Rekabet kavramı genel olarak iktisatçılar ve hukuk adamları tarafından farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Rekabet; iktisatçılara göre “Piyasa ekonomilerinde kar ve pazar payı odaklı iktisadi hedeflere ulaşmak amacıyla ortaya çıkan bir yarış süreci” olarak, hukuk adamlarına göre ise “Belirli bir piyasada çalışan girişimcilerin kendi girişimleriyle ilgili ekonomik konularda serbestçe karar verebilme hakkı” olarak değerlendirilmektedir.

Sponsor Bağlantılar

Şüphesiz ki yaşadığımız çağ rekabet ve bilgi çağıdır. Günümüz iş dünyası rekabet edebilenin ayakta kalabildiği ve rekabet metotlarının devamlı farklılaştığı bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bugün dünyada liberal/serbest piyasa ekonomilerini benimsemiş devletlerin tümü rekabetin sürdürülmesi gerekliliğini anayasal bir ilke olarak kabul etmiş ancak haksız rekabet fiillerinin oluşmasına karşıda bir dizi önlemler almayı da ihmal etmemişlerdir. Çünkü piyasadaki herhangi bir tekelleşme ve kartelleşmenin önce bireysel tüketiciyi daha sonra da genel ekonomiyi olumsuz yönde etkileneceğinin unutulmaması gerekir.

Aynı şekilde Türkiye ekonomisi de serbest piyasa ekonomisi tercihli bir model olduğundan dolayı Türk ekonomisinin de temeli ticari rekabete dayanmaktadır.

Haksız rekabet kavramı Eski Türk Ticaret Kanunu (ETTK) nun 56.maddesinde “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir” şeklinde açıklanmıştır. Diğer bir deyişle haksız rekabet; aldatıcı, dürüstlük kurallarına aykırı bir şekilde ekonomik rekabetin her türlü kötüye kullanılması olarak tanımlanabilecektir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (T.T.K) nun 55. maddesi ile haksız rekabet suçunu “Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar” başlığı altında T.T.K nın 62. maddesinde ise “cezayı gerektiren fiiller “ adı altında bu fiilin müeyyideleri ele alınmıştır.

Türk ticaret kanununun 62. Maddesi incelendiği zaman öncelikle Türk ticaret kanununun 55. Maddesindeki eylemlere atıf yapıldığı ve orada belirtilen eylemlerin kasten yapılmasının suç kılındığı görülmektedir. Dolayısıyla haksız rekabet mevzuu, birden fazla hükme dağıldığından dolayı haksız rekabet konusu T.T.K 55 ve T.T.K 62. maddeleri ile beraber değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yine Türk ticaret kanunu haksız rekabet fiillerinin işlenmesi durumunda meydana gelen zarardan dolayı etkilenen taraf ve taraflara dava açma hakkının olduğunu belirtmiştir. Bunlar sırasıyla; Tespit davası, Haksız rekabetin men’i davası Haksız rekabetin Ref’i davası ve tazminat davalarıdır. Ayrıca manevi tazminat davası Türk borçlar kanunu (T.B.K) nun 58.maddesi uyarınca açılabilecektir. Davanın hâkimi belirli bir tazminatın ödenmesine veya bu kararın basın yolu ile paylaşılmasına da karar verebilir.

Tüm bu konular göz önüne alındığı zaman özetle, anayasa rekabetin devamlılığını desteklemenin yanı sıra haksız rekabet fiillerinin işlenmesi noktasında mağdur taraf ve tarafların koruma altına alınmasının gerekliliğine inanmakta ve bu sayede rekabetin sürdürülmesinin tüketici ve genel ekonomi açısından önemine işaret etmektedir.

Ertuğrul Mıhçıoğlu
04.01.2017