Bir ördek yavrusu doğumunudan itibaren yüzmeyi bilir ve annesinin peşinden hiç ayrılmaz. Ya da bir penguen henüz doğmamış yavrusunun yiyecek ihtiyacını karşılamak için aylarca yol kateder. Geri döndüğünde ise hiç görmediği yavrusunu kokusundan tanır. Ya da bir arının bal yapma yetisine doğuştan sahip olması… Ancak biz ne ördeğiz, ne pengueniz ne de arıyız. Biz insanız, insanlar öğrenir ve öğretirler. Ve bizim bu yoldaki ilk öğretmelerimiz ebeveynlerimizdir.
Konu: Öğrenmek
Amaç: Öğretmek

Sponsor Bağlantılar

Bilinmesi gereken öğretilmeyen, daha basit anlatımıyla hiçbir şey bilmeyen birine bilgi aktarımı yapmak deveye hendek atlatmak daha zordur. Özellikle öğrenme yaşını geçmiş, çoktan kendi doğrularını kendine inandırmış insanlara karşı…

İnsan öğretilmesi hem kolay hem de çok zor varlıktır. İşte bu yüzden insanı öğretmeye bebeklikten başlanır.

Şimdi biz de bu yüzden en baştan başlayacağız. Bebeklikten…

Çocuk doğar. Belli başlı öğretmenler kendilerine bebekte bir yer edinirler. Öğretmenler bir tarafta, öğrenilenler bir tarafta…

İlk öğretmenler; anne, baba..
İlk öğrenilenler; anne, baba..

Ve devam eder öğretmen-öğrenilen ilişkisi.. Derken sırada bekleyen dede, teyze, hala, abi, abla çıkagelir. Tabi onlara da yer ayırmak gerekir beyinde… Birkaç isim ezberi daha…

Bebeklik dönemi neyse ki ufak tefek isim veya sıfat ezberlemekten öteye gitmez. Ta ki okul dönemine kadar..

Bu arada okuldan alınacak ezberden önce anne-babanın öğreteceği birkaç şey daha vardır. Mesela dışarıya çıkıp arkadaşlarıyla oyun oynamak isteyen çocuğa GİDEMEZSİN! diyerek sosyal olmasını engellemek gibi.. Ve sonra boyu yetişmediğinden televizyonu açmak için tüm yaratıcılığını kullanarak altına kitaplar koyarak yetişmeye çalışan çocuğa YAPAMAZSIN! diyerek özgüvenini ve yaratıcılığını yitirmesine sebep olmak gibi.. Ebeveynler için bazı önemli ezber konuları vardır. Yazık ki çocuk bunları da öğrenmek zorundadır ve öğrenir.

Bu pek değerli telkinleri kendine entegre eden çocuk için okul vakti gelip çatar. Zaman yeni bilgilerin, yeni ezberlerin öğrenilmesi zamanıdır. Nitekim okulun ilk günü dakika bir gol bir durumu vuku bulur. Sırasının üzerinde zannederim ağırlığı kendinden fazla olan bir kitap yığını ile karşı karşıya gelir.

İçerik: Eğitim
Yazan: Birkaç kişi

Tiyatro başlar. Her sene yeni bir senaryo gelir ve çocuk öğrenciliği boyunca verilen ezberleri harfiyen uygular, oynar. Bol bol kalıplaşmış, yaratıcılığı, düşünceyi körelten bilgileri alır durur. Ne kendisine ne de başkasına yararı vardır bunların ama.. İşte hayat..

Nihayet okul sona erer. Verilen bunca emekten sonra artık hayata atılma vaktidir.

Konu: Yıllar boyu aynı kitapları okuyup aynı eğitimi almış kişilerin hayatla imtihanı.

Amaç: Sen farklı olmasın ki bir şey olasın! Olabiliyorsan…

Çocuk büyüdü ve haliyle anne-baba çok şey öğrettiği şaheserinin meyvesini almak istiyor.

Bir gün çocuğa diyor ki baba: Hep evdesin, GİT, çık gez dolaş insan içine karış. Ardından anne ekliyor: Evet, baban çok haklı. İnsan içine karışmıyorsun o halde en azından bir işe gir, bir şeyler YAP.

Çocuk ise cevap veriyor. Kendinden emin, ezberi tam:

GİDEMEM! YAPAMAM!