Akademik Çeviri Hizmeti

Akademik Çeviri Nedir? Yüksek lisans ve doktora tezleri, araştırma notları, araştırma kağıtları, makaleler ve çeşitli akademik yazıların bir dilden bir başkasına çevirisinin yapılması akademik çeviri hizmetine girer. Akademik çeviride en çok dikkat isteyen unsurlardan biri, mesajı eksiksiz bir şekilde diğer dile çevirmek ve herhangi bir yorum eklememektir. Bunun için kelime ve terim seçimi özenli olmalıdır. Akademik çeviri bir bilimsel alanda metnin çevirisi olduğu için, çeviride hata olması veya çevirmenin kendi yorumunu katması çeşitli yanlış anlaşılmalara ve problemlere sebebiyet vermektedir. Çevirimvar online tercüme bürosu, akademik tercüme taleplerinizi en doğru şekilde size iletir. Akademik Çeviride Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Özellikle akademisyenlerin...

Devamını Oku

Dünyada ve Ülkemizde Yapay Dilcilik ve Teknolojik Altyapı

Yapay dilcilik, dünyada ve ülkemizde varlığı devam ettirilen sanat dallarından birisidir. Sanat diyorum, çünkü dilbilim ve edebiyat konusunda gerçekten bir sanat. Teknolojinin gelişmesi, internetin yaygınlaşması ile karanlık çağlarda kalan gizemli yüzlerce yapay dil ve dilci gün yüzüne çıkarılıyor. Konuyu derinlemesine incelemeye başlamadan önce makalemizin gidişatı hakkında kısa bir nükte verelim. İlk olarak “yapay dil nedir?” sorusuyla konuya giriş yapacağız. “Yapay dilcilik” üzerine temel bir başlık altında “dünyada yapay dilcilik” ve “ülkemizde yapay dilcilik” konularını ele alacağız. Örneklendirme mahiyetinde dünyadan ve ülkemizden “Al Bakiyye, Esperanto, Nomuli, Tarkça, Nav’i, Rili, Vasic ve Elf-Sindarin” gibi yapay dillerden minicik de olsa bahsedeceğiz. Teknolojik altyapı ve güncel durumu, toplulukları vb. çeşitli oluşum ve kaynaklarına da kısaca değineceğiz. Bu hususu “Teknoloji ve İnternet” başlığı altında değerlendireceğiz. Sonuç olarak durumu özetlemeye çalışıp birkaç soruya yanıt vererek makalemizi tamamlamaya çalışacağız. Hadı başlayalım! Yapay Dil Nedir? Yapay dil nedir, sorusuna birkaç kaynaktan referans vererek yanıtlar paylaşalım. Dünyanın en büyük Viki sitesi olarak kabul gören Vikipedi sitesine göre yapay dil, birçok dilin aksine kaynağı ve yapımcısı belli olan, kaynağı bilinen, grameri ise tarihsel süreç içerisinde insanların kabullerine göre şekillenmemiş dillerdir. Bizim Köşe platform kaynağına göre ise insanlarca İngilizce, Türkçe, Arapça, Almanca vb. diller gibi tarihi akış içerisinde doğal olarak gelişim göstermeyen, belli bir maksat için kişi yahut komite tarafından geliştirilen dillerdir. Ülkemizin en önemli ve tek yapay dilcilik oluşumu, topluluğu olan “Yapay Dil Geliştirme ve Tanıtma Topluluğu” ise yapay...

Devamını Oku

Türkiye Servis Rehberi & yakinservis.com

YAKINSERVİS Nedir? YakınServis, size en yakın servisleri listeleyen bir rehber değildir. İsminden bu anlaşılıyor olsada yakınservis’in amacı size en yakın ve en kaliteli hizmeti en uygun fiyata sunacak servisi size göstermesidir. Mart 2019’da faaliyetlerine başlayan yakınservis, şuanda 4 şehir ve 2 ilçede faaliyet göstermektedir: Ankara, İzmir, Sakarya, Düzce, İstanbul (Sultangazi), Kocaeli (Gebze). Web: www.yakinservis.com YAKINSERVİS‘in Amacı Nedir? YakınServis, size en iyi hizmeti, en uygun fiyata sunmayı ve kesinlikle müşteri memnuniyetini sağlamayı hedeflemektedir. Farklı şehirlerden farklı servislerle çalışmakta ve çalıştığı servisleri sürekli olarak denetim altında tutmaktadır. YAKINSERVİS Bünyesindeki Servisleri Nasıl Denetler? Her bir servis için ayrı telefon numarası bulunmaktadır. Her...

Devamını Oku

Kum Sörfü

Soğuk hava, dik inişler ve bol kar… Bir snowboardçu daha ne ister ki. Peki ya etrafında dev kum tepeleri, bol kum ve bir board tahtası duruyorsa? İşte o zaman  kum sörfü ortaya çıkmış olur… Aslında adını belki ilk burada duydunuz fakat kum sörfünün tarihi antik mısıra kadar dayanır. Yani milattan önce 3.050 yılından beri var olan bir spor hatta bir gelenek. Peki kum sörfü bu kadar eski bir sporsa neden yaygın değil? Kum sörfü çok eski bir spor olmasına rağmen dünyada çok yaygın değil çünkü kum tepelerine telesiyej yapmak çok zor bu yüzden insanlar ya yürüyerek kum tepelerine çıkıyor...

Devamını Oku

Kapitalizm Oyunu

Size her an bir şeyler satmak için türlü türlü oyunlara başvuran, taktikler geliştiren satıcıların oyunlarını nasıl avantajınıza kullanırsınız? Okuyun.

Devamını Oku

Endülüs ve Flamenko Tarihi

Yahya Kemal Beyatlı’yı üzerine şiir yazdırtacak kadar kendine hayran bırakmış Flamenko dansının hikayesini ve tarihini siz de öğrenecek, güzel sohbetlerinize konu edecek ve genel kültürünüzde güzel bir yer edindireceksiniz.

Devamını Oku

Halk Bozuk Türkçe Yazmıyor

Birçok dil uzmanı ve edebiyatçı yahut Türkçe sevdalısı toplum içerisinde bozuk Türkçe yazım ve kullanımına karşı çıkmakta ve duydukları rahatsızlığı dile getirmektedir. Sosyal medya, e-posta, mesaj vb. alanlara bakıldığında Türk toplumu dilinde birçok konuyu kuskusuz yazıya dökmektedir. Bu hususta ise 29 harflik Latin kökenli Türk Abecesinden faydalanmaktadır. Bilindiği üzere 29 harften oluşan bu alfabede “Q, W, X” gibi harfler bulunmuyor. Ama birçok alanda kullanıldığı görülmektedir. Dolayısıyla da bu tarzca bilge kesimler karşı çıkmakta ve Türkçenin bozuk kullanıldığını belirtmektedir. Ancak durum aslında daha da derinlerde gizli bir özlemden içeri. Halk yanlış kullanmıyor, zenginliği ile kendisini tarihte ispatlamış Türkçeyi tam kullanmak istiyor. Lisanın gerektirdiği sesleri beyan etmeyi arzuluyor. Osmanlı Türkçesinde var olan, ezelinde de Göktürk Alfabesinde var olan birçok harf, 29 harfle kısırlaşmış durumdadır. Öyle ki, zamanla bu seslerin yok edilmesine neden olunmuştur. Türkçede ince ve kalın olmak üzere “k, l” harfleri vardır. Bu durumu zoraki de olsa ifade etmek için şapka ^ kullanılmaktadır. (â, î, û). Yine Türkçede normalin dışında bir de açık “e” sesi vardır. Bir değil, üç “h” sesi bulunur, ince, kalın ve gırtlaktan. İki çeşit de “n” sesi vardır ki, biri normal, diğeri ise nazal n olarak geçmektedir. Bu sesleri yansıtacak hiç bir harf modern Latin kökenli Türk Abecesinde bulunmamaktadır. Toplum, bu sesleri beyan etmek, duygusunun tam yazıya dökülmesini arzulamaktadır. Bu seslere karşılıklar aramaktadır. Kalın H için Ğ, X, vb. harfler kullanmaktadır. K sesinin kalını için Q...

Devamını Oku

Eylül ve Kokoro Romanlarında Yalnızlık İzleği

EYLÜL VE KOKORO ROMANLARINDA YALNIZLIK İZLEĞİ Esra KARAGÜZEL[1] Özet Bu çalışmada, aynı yüzyıllarda farklı kültürlerde kaleme alınmış olan Mehmet Rauf’un Eylül ve Natsume Soseki’nin Kokoro romanlarında “yalnızlık” izleği karşılaştırılmalı olarak ele alınmıştır. Çalışmanın amacı, romanlardan hareketle aynı zamanda farklı kültürlerde ki kişilerin yalnızlık izleğine yaklaşımlarını ortaya çıkarmaktır. Araştırma, nitel bir araştırma olup metin tarama tekniği kullanılmıştır. Bu tekniğe göre yalnızlık izleğine dair anlayışlar karakterlerin üzerinden uyarlanmıştır. Bu çalışma sonucu Türk kültüründe ki yalnızlığın bireysel, Japon kültüründe ki yalnızlığın toplumsal olduğu anlaşılmıştır. Anahtar kelimeler; Yalnızlık, Eylül, Kokoro, Japon Kültürü, Türk Kültürü 1.Giriş Yalnızlık kelimesi;  bir insanın boşluk duygusuyla karışık kendini dünyadan kopmuş hissetme duygusudur. Yalnızlık arkadaş eksikliğinden veya başkalarıyla birlikte olma arzusundan daha da öteye giden bir duygudur. Yalnızlık çeken insan kendisini toplumdan kopmuş hisseder. Başka insanlarla anlamlı bir iletişime girmekte zorluk çeker. Yalnızlık çeken insan içinde bir boşluk veya kopukluk hisleriyle doludur. Yalnızlık duygusu sıradan bir yalnız olma halinden değişiktir. Yalnızlık duyan insan terkedilme, dışlanma, depresyon, güvensizlik, umutsuzluk, anlamsızlık, değersizlik ve kızgınlık duygularıyla doludur diye tanımlanabilir. TDK[2] yalnızlığı “Yalnız olma durumu, kimsesizlik” olarak tanımlamış. Örnek olarak C.S Tarancı’nın şu sözlerini vermiştir. “Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir / Gittikçe artıyor yalnızlığımız” Yalnızlık izleğini Gökçe (2018),  “Salvatore Quasımodo’da Yalnızlık Kavramı” adlı makalesinde yalnızlığa dair insan yaşamının her anında olduğuna değinmiştir. Gökçe’ ye göre yalnızlık; “ İnsanı doğumundan ölümüne kadar takip eden bir olgudur”  diye tanımlamıştır. Yalnızlık izleğini konu alarak yazılan birçok makale...

Devamını Oku

“Devrim İhracı” Politikaları Kapsamında İran İslam Devrimi ve Etkileri

ÖZET Bu çalışmanın ana amacı, başarıyla elde edilen 1979 İran İslam Devrimi’nin başarısızlıkla sonuçlanan devrim ihracı politikalarına evirilme sürecine ilişkin genel bir değerlendirmede bulunmaktır. İlk olarak devrime giden süreç ekonomik, sosyal ve siyasi yönden ele alınmış, devrim başarısının arkasındaki sebepler ve karşılaştığı engeller incelenmiş, devrimin iki kutuplu uluslararası ortamdan nasıl etkilendiğine vurgu yapılmış ve devrim sonrası bölge ülkelerinde oluşan tehdit algısına değinilmiştir. Daha sonra devrimin Türkiye’de yarattığı etkiler genel olarak incelenmiş ve son olarak devrim sonrası İran İslam Cumhuriyeti’nin dış politikasının devrim ihracı çalışmaları kapsamında nasıl şekillendiği ülke ilişkileri ile örneklendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: İran, Devrim İhracı çalışmaları, Dış Politika, Orta Doğu, Türkiye GİRİŞ Tarihsel açıdan bakıldığında yüzyıllardır monarşi geleneğine sahip olan İran, 1979 İslam Devrimi ile bu geleneğe ve Şah rejimine son vermiştir. 1979 İran İslam Devrimi Ayetullah Humeyni’nin dini liderliğinde kurulan dini bir cumhuriyet rejimi ile sonuçlanmıştır. Bu dini rejim Şii mezhebine dayandırılmış ve İslam dini siyasal bir söyleme bürünmüştür. Şii nüfusa sahip birçok ülke devrimden etkilenmiş ve Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn ve Irak’ta Şii ayaklanmaları çıkmıştır. Bu ayaklanmalar neticesinde İran düşmanlığı artmıştır. Tüm bunlara karşılık yeni rejim ile birlikle İran’ın Amerika ve İsrail ile olan ilişkileri de zarar görmüştür. Amerika; İran, Irak ve Kuzey Kore’yi “şer üçgeni” olarak tanımlamış ve İran karşıtı propagandalara başlamıştır. Bunun üzerine Humeyni de ABD’yi “büyük şeytan” olarak nitelendirmiş ve Amerikan düşmanlığı hızla popülerlik kazanmıştır. Muhammed Rıza Pehlevi’nin Amerikan dostluğu neticesinde elde ettiği...

Devamını Oku