalarım, sınırsızdıKartallar kadar, yüksekten uçardı,Yüce gönüllüydü, benim Aşklarım. Yaz ayları kadar, sarı sıcaktıAğustos’u aratmadı, yandı yüreğim!Buz gibi, soğuk yürekliydi, sevdiklerimKaryağdı başıma, yaz ortasında. Kuşlar kadar özgürdü, aşklarımKara kış kadar, hüzünlüydü, bu yürekİlkbaharın tadındaydı, ümitlerimSon baharı, kucakladı kollarım. Hey vefasız aşk, seni neyleyim!Son Baharın hüznüsün, yaz sıcağındaKış poyrazları kadar, hoyratsın!Yıkıntılar arasında, kaldı yüreğim....

Devamını Oku

Şiirimin Öyküsü, Hüzün

Sabah erken uyandı hüzün, gördüğü rüyayı düşündü, anlamını biliyordu, yüreğinde bir hüzün vardı kendine sordu, sebebi ne neden sıkıntı ediyorsun? Geçmişte kaldı diye düşündü, bunlar güzel dedi, artık bir anlamı yoktu geçmişine sevgiyle bakıyordu, bilgece bir telkin verdi kendine, artık büyüdün bunun anlamı bu dedi, kafasının içi deriin bir huzurla aydınlandı.Bu gençliğinden kalan bir anıydı, o sefil hayatından kalan bir sahne. Yatağından kalktı, pencereye yöneldi gece yağmur yağmıştı sokak temiz ve huzur içindeydi bütün toz ve kir yok olmuştu, güneş yeni bir güne gülümsüyordu, doğa ne kederde güzeldi, kuş sesleri huzur veriyordu, serçeler damların saçaklarından başını uzatıp neşe saçıyordu sokağın sakin sessizliğine, hüzün birden gördüğü rüyayı unuttu. Yüzünü yıkadı saçlarını taradı ve günlük işlerine koyuldu. Bir kova su aldı deterjan ekledi işine devam etti. Birden aklına rüyası takıldı, yaşadığı şehre ilk geldiği yıllardı, beton harıma bir evin üstünde yapılmış bir odadan ibaret evini görmüştü rüyasında, teneke tavanlı ve hemen yanında daracık banyo ve tuvalet olarak kullanılan bir eki vardı, hayatının 10 yılını burada yaşamıştı, iyi kötü anıları vardı. Elindeki bezi yıkadı, tozları alırken, düşünüyordu o günlerimde tozunu almam gereken eşyalarım yoktu, şimdi var neyi değiştirdi ki, diye içini çekti. O günde pasif bir hayatım vardı bu günde. Değişen bir şeyler var, ama bu bana asla yetmiyor neden diye sorguladı kendini. Lakin gözü yükseklerde falan değildi. O günlerini düşündü, yaşadığı barakayı ve mahalleyi, düşündü, gelin olurken alınan pazen entari giysilerini...

Devamını Oku

Kobay Fareler Gibi Yaşamak

Hani şu kobay fareleri vardır ya. Hep düşünüyorum da, insanların bir kısmı ile ne farkları var, en çok ta kendime benzetirim. Farelerin yüz karasıdır onlar, boğaz tokluğuna ve bir kafes uğruna yaşarlar, hep deneyler onların üstünde denenir, hiç ihtiraz etmezler.Onların umursamaz davranışları sinir bozucudur, keser biçerler ama onlar sakin bir şekilde kırmızı gözlerle, etrafa şirin gözükmeye devam ederler. Bir de dönme dolap kafesleri vardır, kapısı açıktır ama onlar dışarıya çıkmazlar, sahiplerini mutlu etmek uğruna saatlerce koşarlar, belki de en güvenli yer oradır, kim bilir! Ödülleri nedir? Biraz fındık kırıntısı mı, sevgimi? Sahi, Fareleri seven var mı gerçekten, ben o beyaz olanlarını severim, bana benzedikleri içindir belki de. Ondandır ki sevmem boyun egen yanlarını, oysa kapıları hep açıktır neden kaçmazlar, acaba diyorum çok mu akıllılar? dışarıdaki tehlikeler gözlerini mi korkutur. Yazarın biri söyle yazıyordu, akıllı olanlar korkaktı, çünkü onlar bir şeye kalkışmadan önce sonunu hesaplar da öyle karar verirler, diyordu. Korkmak iyidir korkaklığınızdan utanmayın kazanan siz olursunuz u ittağa ediyordu. Anlaşılan bizim beyaz fareler çok akıllı. Kurnaz âlim benimi kandırdı acaba? Korku ne kadar iyi ola bilir ki, herkes korkarak adım atsaydı ideallerine nasıl ulaşılırdı, korkarak ulaşan var mı?  Yüreğinde aşk olanı korku ne kadar engeller? Göze almak mı, her şeyi, yürekli olmak, korkaklığın sınırı nereye kadardı. Oy benim bitmez tükenmez sorularım, yürek yangınım, bir sonun varımıdır. Bu dünya neden böyledir bilen var mı? Ne zaman yenecek insanlık makûs talihini,...

Devamını Oku

Güzel Yurdum Anadolu

Ülkem gene cadı kazanıKayna, güzel yurdum kaynaAnalar hiç gülemiyor,Ağla yurdum sen ağla Nedir bu bölünmüşlükBu ayrılıklar niyeGeleceğimiz aydınlık değilGeliyor karanlıklarNeyi açtık bilmiyorumAğla garip analar ağla Ağla yurdum ağla geleceğineGebe kaldı kahpe kaderYıkımlara kavgalara bölünmüşlüğeÖlmesin, çocuklarınAğlamasın analar, durdur ihanetiSen ağla yurdum, bu saçmalıklara Kimi kimden, ayırıyorlarEt tırnaktan ayrılır mı?Kardeş kavgasıdır, bunlarSuçluları, kayırmayın Gelmeyin oyunlara gelmeyinSanmayın bizi kayırırlarGeçmişte kalan öfkeyiŞimdi bizden kolaylıkla alıyorlar, Onun yolu, bunun yoluSenin dinin, benim dinimİnsanlığa, yapılır mı?Bu eziyet bunca zulümNe sağ kaldı nede solumKökümüzü kazıyorlar Ağla yurdum ağlaYiğitler otağı AnadoluKaranlık günlerin yaklaştı sankiKaldır başını, silkelen heleAna dolum, at sırtındaki kamburuKurtar bu gaflet uykusundan, bizleriKurtar bu kadar, duyarsı olmaktanMenfaat uğruna, yıkacaklarGüzel yurdum, Anadolu Kan revan içinde evlatlarınKan revandır, yüreğimCehalet ortaya, ateş saçıyorHer yörende kan, gülleri açıyorYolunu bilmeyen yoldan çıkıyorAğla ana yurdum sen...

Devamını Oku

Sıradan İnsanın Düşüncesi

Sıradan insanların düşünceleri sıradan olur derler, ben sıradan insanım ve bunlarda benim düşüncelerim. Diyorum ki hayat benim cennetim ve dünya bahçem olurdu, eğer ben hayatımı zehir etmeden yaşamayı bilseydim.Ha şu anda duyar gibiyim, buda nerden çıktı, bu kadar kolay mı kolaysa yapsaydın diyenlerin sesi kulağımda ve yazıyorum. Evet, mümkündür yeter ki biz keşkekleri biryana bırakıp bu günü yaşamayı bilseydik, gelecek korkusu bizi esir almasa geleceği geldiği gün çözerim, biye bilseydim, her olayın çıkış yolu mutlaka vardı. Ölüm ve hastalıklar dahi hayatımın bir parçası olarak kabul edip, doğal olan bu deyip o gün üzülüp ertesi gün, güneşin ne kadar güzel oluşunu çiçeklerin hala benim için var olduğunu hala renge renk açtıklarını göre bilseydim, elimden geldiğince huzurlu yasamayı deneseydim. Düşüncelerimi, bugünkü kadar denetlemeyi bilseydim. Her şeyin olumlu yanlarını arasaydım, hatalarımla yüzleşip kendimle, barış sağlasaydım. Hatalı değilim diyerek suç başka yerde aramasaydım, bu düşüncem den şimdiye kadar ne kazandım, neyi değiştire bildim? Şimdi soruyorum kendime, keşke vaktiyle sora bilseydim. İnsan hatalarıyla vardır, ona öfke duymak yerine, hata yaptım ama bu hatamdan iyi bir ders aldım, bir daha düşmem bu hataya, hey! İçimdeki ben biye bilseydim, o çok kolay yola gelirmiş keşke o vakitler bilseydim, herkes kadar hata yapmak hakkım vardı, neden hep hatasız olmak zorundaydım kendimle yüzleşip hatalarımı sevgiyle değiştirseydim, onları depolamak yerine sevgiyle azat ede bilseydim. Yolumu kayıp etmek aşamasında bana yardıma gelen, tesadüflere minnettarım, kendi öz varlığım olan içsel sesimi...

Devamını Oku

Adını Feriha Koydum Dizisi Üzerine Bir Düşünce

Yeni başlayan dizi dikkatimi çekti, zavallı kızı ilk bölümden itibaren günah keçisi yaptılar, Dilerim sonu iyi gelir. 2. bölümünü de izledim, fikrim daha belirgin şimdi. Gördüm ki zenginlerin çocukları da mutsuz, sahte bir mutluluk arkasına gizlenmişler, lakin her şey yolunda değildi.Para, unvan, iş, tam anlamıyla insanları mutlu ve huzurlu kılmıyor, her zaman bunu savundun ve savunuyorum, bütün bunlar bireylerin başarısına bağlı, kendimizi dünya varlıkları ve yokluklarından ayrı tutmalıyız, mutlulugu kendi içimizde arayalım, bir başarı elde edilecekse başardığımız bu olmalı. Bir zamanlar buna benzer olayları yeşil çam konu yapardı, bizde o gençleri bazen haklı bulur bazen suçlu bulurduk. Acaba gerçekten o gençler ve bu yeni nesil suçlumu, gerçek suçlu kimdir, hiç düşündük mü? Neden bir genç insan kendi başarısıyla iftihar etmezde, ailesinin yoksul oluşundan utanır veya çalıştığı işinden neden utanır. Oysa utanılması gereken ne çok kirli iş vardır, şu dünyada. Mesela, yetim hakkı yiyenler, rüşfet alanlar, ihaleye fesat karıştıranlar, yaptığı işe hile yapanlar, kendi zimmetine mal geçirenler. Neden bir kapıcı, veya çöpçü, düşük gelirli bir memur, çocukları ailelerinden utanç duysun ki, bilen var mı. Bunlar düşünülmesi mutlak olan konular, ama suçlu aramak ve bulmak kolay gözükse de, suçun kaynağını bulmak zordur. Ben yukarda bahsettiğim, suçlu olarak tayin ettiğim gurubun çocuklarını da suçlayamam, çünkü ana babanın vebali kendinden sorulur, bu çocuğunu suçlu yapmamalı. İyi bir işe sahip olamamış, ailenin başarılı çocuklar yetiştirmesi mükemmel bir olaydır. İmkânları kıt aileler, başarılı bir çocuk...

Devamını Oku

Hiç Gelmezmi, Beklenen Aşk!

Beni sensiz bıraktın, gidiyorum yaBahaneler artı, umurumda değilBir görünüp, bir yok olursun yaGeç kalmış oluşun, umurumda değil. Tek bir cümle, sana aşığım deseHer günümü şen edecek, o tek kelimeUmmadığım bir gün çıkıp da, gelsenBoşa geçmiş yıllar, umurumda değil. İncitir yokluğun, günlerim hüzünHızlandı yıllarım, geçiyor ömrümLal olmuş dillerim, gülmüyor yüzümGelmeyiş sebebi, umurumda değil. Umut ettim, gece gündüz her saatHuzurum kalmadı, nede bir rahatArtık benim değil, umarsız hayatGelmiyorsun, ama umurumda değil. Hey aşk, yorgun artık, bu yürekElimi uzattıkça, kaçıyorsun senHüzünlü günlerim, oldu durağımGelme Bundan sonra, umurumda değil....

Devamını Oku

Aşk'ı Esrarım

Garip bir his var yüreğimdeKimliksiz, Aşk’ı esrarım,İzin vermez, terk edeyimTanıdık değil ki, sancılarım Bir an, yükseliyor feryatDuygularım, bendini, aşıyorSel oluyor, ağzın bulanıkCanımı yakıyor, acılarım Nedir bu hey, Tanrım nedirOlamam, sevdalıyım, esiri!Kimdir, yolumdan alıkoyanAman vermez, duygularım Rüzgâra set örüyorumGüneşi balçıkla sıvıyorumBulutun altına, saklıyorumYok, olmuyor, acılarım Bu benzemiyor, hiçbirineNe de, haksız bir, can acısıMahşerin Davası mı, bu ne!Ruhumu kemiren,...

Devamını Oku

Bekle Dediler Güneşe

Bekle dediler güneşe,Sakın doğma,Uyandırma uyuyanları,Uyumazlar, bir daha,Kara bulutlar yükseldi, Doğudan batıya!Ve ışığı göremediler. Bekle dediler güneşe,Sakın doğma!Uyanmasın uyuyanlar,Bir kısmımız uyanırkenBir kısmımız uyurgezer hala!Uyan ey mazlum!Neler oluyor, bir bak etrafına. Günü geldi doğdu güneş!Çıplak, ayaklı kadınlara!Ve çıplak çocuklar, üstüneGöçtüler, büyük şehirlere,Şaşkındılar, bu hale,Ne yapacaklar, bilmeden,Savrulup gittiler poyrazla,Şehrin karanlık sokaklarına,Onlar, Güneşi göremediler. Fırsat bildi, açık gözlülerTutuşturdu ellerine silahı,Vur dediler, kardeşini akrabanıOnlar boş sözlere, inandılar,Göremedi gerçekleri,Karaydı, dünyaları!Kör olmuştu gözleri,Güneşleri, asla doğmadı. Uzun zaman, haykırdılar sokaklardaUlaşmak istediler, aydınlık yarınlaraHer günün sabahında, beklediler,Yarınlardan, umutları vardı!Güneş ufuktan, ha doğdu, ha doğacaktı. 11 MAYIS /...

Devamını Oku

Şeytanımın Şifrelerini Çözüyorum

Şeytanın şifresini çözelim… Radyo da dinlemiş olduğum masal ilgimi çekti konu çok ilginçti, kafamda bazı soru işaretleri bıraktı. Hatırladığım kadarıyla şöyle bir masaldı.İki kumandan savaşır ve biri yenilir, ikisi de saygın birer hükümdardı, yenen yenilene, derki, Bir soruya cevap arayıp bulacaksın, bende canını bağışlayacağım der. Kadınlar ne ister en çok nasıl mutlu olurlar cevabı bul ve gel der. Yenik hükümdar arar dolaşır bir türlü cevabını bulamaz, bir Bilgin derki, falan dağda bir cadı yaşıyor işte ona sor o bilir der. Hükümdar cadıyı bulur, o da bir şartla söylerim der, benimle evleneceksin, adam mecburen kabul eder. Ve Hükümdar bağışlanır, ama cadıyla evlenmek de var, çaresiz verdiği sözü tutar, evlenirler, akşam olduğunda adam gözlerine inanamaz cadı genç ve güzel bir kadına dönüşmüştür, adam şaşkınlık içinde sorar, hani sen yaşlıydın ve çirkindin, diye sorar? Aldığı cevap, günün yarısı çirkin olurum yarısında güzel olurum, bizde böyle der. Ertesi sabah, kadın kocasına sorar, ne yapmamı istersin beyim sana nasıl davranmamı istiyorsan öyle hizmet edeyim der. Ve adam tuzağa düşmez, sen ne istersen onu yap der ve cadı bir daha o çirkin görünümüne dönüşmez. Cevap neymiş biliyor musunuz? Kadınlar kendi kararlarını kendileri vermekten mutlu olurlarmış, sır buymuş, ne kadar da basitmiş öyle degilmi, keşke bu kadar kolay olsaydı, oysa en zor olan bu değimli, yalnız kadınlar için değil tüm insanlık için zordur. Bir farkla kadına baskı yoğundur, çünkü kadın ve erkek arasındaki denge sevgiye saygıya...

Devamını Oku

Bunlar Bir Dilektir

Hey uçarı hayallerimKederdeyim bu günlerdeKendime mi acıyorumAcıyorsam, namerdimSeziyorum gidişatı Telaşa kapılıyorumGücüm yetmiyorÜzülüyorum,Ellerim yanıma düşüyorÇözülüyorum. Hani diyorum, haniSihirli deymeğim olsaBir dokunsam,Yalanı riyayı hileyi,Rüşveti talanı çalanı,Yetim hakkı yiyenleri,Hatasını bilmeyeni,Pişkinlikle gülenleri,Dökülen gözyaşını,Kardeşlerin kavgasınıAyrılıp yozlaşmayı,Yok edebilsem. Aç gözlüyü doymayanı,Adalete uymayanı,Süz ver ipte tutmayanı,Umutları yıkanı,Haksıza çanak tutanı,Helâlı haramı yutanı,Vatanını satanı,Yok edebilsem. Tüm yürekler sevgi dolsa,Kahkahayla güle bilse,  Bütün dünyaya barış gelse,Savaşlar tarihe gömülse,Silahlar müzeye, kalksaTüm insanlar kardeş olsa,Aynı dilden konuşsa,Komşumuza Muhtaç, değilGün aydını, sözünü duysak,Çok şey mi, istiyorum,Ülkeme barış gelse. Bunlar bir, dilektir. Dileklerim kabul olsaHerkesin işi olsa,Çocuklar aç kalmasa,Kış ayında evleri, yıkılmasaİş yerleri kapanmasa,Bizim olan, bizde kalsaYaban ele satılmasa,Hep yerli malı kullansak,Kazancımız bizim, olsaBu ülke cennet, olurduDileklerim, kabul olsa. 2010-12-16Yeter...

Devamını Oku

Rüyalarımızın Dili

Rüyalar bize çok şey anlatıyor. Ama iyi bilmemiz gerekli, rüyalar en az 4, bölüme ayrılır, biz o gece hangi anlam taşıyan rüyayı gördük iyi analiz etmeliyiz. Bunun için bilgili olmamız şart. Kısaca örnek vereyim.1. Birine öfkeli veya akşam ondan bahsedilmişse, o kişi veya olay hakkında rüya görürüz.2. Sevdiğimiz gönül bağımız olan birinin, başı dertteyse onu görürüz.3. Kendi ruh ve bedensel rahatsızlıklarımızın habercisi olan rüyalar, vardır.4. Gelecekten haber veren rüyalar vardır. Bazıları da geçmişten kalan hatırlamadığımız ama bizi etkisi altında tutanlardan ibarettir. Sayın NUSRET KAYA: beni korkunç rüyalarımdan kurtardı ona minnettarım. Atalarımız rüyalarını suya anlat derdi, çok doğruymuş insanlara anlatılan rüyalar bizi daha da kötü etkiliyor, suya anlatmadım ama yazdım, bu Nusret beyin önerisiydi, yazdım ve okudum yok ettim, kısa bir süre içinde rüyalarımın şekli değişti artık yazmıyorum, uzun yıllar etkisinde kaldığım rüyalarımı yazdım,  şimdi ne anlama geldiklerini, biliyorum,  içinden çıkamadıklarımı bulaşık yıkarken hatırıma getirip suya anlatmış, oluyorum. Rüyada sembollerim çok rolü var, artık çoğunu biliyorum, bu da işimi kolaylaştırıyor, tecrübelerime dayanarak kesin olmayan analizler yapıyorum kendi rüyalarıma İçinden çıkamadıklarımı mutlaka yazıyorum ve alt beynimin analizine bırakıyorum. En önemli sembollerden örnek vereyim okurlarım için ilgisini çekenler Nusret beyin kitaplarını okusun bana çok faydası oldu, inanarak okuyan herkese faydalı kitaplar. Başlıca semboller şunlardı. Akarsu ve yağmur eril güç, deniz, havuz göl, ana rahmi, sembolü, dağ, kaya taş, eril güç, sembolü, sarı saçlı kadın, ataş rahim enerjisi sembolü, şişman ve esmer olan...

Devamını Oku

İyileşme Kılavuzu 3

Yukarıda bahsettiğim ve buna benzer, kitaplar beni uzun yıllar hayatımı zindana çeviren ruhsal sorunlarımdan kurtardı. Çocukluktan itibaren birikmiş sorunlarımdan.Bastırılmış duygu ve düşüncelerimin beni hasta ettiğini kitaplardan örgendim, ben herkese tavsiye ediyorum her fırsatta doğru kitapları bulup kuyun.Depresyon adını verdikleri iç karmaşası amansız bir yalnızlıktır. Bizim toplumda bu yalnızlık ikiye katlanır, çünkü depresyonu tanımıyoruz veya gocunuyoruz, hastayım demekten. Ben hiç gocunmadım, olduğu gibi kabul edip çare aradım. İlaçlar biraz engel oluyordu fakat Duygularım değişmedi, içsel çatışma devam etti, kitapların birçoğunda düşünceye hükmetmeyi öğrendim. Parola şuydu. Siz benim geçmişimsiniz, asla geleceğim olmayacaksınız, yaşandı ve bittiniz sizi sevgiyle azat ediyorum. Bunu defalarca zihnimden kendime tekrarladım, yetmediyse yazdım okudum, zamanla kafamdan uğuldayarak akıp giden anılarım yol oldu. Beni ağlatan anıları gülerek anlattığımı fark ettim, anladım ki doğru yoldayım yılmadan çalıştım. Her konuda buna benzer teknikleri denedim. Bir kitabı bitirir onun gösterdiği yolları denedikten sonra kendimi bıraktığımı fark ettim ve etkisinin yok olduğunu anladım hemen başka birine başvurdum.Zihnimde yer eden Çöpleri temizledim, atalarımdan bana kalan toksinlere ulaşmak en zoruydu hala onları yok etme yolundayım. Antoloji bana çok şey kattı, kendime olan güvenimi artırdı, kendim dışında başkalarına da güven duya bildiğimi gördüm. Hislerimin ne kadar kuvvetli olduğuna şahit oldum artık hayata daha fazla güvenle bakıyorum.İnsan düşünceye hükmetmeli, nasıl düşündüğümüzü kontrol ermeliyiz. Kendi düşünceme hükmettim, gördüm ki, başkaları hakkımda kötü düşünüyor, fikri yok oldu, anladım ki, kendi düşüncem sebep oluyordu, bana negatif bildirimler aktarıyordu, hedef seçtiğim...

Devamını Oku

İyileşme Kılavuzu 2

İnsan denen varlık beden zihin ve ruh üçlüsünden ibaretti. Ama bizi yöneten zihindi, beden figüran, ruh en önemlisiydi, fakat zihin ruhu yok etme yolunda uzun yol kat etmişti.Ruhlarımız yok olma aşamasına ulaşmıştı.Bunları keşfetmek kolay olmadı, bilgilerime ters düşen binlerce satır okudum, çoğunu aklım almadı, ama içgüdülerim bana doğrusu nedir yanlış hangisi, hep yol gösterdi.Zihinlerimiz doğduğumuz andan itibaren insan doğasına aykırı olabilecek binlerce yalan yanlış bilgilerle donatılıyor tabulaşıp bizim gerçeklerimiz halini alıyordu.Bir takım adetler töreler, korkular baskılar aşağılanmalar utanca boğulmalar, çocukluk tan bize kalan bilinçsizce aşılanmışlıktı. Çocukluktan kalan toksinlerim D,C,Oğlu. İçimizdeki çocuk kitabı temizledi.Gençlik yıllarımın toksinleri, NÜSRET KAYA sayesinde ortadan kalktı, 5 adet kitabını okudum. Teşekkür ediyorum, zihnimde beliren aydınlanmaya daha da ilerledi. KURAN-I okudum.Aydınlanmanın sınırı yoktu, sınırsız okumaya başladım, hep tesadüfen elime geçen kitaplar aynı konuya işaret diyordu. İnsanın öz benliğine ruha işaret ediyordu, şu hiç, farkında olmadığımız varlığını hiçe saydığımız, sesine hiç kulak vermediğimiz, ilahi güç e.Çok adı vardı gerçek adını bulmak uzun yıllarımı aldı.Nusret bey, alt beyin ve üst beyin, diyordu, Doğan bey, içimizdeki çocuk, demişti, sıralamak gerekirse,(RAHMA) ve RAHİM,(YENK) VE YANK.(GÖK) VE YER.(ATA) VE ANA, kimisi içimizdeki, gül diyordu. Birçoğu (SIR) diyordu, anladım ki iyi bildiğimiz adı RUH olmalıydı. Ama ne görülüyordu ne tanınıyordu.İnanç meselesi. Uzun yıllar ruh diye bir şeyin olmadığını savundum, bazı yanlış yol gösteren kaynaklar aklımı karıştırmıştı, oysa çocukluğumdan hatırladığım bazı olayların ruhumun var olduğu gerçeğini görmemi sağladı, kitaplarda okuduklarımın hepsi insanı işaret...

Devamını Oku

İyileşme Kılavuzu

“İyileşmek isteyen hastanın doktor ayağına gelir.” Atalar anlamlı bir söz söylemiş doğrusu.Benim doktorlarım hep ayağıma geldi, onlara içtenlikle minnettarım teşekkür ediyorum. Hep tesadüfen buldum kitaplarını, bazen de TV de karşıma çıktılar. Ben hep tesadüf sanmıştım ama değildiler, çünkü ben talep etmiştim bu illetten o kadar bıkmıştım ki, imdat figanım arşa yükseldi, yürekten ve doğru dilekler kabul görüyor, başkalarına zarar vermek için dilenmemiş dilekler mutlaka kabul buluyor, evren ve İLAHİ sır her şeyin en iyisini biliyordu. Sadece bilmeyen bizlerdik, neyi nasıl dilemeliyiz bilmiyorduk. Kitaplar sayesinde en doğrusunu keşfettim. Ama birazda kişinin kendi marifeti olmalı, herkes kitap okuyor fakat aynı ağlıya ulaşamıyor. Buna şahit oldum, benim okuduğum kitapları yakınlarıma da tavsiye ettim ve ne anladıklarını sordum, bazıları hiç bir şey bulamamıştı ilgi çekecek bir kısmı gereksiz bir noktaya takılıp yazarı eleştirdi, bir kaçı da bana göre değil dedi. Peki, bu kitapları yazan benim için mi yazmış oluyor şimdi, hayır, öyle bir şey olamazdı, sadece onlar benim kadar inanmıyorlardı, her şey inanç meselesi, bir şeye inanarak ve içtenlikle başvurulmaz ise sonu boşluktur. Yeter KARAER İyileşme Kılavuzu 1İyileşme Kılavuzu 2İyileşme Kılavuzu...

Devamını Oku

Doğru Kitapları Okumak Sağlık Getirir

Okuduğum son kitap hakkında fikirlerimi belirtme gereği duydum. Çünkü benim için büyük anlamlar ifade eden bir yazıydı, okumaktan sıkılmayıp devam edenler beni anlayacaktır, sabırla okuyan, okumayan herkese şimdiden teşekkür ederim.MİRZAKERİM NORBEKOV. Haddini bilmezin anasının nikâhı nerede kıyıldı, diyordu kendini kastediyor sanırım. Önceki kitabını da okumuştum benim için önemli bir kitaptı, (AKLINI BAŞINA TOPLAMA REHBERİ) ruh dengemde büyük devrim yaptı. 2. si eksik kalanları tamamladı diye bilirim 3. kitabi yolda imiş merakla bekliyorum, teşekkürlerimi gönderiyorum. İlk kitabı beni güzlüklerden kurtardı,  uzak ve yakın gözlüğü kullanıyordum ikisini de artık taşımıyorum ve kendimi kutluyorum. İnanç ve azim başarıyor, yol gösterene inanmak yolun yarısı demekti. Önerdiği egzersizleri tam anlamıyla yapmadım, biraz tembellik var hamurumuzda zaten kendisi de her an vurguluyor ve tembellere hakaretler yağdırıyor tüm tembeller gibi bende payıma düşeni sineye çekerek hiç alınmadan okudum ve tembelliğimi kabul ettim, buda bir şeydir diyorum, ya ben tembel değilim ne yapalım hayat şartları el vermiyora sığınsaydım daha da çok küfürü hak ederdim ama sığınmam gerçekten tembelim kendi adıma özür dilerim. 2. kitap alabildiğine gizemli yazılmış olmakla birlikte bazı sırları açıklıyor (yani evrenin sırlarını) onun için kendine haddini bilmez diyor. Yaşadığımız çağda çok itibar görmeyen konulara değinmiş okuyanların çoğunluğu bu adam kafayı sıyırmış diye düşünebilir haklılar çünkü herkesin kabul edebileceği konular değil. O da inkâr etmiyor. Benim düşüncemi merak ederseniz hiç yadsımadım kültürüm gereği ve okuduğum onlarca kitaplardan dolayı olsa gerek aynı konuları işleyen çok yazı...

Devamını Oku

Mülteci Sevdalarım Var

Mülteci yüreğim sığınmak isterDingin bulduğu limanlaraDilenilmiş sevdalara kucak açarakUtangaç boynumda asılı kalan Açığa vuramadığım, duygularımlaYüreğim, hangi durakta dinleneceksinBitip tükenmez, yolculuklarımNereye gizlerim, yüreğimin sesinKıvranıp dururum, sancılarımdan. Yelken açtım, okyanusa çıkmaz denizeEn küçük fırtınada, alabora olacağımBelki vuslata ermeden, döneceğimBelki de, bu yolda yok olacağımKim bilir, hangi sert taşlara vuracağım,Başıma ne dertler açacağım, kim bilir?Bitip tükenmeyen umutlarımlaSeni daha, ne kadar arayacağım,Her bahar gir çiçek kopuyor dalımdanAcısı bende kalan!!!Aynalara bakmaya korkar oldumYüzüme yansıyan hüsranlarımdan. Yeter...

Devamını Oku

Siyasete Bakış: 2. Bölüm

5 Ağustos Gece uykum kaçtı… TV de dinlediğim bir tartışma uykumu kaçırdı biz nereye gidiyoruz kim haklı kim haksız kafam karıştı, siyasete ve siyasetçiye güvenim asla yoktur üstelik sevmem onlara kulak vermeyi, hiç bir söyledikleri inandırıcı ve samimi değil benin açımdan, ama bir karmaşa içinde olduğumuzu sezebiliyorum,görünüşte herkes haklı gerçek olan ne, kendine haklıyım diyen herkesin vicdanı rahat mı, onu kendileri bilir dinleyenler nereden bilsin banim inancım, kim gece uykuya dalar iken vicdanı hür dala biliyor ise o haklı,  lakin bir vicdanımız varsa, vicdanı olmayanın ne inancı vardır nede korkusu sadece kendini kandırır haklıydım diye, başkaları da inanır. Dünyanın gidişi dahi korkunçlaşıyor şu sıcaklar doğal afetler bakıyorum da, Rusya yanıyor Çin sular altında, bu gidişi sorgulayan var mı?. Bizim siyasetimiz karışık, nereye gidiyoruz bilen var mı?. Herkes bir birini suçluyor kendince haklı çıkmaya çalışıyor kimse gerçek niyetimi itiraf etmiyor gerçekten milletinin çıkarlarını savunan kim?, bilen var mı, ben hiç güvenemiyorum inandırıcı bulmuyorum, tek gördüğüm gerçek FİL LER güreşiyor çimenler eziliyor. Ama unutmayalım hiç bir şey tesadüfen olmuyor her gidişin bir sebebi var, küstah insanlık kendi köküne dinamitleri iyi yerleştiriyor artık umurum da değil gemi yanarsa farelerde yanar. Doğal afetler başını almış gidiyor bizim yönetenler de nükliyer enerji santrali peşinde, kurun yahu kurun canına yanayım, bu toprakları hak eden bir millet değiliz zaten topumuzun kökü birden yok olsun, akıllı ülkeler bizim kökümüzü bize kazıtmayı iyi biliyor sizin umurunuzda değilse benimde...

Devamını Oku

Siyasete Bakış

Bu günlerde siyaset çok aktif, kulak vermemek elde değil o kadar ikna edici konuşuyorlar ki kim haklı kim yalan söylüyor ayırt etmek ne mümkün, hayat boyu herkes kadar duydum siyasilerin konuşmalarını, aldandığım da oldu bunlar iyi diyerek, siz hiç gerçekten iyi bir yönetime rastladınız mı?  Yani toplumumuzun hepsin memnun ede bilen bir yönetimden bahsediyorum ben görmedim her gelen yandaşçı ve çıkarcı gerçekten söz verdiklerini yerine getiren var mı, peki kim suçlu?  Yönetenler mi, bana kalırsa bütün toplum suçlu, çünkü o yöneticiler uzaydan inmiyorlar bizim yetiştirdiğimiz kişilerden oluşuyor, birey toplumun aynasıdır boşuna onları suçlamayalım biz kökten aldatmayı ve aldanmayı ilke edinmiş bir ülkeyiz ölmüş atalarımızdan tutun doğacak çocuklarımız dahi masum değil yolunda gitmeyen her şeyden herkes sorumlu elimizi vicdanlarımıza koyup dinleyelim, biz koyun olmayı seven bir toplum olmaktan kurtulmayı bilmiyoruz her söylenene vaat edilene sorgusuz inanıyoruz işimize böyle geliyor çünkü. Bizi bölüp parçalayıp yönetmelerine izin vermeyelim. Nedir bu gidiş böyle, kimi ırkçı parti kurmuş kimi dinci kimi devletçi, peki insan bunun neresinde, insanlık onuru ve hakkı nerede. Bıktık artık mahalle ağzı kavgalardan, artık kendinize gelseniz diyorum, şu kokuşmuş siyasetten öğürme gelmiş insanlara, şu gidişe bir göz atın, insanlık, sevgiyi, saygıyı, unuttu basit kavgacı gürültücü bir toplum olduk çıktık nerede o ağır başlı saygın insanlar nerede. Bir düşüncem var geleceğe dair, kurulan partilerin adı, insana hizmet partisi insana saygı partisi, İnsana sevgi partisi, adını taşısın ve o an kazanan parti güven...

Devamını Oku

Değişim Yolunda İlerlemek

Değişim yolunda ilerlemek… Yeni ama nasıl değişim, Bukalamum gibi bulunbuğun ortama göre değil içten dışa doğru bir yolculuk bu, kendimi konu alarak bir kez daha eleştiri yapmak gereği duydum. İçsel değişimim geçen seneye oranla daha da gelişti, daha hoş görülü ve bağışlayan biriyim artık, geri dönüşler çok seyrek oluşuyor anında müdahale edebiliyorum, çünkü işleri oluruna bırakmıyorum sürekli duygularımı düşüncelerimi kontrol altında tutuyorum (nefsime hâkim olmak) ben değiştikçe etrafımdaki insanlar da değişti, alınıp kırılmam için büyük çaba harcayan insanlar artık kırıcı konuşmuyor konuşsalar bile ben incinmiyorum hayatım kolaylaştı beni üzmek çabası içinde sandığım insanlar kendi kırgınlıklarını ifade etmek için savunma içinde oldukları için büyük bir çaba içinde benim fikirlerime karşı çıkıyorlarmış meğerse ben onlara anlayışla ve sevgiyle yaklaştıkça anladım, herkes kendi içsel çatışmasını bizlere yansıtıyor, bizler zaten kendimizi yeteri kadar tanımadığımız için onları anlamamız mümkün değilmiş, kendimizi anlamak başkalarını anlamaktan daha zor olandı kendini tanımayan insan başkalarını anlayamaz, beni anlayın diye boşuna direnir dururuz, yahu kendini anlayamayan kişiden ne beklenir ki. Önce kendimizi çözelim sonra başkalarının bizi anlamasını umalım uzlaşı çok kolay olacak bana inanın, akıl hocalarıma ve kendime teşekkür ediyorum. YETER...

Devamını Oku