2 Mart 1954 tarihli 8647 sayılı Resmi Gazete’ye göre; hemşireliğin tanımı şöyledir: Türkiye’de üniversitelerin hemşirelik ile ilgili lisans eğitimi veren fakülte ve yüksek okullarından mezun olan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edilenler ile öğrenimlerini yurt dışında hemşirelik ile ilgili, Devlet tarafından tanınan bir okulda tamamlayarak denklikleri onaylanan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edilenlere Hemşire unvanı verilir.
Modern hemşireliğin kurucusu; Florence Nightingale’dir. Nightingale; şu sözleriyle ünlüdür; “Tanrının en değerli armağanı olan hayat, çok defa hemşirenin ellerine terk edilmiştir.” İlk Türk hemşire; Selçuklu döneminde yaşamış olan Gevher Nesibe’dir.
12 Mayıs günü, Florence Nightingale’in doğum günüdür ve her yıl dünyada “Hemşireler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Hemşireler deyince aklımıza hastaneler, sağlık ocakları veya yaşı daha küçük olan kardeşlerimizin aklına ise iğne gelir ve korkarlar.
Hemşire deyince başında kepli bir bayanın sus işareti yaptığı resmi bilmeyen yoktur. Bunların yanında hemşirelerin bir çok sorununun olduğunu en düşük memur maaşından daha düşük maaş aldıklarını kimse bilmez.
Hemşireler hastanelerin yükünü kaldırmalarının yanında tuttukları gece nöbetleriyle eşlerinden çocuklarından ayrı kalırlar. Hastalarla çok yakından ilgilenmeye çalışırken hasta yakınlarıyla da kimi zaman sorunlar yaşarlar.
Hatta bu sorunlar ileriye doğru sürüklenir bu fedakar memurlarımız hastalar ve hasta yakınları tarafından darp edilirler. Kimi zaman küçük bir çocuktan kan almaya çalışırken ağlamaması için onun canını yakmamak için gördüğümüz hemşire kimi zaman bakarız en acil durumda yaşam ile ölüm arasında gidip gelen hastaya ilk yardım yaparken görürüz.
Onlar bizim hayatımızda en önemli yerdedir. Peki onların bu kadar önemli olduğunu biliyormuyuz! Bizim bilmemizin yanında devletlerimiz ve hükümetlerimiz tarafından gerekli özen ve ilgi bu zamana kadar gösterildi mi? Tabi ki gösterilmedi. Ama bunun yanında bu cefakar hemşirelerimiz diğer meslek grupları gibi eylemlerde olmak yerine işlerını yapmayı tercih ederler hep.
Bir bayram sabahı bayram kahvaltısını yapamaz ailesiyle ya da bir 23 Nisan günü çocuğunun okuduğu şiiri göremez.
Hemşirelik mesleğine başka bir açıdan bakacak olursak hekim hemşire arasındaki yardım söz konusu olduğunda, hemşirenin hekim yardımcısı olduğu düşünülmektedir.
Oysa hemşirelik mesleği; kendi eğitim, yönetim, denetiminden ve gelişiminden sorumlu, kendine özgü ilke ve kuralları olan bir disiplin dalıdır. Buna dayanarak, toplumun sağlıkla ilgili gereksinimlerinden kaynaklanan amaç ve hedefleri doğrultusunda yapılandırdığı eğitim programı ile mesleği gerçekleştirecek nitelikte hemşireler yetiştirir.
Hemşirelik mesleği alırken hiç bir hemşireye hekimlerin yardımcısısın veya ast-üst ilişkileri öğretilmez böyle de bir şey yoktur ama iş icabı doktorların hemşirelere kızım diye hitap etmesi bunun karşılığında buyrun efendim gibi cevaplar almasından dolayı herkes hemşireleri hekim yardımcısı gibi görmeye başlamışlardır.
Hemşire arkadaşlarımıza kardeşlerimize burdan seslenmek istiyorum. Yaptığınız işi en iyi şekilde yapıp karşılığını alamıyorsunuz. Ama siz yine de her zaman olduğu gibi vicdanınızla mesleğinizi en iyi şekilde icraa etmeye devam edin. Bu dünyada sizi anlayan sizin yaptığınız işin kıymetini değerini bilen birileri elbet bir gün çıkacaktır.
Tüm hemşirelerimize sağlık, esenlik ve huzur diliyorum.
UTKU UYSAL tarafından “Makale Yarışması” için yazılmıştır…
gerçekten çok güzel olmuş elerinize sağlık..
Bir sözleşmeli hemşire olarak yazınızı çok beğendim. Keşke bizim yaşadığımız sorunlara daha fazla değinseydiniz. tayin hakımız yok. maş çok az. AMA yine de elinize sağlık
ilk defa hemşirelerin sorunlarıyla ilgili bir yazı okudum elerinize sağlık