Hayatın odak noktasında yer alan biz kadınlar; üstlendiğimiz her görevi layıkıyla yerine getirmekte, tüm zorluklara, engellere rağmen yılmadan çalışmaktayız. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında emeği geçen ninelerimiz gibi, modern ve çağdaş Türkiye’nin varlığını sürdürmesinde rol alan gizli güçleriz.

Sponsor Bağlantılar

Ben kadınları dünyayı dengede tutan mekanizma olarak düşünüyorum. Şöyle ki; Başının üstünde ailesi durur kadınların, elleriyle çocuklarını, ayaklarıyla da ev işlerini ve mesleğini dengede tutar her kadın. Başını, ellerinden ya da ayaklarından birini azıcık oynatsa, biraz kıpırdatsa tüm dengeler alt üst olur gibime geliyor. Zaten bizlerden biri hasta olup bir süre dinlenmeye kalksa hiç bir şey yolunda gitmiyor, yanılıyor muyum? O yüzdendir ki hasta bile olmayız kolay kolay biz. Çünkü biliriz ki bizim hasta olmamız, çevremizdeki insanların sarsılması, dolayısıyla da dengenin bozulması demek.

Kurtuluş Savaşı’ında cepheye mermi taşıyan; dünyanın en değerli varlıkları olan çocukları yetiştiren, büyüten; evlerinde ev hanımı, iş yerlerinde patroniçe olabilen; her işin üstesinden gelen; bütün bunları yaparken kimi zaman kendi varlığını unutabilen vefakar hanımlarız biz…

Tüm bunlara rağmen istatistikler çok acı rakamlar sunuyor önümüze:

  • Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur.
  • Tahminlere göre 113 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak “kayıp” görünmektedir. Ya doğar doğmaz öldürülmüşler (erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır.
  • Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasındadır. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolardır.
  • Küresel olarak, on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır.
  • En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiştir (tecavüz, kötü davranış).
  • Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmektedir (kadın sünneti). Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğudur.
  • Sistematik tecavüz yeryüzündeki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Ruanda soykırımı (1994) esnasında 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.

Tüm kadınlar, varlığınızın kıymetini bilin ve hakettiğiniz değeri kimseye kaptırmayın. Tüm erkekler, çevrenizdeki bayanlar size birer armağandır, lütfen armağanlarınızı koruyun, onlara her zaman yardım edin, her konuda…

Dünya kadınlar günü kutlu olsun!

Kader Delibaş