GİRİŞ :

 

Sponsor Bağlantılar

Ülkemiz ekonomisinin kalkınması yolunda aşılması gereken problemlerden biri de üretim fazlası mal ve hizmetlerin uluslar arası alanda pazarlanmasının gerçekleştirilmesidir.

 

Amaç ,Dünya yaş kayısı üretiminin yaklaşık%16’sını ve kuru kayısı üretiminin de yaklaşık %70’ini gerçekleştiren ülkemizin ; ulusal ve uluslar arası pazarlarda kayısı ürününü daha fazla pazarlayabilmenin imkanlarını araştırarak, kayısı işletmelerinin türlerine ve hedef pazarlama problemlerini farklı algılayıp algılamadıklarını ortaya koyabilmektir.

 

Dünyada ve Türkiye’de üretilen yaş ve kuru kayısı üretimini şu şekilde açıklayabiliriz.

 

 

YAŞ KAYISI ÜRETİMİ :

 

Dünyanın birçok yerinde , kayısı üretimi yapılmakla birlikte, günümüzde kayısı üretimin yoğun olarak yapıldığı ülkeler Akdeniz’e komşu ülkeler ve Avrupa’dır. Türkiye dünya yaş ve kuru kayısı üretiminde birinci sırada yer almakta olup gerek kayısı çeşitlerinin kalitesi gerekse sahip olduğu ekolojik üstünlükler nedeniyle büyük bir potansiyele sahiptir. Ülkemiz dışında, İspanya, İtalya, Fransa, Yunanistan, Fas, Cezayir, İran, Pakistan, ABD, Çin, Avustralya, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Bağımsız Devletler Topluluğu diye hitap ettiğimiz ülkeler kayısı üretimi yapan ülkeler grubundadır. Bu ülkelerden Fransa, İspanya, İtalya, ve Yunanistan’da yalnız sofralık; Türkiye, İran, Pakistan, Avustralya , ABD, Cezayir, Fas, ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nde isehem sofralık hem de kurutmalık üretim yapılmaktadır.

 

 

KURU KAYISI ÜRETİMİ :

 

Uluslar arası kaynaklarda dünya kuru kayısı üretimi ile ilgili istatistikler yayımlanmamaktadır

 

Dünya kuru kayısı üretimi ile ilgili olarak sadece Dünya Tarım Örgütü(FAO) nün tahminleri bulunmaktadır. FAO’nun tahminlerine göre dünya genelinde 30’a yakın ülkede kayısı üretimi yapılmakta olup, kuru kayısı ise sadece 14 ülkede üretilmektedir. Ancak bu ülkeler arasında ticari anlamda ihracata yönelik üretimde bulunan ülke sayısı sınırlı olup bu sayı beşi geçmemektedir. 1997 yılında dünya kuru kayısı üretiminin %69.9’unu Türkiye, %8.69’unu Avustralya, %8.28’ini İran, %7.07’sini ABD ve %6.06’sını da Güney Afrika Cumhuriyeti gerçekleştirmiştir. Son yıllarda ise Türkiye’de kuru kayısı üretimi diğer kayısı üreten ülkelere oranla artmış olup dünya kayısı üretiminin %80’ine ulaştığı tahmin edilmektedir.

 

Türkiye dışında üretilen kayısı çeşitleri özellikle renk, tat, ve görünüm itibariyle Türkiye’de üretilen kuru kayısılara göre daha düşük özelliklere sahiptir. Şeker ve nem oranı açısından Dünya’nın en kaliteli kuru kayısısı Türkiye’de üretilmektedir. Türkiye ürettiği yaş kayısının yaklaşık %50’sini kurutan tek ülke konumundadır.

 

2005 yılında ülkemizde herhangi bir don olayının yaşanmaması ve hava koşullarının uygunluğundan dolayı 139 bin tonluk rekor bir rekolte elde edilmiştir. Dünya kuru kayısı üretici ülkelere göre karşılaştırmaTablo 1’ de açıkça görülmektedir.

 

Tablo 1: Dünya Kuru Kayısı Üretici Ülkeleri

ÜRETİCİ

ÜLKELER

 

2005

2006

2007

%PAY

2005

%PAY

2006

%PAY

2007

Türkiye

139.000

90.000

79.000

87,7

81,3

79,7

İran

10.000

11.000

11.000

6,3

9,9

11,1

Çin

4.000

5.000

5.000

2,5

4,5

5,0

ABD

3.500

3.500

2.500

2,2

3,2

2,5

G. Afrika

1.520

800

1.200

1,0

0,7

1,2

Avustralya

450

400

400

0,3

0,4

0,4

Toplam

158.470

110.700

99.100

100,0

100,0

100,0

Kaynak: Uluslararası Sert Kabuklu ve Kuru Meyve Konseyi

 

 

MALATYA İLİNDE KAYISI ÜRETİMİ:

 

Ülkemizde ticari manada yapılan kuru kayısı üretiminin hemen hemen tümü Malatya ilinde gerçekleştirilmektedir. Malatya ili ekolojik ve toprak özellikleri nedeniyle kayısı yetiştiriciliğine son derece uygundur. Türkiye’de yaş kayısı üretiminin %60’ı ve kuru kayısı üretiminin tamamına yakını yani %95’i Malatya ilinde gerçekleşmektedir.

 

Malatya’da üretilen yaş kayısıların %90’ı kurutulmakta ve kurutulan kayısının yaklaşık %90-95’i ihraç edilmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde gerek ağaç sayısı gerekse yaş ve kuru kayısı üretim miktarları ile Malatya ili sadece ülkemizin değil bütün Dünya’nın kayısı üretim merkezi konumundadır. Malatya’nın kuru kayısıdaki hem üretim hem de ihracat açısından bu ayrıcalıklı durumu, kuru kayısı üretimi ve pazarlamasının çok ciddi bir şekilde değerlendirilmesini gerektirmektedir. Malatya iline ait yaş ve kuru kayısı üretim rakamları Türkiye geneli için esas teşkil etmektedir. Yıllar itibariyle Malatya iline ait yaş ve kuru kayısı üretimi Tablo 1’de verilmiştir.

 

TABLO 2: Yıllar itibariyle Malatya’da Yaş ve Kuru Kayısı Üretimi

YILLAR

YAŞ ÜRETİM

KURU ÜRETİM

1989

216.798

49.267

1991

153.880

37.660

1992

161.468

39.474

1993

93.525

23.023

1994

263.371

66.935

1995

132.201

30.652

1996

83.847

18.343

1997

144.297

34.599

1998

296.989

73.510

1999

165.664

38.879

2000

330.724

78.212

2001

268.434

58.980

2002

122.270

25.062

2003

216.622

47.965

2004

350.422

81.292

2005

486.641

112.125

2006

242.000*

55.000*

* Malatya Kayısı Borsasının tahmini değeri

 

 

KAYISININ FAYDALARI :

 

* Kanser hastalıklarına karşı koruyucu bir etkisi olan kayısının bu etkisi, özellikle sigara ve alkol kullananlarda daha güçlü oluyor. Tarım Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığınca kayısı ile ilgili yapılan araştırmada , hem taze hem de kuru kayısıda bulunan A vitaminin organizmanın ve sağlıklı hücrelerin direncini artırarak, kanser hastalıklarına karşı koruyuculuk yaptığı belirtilmiştir

 

* Kayısının sigara ve alkol kullananlarda kansere karşı daha güçlü etki oluşturduğu kaydedilen araştırmada , kayısının koruyucu etkisini , özellikle akciğer, ağız, kolon, deri, göğüs ve rahim tümörleri üzerinde gösterdiği bildirilmiştir.

 

* Araştırmaya göre , kayısı göz sağlığı ile kemik ve dişlerin gelişimini de olumlu etkilemektedir.

 

* Kayısının sodyum bakımından fakir, potasyum yönünden zengin bir meyve olduğu belirtilen araştırmada , bu nedenle bazı diyetlerin uygulanmasında oldukça önemli görevler üstlendiği kaydedilmiştir.

 

* Parlak sarı veya turuncu renkteki kuru kayısılar yüksek miktarda sülfür dioksit taşıdıkları için astım şikayeti olanlara tavsiye edilmezken, kuru kayısı alırken renkli ve şekilsiz olanlar, koruyucu madde içermeyenlerin tercih edilmesi önerilmektedir

 

* Araştırmaya göre, tazesi de kurumuşu da A vitamini bakımından zengin olan kayısının diğer faydalarını da şöyle sıralayabiliriz:

 

*Zihin zafiyetini giderir

 

* Beyin yorgunluğunu giderir ve uyku verir

 

* İştah açar ve hazmı kolaylaştırır

 

* Raşitizm türü kemik rahatsızlığının tedavisine yardımcı olur

 

* Kansızlığı tedavi eder

 

* Kabızlığı giderir

 

*Özellikle cilde tazelik ve canlılık verir

 

 

TÜRKİYE’DE KAYISI İHRACATI :

 

 

Türkiye’de kayısı ihracatında kuru kayısı ihracatı önemli bir yer alırken , yaş kayısı ihracatı için aynı durum söz konusu değildir.Türkiye’nin yaş kayısı ihracatı , kuru kayısı ihracatıyla kıyaslanmayacak kadar düşüktür. Ancak son yıllarda özellikle AB ve Ortadoğu ülkelerine yapılan yaş kayısı ihracatı önemli derecede artmıştır.

 

Kuru kayısı üretiminde Dünya’nın en önemli üreticisi durumunda olan Türkiye aynı zamanda en büyük kayısı ihraç eden ülkesidir. Türkiye dışındaki tüm ülkelerin kuru kayısı ihracatının yaklaşık 4 katını ülkemiz ihraç etmektedir.

 

Kuru kayısı son 15 yıl içerisinde gerek miktar gerekse değer açısından gerçekleştirdiği büyük artışla ülkemizin başlıca tarım ürünleri arasına girmiştir. 1980’li yılların başlarından itibaren döviz açısından kuru incirin önüne geçmiş ve kuru üzümden sonra ikinci kuru meyve ihraç olma özelliği kazanmıştır.

 

Kuru kayısı ihracatı başta ABD, AB ülkeleri, Avusturya, Ortadoğu ve Uzak Doğu Ülkeleri, Kanada, Yeni Zelenda olmak üzere yaklaşık 80 ülkeye yapılmaktadır. Ülkemizde son 1989’dan 2005 yılına kadarolanait kuru kayısı ihracat miktarları ve ihracat getirisi aşağıda tablo 1 de verilmiştir. Türkiye de kuru kayısı ihracatı sürekli artarak gelişmiştir. Nitekim 1989 yılında 28.261 ton olan kuru kayısı ihracatı 2005 yılında yaklaşık %364 artarak 102.901 tona ihracat değeri ise %128 artarak 56.702.533$ a yükselmiştir. Bu durum Tablo 3 de açıkça görülmektedir.

 

Ancak mevcut pazardaki Türk kuru kayısısının üstünlüğü göz önünde bulundurulduğunda kuru kayısı ihracatının arttırılması için mevcut pazardaki tüketimin arttırılması ve yeni hedef pazarlar oluşturulması gerektiği açıkça anlaşılmaktadır..

 

TABLO 3: Yıllar itibariyle kuru kayısının, ihraç miktarı, ihraç getirisi ve ihraç tutarları

 

YILLAR

 

 

İHRAÇ MİKTARI

(KG)

İHRACAT GETİRİSİ ($ USD)

1 KG KURU KAYISI

İHRAÇ TUTARI

($/KG)

1989

28.261.773

56.702.533

2,006

1990

32.409.237

71.929.072

2,219

1991

30.056.071

69.231.326

2,303

1992

34.476.532

84.601.119

2,454

1993

33.063.329

83.405.505

2,522

1994

46.175.709

89.381.293

1,935

1995

52.778.881

100.074.244

1,896

1996

43.370.000

106.784.816

2,462

1997

45.544.838

122.235.690

2,684

1998

50.655.724

119.821.425

2,365

1999

50.431.000

118.839.000

2,356

2000

72.991.000

111.492.582

1,534

2001

99.047.420

89.134.733

0,899

2002

70.151.000

122.462.402

1,746

2003

72.810.000

152.563.907

2,095

2004*

80.154.000

199.431.175

2,487

2005*

102.901.000

162.153.678

1,575

*Bu veriler Malatya Kayısı Borsa’sına aittir.

 

 

KAYISI ÜRETİCİSİNİN SORUNLARI :

 

Kayısının yetiştirilmesi ve teknik yönü ile yapılmış bir çok çalışmaya rastlanılmasına rağmen ,konuyu üretim ve pazarlama açısından ele alan çalışma sayısı oldukça az olduğu görülmektedir. Önemli bir ihraç ürünü olan kayısı hem Malatya hem de Türkiyeadına ekonomik katkı sağlayacak bir üründür. Ancak çeşitli eksiklerden dolayı uluslar arası pazarda hak ettiği yerde değildir. Dış ülke marketlerinde satılan kayısı fiyatı ile üreticiden çıktığı andakikayısı fiyat arasında uçurum vardır. Üreticinin cebine girmesi gerekenparanın büyük kısmımaalesefdış ülkelerdeki büyük marketlerin kasasına girmektedir. Bu da üreticinin kayısıyı toplayana kadar yapmış olduğu, elektrik, su, gübre vb. masrafları karşılayamayacak duruma gelmesini ve aldığı kredileri ödeyemediğinden muhtemel icra davalarıyla karşı karşıya gelmesine neden olmaktadır.

 

Türkiye’de üretilen kayısıdan , yurt dışındaki aracıların daha çok kazandıkları görülmektedir. Kayısı üretim ve pazarlama problemlerinin, kayısı üreticileri, toptancıları, kayısı işleyicileri ve ihracatçıları açısından farklı algılanıp algılanmadığına dair bir çalışmanın olmaması, üreticilerimizin bugünkü durumda olmalarının nedenlerinden biri olarak söyleyebiliriz.

 

Mevcut yapıda üreticiden 3,5- 4 lira fiyat aralığında alınan ürün ihracat sonrası dış ülkelerdeki tüketici 18 liradan başlayan fiyatlarla kayısıyı alabiliyor. Görüldüğü üzere fiyat bakımından makasın iki ucu arasındaki açı oldukça fazladır. Asıl sorun bu açıyı azaltıp bu farkı üreticimizin cebine yansıtamamak.

 

Üreticiden 3,5 liraya çıkan kayısı tüketiciye 25 liradan ulaşmaktadır. Hatta yurt dışındaki ithalatçı firmaların kendilerine gerekli olan kayısıyı daha ucuza alabilmek için bölgedeki ihracatçıları birbirine kırdırıp, ayrı ayrı teklifler almaları ,ve sonuç olarak fiyatlarıdaha aşağı çekme gayretlerini de göz ardı edemeyiz. Tabi bunun sonucu yine üreticinin sırtına yüklenmektedir. Ürününü3,5 liraya verirken zaten zarar ettiği aşikarken ithalatçı firmanın fiyatlardaki manipülasyonundan dolayı 2,9 liralara kadar vermek zorunda bırakılmaktadır. İşçi giderleri, elektrik giderleri, sulama giderleri, gübre giderleri, ilaçlama giderleri gibi sorunlarla uğraşan üreticinin daha da mağdur hale gelmesi kaçınılmaz olmaktadır.

 

Çözüm arayacağımız konu aradaki farkı azaltıp üreticiye yansıtabilmek. Avrupa, Amerika ve Asya ülkeleri (özellikle Rusya) kayısı fiyatıyla değil onun daha çok verdiği faydalarla ilgilenmektedir. Şöyle izah edecek olursak; 2008 krizinde kayısı ihracatçılarında , kayısı ihracatının kriz sebebiyle istenilen seviyede olamayacağını düşünülüp 2008-2009 yıllarında gerekli ihracatı yapamayacakları kanaati hasıl olmaya başlamışken, ihraç edilen tonajda herhangi bir azalma görülmediği saptanmıştır. Çünkü dış ülkelerde kayısı, temel gıda maddesi bir ürün olarak değil de şifa veren içeriği olan bir ürün olmaözelliğinden dolayı tercih edilmiştir.

 

 

ÇÖZÜM :

 

Üreticimizin yaşadığı sorunun çözümü; aynı sıkıntıların bire bir yaşandığı ve bu sıkıntıların yapılan bir yasal düzenlemeyle çözüldüğü Avustralya modelinin ülkemizde de bir benzerini uygulamaktan geçmektedir. Nedir bu Avustralya modeli, kısaca izah edecek olursak :

 

Avustralya kıtası gerek ekolojik gerekse toprak yapısı nedeniyle dünyanın hiçbir yerinde yetişmeyen iri ve kaliteli bir üzüm çeşidinin anavatanı konumundadır. Tıpkı Malatya’da yetişen kayısının kalitesini ve tadını dünyanın hiçbir yerinde bulamayacağımız gibi.

 

Ürünün kalitesi ve dünyanın hiçbir yerinde bulunamaması özelliğinden dolayı , kendi ülkelerine ithal etmek isteyen alıcılar (kayısı örneğinde olduğu gibi) Avustralya’ da sıraya girmeye başlamışlar. Üzümün pazar payının oldukça yüksek olmasına rağmen, üreticinin yapmış olduğu masrafı bile çıkaramayacak duruma gelmesi, asıl rantı ithalatçı firmaların ve tüketiciye direkt ulaştıran gross marketlerin sağlaması üreticileri harekete geçirmeye başlamış.

 

Avustralya hükümeti ise kendi üreticisinin mağduriyetini giderebilmek için derhal “ Üretici Komitesi” adında bir komite kurup yasal olarak işlevsel hale getirmiş.İşte bu komite tarafından üzüm fiyatlarına, her yıl oluşan şartlara uygun olarak değişken bir kota uygulaması getirilerek, üreticinin mağduriyeti giderilmiş.

 

Kayısı üreticimizin sorunlarıyla hemen hemen aynı olan bu örneğin bir benzerini ülkemizde uygulamak, sıkıntıların aşılması noktasında büyük katkı sağlayacaktır.

 

Aşağıda, kayısının ihracatında ki mevcut durum ve bu durumun yarattığı sıkıntıların çözümü için kurulması elzem olan bir birliğin birlikte sunulduğu bir tablo görülmektedir.

 

Burada önemli olan nokta; üreticiden alınan kayısının, ihracatçı eliyle limana teslim edilme evresine kadar yapılan prosedürdür.Ürün öncelikle Ticaret Borsasının onayını alır ve daha sonra istatistiki kayıtların tutulduğu İhracatçılar Birliğinin onayına sunulur, sonra gemiye verilerek ihraç edilir.

 

İşte, kayısı üreticisinin kurtuluşu olacak reçete, ürünün gemiye verilmeden önce kurulması elzem olan, yasal yetkilerle donatılmış bir “Kayısı Müstahsilleri Birliği”ve ya başka bir ad altında bir kuruluşun var olmasıdır.

 

Akademisyenler, doğruluğu kanıtlanmış , konuya hakim donanımlı kişilerden oluşacak ,bu birliğin yetkileri arasında;

 

  • Kayısı ihracatında gümrükte bulunan, Ticaret Borsası ve İhracatçılar Birliğinden sonra onay verme yetkisi olan üçüncü bir birlik olma vasfının verilmesinin sağlanması
  • Kayısıya o yılın şartlarına göre bir fiyat kotası getirebilme yetkisinin bulunması
  • Belirlenen fiyat kotasının altında kesinlikle ihraç izni verilmemesi
  • İhracatçı firma ile ithalatçı firma arasında fiyat kırdırma açısından gayri ahlaki bir durumun tespiti halinde her iki firmaya oluşturulacak kurulca ithal veya ihraç imkanlarını geçici olarak durdurma, tekerrürü halinde tamamen bu imkanlardan yoksun bırakılmalarına dair kararı alabilme yetkisinin verilmesi

Buna benzer yetkilerle donatılacak olan birBirliğin , kayısı üreticisinin emeğini sömüren her türlü oluşuma karşı kayısı üreticisinin mağdur edilmemesi noktasında büyük faydalar getireceği bilinmelidir. Ayrıca daha önce kurulmuş Birliklerin aksine devletten yasal yetkiler dışında herhangi bir maddi bir teşvik beklememesi de göz ardı edilmemesi gereken önemli bir noktadır.

 

Dış ülkelerde tüketiciye 25 ila 30 lira arasında ulaşan kayısımızın üreticimizden çıkışı bu formülle 6-7 liraları bulabilecektir. Bu da üreticimizin emeğinin karşılığını alması noktasında büyük katkı sağlayacaktır. Bu sistem ihracatçıları da mağdur etmeyecek bir sistem olarak görülmektedir.Eski düzen de ithalatçı firmaların fiyatları daha aşağıçekmek için yapmış oldukları manipülasyonlar nedeniyle ihracatçı firmalar da yeteri kadar kar marjı elde edememekteydiler. Bu formülonların dasıkıntılarına da çözüm getirecek bir reçete durumunda olacaktır.

 

Sonuç olarak yıllardır emeğinin karşılığını alamayan , şimdiye kadar kurulmuş Birliklerle sorunlarına çözüm bulamayan kayısı üreticilerimizin izah etmeye çalıştığımız bu formülle sıkıntılarını büyük ölçüde atlatacağı kanaatindeyiz. Başarıya ulaşmış bir örneği gözümüzün önündeyken benzer bir sistemin ülkemizde de hayata geçirilmesi noktasında, yasal açıdan gerekli girişim ve oluşumların bir an önce yapılması elzemdir.