Geçenlerde işten eve dönerken bir varoş mahalleden geçtim. Her taraf bayraklarla süslenmişti. Halk neşe içinde sokaklarda kutlama yapıyordu. Özellikle çocukların sevinci görülmeye değerdi. Acaba ne oluyor burada, bu insanlar niçin seviniyor diye düşünürken susadığımı fark ettim. Arabamı kenara park ettim. Yandaki bakkala doğru yürürken ileride bir bankta birkaç yaşlı amcanın oturduğunu gördüm. Hem biraz konuşmak hem de kafamı dağıtmak amacıyla yanlarına gittim.

Sponsor Bağlantılar

Selam verdim. Selamımı aldılar. Yanlarına oturdum. Bu kutlamalar da neyin nesi diye sordum. İçlerindeki en nur yüzlü olanı ‘Ne olacak kutlama yapıyoruz dedi. Amca kutlamayı ben de görüyorum ama bugün ne dini ne de milli bir bayram değil. Bu neyin kutlaması böyle? diye sorunca nur yüzlü ihtiyar şöyle dedi: 

– Bizim mahallemizi görüyorsun evlat. Yıllardır şu tozlu yollarda çile çektik. Altyapımız yapılmadı, tapularımız bile yok. Ancak bize de talih gülecek galiba dedi.

Ben daha da meraklandım. Ne oldu? İmarınız mı çıktı, kentsel dönüşüm mü olacak burada? diye sordum. Amca gülerek,

– Yok evladım daha da iyisi oldu. Şu karşıdaki araziyi görüyor musun, orada çok lüks bir site kuruluyormuş.

Ee size ne bundan dedim. Amca devam etti.

– Bize ne olur mu? Bu ülkede ya zengin olacaksın ya da zenginlere yakın yaşayacaksın. O zaman hizmet alırsın. Adam yerine konulursun. Mahalleli işte bu yüzden bayram yapıyor, dedi.

Yanındaki yaşlı amcaya döndü, değil mi hacı? dedi.

– Hizmet gelir ama niçin? Hizmet zenginlerin göz zevki bozulmasın diye gelir. Bizi sevdiklerinden, adam yerine koyduklarından değil dedi, hacı.

Haklıydı… Trilyonluk evlerde oturan seçkinler varoş manzarasına mı bakacaktı? Bu kadar parayı boşuna mı ödeyeceklerdi?

Ayrıca komşusu aç iken… diye başlayan o rahatsız edici laf da canlarını sıkardı belki…