Yaşıtların parasına göre, rahatlığına göre meslek düşünüp; üniversite tercihlerini yaparken senin ruhunun dinginliğini düşünmen, içsel huzurdan yana olman gibi birşey benim bu mesleğe olan tutkum. İnsanlar elindekinin değerini bilmez ona ulaşamayana kıymetli gelir değil bendeki…Bendeki bu ona kavuşabilceğin bir günü hep düşünüp huzur bulmak. Eğer ulaşamazsam da belki elimden geldiğince onlar için birşeyler yapmak, yapabilmek için çabalamak, kimbilir belkide bu konuda sesimi duyurmak, sürekli onları vurgulamak. Belki evet ben genç ekonomistlerdenim. Ama ne benim vicdanımı ne de içimden gelen isteği değiştirir mesleğim. Kategorize etmek bahane değil, isteyen herkes her konuda bilgilenebilir. hobi edinebilir. Onlara olan hayranlığım, belki başarabildiğim sene okuduğum üniversiteyi, bırakıp onların öğretmeni olabilmeye kadar gidebilir. Çünkü kiminin benim gibi hissettiği, kiminin yadırgadığı O’nlar; engelleriyle, normal insanların bi kısmının başaramadığı başarıları sahiplenirken. bir başarıya adım atmamış sadece hayat sürdüreni bile kutlanası bir başarıya sahiptir. zor bir hayatı omuzlanmış hayata 1-0 geride başlamış gibi gözükselerde aslında bizden başarılı olarak adım atmışlardır. Onlar engel aşmışlardır, onlar engellere çabalamış, onlar çevrelerindeki karaktersiz insanlara katlanmışlardır… Her engel zordur ya işitme, görme, konuşamama… hepsine sonsuz saygı hissederken zihin engelliler heran daha fazla ilgimi çekmişlerdir.

Sponsor Bağlantılar

“Beden eğitimi öğretmeni olarak özel bir eğitim merkezinde görev yapan Erkan Özdemir Özel eğitim öğrencilerinden zihinsel engelliler bowling takımını oluşturdu.” Haberini okuduğumda öyle sevinçten ağlayanlardan değilim ancak yürekten kat kat kutlayanlardanım. İşte bravo. Hem eğitmek sabır ister hem engelleriyle bu hayatta ne çok çabalamak. Ve öğretmenın söylediği söz, haberin en sonuna eklenen kısım işte benim ifade etmek istediğim kısım aslında. “Tekerlekli sandalye tenis takımımız, oturarak voleybol takımımız, bocce takımımız, okçuluk takımımız, izci gurubumuz ve bowling takımımız mevcut. Amacımız daha çok spor branşı oluşturmak ve sporcu yetiştirmek. Önümüze birçok sorun çıkıyor, aşılmayacak sorunlar değil ama yalnız kaldık, gerekli desteği görmedik”Oysa hergün gelip bizimle oturun bize yardım edin de değil istekleri biraz manevi yeterli maddi ihtiyaçlarda yardım. insani görevimiz değilmidir oyda bu. Takdir ettiğimiz alanlara neden bizde sahip çıkmayız oysa. Uzaktan bakıp yorum yaparız belki böyle olsaydı daha iyi olurdu deriz. Oysa neden çorbada tuzum olsun sözü gibi düşünmeyiz. Neden ilgisizleştik. gün geçtikçe uzaklaşıyoruz belki teknoloji belki farklı sebebler… Fakat takdir ettiğimiz, ilgimiz olan alanlara sahip çıkmayı bilmeliyiz. “Bütün Marmaris halkının kurumumuzu ziyaret etmelerini, çocuklarımızın yanında olmalarını ve bize destek olmalarını bekliyoruz” Bu sözü bir öğretmene, eğitmene bir daha söylettirmemeliyiz. Herkesin birgün engelli olabilceğini gözardı etmemeliyiz.

Onlar için yapılan sanat etkinlikleri onlar için yapılan gösteriler, bilet ücretleri onlar adına olan herşeyi kutlamayı bilmemeliyiz yalnızca, kutlancak kişilerden olmalı, hem sosyal sorumluluk sahibi birey, hemde iyi birer insan olmalıyız oysa.

Başkan Ertürk engelli çocukları ziyaret etti

Ankara`nın Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk Engelliler Haftası nedeniyle, ilçede eğitim gören özürlü çocukları çeşitli hediyelerle sevindirdi. Diye bir haber okuduğumuzda, ne güzel demek yerime acaba ben ne yapabilirim diyen kaç kişi var acaba?Ben ne yapabilirim dahi hoş değil. Biran önce yapmaya başlamak gerekli. Savunduğumuz konulara elimizden geldiğince destek vermeliyiz oysa.

Adana’da dünyaya geldiğinde doktorların aileye, “Bundan size hayır gelmez” dediği, okul çağına geldiğinde öğretmenler tarafından okula alınmak istenmeyen down sendromlu genç kız, herkese inat üniversiteyi bitirerek cilt bakımı üzerine hem ustalık hem de usta öğreticilik belgesi aldı. Haberine ne demeli. Onların aile desteği eğer ailelerinin gücü yoksa aldıkları destek sayesınde yapamayacakları birsey yok. ve diğer bir haber olarak’Down sendromlu Serkan, ona inancını yitirmeyen annesi sayesinde üniversiteli oldu. Serkan Emiroğlu 22 yıl önce down sendromlu doğduğunda annesine “Bu çocuktan bir şey olmaz” denildi. Ögretmen anne oğlunu iki yıl çalıştırarak üniversiteye soktu. Serkan Emiroğlu, down sendromu ve bu yıl üniversiteye başladı. Doğduğu gün annesine, “Bu çocuktan bir şey olmaz, unutun başka çocuk doğurun” dediler. . . Serkan, bu yıl radyo TV öğrencisi olarak Anadolu Üniversitesi’nde eğitime başladı. demekki inanç, sevgi, şefkat, maneviyat. en en en başta inanç. ve herkes sorumluluğunu bildiği yardımını esirgemediği sürece aşamayacağımız hiçbir problem yok aslında.

Demek ki ne kendi cocuğumuzdan memnunıyetsiz olmamalı nede bir başkasını yadırgamalıyız. Oysa en büyük başarı sahibidir onlar engellere ragmen hayat sürdürürler. ve yüzlerinde gülümseme izletirler. bize düşen artık onlarında bizden farksız olduğunu bilmemiz. düşünsenize sizin karnınız ağrıyor ama belli bir sıfata koyulmuyorsunuz. onlarınki de bir rahatsızlık. bizim yasadıklarımızdan daha zararsız. artık onları sindirmeli ve elimizden gelen maddi manevi hiçbir desteği esirgememeliyiz.