Birileri bizi bir yerlere götürmeye çalışıyor ama ben bir yere gitmek istemiyorum ki… Ben olduğum yerden memnunum; hem bu olduğum yere de öyle kolay kolay gelmedim yani. Şimdi durup dururken başka bir yere; üstelik bulunduğum zamandan daha geriye gideyim…

Sponsor Bağlantılar

Hani aydın Türk kadını derler ya onlardan biriyim işte bende ya da olmaya çalışıyorum. Okuyan, yazan, anlayan ve düşünen… Düşündüklerini söyleyen… Aslında okumak demişken artık gazete okumak istemiyorum ben çünkü ne zaman gazeteyi elime alsam zaten yerinde olmayan sinirlerim daha da yerinden hopluyor, sonra bende hop oturuyor, hop kalkıyorum. Şöyle ki; ne zaman gazete okusam başımızdakilerin yepyeni buluşlarıyla karşılaşıyorum. Neymiş efendim içki yasaklanacakmış, bırakılsın diye sigaraya zam yapılacakmış, eczaneler kapanacakmış, camiler artacakmış, ülkede sakıncalı heykeller varmış, şu partinin başkanına başka parti komplo düzenlemiş, falan filan… Ülkenin bu kadar sorunu varken uğraştığımız şeylere bakar mısınız?

İnsanlar sürünüyorlar bu ülkede, yok öyle demeyelim insanların hepsi değil, insanlarımızın yüzde doksanı sürünüyor desek daha doğru. 550 tl nin askeri ücret olduğu bu ülkede işsizlik kol gezerken, insanlar parasızlıktan hırsızlık yapıp, cinayetler işlerken, çareyi İddaa, Sayısal Loto vb. şans oyunlarında başka bir tabirle kumarda ararken, gençler hangi üniversiteden mezun olursa olsunlar iş bulamazken, kimse kendi işini yapamazken, emekliler düşük emekli maaşları yüzünden emekliliklerinin keyfini sürecekleri yerde yaşamak için ek iş ararken tüm bu tartışmalar niye?

21. yy’da olmamıza rağmen hala dini tartışıyoruz biz bu ülkede. Ekonomi gibi büyük bir sorun varken kimin başı açık kimin başı kapalı ona bakıyoruz. Parti liderlerinin özel hayatlarını sorguluyor montaj kasetler hazırlıyoruz. Neden habire üniversite açıyoruz ki mezun ettiğimiz öğrencilere iş mi var sanki, her gün binlerce insan ekonomik kriz bahanesiyle işinden çıkartılıyor ama biz bu gençlerin işsizliği ile değil parklarda, bahçelerde el ele gezmesiyle, öpüşmesiyle ilgileniyoruz, neden üniversiteye gitmediklerini düşünmüyoruz ya da kapağı yurtdışına atmak için neden çabaladıklarına bakmıyoruz. Gençlerin bu ülkeden umudu kestiğini anlamıyoruz nedense. Onların giyinişleriyle ya da içki içmeleri ile ilgilenmek daha kolayımıza geliyor. Açılımlar yapıyoruz ama bir tek ceplerdeki, bütçelerdeki açığa çare bulamıyoruz. Uygulayamadığımız anayasayı değiştirmeye kalkıyoruz kötü diye, değiştirsek yenisini uygulayabilecek miyiz sanki. Daha Cumhuriyeti içimize sindirememişken Başkanlık rejimine geçmeye kalkıyoruz.

Tüm bunlar gündemi meşgul etmekten başka bir şey değil bana göre… Enflasyona, krize, ekonomiye , işsizliğe çare bulunamadığı için halkın kafasını başka şeylerle oyalamak ya da çeşitli propogandalarla yaşananları unutturmaya çalışmak denir buna. Medya da buna araç olmaktadır çok zaman, evlilik programları, yemek yarışmaları, ardı arkası gelmeyen diziler… Bunları insanların gözünde her şeyden önemli hale getirerek kadınların hatta erkeklerin bile ocaktaki tencerede ne pişeceğini düşünmelerini engelliyorlar. Ama suçu kimsede aramamak lazım çünkü bunlara fırsat veren bizleriz. Her seçimde kendi ellerimizle bu insanları başımıza biz getirmiyor muyuz? Hep aynı şeyleri yaşıyoruz yine de akıllanmıyoruz. Her seferinde bu kötünün iyisidir deyip veriyoruz oylarımızı. Ama atasözünü doğrularcasına gelen gideni aratıyor çok zaman… Ve her yeni gelen yeni bir yerlere çekiştiriyor bizi, kolumuzdan tutup bir yerlere götürmeye çalışıyorlar ama hiç ileriye olmuyor bu, hep geriye hep geriye… İyi de biz bir yere gitmek istemiyoruz ki!