Ne büyük sevinçtir ki kışın bitiminde yazın gelmesi, yazın bitiminde ise kışın gelmesi. Her birinin ayrı bir güzelliği, ayrı bir tadı vardır. Hiç ayrı da kalamayız onlardan. Onlarda zaten bölüşmüşlerdir ayları; 3 ay birinde, 3 ay diğerinde yaşarız bazen de bu günler uzar tabi. Kışın kar topu oynamayı yazın denize girmeyi severiz. Kar topu oynarken hiç geçmesin isteriz kışın ya da güneşin altında denize girerken hiç geçmesin isteriz yazın. Birde öyle anlar olur ki; kışın soğuk havada üşüdüğümüzde, yolda arabamız kaldığında artık bitsin şu kış diye feryat ederiz ya da yazın bunaltıcı sıcaklarında yaz bitse de kış gelse deriz. İnsanın ruh haline göre değişsin isteriz kış ile yazın, bir gün yaz bir gün kış geçirecekmişçesine. Ama onlar hiç darılmazlar bu sözlerimize her sene gelmeye devam ederler.

Her ikisini de kendine has özellikleri için özleriz. Kışın; beyazını, içtenliğini, saflığını… Yazın ise; güler yüzünü, her güne umutla başlamasını özleriz. Ayrı özellikleri olsa da ikisine de aynı değeri veririz. Onlar kimi zaman sevinçlerimize, kimi zaman ise üzüntülerimize ortak olurlar. Her yıl bizim sevgimize karşılık bir iyilik yaparlar gelmeden önce ben geliyorum diye haber verirler. Kış gelmeden önce sonbaharı yollar yeşil yapraklar yavaş yavaş sararıverir, hava geceleri serinleşir, gökyüzünü bazen siyah bulutlar kaplar. Bu durum biraz içimizde sıkıntı oluşturur, yazın gitmesine üzülürüz ama yine de kışın gelecek olması tekrar heyecanlandırır bizi. Ve kış gelir çok geçmeden ona da bağlanıveririz yazı unuturuz bir anda.

Sponsor Bağlantılar

Kışın gelmesi sevinciyle her sabah pencereden dışarıya bakarız her taraf bembeyaz olmuş mu diye. Eğer o beyazlığı görmüşsek sokağa atarız kendimizi ilk yağan karın heyecanıyla akşama kadar vakit geçiririz onunla. İşte kışın gelişi böyledir, önce bir burukluk sonra büyük bir heyecan oluşturur. Yazın gelmesi ise bambaşkadır. O gelmeden önce ilkbaharı gönderir. Ama ilkbahar kışın gönderdiği bahara benzemez.

İlkbahar sonbaharın aksine bizi neşelendirir, yüzümüzde gülümsemelere yol açar. Önce; sararan, dökülen yapraklar bir anda yeşeriverir. Çiçekler beyaz örtünün içinden kendilerini göstermeye başlar. Bir yandan da güneş yardım eder karın erimesine. Tüm canlılar yuvalarından çıkar bu doğa olayını seyrederler meraklı bakışlarla. Ve o günde gelir.

Yaz gelmiştir artık. Yüzleri bir tebessüm kapsar ve kışta unutulur. Yaz ile hasret gidermek için veda ederiz kışa. Yazı yaşarız birkaç aylığına. Sonra yine kış gelir sonra yine yaz… Böyle devam eder gider dururlar. Bazen kışın ortasında yazı özleriz, güneşin yüzüne hasret kalırız sonra bir bakarız ki sanki anlaşmışlarcasına kış; güneşin penceresini açıp bize bakmasına izin verir. Yazında aynısı olur kimi zaman. Sıcaklar arttığında soğuğu özleriz sonra bir bakarız ki kış serinliğini göndermiş bir yaz akşamı. Onlar bizi bu kadar değerli bulurlar bizde onları tabi. Hep böyle devam etsin isteriz onları küstürmeden, onları kirletmeden, onları bıktırmadan sürsün gitsin isteriz dostluğumuzun…