Kadın Haklarında birincil aktör kadındır. Kadın erkek arasındaki süre gelen eşitsizliğin giderilmesi, toplumdaki yerinin iyileştirilmesi ve sosyal adaletin sağlanabilmesini amaçlar. Bu noktada karşımıza Emansipasyon kavramı çıkar, “Aynı seviyede olma durumu” yani eşitlik. Güç olarak eşit olmasak bile değer olarak eşit olmayı vurgular. Eşit muamelenin yapılmasının önemine değinir. Eşit muamele kavramından anlaşılan ise, engelliler, hamileler, gibi yaşam koşullarından muzdarip olan toplumsal grupların tüm yaşam alanlarında eşitlenmesi durumudur.Sosyal adaletin temelini ise bu kavramlar oluşturur. İnsanın iki ayrı türü olan kadın ve erkeğin eşitliğinden ise cinsiyetlerin tüm yaşam alanlarında ciddi manada bir eşitliğe sahip olmasıdır. Emansipasyonun amacı da bu eşitlik yolunda var olan sorunların çözülmesidir. Bu amaçla ilk hareketlenmeler ise 17. yy.’da İnsan Haklarının da desteğiyle Marie Le Jars Gourney yazılarında bahsetmiştir. Kadın haklarından. 1793lere gelindiğinde ise Fransa’da Olym Gouges insan hakları kararlarında erkeklere tanınan bazı hakların kadınlara da tanınması gerektiğini belirterek, “Eğer kadının idam sehpasında mahkum edilme hakkına sahipse tribünden izleme hakkına da sahip olmalıdır. “ Şeklinde vurgulamıştır. 1700lü yıllardan 2000 lilere geldiğimizde ise kadınların durumu çok iç açıcı değil. İlginçtir ki, ülkemizde hayvan hakları , engelli hakları ve kadın hakları mevcuttur. Ancak ne hayvanlara tanınan haklar ine de kadınlara tanınan haklar yeterlidir. Erkek haklarından bahsetmemiz komik şu durumda. Malum hakkı sunan “güç erkek”. Sosyal adalet, eşit şans tanınması, eğitim, çalışma , seçme seçilme hakkını kapsar ancak. Uygulanıyor mu? Sorusunu yanıtını vermek zor. Kadın olarak izlediklerim kalbimi karatıyor. V e sorgulanmayışı olağan karşılanışıysa daha da acı… Somut biçimde örneklendirirsek , bundan birkaç yıl önce yayınlanan bir dizi de eğitimli bir kadın çocuğunun ameliyat olabilmesi için kendi bedeninden vazgeçiyordu. Bu noktada soysal devlette sorgulanmalı pek tabi . Ancak kadının bunu yapmak zorunda olması erkeğin gözünde metalaştırılması hiç yadırganmıyor. Sokak ortasında kocamız tarafından 30 küsür yerimizde bıçak saplanıyor da kadınlığımıza kimsenin sesi çıkmıyor. Kadın hala sofrada öküzümüzden sonra geliyor. Öyle ki dürüstlüğün ve namusun tek odağı kadın oluveriyor. Tüm savunmasızlığıyla kadın tecavüze uğruyor ancak aynı arabada mahkemeye gittiği tecavüzcüsüyle evlendiriliyor. Küçücük bedeniyle dünyanın tüm pisliğini kadın kendi bedeniyle temizlemek zorunda bırakılyor. Günahlarla ve yasaklarlar örülü bir yaşam sürmek zorunda kalan kadın eğitim alma hakkına dahi tam manasıyla kavuşamamış durumda. Hala “haydi kızlar okula“ diyoruz ya da erkekten izin isteyen “Baba beni okula gönder” kampanyaları sürdürülüyor. Kızlar artık okula da gidebiliyor. Yürüyen , konuşan robotlar gibi hissediyorum kendimi bu muameleleri gördükçe. Şimdilerde Dünya Kadınlar Günü için hazırlıklar yapılıyor. Ellerimize sıkıştırılan karanfillerle yılın bir gününde günah çıkartılıyor adeta. Haklarımız unutulmuş olduğu için olsa gerek hatırlatılıyor bir gün içinde. Sosyolojik boyutuyla kadına yapılan muameleye baktığımızda İslam’ın yeri büyük. Kendi estetik anlayışına göre giyinen bir kadın erkeğin zafiyetlerine hitap ediyorsa. Tecavüze layık bulunuyor. Müstahak deniyor. Oysa ki İslam erkeğe emanet ediyor kadını. Ancak ülkemizde bu kurda kuzuyu teslim etmekten öteye geçmiyor. Saçının tek telini bile sakınan kadınların yaşadığı bu ülkede yapılanın adı zulümdür. Şu durumda kadınlar günü çok anlamsız bir gün oluveriyor., çünkü; Türkiye’de kadın olmak Amerika’da zenci olmak gibi… Çok kadının ruhunda bir erkeğin açtığı derin yaralar var. Bugünün kutlanması şu durumda sadece ironik. Ağlayan çocuğun ağzına bir parmak bal çalmak , eline elma şekeri tutuşturmak gibi. Kadın olarak cinsiyetimde utanmadığım reglimin l bir erkeğin askere gitmesi kadar doğal karşılandığı annelerimizin deyimiyle; kirlenmek olmadığı bir dünya da kadın olmanın kutlanır olduğuna inanırım. Araba kullanmamızın bile yadsındığı 2011 Türkiye’sinde yapılan samimiyetsiz törenler sadece gururumuzu hırpalamakta…
Sponsor Bağlantılar
CANSU KAYA tarafından “Makale Yarışması” için yazılmıştır…
değerli yazar makalenizi dikatle okumaya çalıştım ama bir süre sonra akıcılığı kaybetirdi sonuna gelemedim çok fazla tutuğumu söyleyemem ancak yine de teşekürler..