Evet, kadir kıymet bilmiyoruz ve bilmediğimizin farkına dahi varamıyoruz.
İnsan fıtratına konan her şeye gayet uyum sağlıyor değil mi? Misal, tembellik. Hiç yaradılıştan gelen bu özelliğimizi terk etmiyoruz. Ama gel gelelim öz yapımızda olan yetinmek, kanaat etmek gibi değerlerden elimizdekinin bir üstünü görünce hemen sapıyoruz.Ve üstü elde etme uğruna amaçsızca da çabalıyoruz, en iyi kısmı da burası, çabaladığımızı fark dahi etmiyoruz. Sonra da bir dönüp bakarız geriye ne eldeki kalmış ne de öndeki. Bunun üzerine atalarımız yine söyler sözünü “Aza kanaat etmeyen, çoğu hiç bulamaz!”
(MKaan)
İnsanların hep daha iyiye, güzele, kaliteliye ulaşma gibi istekleri vardır. Bu uğurda bazen yanlış kararlar, seçimler yapabilir. İnsan mutluluğu uzaklarda ararken elinin altındakileri maalesef kaybedebilir. Onun için verdiğimiz kararlar bize maddi, manevi kazançlar sağlamalı. Sonunda bize avucumuzun içindekileri kaybettirecekse varsın olmasın. Önemli olan her zaman sonuçtur. Bazen elimizdeki ile de yetinmeyi bilmeliyiz. İhtiyaçlar hep çoktur ama kaynak sınırlıdır. Buna göre hareket etmeliyiz. Neme lazım evdekini bulguru garantiye almamız şart belki pirinç hiç olmayacak.
(Aysel Aksümer)
fgfh-ji kişisinin yazısını çok beğendim ve onu yazdım çok çok saol
İnsanlar bazen elinde bulunanlardan daha fazlasını ister . bu istekleri sebebiyle bazı şeylerini kaybederler .
Sahip olduklarımız bizim için bazen az gelebilir .ama sahip olduklarımızla yetinmediğimiz zaman elimizdekilerden de olabiliriz.bu durum bizler için kötü olabilir.daha fazla kazanacağımızı düşünürken birden elimizdekilerden olabileceğimiz ihtimalini unutmamalıyız.örneğin kumar oynayan biri çok para kazanacağını düşünür.ilk olarak biraz para kazansa da sonucunda her şeyini kaybetmiş olacaktır.bu duruma bir bakıma da açgözlülük denebilir.insanlarda her zaman hep en iyiye , en güzele ulaşma isteği vardır. Bu onları bazen iyi bazen ise kötü durumlara sürükleyebilir.Peki açgözlülük iyi bir şey midir ? tabi ki hayır . açgözlülük mal varlığı kaybından çok hayatımızdaki insanları kaybetmemize sebeb olur . yalnız kalabiliriz. Çok üzücü bir durumdur bu durum.
İnsan elindekiyle kıymetini bilmeli. Hiçbir şey sağlığının,huzurunun,mutluluğunun önüne geçmemelidir.
Yorgan Giti Kavga Biti
Anlamı: Bu atasözü, “Ortada paylaşamadığımız bir şey kalmadı” mânâsında kulanılır.
Hikayesi: Bir kış gecesi Nasredin Hoca merhum, henüz yatağına yatmıştı. Bu sırada, evinin önündeki sokakta bir kavga işiti. Pencereden başını çıkardı, kavgacılara seslendi ve yatıştırmak istedi ama, kendisini dinleyen olmadı. Kavga da gitikçe şidetleniyordu.Hava soğuk olduğundan, hoca yeni yaptırdığı atlas yorganı sırtına bürünüp aşağıya indi. Kavga eden külhanilerin arasına girip ayırayım derken, hocanın yorganını alıp kaçtılar. Tuzağa düştüğünü anlayan merhum, titreyerek yukarı çıktı.
Karısı Hacer Hatun telaşla sordu:
“Hayır ola Hoca Efendi, ne kavgasıymış o? Sen gitin, sesleri kesildi.”
“Sorma hatun” der Hoca; “Yorgan giti, kavga biti.”
atasözünü size hediye etim
buldum sonunda
insan elinde olan bir şeylerle yetinmeyi bilmez. hep daha güzelinin daha üstünü ister fakat üstüne güzeline ulaşmaya çalışırken elimizdekindende oabiliriz.bu yüzden elimizdekilerle mutlu olmayı bilmeliyiz.
Aysel Aksümer’in yazısı daha güzel bence ben ödev olarak onu yazdım.Teşekürler Aysel Aksümer…
kuran hz ebrubekir tarafından yazılmıştır herkes onu okuyup alaha tapmalıdır alah bizim rabimiz de kiobirdir ve sametir alahı herzaman sevmeliyiz ve alah küfür etmeyen veyalan söylemeyen insanlardan çok hoşlanır ono herzaman sevmeliyiz
Kan Bey’in yorumu en iyi yorum olarak seçilmiştir. Yorumlarıyla katkı sağlayan herkese teşekür ederiz.
İnsanların hep daha iyiye, güzele, kaliteliye ulaşma gibi istekleri vardır. Bu uğurda bazen yanlış kararlar, seçimler yapabilir. İnsan mutluluğu uzaklarda ararken elinin altındakileri malesef kaybedebilir. Onun için verdiğimiz kararlar bize madi, manevi kazançlar sağlamalı. Sonunda bize avucumuzun içindekileri kaybetirecekse varsın olmasın. Önemli olan her zaman sonuçtur. Bazen elimizdeki ile de yetinmeyi bilmeliyiz. İhtiyaçlar hep çoktur ama kaynak sınırlıdır. Buna göre hareket etmeliyiz. Neme lazım evdekini bulguru garantiye almamız şart belki pirinç hiç olmayacak.
Evet, kadir kıymet bilmiyoruz ve bilmediğimizin farkına dahi varamıyoruz.
İnsan fıtratına konan her şeye gayet uyum sağlıyor değil mi? Misal, tembelik. Hiç yaradılıştan gelen bu özeliğimizi terk etmiyoruz. Ama gel gelelim öz yapımızda olan yetinmek, kanat etmek gibi değerlerden elimizdekinin bir üstünü görünce hemen sapıyoruz. Ve üstü elde etme uğruna amaçsızca da çabalıyoruz, en iyi kısmı da burası, çabaladığımızı fark dahi etmiyoruz. Sonra da bir dönüp bakarız geriye ne eldeki kalmış ne de öndeki. Bunun üzerine atalarımız yine söyler sözünü “Aza kanat etmeyen, çoğu hiç bulamaz!”
Bugüne şükretmeyen yârini nimet olarak bilmez.
Bugüne elhamdülah deyip de yarına şükretmesini bilir.