Çocuk okuldaki müdür yardımcılarından arkadaşına dert yanıyor…
Sınıf defterini götürüyorum odaya hiç biri bana bakmıyor. Ne varsa o bilgisayarda? Hep ona bakıp bir şeyler yazıyorlar. Günaydın öğretmenim diyorum cevap yok, iyi çalışmalar diyorum yine cevap yok, yeter ama en sonunda patlayacağım. Farkında mısınız bilmiyorum ama öğretmenim, diyeceğim, çok kırıyorsunuz beni.
İnsan bir selam alır, bir günaydın der. Bilgisayara öğrencilerden daha çok önem verdiğinizi düşüneceğim neredeyse. Kafanızı çevirip bir günaydın demek bu kadar zor mu yani. Sizi rahatsız etmekten korkuyorum demek istesem de siz zaten beni duymuyorsunuz bile. Bir sınıf listesi istiyor öğretmenimiz ben yine korka korka geliyorum yanınıza. Acaba yine aynı manzara ile mi karşılaşacağım diye. Bu sefer de çay içip sohbet ederken buluyorum sizi. Liste istedi öğretmenim diyorum hangi sınıf diyorsunuz, bin bir güçlükle ve asık bir suratla listeyi veriyorsunuz bana.
Hangi sınıfta okuduğumu bilmenizi isterdim çünkü her gün odanıza gelip defter alıyor ve akşam da bırakıyorum. Ha evet siz o esnada bilgisayarınızla meşgulsünüz ve beni görmüyorsunuz. Bu nedenle tanımamanız çok normal. Odanızdan çıkarken iyi çalışmalar diyorum, yine cevap yok. Şeytan diyor dön geri. İyi çalışmalar dedim, de. Acaba saygısızlık mı yapmış olurum diye vazgeçiyorum bu fikrimden. Öğretmenim sizin işiniz bize değer vermek ve bunu göstermek. Bu kadar basit yani. Küserim ama artık… diyeceğim.
Arkadaşı da ah şu büyükler dedi ve ümitsizce başını iki yana salladı…