Ecel bu nerde, nasıl, ne zaman kimin kapısına dayanır belli mi olur. Kimini bir otel odasında, kimini bir hastane köşesinde, gün sayan askere, elinde sevdiğine verilmek üzere papatyalarla otobüs durağında bekleyen gence, doğumdan çıkan kucağına yavrusunu almayı bekleyen sabırsız anneye, açlıktan susuzluktan dudağı kurumuş neneye, hastanede şifa bulmayı uman dedeye, karşıdan karşıya geçen ufaklığa, gencine, yaşlısına, bekleyene beklemeyene, gelmiş geçmiş tüm yaşayanların kapısını kimi yerli, kimi yersiz ama hep daha erkendi dedirtecek zamanda usul usul çalar.
Ecel ecellll dur gelmeeee !!!

Sponsor Bağlantılar

Daha Ali’nin annesine, babasına söyleyemedi çok şeyi var…

Ecel ecel dur gelme daha !!! Fatoş’un sevgilisi köşedeki pastanede onu bekler,

Daha Hasan yol ağzındaki köpeciğe su verecekti,

Arda annannesine sabah kahvaltıda beraber olacakları için söz vermişti,

Hatice sabah askerden gelen sevgilisini almaya Aşti’ye gidip boynuna sarılıp; dudağından usulca bir buse kondurmayı planlıyordu,

Ayşe sevdiğine gönül koymuştur ha geldi ha gelecek mesajdadır gözü,

Mehmet’in yazamadığı şiirleri vardır,

Hayal kurup parasını denkleştirip arabanın rengine karar veremeyen Sevgi’nin, karar vermesine ramak kalmıştı,

Küslerdi naz ederlerdi nasıl olsa yarınları vardı ya barışırlardı Sezai ile Emel,

Köşedeki dükkanda Hatice Teyze tabak çanak beğenmişti dünürleri geldiğinde dolmalar saracaktı birbir.

Ha dur hatırladım !!! Sedat Amca arka sokaktaki parkta ilk aşkını görmüş, yarın yine aynı saatte oraya gidecekti belki geçer diye.

Ebru; Fatoş’a kızmıştır onsuz program yaptığı için daha onu arayıp sitem edecekti.

Ecel ecellll dur gelme daha annem akşam yemeğe beni bekler, daha okulumu bitirip büyük adam olucam, babama bakıp Haticeyle evlenip ikiz çocuk yapacaktım. Ecelll ecellll dur gelme daha çok erken. Komşu kızı göz eder pencereden…

Hangimiz geç dedik ki ecele. Ecel bu ölüme susadığında gerideki çocuğu, anneyi, babayı yaşanacakları mı düşünür. Acıdır o an inanılmaz bir türlü yaşanılan gerçeğe, için isyan eder yakıştıramazsın beyaz kefeni tabutu sevdiğine… Son isyanlar başlar son haykırışlar söylenmemiş dillere dökülmemiş çok söz vardır dudaklarda … İç hesaplaşmalar başlar, kötü günler unutulur güzel günler geçer gözler önünden. Allahım benden daha çok sevdiysen affet denir affetki günahlarını biz kalanlar huzurla yaşayabilelim. Hocanın sesiyle irkilir namazda saf tutanlar. Merhumu nasıl bilirdiniz? Koca koca bağırılır iyi bilirdik. Üç kere tekrarlanır ki yanlış bilgi gitmesin. Biz merhumu çok iyi bilirdik ecel almasaydın bir iki daha laflasaydık. Doyamadık ki biz daha. Ecel bu dinler mi ok yaydan çıkmıştır artık kılınması lazım gelen namaz  vardır. Hoca mezar başında bizi bekler… Tabuttan çıkıp toprağının altına Hatice- Ali- Ayşe- Fatma; babasını, anasını, sevdiğini, cocuğunu nasıl koysun. Ecel Ecelll son kararın mı dönüşü yokmu bu işin… Anlaşsaydık ek süre veremez miydin?

Hani derler ya ölü toprağın altındaki yerini bulunca yakınlarının üzerinden yükü kalkarmış. Akşam okunan dualarla herkez merhumun evinde merhumu anar. Mutfaktan un helvası kokusu gelir, ayranlar yapılır, adettendir pidenin ağır kokusu evi dolaşır dolaşmakla da kalmaz yutkuna yutkuna, boğazlarda düğüm düğüm olana dek merhum ruhuna gitsin diye yenir. Kimi yakınlar ışıkları sabahlara kadar söndürmeyin der, kimi ölü evinde televizyon müzik açılmaz, kimi kıyafetlerini kime versek yakınlarda yardıma ihtiyacı olan varmı? Ona mı, buna mı versek telaşındadır. Kolu komşu herkes son görevlerini yerine getirmek için çabalar. Ateş düştüğü yeri yakar ecel, bu konuşanların hepsi gidecek bir biz kalıcaz evde.

Ecel Ecellll İçerden babamın sesi çay getir demezse, annem yarın erken kalkacaksınız okul var yatın kızdırmayın beni alırım ayağımın altına diye bağırmazsa, sabah süt vermezse ablam, annannem kapımızı çalmazsa, kapıcı Cafer Amca gazeteleri getirmezse, yan komşu Nezahat Teyze yaptığı tatlıdan getirip kocaman kocaman gülmezse, sevgilim Arda aramazsa, öğretmenim okul kapısında beni beklemezse eksik kalmaz mı hayat… ?

Hayat denilen şey; acı tatlı karmaşa mı yani? Ecel Ecelll !!! cevabı sende değil mi bendeki bu ikilemin. Yaşayarak mı öğreneceğim böle yaşamayı. Kaybede kaybede, hergün biraz daha eksilerek mi?

Hep benden alıyorsun ya ECEL söyle o zaman benim sana ne kadar borcum var ? Niye borçlandım ki ben sana durduk yere bu kadar.Dedelerim, dayılarım, amcalarım, annannem, arkadaşlarımı için ne kadar ödeyeceğim? Sevdiklerimi aldığın yetmedi mi ? Ben bu kadar borcu ancak ömrümün sonuna kadar çalışarak ödeyebilirim. Tabi bankaylada görüşmem lazım mümkün müdür? Ah ecellll ah yaktın beni. Ne vardı beni bu kadar borçlandıracak. Gül gibi yaşıyorduk; sevdiklerimizle birbirimizi yiyip bitirip kıymetimizi bilmediğimiz daha çok günümüz vardı.

Hiç beklenmedik anda çalar kapıyı ecel. Bitti işte hayat burada son bulur deriz ama yaşam öle bir döngüdür ki alır götürür bizi gelecek günlere. Geride kalanlara bir iç sızısı, yaşanmışlıklara dair özlem ve metanetli olmaktan başka bir şey kalmaz. Yaşanır acısıyla tatlısıyla; yaşanır gider günler bir bir. Unutulur mu asla!… Kim unutur ilk aşkını, anasını , babasını, kardeşini, çocuğunu. İçinde koca boşlukla yaşamaya alışır kalan elden bir şey gelmez nede olsa. Olan gidene olur derler ya işte o cinsten.

Ne mi yapmalıyız ? Bugün varız ; yarın kimbilir kimin kapısını çalacak ecel. Ecel’e daha çok borçlanacağımız belli. En iyisimi geride yaşanmayan, söylenmeyen bir şey bırakmamak. Küs müsün yakın dostunla ecel gitmeden sen koş kapısına sarıl doyasıya ve unut kırılmışlıkları. Annen kızdı da kulağını mı çekti çeksin kulak benim nasıl olsa, harçlık vermeyen babaya kaş kaldırmakta yok, hele hele kırık not veren öğretmene surat asmakta, çalışır daha iyisini yaparsın. Eşin evlilik yıldönümünü mü unuttu, unutsun ecel gelmedikten sonra seneye tekrar kutlarsın. Sevgilin çiçek mi almadı almasın yeryüzü çiçeklerle dolu görmekle yetin. Anın tadını çıkarmak gerek. Neme lazım Ecel bu ne zaman kimin kapısını çalacak bilinmez. İş işden geçmeden ecel kapıyı çalmadan yetişmek lazım. Ben gidiyorum sevdiklerime, söyleyeceklerim var…

– Ecel gelmeden ben geldim kapına. Seni ne kadar sevdiğimi söyleyecektim. Evde yok musun?