Mehmet Ali Eren Niğde’nin Ulukışla ilçesinde dünyaya geldi. Baba adı Osman, anne adı ise Sultan’dır. Kendisinden büyük dört, küçük onbir kardeşi vardı.  Cumhuriyet öncesi başladığı İlkokulu  Ulukışla’da, 1925 yılında başladığı ortaokulu ve öğretmen okulunu Niğde’de bitirdi. 1918-1919 dönemindeki Ulukışla Kuvayı Milliye (http://www.scribd.com/doc/28914074) çalışmalarından ve kısa süren Fransız işgal girişiminden çocukluk anıları bulunmaktadır.

M. Ali Eren Eşi Aysel Hanımla

Sponsor Bağlantılar

30 Ekim 1933 yılında Salihli İlçesinin Durasıllı Köyü İlkokulu öğretmeni olarak meslek yaşamına başladı. Kendisi bu sıralarda farkettiği bilgi eksikliğini tamamlamak üzere yeni seri İlk-Ortaokul kitaplarını bir öğrenci gibi geceler boyu yeniden çalıştığını aktarmaktadır.

1934 yılında yedek subay olarak askerlik görevine başladı. İstanbul’daki bu görevi sırasında yine değerli bir eğitimci olan Rauf İnan’la dönem arkadaşıdır ve bu sıralar Atatürk’ün İran Şah’ını karşılama töreninde bulunmuşlardır. Tekrar döndüğü Salihli’de yeniden askere alınıncaya kadar ilçenin Durasıllı ve Kırveli Köylerinde öğretmenlik yaptı.

İkinci Dünya Harbi nedeniyle 1939’da başlayan Manisa Kırkağaç’taki 2. askerliğinden sonra 1941 – 1943 yılları arasında Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümünde okudu. Ayrıca Siyasal Bilgiler Fakültesi Kütüphanesini tasnif ederek modern kütüphanecilik alanında bilgisini geliştirdi.


M. Ali Eren Gazi Eğitim Öğrencisiyken 1942

1943  – 1947 yılları arasında Bartın Bölgesinde ilköğretim müfettişi olarak görev yaptı. Bölgesindeki 272 köydeki çalışmalarını çoğu zaman yayan  dolaşarak yapmış ve köy okullarının yapımı ile  özellikle  Gn.Md.  İ.Hakkı Tonguç’un çok istediği kız öğrencilerin öğretmen okullarına kazandırılmasında büyük yararlıkları olmuştur. 14 Mart 1945 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı yazısı ile Bartın’da 4274, 3803 ve 4357 sayılı kanunlarla uhdesine verilen işleri büyük bir gayret ve başarı ile yapmasından dolayı Bakan H. Ali Yücel zamanında takdirname almıştır.


Hasan Ali Yücel Tarafından Verilen Takdirnamesi

1945 yılında 3. kez askere alınarak Eskişehir’de Levazım Hizmet  Bölüğü Komutanlığı yaptı.

1947 yılında Adana ilköğretim müfettişliğine atandı. 12 Nisan 1948 tarihinde Konya Ereğli İvriz Köy Enstitü’sündeki Eğitmen Tamamlama Kurs Müdürlüğüne atandı. Bu kursun ardından İvriz Köy Enstitüsü kadrosuna alınarak Yapı Sanat Başı ve Eğitim Başı olarak görev yaptı. Buradaki görevi sırasında bölge köyleri kız çocuklarının okula kazandırılması yönünde önemli katkıları oldu.


M. Ali Eren ve İvriz Köy Enstitüsü Ailesi

1954 yılında Konya Ereğli İlköğretim Müfettişliğine atandı. Daha sonra Karapınar ve Konya Bölgelerinde İlköğretim müfettişi olarak görev yaptı. 1964 – 1967 yılları arasına Konya Ereğli Lisesinde Müdür ve Türkçe Öğretmeni olarak görev yaptı. 1968 yılında emekli oldu.   

1936’da Aysel Gökçen ile evlendi. 1937’de 1. oğlu Timur, 1938’de 2. oğlu Kemal, 1943’de 3. oğlu Attila, 1953’de kızı Emel dünyaya geldiler. Eşini 1987 yılında kaybettikten sonra Fatma Hanım’la 1989’da olan 2. evliliği onun 1997 deki vefatına kadar sürdü.

1967’de Konya Ereğli’de Güneş Matbaasını kurdu ve Güneş Gazetesini  yayınlamaya başladı. 1971’de matbaasını Ankara’ya taşıdı  ve Necatibey Caddesindeki Öğretmenler Necatibey Matbaasını  1987 yılına kadar çalıştırdı.  

1987’de Milas’ın Kıyıkışlacık Köyüne taşındı ve çevrenin gelişmesi, halkın aydınlanması yolunda sürekli bir çaba içinde oldu. Milas’ta yayınlanan Önder ve Menteşe Gazetelerinde Glokom hastalığına yakalanıncaya kadar makaleler yazdı. Milas Halkevi tarafından Atatürkçü düşünce ve görüşlerinden dolayı kendisine Onur Belgesi verildi.

1919 – 1921 yıllarında gerçekleşip pek bilinmiyen Ulukışla Kuvayı Milliye Örgütü çalışmalarını özel ellere geçmiş karar defterinin ortaya çıkarılması yoluyla aydınlanıp tarihe maledilmesi için büyük uğraş verdi.

1949’da İlk ve Orta Dereceli Okullarda Kitaplık Tertip ve Tasnif Kılavuzu, 1956’da Çevremizdeki Varlıkları ve Olayları İnceleyelim, 1958’de Hakikat (Düşünen Doğruyu Bulur), 1960’da Hayat Bilgisi Rehberi, Sınıf 2 ve Hayat Bilgisi Rehberi, Sınıf 3, 1971’de İlkokullarda Örnek Yazı, Sınıf 2-3 ve İlkokullarda Örnek Yazı, Sınıf 4-5, 1999’da Bir Eğitimcinin Düşünce ve Anıları kitaplarını yayınladı.

17 Mart 2001’de Milas’ta yaşama gözlerini yumdu.

Kendisinin “Anılar ve Düşünceler” adı altında yayınlanan kitaplarına ve Ulukışla Kuvayı Milliye konusundaki bilgilere belirtilen adreslerden ulaşabilirsiniz, diğer adresler  ise Youtube görüntüleri olup M. Ali Eren’in 1992 de anılarını kendi anlatımından kayıtlardır :

(dosyaları anında okuyabilirsiniz ama bilgisayarınıza indirmek isterseniz bu serbest olup sadece e-postanızla ilgili siteye kayıt olarak şifre almanız gerekir)

1. M.A.Eren Anılar ve Düşünceler II

http://www.scribd.com/doc/28856089/
 
2. M.A.Eren Anılar ve Düşünceler I
http://www.scribd.com/doc/33322201/
3. Kuvayı Milliye ve Ulukışla
http://www.scribd.com/doc/28914074/
4. Bartın yöresi çalışmalarını anlatıyor
http://www.youtube.com/watch?v=bhScLkRizl0
5. İvriz Köy Enstitüsü’nden anılarını anlatıyor
http://www.youtube.com/watch?v=vY8Jmp8zte8
6. Ulukışla Kuv.Mill. Karar Defteri konusunu anlatıyor
http://www.youtube.com/watch?v=jw6Je4Tqdgc
7. M.A.Eren Tüm Videolar
http://www.youtube.com/user/aeren1943

Bartın yöresi İlköğretim Müfettişi iken 1944 yılında kendi kaleminden günün sorunlarının ve kendi çalışmalarının anlatıldığı yazıyı burada vermek istiyorum :

4274 SAYILI KANUNUN TATBİKATINDA İLK ADIM

M. Ali Eren – Bartın İlk Öğretim Müfettişi
İlköğretim Dergisi – 15 Aralık 1944

1943 yılında Gazi Terbiye Enstitüsü’nden çıktım. Sitajiyerlik devresindeyim. Bartın’da vazifeye başladığımın üçüncü ayında Valilikten bir emir aldım. Bölgeme verilen ve altı ay sonra Köy Enstitüsü’nden gelecek olan 3 öğretmen için okul ve öğretmen evlerinin yapılması, beş nüfusluk bir aileye yetecek kadar toprağın okul için alınması, işlerin zamanında behemhal bitirilmesi önemle isteniyordu.

Belli ki, çeşitli iklim bölgeleri için hazırlanacak olan okul plânları, memleket mimarları arasında açılan müsabaka biraz geç neticelendiğinden geç gelmiş, bu da işin geç kalmasını mucip olmuş. İster istemez bu üç köy biraz sıkıntı çekecek. Fakat diğer köylerin bu sıkıntıya düşmemeleri için acele tedbir almak lâzım geliyor.

Komşu kazalardan bölgeme verilenlerle birlikte 272 köyüm var. Her birinin nüfusunu, ekonomik ve sosyal durumlarını ayrı ayrı inceliyorum. Ekserisi 20-40 evlik, dağ başlarına, tarlalarına üçer beşer guruplar halinde serpilmiş dağınık bir haldeler. Bu köylerin toprağı çok dar ve iş tutabilecek köylü erkekleri maden iş mükellefiyetine tâbi. Yıllarının yarı günlerini maden ocaklarında geçiriyorlar.

Anadolu’nun diğer bölgelerindeki iş mükelefiyetine tâbi olmayan, toplu ve büyükçe köylere nazaran güç şartlar altında bulunan köylerin de ilk öğretimi en kısa bir zamanda, köylüyü sıkıntıya düşürmeden, gerçekleştirmek plânlı ve yılmayan bir irade ile çalışmağa bağlı. Beş yıllık bir plân yapıldı:

     1. Beş yıl içinde bütün köylere öğretmen gönderilmesi sağlanacak.
     2. 272 köyün okulları beş yıl içinde yaptırılacak.
     3. Hemen ekserisinin geliri mahdut olan köy bütçelerine okul inşaatına sarfedilmek üzere fazla para konmaması için okul arazilerinin derhal alınıp imece suretiyle köylüye ektirilmesi; mahsul paralarının okul inşaatına sarfettirilmesi.
     4. Köylülere bu işleri gönül hoşluğu ile yaptırmak için propagandaya geniş ölçüde yer verilmesi.

Enstitüye öğrenci seçimi için vazife alan öğretmen ve eğitmenler bölgenin dört bir bucağına dağıldılar. En büyük silâhımız, köylüyü irşat ve ikna kuvveti. Türk köylüsünün inandırana karşı bağlanmaması imkânsız. Bir hamlede 100 e yakın çocuğu Köy Enstitüsü’ne gönderdik. Böylece geçen yıllarda gidenlerle, eğitmenler ve öğretmen okulu mezunları ile birlikte beş yıl içinde bütün köylerin öğretmene kavuşması işi hal yoluna girdi.

Daha sonraki yıllarda geleceklerle öğretmen okulu mezunları şehirlere alınabilecek. Fakat Enstitüye kız çocuğu göndermek işi mahdut kalıyor. Maarif Müdürü’nün ve Zonguldak Parti Müfettişi’nin devamlı yardım ve gayretlerine rağmen bölgemde köy okullarındaki  kız çocuklarının birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar yüzde doksanbeşten fazla fire vermiş olması işin muvaffakiyetsizliğinde âmil olmaktadır.

Köylerin kalkınmasında ebe, sıhhat memuru ve öğretmen gibi elemanlar içinde köy bayanlarının da geniş ölçüde ödev almalarına şiddetle ihtiyaç hâsıl olduğundan derhal bölgemde sekiz tane yatılı okul açtık. Bu okullara ilerde Köy Enstitüsüne gönderilmek üzere her köyden birer kız çocuğu aldık. Kısa bir zamanda 200 e yakın kız çocuğunu topladığımızdan Enstitüye kız çocuğu göndermek işi kendiliğinden sağlandı.

İşin propagandasına gelince: Kazanın köylerinden birinde doğmuş ve yetiştiği muhitin psikolojisini derinden kavramış ve herkesin hürmetini kazanmış olan Bartın Orta Okul Müdürü İhsan Atukeren’e müracaat ettim, kararlaştırdığımız şeyler şunlar oldu:

     1. Mahallî gazeteden faydalanarak köylüleri aydınlatmak.
     2. Muhtarlar toplantısı yaparak 4274 sayılı Kanunu anlatmak ve işin önemini kavratmak. Bu toplantılardan sonra belediyenin ve Halk Evinin yardımı ile muhtarlara çay ziyafeti ve müsamere vermek.
     3. Bütün ilk ve orta okul öğretmenlerinin temasda bulunduğu herkese ilk öğretim hakkında hayırlı telkin yapmalarını sağlamak.
     4. Halk evinde konferanslar tertip ederek memurlara, şehirliye ve herkese ilk öğretimin önemini kavratmak.
     5. Köylere giden tahsil memuru, sihhat memuru, öğretmen gibi hükümet memurlarının bu husustaki yardımlarını temin etmek.
     6. Mümkün oldukça yapılan işler üzerinde sergiler açmak.

Okul inşaatında da köylüyü sıkıntıya düşürmemek için 272 köy okulunun yapılmasına birden başladık. Acele yapılacak okullar hariç diğer iki yüz köy okulunun inşaatını şöyle bir plâna bağladık:
     Birinci yıl okulun taş, kum, kireç ve diğer araçlarını temin etmek.
     İkinci yıl duvar kısmını bitirmek. Üçüncü yıl çatı altına almak.
     Dördüncü yıl döşeme, tavan, kapı ve pençereleri yapmak.
     Beşinci yılda iş ve ders araçlarını, sıraları ve saireyi temin etmek.

Vali ve Kaymakamın tam bir müzahareti, çok enerjik ve sürati intikal sahibi olan Maarif Müdürümün, rasladığımız güçlükleri süratla gidermesi, devamlı ikaz ve irşatları ile tesbit ettiğimiz şeylerden büyük bir kısmını tatbik ettik. O derecedeki kahvelerde, pazarlarda, köylerde ve nahiyelerde herkes ilk öğretim üzerinde konuşuyordu. Umumi alâkadan süratle faydalanmak lâzımdı harcırahı falan düşünüp vakit kaybetmek doğru olmadığından yanımda bir gezici başöğretmen ve onun seçtiği bir eğitmenle birlikte derhal yola çıktık. Sabahları şafakla beraber hareket ediyor, akşamları geç vakte kadar cebrî yürüyüşle ve her köyde 4274 sayılı kanunun 28 inci maddesine göre beş kişilik kurul teşkil ederek günde ortalama olarak dört beş köyün arazisini ve okul yerini tesbit
ediyorduk. Bu suretle bir hamlede 100 köyde iş bitirildi.

Aradan geçen iki ay içinde okul yerleri tesbit edilmemiş köylerden itirazlar çoğalmaya başladı. Bir kısım köylüler ve köy Muhtarları:
“Müfettiş bey, diyorlar, yanımızdaki köyler okulları için taş ve kum hazır ettiler. Temel bile atanlar var. Bizim köylüler bizi sıkıştırıyorlar. Biz neden onlardan geri kalacağız. Allah aşkına bizim köyün okul yerini de bir an evvel belli ediverinde biz de işe başlayalım. Civar köylüler çalışırlarken bizim yatmamız gücümüze gidiyor..”

Okul yapım işinde köylüler arasında rekabet girdiği görüldüğünden geri kalan köylerin okul yerlerini de tesbit ederek 272 köyün okul inşaatına başlanmış oldu.

Okul inşaatında bütün köylerde birinci yıl plânı muvaffakıyetle tatbik edildiği gibi köylerin büyük bir kısmı ikinci yıl plânını ve bazıları da üçüncü yıl plânını kendiliklerinden bitirdiler.

272 köyden arazi tahsisi erken biten seksenbeşinin okul arazilerini ektirdik ve mahsul paralarını okul inşaatına sarfettirdik. Gelecek yıl 272 köyün okul arazisi ekilecek, havalar müsait gittiği takdirde tahminlere göre 100-150 binlira arasında mahsul alınacak, bu paralar okul inşaatına sarfedilecek. Bu suretle geliri pek mahdut olan köy bütçelerine hemen hiç para konmadan yılda 20 güne kadar olan iş mükellefiyeti ile okullar yapılabilecek ve köylüler hiçbir sıkıntıya düşmiyecek.

Fakat bu arada birkaç köyde işe fesat karıştırmak isteyenler de çıktı. Bilhassa bunlardan (G.P.) köyünde bir köylü çok ileri gidiyormuş. Kendisi çalışmadığı gibi başkalarını da işten alıkoymak istiyormuş. Öğretmenin ve ihtiyar heyetinin ihbarı üzerine köye gittim.

Yolda: 4274 sayılı kanunun 11. inci maddesinin Büyük Millet Meclisi’nde müzakeresi esnasında Yüksek Meclisin ne büyük bir hassasiyetle bu maddenin üzerinde durduğunu, muhterem Maarif Vekili’nin ve muvakkat encümen reisi Salâh Yargı’nın bu gibi ahvalde İlk Öğretim Müfettişinin tahkikat yapması ve tahkikat evrakının Kaymakamlık yolu ile mahkemeye verilmesi hakkındaki hükümet lâyihasını müdafaa eden Yüksek Mecliste kuvvetli itirazlarla karşılaşıldığı ve bir kısım fikirler müfettişin daima öğretmeni iltizam edeceği, tahkikatın zabıtaya verilmesi lâzım geldiği merkezinde toplandığı ve en son İlk Öğretim Müfettişi’nin rapor vermesi suretiyle lâyihada tadilât yapılarak kabul edilişine dair münakaşalar zihnimde canlanıyor ve bu vatandaşı ceza görmeden umumi işe nasıl katabileceğimi düşünüyorum.

Köye gelince bu adamla yarım saat kadar konuştum. Vazifenin büyüklüğü hakkında kendisini ikna ettim. Yaptıklarına pişman oldu. Diğer köylerden daha fazla çalışacağını söyledi. Bundan sonra da bu adamla meşgul oldum. Hakikaten okulun değerli bir yardımcısı oldu. Diğer birçok köylerde çıkan ufak tefek bazı aksaklıkları aynı yolda hallettik. O derecedeki 272 köyün arazileri tamamen alınmış, birçok okul ve öğretmen evleri yapılmış ve geri kalanlarının da inşaatları hayli ilerlemiş olduğu halde on birinci maddeye göre bir tek köylü mahkemeye verilmemiştir.

Bütün köylüler üstün bir gayretle çalışarak okullarını yapıyorlar. Sevinçle çalışan köylülerin yanından kalb rahatlığı içinde ayrılıyorum. Muhterem Vekilimizin bu kanunu alarak Meclisten çıkacağı sırada söylediği sözlerin son cümleleri zihnimde canlanıyor:

“Arkadaşlar: bu kanunla Türk Milleti, Büyük Meclisi’ne Minnettardır. Bu kanunu göğsüme basarak huzurunuzdan gidiyorum. Çıktığı andan itibaren bütün vazifeli arkadaşlarımla beraber bunun tatbikatı uğrunda canla başla çalışacağız. ”

Hakikaten Türk köylüsü bu kanunu hazırlayanlara ve Büyük Millet Meclisine ebedî olarak minnetdardır.   M. Ali Eren (1944)