Dizi filmler 90’lı yıllarda ülke televizyonlarına geniş yer bulmaya başladı. Hem dizi filmleri hem de programları takip etmek için, RTÜK kuruldu. Bu kurum konjonktüre göre hareket etti. “bizden” yana TV yaklaşımlarıyla, çoğu kez yanlış yayınlar yapılmasına rağmen, birçok televizyon kanalının yayın akışı geçici olarak durdurulmadı. Yanlı yansız gibi yaklaşımların kültüre verdiği zarar tartışılmaz. Avrupa’ya baktığımızda, yasalar çerçevesinde her şeyin uygulandığını rahatlıkla görebiliyoruz.

Sponsor Bağlantılar

Bizim Avrupa’dan eksik yanımız yasaların yetersiz oluşu mu, yoksa siyasi rant mı? Bu soruların cevabı aslında çok basit; ama “YANLI” olmak istemediğimden sizlere bırakıyorum. 2000’li yıllara baktığımızda, bir dizi furyasıdır gidiyor. Okul dizileri, hayali diziler, mafya ve gizli devlet ilişkilerini anlatan diziler, sırlar dünyası vb. birçok dizi yayınlanmaktadır. Doğrusuyla yanlışıyla diziler, izleyici kitlesi de bulmakta. Bu kitleler azımsanacak kadar da değil. Bunlar milyonlarla ifade ediliyor. Yani, bir film iyi yönde rehberse, izleyici kitle olumlu etkilenecek, değilse olumsuz etkilenecek. Eee diyelim bu dizi filmin yirmi milyon izleyici kitlesi var ve olumsuz bir etki oluşturuyor. O zaman bunun vebalini kim ödeyecek? RTÜK’ün vereceği 2 günlük yayın yasağı mı her şeyi halledecek? Bu da kocaman bir soru olarak bir köşede dursun.

Gelelim son günlerde başta yazılı basın olmak üzere günlerce tartışılan ve günlerce tekrarı yayınlanan “FATMAGÜL’ÜN SUÇU NE” adlı dizinin kültürel bazda baktığımızda, vermiş olduğu zararı kim veya kimler telafi edecek? Yok, efendim kumanda elinizde istediğiniz kanala bakmakta serbestsiniz de diyebilirsiniz; ama şunu unutmamak lazım; biz yetişkinler kendi irademizle birçok hamleyi yapabiliriz. Ergenlik çağına yeni girmiş birinin kendi kendini kontrol etmesi sizce ne kadar mümkün? Kendimizi Avrupa ile kıyaslamayalım. Onların kendine has kültürleriyle bizim kültürel anlayışımız arasında uçurum var. Dolayısıyla modernite kavramını uygularken, öncelikle geçmişimize bakmamız gerektiğine inanıyorum. Ecdadımızın geçmişte uyguladığı toplumsal dayanışma ve kültürel iyileştirme anlayışını asla unutmamak lazım. Geçmişe duyulan saygı, gelecek nesillerin daha iyi bir ortamda yetişmesine olanak sağlayacaktır.

Fatmagül de bir insan. Her dizide sanki çok normalmiş gibi sahnelenen o görüntüler, aslında onun psikolojinden çok şeyler götürüyor. Bilemiyorum bir dizi film çekiminde hiç bulundunuz mu? Ben bulundum. İnanın yalnız bir sahnesi için en az on defa tekrarın yapıldığına şahit oldum. Peki, şimdi Fatmagül acaba bu sahnelerin çekiminde kaç defa tekrar yapmıştır ve kaç defa psikolojik travma geçirmiştir? Fatmagül bu sahnelere neden evet diyor? Para veya kariyer diye iki ihtimal var; ama bunun cevabını elbette ki Fatmagül daha iyi bilir. Ben sadece tahminde bulunuyorum. Belki de bunların dışında çok farklı bir nedeni de olabilir. Sonuç olarak, Avrupai kültür ile bizim kültürel anlayışımız arasında büyük farklılıklar var. Bazı odaklar isteyerek veya istemeyerek bunu sanki çok doğalmış gibi yansıtmalarını manidar buluyorum. İsteyim, bu tür dizi filmlerin yayından kaldırılması ya da içeriğinin değiştirilmesi yönünde. Yoksa gençlik; tecavüzcü, katil, hırsız, mafya ile özdeşleşmeye başlar ki, bu da geleceğimizi tehlikeye sokar.

Vesselam

Hamza KILIÇASLAN