İçimde bir hüzün, bir mutsuzluk var bugün. Artık ben sende olmak istemiyorum diyor. Hüzün gitmiyor… Sıkıldım artık bedenimden… Bu olmak istemiyorum… Beden arayıp duruyorum. Bir türlü karar veremiyorum. Karar veremiyorum… Arıyorum arıyorum ama bulamıyorum. Neye bürünsem, ne olsam karar veremiyorum…
Bugün kararlıyım bulacağım. Bir hışımla çıktım yola. Sabahın bekçileri, sahilin sessiz çığlığı, çığlık çığlığa… Martıları gördüm bembeyaz… Kahvaltı yapacaklar… Çığlık çığlığa yemeklerini yiyorlar… Gök mavi, deniz mavi, martılar bembeyaz… Çok neşeliler ve özgürler… Ey özgürlük beni de kucakla, sana varmak istiyorum. Ve bir martıyla göz göze geldik. “Dedim ki ona “Sen olabilir miyim? Yer değişelim mi?”.” Baktı bana “taşıyamazsın ki” dedi. Niye dedim.” Baksana sana ayakların yere basıyor, topraktan güç alıyorsun. Sen terk edebilir misin yürümeyi, koşmayı…Sürekli böyle gökte kalamazsın yapamazsın “dedi. Bir düşündüm yürümeden yapamam dedim.Haklısın dedim ve yola devam ettim.Yürüdüm yürüdüm arıyorum bulacağım , kararlıyım bugün başka bir beden olacağım.Çok yoruldum bir ağacın dibine oturdum. Şöyle bir bakındım. Etrafım bembeyaz . Her yerde papatyalar var. Tamam buldum dedim. Ben her yerde bitiveren arsız bir papatya olmalıyım dedim. Şöyle yaprakları kocaman bembeyaz yapraklı ortası bal sarısı gözlü bir papatyayı gözüme kestirdim.  Dedim ki  sen ben olmak ister misin? “Bir rüzgar esti. O ara boynunu büktü. Dedi ki “sen bir toprağa hapsolmak ister misin? Ömrünü mahpus olarak geçirebilir misin? Kımıldayamamak, hareket edememek sence çok mu güzel? Sen ömrünü böyle geçirebilir misin?” dedi. İçim ürperdi. Bir de dedi ki; “hoyratça basılma, bir de onu düşün.” Bir ah çekti; “Herkes senin yerinde olmak isterken bu arayış niye?”  dedi. Sıkıldım dedim. “Sıkılmak” dedi… “Sıkılmak siz insanların yanında taşıdıkları boş  bir bavuldur” dedi.

Sponsor Bağlantılar

Bir nefes aldım. Kalktım papatyaya görüşmek üzere dedim. Oda bana boynu bükük bir baktı. Ve gidiyordum. Geldiğim yoldan dönüyordum. Bir ses geldi. “Tut elimden kaldır beni”. Sağa baktım sola baktım yok… Kimse yok, ne papatya, ne martı. Kimsecikler yok. Tekrar başımı göğe kaldırdım. Işıl ışıl gökyüzü, ışıl ışıl yıldızlar ,göz kırpıyorlar. Bir ses daha ne arıyorsun benim, ben. Ben senin istemediğin benim, hani en mutlu günlerinde benimle olan, şimdi azıcık bir hüzünde beni terk etmek istiyorsun bu muydu? Bu kadar kolay mı? Akşama kadar can çekiştim… Ağladım… Değer  miydi? Biz en iyi, en mutlu günleri paylaşdık da, hüznü mü paylaşamayacağız. Bunu da yapabiliriz dedi.  Haklısın dedim. Ben bu yola seninle çıktım ve seninle bitireceğim. Zaten martı da, papatya da dersimi verdiler. Affet lütfen beni dedim.

İçimde kelebekler uçuşuyor, kulağımda martı çığlığı, gözümde papatyanın nurlu beyazı. Yoldayım… Bir huzurdayım… Dedim ki sen bensin ben senim…

GÜLSÜM DUYAR tarafından “Makale Yarışması” için yazılmıştır…