Başlıkta adı geçen padişahlardan sizin gönlünüzde hangisi daha fazla yer etmiştir diye sorsam tabi ki çeşitli cevaplar çıkacaktır. Çünkü herkesin kişisel özellikleri veya yaşantısı sebebiyle kendisine yakın bulacağı kişi değişebilir. İsterseniz tercihlerinizi yorumlarda ifade edebilirsiniz, bu şekilde yazımızı destekleyecek veya negatif anlamda eleştirecek katkılarda bulunabilirsiniz.

Sponsor Bağlantılar

Ben inanıyorum ki çoğunluk Fatih S. Mehmet diyecektir. Evet, aynen böyle diyecektir. Şimdi neden böyle olduğunu irdeleyelim.

Öncelikle şunu söylemek gerek ki Fatih S. Mehmet bir çağ açıp çağ kapayan bir liderdir. Ayrıca dini donanımıyla da Müslümanları etkileme açısından ön plana çıkmaktadır. Aslında Osmanlı padişahlarının birçoğu bu anlamda birbiriyle kıyaslanamaz. Ancak Fatih S. Mehmet Peygamber(S.A.V)’in hadisine mazhar olmuştur. Arap önde gelenlerinden duyduğum (Kamboçyalı) bir ifade aynen şu anlamdaydı. “Ben sizi övmeyeceğim, çünkü siz zaten övülmüşsünüz. Peygamberin övgüsüne mazhar olmuşsunuz, sizi peygamber övmüş.” Bu sözler şu hadise binaen söylenmiştir: “İstanbul bir gün mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” Bu açıdan baktığımızda Fatih Sultan Mehmet ön plana çıkmaktadır.

Ama şunu da unutmayalım ki Yavuz Sultan Selim de Mısır seferinde Sina çölünü aşarken bir ara atın üzerinden inmesi ve saygılı bir vaziyette yürümesi üzerine o çöl sıcağında, geçilemeyen çöl topraklarında şaşıran ordu askerleri adına Hasan Can Yavuz’a niçin böyle yaptığını sorar. Yavuz Sultan Selim çok manidar bir cevap verir. “İki cihan sultanı Peygamber Efendimiz (S.A.V) önümüzde yaya olarak yürürlerken biz nasıl at üstünde olabiliriz Hasan Can?” Yani böyle bir pencereden olayları görebilen bir zat. Ayrıca şunu da ifade etmek gerektir ki Yavuz Sultan Selim İslamlar içerisinde çok önemli bir makam olan Halifelik makamına ulaşmış bir kimsedir. Bu da Yavuz Sultan Selim’in önemini ifade eden bir unsurdur.

Ayrıca önemli bir nokta var ki Yavuz Sultan Selim devletin bekası için dedesi Fatih Sultan Mehmet’i örnek almıştır. Söylenen o ki Fatih Sultan Mehmet kardeş katlini devletin bekası için gerekli görmüş. Yavuz Sultan Selim ise devletin bekası için babasına bir müdahalede bulunmuş. Yavuz S. Selim hastalığı esnasında Hasan Can’a şöyle der: Bak a Hasan Can! Şahit olasın ki babamızın hakkını öderiz. Burada karşısına dikilmiş tahtını istemiştim. Sonra İstanbul’da öfkeme kapılıp göğsünden elimle ittirmiştim. O da bana:

“İlahi oğul! Beni berbat edip tahtımdan ettin. Dilerim Allah’tan, sen de genç yaşında berbat olup şir-i pençelere elinde gidesin!” demişti.

Yavuz bu şirpençeyi aslanpençesi veya buna benzer bir şey olarak düşündüğünü, bu mevzuyu hep aklından atmak istediğini ama hep vicdanını sızlattığını belirtmiştir. İfadeleri şu şekilde devam etmiştir: “Sekiz yıllık Saltanatım da durmadan çabalamam bu yüzdendi. Genç iken çok iş yapabilmek içindi. Allah bana küffar ile savaşmayı ve zaferleri nasip etsin diye hep dualar ettim ama işte bak tam küffar üzerine giderken baba ahına uğradık. Hem de adıyla sanıyla şir-pençelere uğradık. Mecaz, hakikat oldu. Allah beni affetsin”

Kanuni Sultan Süleyman’a gelince aslında gündemimizde son zamanlarda çok yer bulan bir padişah. Onunla ilgili zamanın Şeyhülislamının öyle ifadeleri var ki gerçekten çok ilginç. Bu ifadeler Kanuni Sultan Süleyman’ı yanlış işler yaptığı konusunda uyaran ifadeler olması hasebiyle İslamlar içerisinde onu geri plana itmeye yetiyor. Ayrıca Kanuni sonun başlangıcını yaşatan bir padişahtı. Osmanlı’nın sonunun başlangıcı. Zirve noktaya gelen bir medeniyet elbette artık ilerleyemeyecekti.

Tabi ki böyle büyük şahsiyetleri kıyaslamak bizim işimiz de, haddimiz de değil. Ancak aklıma böyle bir soru geldiğinde ve sorduğum bu soruya genel itibariyle neden Fatih Sultan Mehmet cevap olarak karşıma geliyor diye düşündüğümde, biraz önce anlattıklarım bu cevabı desteklemektedir.

Zamanın Şeyhülislamı Zenbilli Ali Efendi, Kanuni Sultan Süleyman’ın Avrupa kanunlarıyla şeriat kanunlarını değiştirmesinin yanlış olduğunu ifade etmektedir. Kanuni kesretli kırk çeşme sularını İstanbul’a getirmiştir. Zenbilli Ali Efendi bunun üzerine şöyle demiştir: “Hilâf-ı şeriat kanunları Avrupa’dan getirdiğin cihetle, İstanbul’a öyle bir bok sıçtın ki, o getirdiğin suların cümlesi üzerinden akıp geçse yüz senede temizleyemez.”

Evet, tamamen tahminlere dayalı olarak söylüyorum ki, bilimsellikten uzak bir bilgiye itibar edilmez diyenleriniz olabilir. Ancak herkes bunu istatistiki olarak ortaya koyabilir. Bu üç padişahla ilgili bir anket yapılsa Fatih Sultan Mehmet’i seçenler yaklaşık olarak %50, Yavuz Sultan Selim’i seçenler %35, Kanuni Sultan Süleyman’ı seçenler %15 civarlarında olacaktır diye düşünüyorum. Merak edenler çevresindeki en az 10 kişiye bu soruyu yöneltebilir. Ancak Kanuni Sultan Süleyman’ı hiç tercih etmeme olasılığı olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bu da aklımızın bir köşesinde bulunsun.

Anlatımlarımız Kanuni Sultan Süleyman’ı kötü bir padişah yapmaz. Kimsenin aklına böyle bir şey gelmesin. Ancak başlıkta sorduğumuz sorulara gelen cevapları ifade ettik. Buradan gelmek istediğim bir nokta var ki o da şöyle: Acaba devletin ilk atılımları yaptığı anlar ya da şöyle söyleyelim daha medyatik, daha fazla insanların dikkatini çeken anlar halkı daha çok mu etkiliyor. Yani insanlar o atılımı yapmanın temelindeki asıl unsurları göremiyorlar mı? Diğer taraftan bakarsak acaba insanlar zaman geçtikçe bazı şeyler iyiye gitse de bunları fark edemez hale mi geliyorlar. Evet, insanlar bazı başarıların temelini göremiyorlar veya bazen de devletin durumu daha iyiye gitse de geçmişte yaşadıkları sıkıntıları hiç hatırlamak istemeyerek sanki eskiden daha iyi bir haldeymiş gibi nankörce hareket edebiliyorlar. Kötü zamanları tekrar yaşamadan güzel zamanların kıymetini anlayamayacaklar var sanırım. Bu ikinci bahsettiğimiz açıdan olaylara yaklaşırsak devletin ilerleyişindeki kırılma anı çok önemli. Osmanlı da Fatih’in İstanbul’u fethi gibi. Çoğunluğun Fatih demesinin sebebi Osmanlı’nın çıkış yaptığı, atılım yaptığı anın bu zaman olmasındandır. Sizce acaba Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kırılma anı ne zaman yaşandı veya yaşanacak? İnsanlar iyiye giden şeyleri neden göremiyorlar dersiniz?

Menderes mi, Özal mı, Erdoğan mı? Bu soruya cevabınız ne olur acaba?

http://http://www.yenimakale.com/menderes-mi-ozal-mi-erdogan-mi.html

Hamza Furkan OĞUZHAN

hamzafurkan88@hotmail.com