Küçükken belki farkında değildik hayatın nasıl olduğunu ya da neler yaşadığımızı pek umursamıyorduk çünkü o an çocukluğumuzu yaşamaya çalışıyorduk. Her ne kadar hayat yine istediğimiz gibi olmasa da ama insan büyüdükçe her şeyin farkına varıyor. Yoksullukların, acıların, sevinçlerin, aşkların… Bazen düşünürüz keşke çocuk olsaydık diye belkide bundan, yaşadığımız olumsuzlukları,  acıları, kederleri belkide o şekilde unutmak istediğimizdendir. Ama yinede her şeyin zamanında yaşanılması gerektiği görüşündeyim. Her şey tadında güzel.
İnsan yaşadığı acıları unutmak için çocuk olmak ister, para kazanıp daha iyi bir hayat yaşamak ister. İşte bunları yapmak için kendine daha iyi bir hayat sunmak için o an yaşayacağı belki güzel belki acı şeyleri hep başka bir döneme başka bir zamana ertelerler. Birçok kişi tanırım, bir sürü insan, birçok arkadaşım bunlara bende dâhil hep erteledik hayatımızı, güzel günlerimizi. En ufak bir şey mesela arkadaşlarla bir yerde oturup bir şeyler içmek istersin ya da birine doğum günü hediyesi almak istersin maksat gönül almak ama yapamazsın.

Sponsor Bağlantılar

Cebimdeki kuruşlarla kendine bir şeyler almak istersin ama aklına evde hep bir şeylerin özlemini ya da arkadaşından görmüş ama kendisinin olmayan, tv de görmüş onu çok istemiş ama olmamış kardeşi ya da kardeşleri gelir aklına annesi, babası… İşte kendisi için bir şey yapmak ister ama yapamaz.

Cebinde üç beş kuruşun olur onu nerelerde harcayacağımızı o kadar çok düşünürüz ki… Eksikler var hayatımızda yapmak istediklerimiz ama yapamadıklarımız.

Okumak istersin bin bir eziyetle, çabayla okur yaşayamadığı hayatı “okursam sınavı kazanırsam belki o zaman yaşarım” düşüncesiyle. Okumayı aslında iyi bir yaşam ya da para kazanmak için değil de bir birikime, farklı görüşlere sahip olmak için okumak isterdik en azından bunların ilk amacımız olmasını isterdik ama yaşadığımız bu dönemde hayatta kalabilmek, yaşayabilmek, para kazanabilmek için okuyoruz.

Okuyoruz, öğreniyoruz ne zorluklarla ne çabalarla bir yerlere gelebilmek için. Belki okul dışında ek iş yapıyoruz belki birilerinin bize burs vermesini bekliyoruz. Okumak için yaşayacağımız o güzel anları ‘’okul biterse iş bulursam ya da okul biter kpss’yi kazanıp atanırsam belki o zaman yaşarım’’ deriz. Ama ya olmasa ya atanamasam ya o erteleyip sonradan yaşayacağım diye bıraktığım günleri ya o zamanda yaşayamasam. Kim verecek bunun hesabını, cevabını? Biz mi ya da her şeye rağmen bize iyi bir gelecek için çalışan, çabalayan, gerektiğinde kendi yaşamamış ama bizim için hayatından vazgeçen anne-babamız mı? Belki kendileri de yaşamıştır ya da bir yakını ama nedense “o koltuğa gelenler’’ ne çabuk unutuyorlar bunları yaşadıklarını ve yaşayanları.

Sınavı kazanayım, atanayım, ara kazanayım derken hayat bitiyor zaten. Kimin ne kadar yaşayacağı, ne zaman öleceği belli bile değil ertelemiş olduğumuz hayatları belki hiç yaşayamayacağız. Sınavı kazanmak için çalışırsın elinden geleni yaparsın ama sınavda bir şey oldu; hastalandın, heyecandan yapamadın, yolda giderken başına bir şey geldi ve daha bir sürü neden bunu bizzat kendim yaşadım. Acaba bunları hiç düşünüyorlar mı başımızdakiler? Çalışın iyi puan alın atanırsınız diyenler hiç düşünüyorlar mı? Sanmıyorum. Çünkü kendi çocukları iyi okullarda iyi hocalarla okutuluyor. Kazanamasalar bile babaları büyük adam bizim gibi olurlar mı hiç?

Bizim hayatlarımızı, yaşama sebebimizi, sevinçlerimizi, gülümsemelerimizi belki aşklarımızı bile ertelememiz, yaşayamamamız:  Hayatın bize getirdikleri ya da kader ya da böyle olması gerekiyormuş ki böyle oldu diyip boyun eğmemiz mi gerekiyor yoksa belki bu sefer olmadı öbür sefer olur deyip onca emeği, zamanı, kaybettiklerimizi unutmamız mı gerek?

SERAP TAŞAR tarafından “Makale Yarışması” için yazılmıştır…