Hani şu „daha dün annemizin kollarιnda yaşarken, sιnιflarι doldurduk, sevinçliyiz hepimiz, yaşasιn okulumuz“ meâlindeki okul şarkιsιna bir nazire ile girelim istedik. Zira ilkokul çağιndaki bu kuzucuklarι resmi ideoloji tam bir asker edasιyla talime tabi tutmakta her sabah çocuklara „andιmιz“ deneno garabeti söyleterek beyinleri iğdiş edilmekte ve tam bir disiplin altιna alιnarak öncelikle devlete ve onun asιl sahibine „mutlak itaat“in sağlanmasι için her türlü yönteme başvurulmaktadιr.Resmi ideoloji milletin gözünden bile sakιndιğι kuzucuklarιnι kurtlara ziyafet olarak sunmak istiyor. Millet çocuklarιnι „fikri hür, vicdanι hür“ olarak yetişsin, terbiye alιp insanlιk için faydalι birer şahsiyet olsunlar diye okullara gönderirken bu bağnaz ideoloji ille de çocuklarιmιzιn beynine „resmi hizmete mahsustur“ levhasι çakmak istiyor. Zira resmi ideoloji çocuklarιmιzι „eğitmek“ yerine „torna“ dan geçirmek istiyor. Müslüman „terbiye“ den yana iken onlar „tesviye“ den yana tavιr alιyorlar. Andιmιz gibi bir garip marşla başlayan gün „Ali topu at“, „Yat yat uyu“ mavallarι ile geçiştirildiği yetmezmiş gibi matemetik, fizik, kimya gibi kitaplarda bile zιrt-pιrt bazι devlet adamlarιnιn resimleri karşιlιyor çocuğu…
Bugün bu ideolojinin okullarιmιzι ve dahi çocuklarιmιzι ne hale getirdiğini içimiz kanayarak izlemekteyiz. İlköğretim çağιndaki çocuklarιmιz arasιnda bile şiddet giderek tιrmanιyor. Minnacιk çocuklar bile çete kurup, „racon“ kesiyor, okul tuvaletlerinden „cenin“ fιşkιrιyor ve uyuşturucu kullanιm yaşι 12`lerde seyrediyor. Öğretmenlerin büyük bir bölümü çocularιn hιşmιndan çekiniyor.
Öncelikle şu küçük istatistik rakamιna bir bakalιm:
1997 yιlιnda çocuk mahkemelerinde 58 adet dava açιlmιş. Bu rakam 2003 yιlιnda 278è, 2004 yιlιnda ise 440 adete sιçramιş, yani sekiz yιlda 8 kat artmιş. Elimizde başka rakamlar da var ama yazιmιzι rakamlara boğmak istemediğimiz için şimdilik bununla iktifa edelim. Zira bu rakamlar zaten çok şey anlatιyor, tabi ki anlamak niyetinde olanlara…
Cumhuriyeti kuran kadrolar biz kurbanlarιna 16 yιl boyunca batιlιlara karşι savaş verip onlarι yurdumuzdan kovduklarιnι anlatmιşlardι ama nedense aynι kahramanlar ülkenin çocuklarιnιn eğitimini daha 1926 yιlιnda İsviçreli, Fransιz, Alman ve Belçikalι Hιristiyan ve Yahudi eğitimcilerin eline teslim ederek, „alιn ne yaparsanιz yapιn“ demişlerdi. Anti-emperyalist sözünü dağlara, taşlara hatta hafιzalarιmιza kazιyanlar milli eğitimi daha 3 yιl önce savaştιklarιnι söyledikleri kendi ülkelerini işgal eden müstevlilere tevdi etmişlerdi. Bunun nasιl bir anlayιş olduğu bir yana, böylesi bir sistemin adιnι „milli eğitim“ koymak akιllara zarar bir durum değil midir? Bu kadrolar bunu neden yapmakta ιsrar ettiler. Neden milletin kιblesini işgalcilerine çevirtmek için „zor“ dahil her yolu denediler. Okullarιmιzι „insan silolarι“ haline getiren bu gönüllü batι uşağι zihniyet, bu silolarda depolanan gözbebeği kuzucuklarιmιzι 80 yιl önce döktükleri kalιba göre şekillendirip devletin kutsal ideolojisine kul-köle haline getirmiştir, getirmeye de devam ediyor. Hamiyetperver vatandaşlarιmιzιn alιn teri vergileri ile yapιlan okullarι devlet „ideoloji çiftliği“ gibi kullanιyor ve çocuklarιmιz buralarda yarιş atlarι gibi hizaya sokuluyor.
Dünyanιn pek çok ülkesinde hem geçmişte ve hem de şimdi çok sayιda diktatörlükler mevcut. Ancak bir milletin eğitim sistemiyle adeta şaka yapar gibi oynayan bir başka ülke bulmak mümkün müdür bilemiyorum. İşte tam da bu sebeple ülkemizin yüzakι aydιnlarιndan hukuk bilgini Prof. Dr. Mustafa Erdoğan’ιn çağrιsιna kulak vermek gerekiyor. Neydi o çağrι hatιrlayalιm; „çocuklarιmιzι devletin elinden kurtaralιm“ Evet, sadece kιsacιk bir özet bile bu çağrιnιn ne kadar önemli olduğunu anlatmaya yetiyor.
Devlete karşι engin bir muhabbet besleyen bu millet bütün bu zulümlere rağmen sabretti, karşι koymadι, sadece direndi. Ve nihayet en azιndan bir kιsιm yavrularιmι kurtlarιn elinden alabilirmiyim düşüncesiyle İmam-Hatip okullarιnι bütün yoksulluğuna rağmen yaptι ve devlete teslim etti. Bu okullar şüphesiz çok hayιrlι; ülkesini ve milletini seven bir nesil yetiştirdi. Ne var ki bu nesil birilerini acayip rahatsιz etti. Yahu ne olacakki, bu okullar zaten devletin denetiminde, öğretmenler devletten, müfettişler devletten, müfredat devletten dahasι milli güvenlik dersi maharetiyle derin devletin bile markajιnda sadece hamallιğι milletten. Üstelik bu okullarda matematik, fizik, kimya dersleri okutuluyor. Sadece tefsir, fιkιh, felsefe, kelam, siyer, ve akaid gibi ilave dersler öğretiliyor. Ne var bunda diyemezsiniz. Bunda çok şey var. Hadi şimdi soralιm, bu ülkede siyasi eğilimlerin yanιsιra suya-tirit bir dünya konuda sosyal alanda saha araştιrmalarι yapιlιyor değil mi? Normal liselerden çιkan mezunlarla bu tu-kaka ilan edilen liselerden mezun insanlar arasιnda „kriminalite“yi ölçecek bir araştιrma yapιlmιş mιdιr? Yahut bu konuda bir araştιrma yaptιralabilinir mi? Zira bu araştιrmanιn sonucu fillerin züccaciye dükkanιna destursuz girmesinden çok daha tehlikelidir.
Son zamanlardaki günlük tartιşmalara gelecek olursak 4,4,4 sistemine yani. 28 Şubatιn kahιrlι zamanlarιnda eğitimi (yoksa öğütüm mü demeliydim) 8 yιla çιkarmak için kendilerini parçalayanlar şimdi 12 yιla çιkarιlmasιna burun kιvιrιyorlar. Yok efendim siz kιzlarιn okumasιnιn önüne geçeceksiniz, yok işte 28 şubatιn rövanşιnι almak istiyorsunuz gibi itirazlar yükseliyor. O kahrolasι „post-modern“ darbeyi yapanlar sιrf İmam- Hatipleri „imha“ etmek için bütün meslek liselerini de kιyιmdan geçirmiş oldular. Ak Partinin bu sistemi rövanşist bir anlayιşla getirdiğine inanmιyorum ama öyle bile olsaydι itiraz etmezdim. Aynι azgιn azιnlιk o günkü zorbalιklarιnι bugün yapamadιğι için oyuncağι elinden alιnmιş çocuklar gibi ciyak ciyak bağιrιyorlar. O kahιrlι günlerde başrol oynayan devlet beslemesi „TÜSİAD“ denen kurum şimdi de hükümete laf yetiştirmeye çabalιyor. Askeri ve sivil bürokrasiyi anladιk da kendilerine gelebilecek yetişmiş elemanlarιn önünü kesen bu anlayιş fukarasι besleme zenginlere ne oluyor dersiniz acaba? Anlayamayanlar için söyleyelim, bu durum mitolojideki yaşamak için çocuk beyni yemek zorunda olan meşhur kralιn durumu gibidir.
Onlarιn arzu ettiği nesil çok açιk: Hazcι bir nesil. Yani nerde akşam orda sabah, „keyif aldιm”, “çok eğlendim“, kafayι buldum“ diyecek bir nesil. Yani bir yandan okul öte yandan hapishane inşa edecek bir sistem. Tabi ki her ikisini de TÜSİAD inşa edecek, hadise bu kadar basittir. Hükümet bu yasayι getirmekle isabetli bir iş yapmιş olmakla
beraber bu yeterli değildir. Mesele zihniyetleri aşma meselesidir. Esas mesele zorunlu eğitimin kaç yιl olacağιnda değil orada ne öğretileceğindedir. Kurşun asker yetiştirmeye devam ettikten sonra sistemi 12 yιla çιkarmak bu ülkenin mazlum ve mazbut insanlarιna zulmetmek anlamι taşιr.Mesele “değer”, “kimlik” ve “kişilik” meselesi haline getirilmeli, ezbercilikten vazgeçilmeli, bütün yalanlar müfredatttan temizlenmeli ve çocuklara bir “ufuk ve vizyon” verilmelidir. Ayrιca her halukârda çocuğunu devletin eline teslim etmek istemeyen insanlara da imkanlar tanιnmalι, ebeveynlerin kendi kuzularιnι kurtlara kaptιrmamak için vermek istedikleri çabaya da saygι gösterilmelidir. Zira biz müslümanlar olarak Allahιn Kuràn daki açιk çağrιsιna uymak istiyoruz. Ne diyor Kuràn: “Siz ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu yakιtι taşlar ve insanlar olan ateşten koruyun!”
Son söz olarak şu kadarιnι söylemek zorundayιm: Ben kendi nam-hesabιma bütün zulmüne rağmen resmi ideolojiyi affedebilirim. Ancak bu mazlum milletin masum çocuklarιnιn geleceğini kararttιğι için, iffet ve namusunu ayaklar altιna aldιğι, ahlakιnι bozduğu için, onlarι fiyatι olan ama değer den bihaber, hedefsiz, sebepsiz, ferasetsiz, basiretsiz Allahsιz, anlamsιz ve ahlâksιz bιraktιğι için affetmem, hatta affedeni de affetmem.
Dikkat, her değirmen un öğütürken kendini de öğütür.
Baki Selam ve Saygιlarιmla.
Ömer Erdem
Mainz/Almanya
Merhaba,
Bu makale icin son olsun demistim ama olmadi iste. Sondan bir önceki yorumda yazdiklarinizin ha ki tamamina katiliyorum. Hele ki insan nesiler yetistirelim ifadesi tam da benim ifade etmeye calistigim seydir. Nitekim ben dinsiz nesiler yetistirelim adli makalemde istense de böyle bir seyin her iki kisminin da fitrat olarak mümkün olamayacagini ifade etmistim. Belki zat-i aliniz yazinin bir bölümünü okuyor yahut bazi agir ifadeleri baz alarak digerlerini gözardi ediyorsunuzdur. Siyasi iktidar sahipleri de bugün müslümanim diye ortalikta dolasanlarin da imalat hatasi oldugu fikrine de katiliyorum. Yanliz müslümanim diyenlerin büyük bir kisminin rejimle rejimin de onlarla sorunu yoktur. Kisaca ifade edersek yeryüzüne karismayan bir Tanri inancina resmi ideoloji bir sey demez tam aksine bunu destekler. yani adam namaz kilsa kime zarar. Ama adil olun, gelir dagilimini düzeltin, bütce faize gitmesin, kanunlara degil, hukuka önem verin, insanlara saygili olun, yetimi, yoksulu, dulu, kimsesizi gözetin, cocuk ve gencleri uyusturucu, alkol, pornografi ve benzeri menheiyatan koruyacak tedbirleri alin, taksimati dogru yapin, ehliyet ve liyakata ve dahi emanetlere sahip cikin denilirse o zaman problem baslar. Ben iktidarin öyle herseye gücünün yetigini düsünmüyorum. Bu iktidar ne andimiz denen garabeti ve de genclige hitabe denen suc metnini tedavülden kaldiramaz. herkes demokrasi havarisi kesildi ya iste biz de bunun icin o halde insanimizin kahir ekseriyetinin talebine göre ülke yönetilsin istiyoruz ancak kalan kismin hak ve hukukuna riayet ederek. Bir kisinin bile haksizliga ugramasina benim inancim cevaz vermez. Yanlislar her zaman yapilir ve kim yapti ise cezasini görmelidir. Iktidarin yanlislarini ise milet sandikta tayin edecektir. Ben Ak Partiyi destekledigimi söyledim ama kör gözüne parmagim her uygulamasini savunmam. kendimce yanlis bulduklarimi da ifade etmekteyim zaten.
Son olarak yazilarima bundan böyle yorum yazmayacaginizi sanki bir alinganlik icinde söylemisiniz gibi bir his uyandi icimde. Buna ben sebep olduysam üzülürüm. Zira bence her görüs kendince saygindir. Ama ben de görüslerimi egip bükmeden söylemek zorundayim. Ben kendimi dogrulugun merkezinde görmüyorum. Dogru bildiklarimi ifade etmeye calisiyorum sadece. Ancak yorum yazip yazmamak tamamen zat-i alinizin tercihidir, buna ancak saygi duyarim.
Baki Selamlar
Not: Ben yorumlarinizdan rahatsizlik duymuyorum. Cevap vermeme engel koymadiginiz sürece ve hakaret etmediginiz sürece dilediginiz gibi yazabilirsiniz
ÖLEN TANRILARIN HEPSİNİ BEN DE REDEDİYORUM!
ÖLEN TANRILARIN YERİNE KONAN TANRILARI DA REDEDİYORUM!
TANRI’NIN SADECE KENDİ İLAHI İMİŞ GİBİ TAVIR TAKINANLARI REDEDİYORUM!
TANRI ADINA SÖZ SÖYLEYEN, TOPLUMA ŞEKİL VERMEK İSTEYENLERİ REDEDİYORUM!
KİMİN NEYE DEĞER VERİP VERMEDİĞİNİ VE NE KADAR DEĞER VERDİĞİNİ ÖLÇENLERİ REDEDİYORUM!
VAHŞİ KAPİTALİST SİSTEMLE ÜLKEYİ YÖNETEREK, VERGİ ÜZERİNDEN VERGİ ALANLARI VE BUNA RAĞMEN HALA ÇOK MÜSLÜMANCA YÖNETİĞİNİ İDİA EDENLERİ DE REDEDİYORUM!
BEN BÖYLE BİR İSLAM, DİN-İMAN, AHLAK, FAZİLET ANLAYIŞINI DA REDEDİYORUM!
Kendimi bildim bileli putlarım hiç olmadı; hiç ama hiç olmadı! Ne canlıdan ne ölüden, ne türbelerden…
(Bu size yazdığım son yorumumdur. Bundan sonra hiçbir makalenize hiçbir zaman bir satır dahi yazmayacağımı bilmenizi isterim. Bu bakımdan tasa ve teredüdünüz olmasın)
ne nesiler yetişecekse yetişsin. İktidar gücünü elinde tutanlara sesleniyorum: Ne yapacaksanız yapın ve zaten yapıyorsunuzda, bari gözlerinizi yırtarak suratımıza suratımıza bağırıp-çağırmayın! Selam Sayın Erdem.
Ömer bey, ben sizin nazik, kibar, temiz yaşayan bir insan olduğunuzu düşünüyorum ve size karşı asla önyargılı bir düşünceye sahip değilim. Problem şu, tamamen siyasi bir çerçeve sınırları içinde yazıp-konuşuyorsunuz.
Diyelim ki ben Ulusalcı Kemalist dünya görüşüne sahip biriyim -Hani değilim de bir an için öyle varsayalım- ve diyelim ki siz de gerçekten ülkede güzel birşeyler yapmayı tasarımlıyorsunuz ve Akp’lisiniz.. Peki Kemalizmi bu kadar yerden yere vurup aşağılarken, (Kemalizm sizin tanımınızdır ve böyle bir ideolojinin varlığı tamamen bir hayal ürünüdür) bu ülkedeki “Ulusalcı-Kemalist” düşünceye sahip insanları nasıl kazanacaksınız? Yoksa böyle bir konuyu problem etmeyip de hepsini rehabilitasyon merkezlerine ya da Silivri kampüsüne mi dolduracaksınız? Savunduğunuz siyaset zaten güçlü ve tek başına iktidarken ve her dediğini yapıyorken neden bu kadar agresif ve gerginsiniz? Yapılacak işler bağırıp-çağırmadan, tarihi ve birilerini suçlamadan yapılamıyor mu?
Hatırlarmısınız, daha önceki bir yazınıza -“Dindar nesiler yetiştirme”yi konu etmişiti- istinaden “Dinsizin biri- sıfatını kulandığımı yazmıştım.. “Dindar Nesil” subjektif bir kavramdır, böyle bir nesil yetiştirmek ieteyenlerin elinde “İman-ölçer” cihazları mı var? Devleti yönetenler adaleti, hak, hukuk, gelir ve refah dağılımı gibi her türlü adaleti; Eğitimde fırsat eşitliği, ücretsiz eğitim-öğretim ve eğitimde eşit kalite standardı; Güvenliği, doğuda-batıda, sınırlarda, köy ve mezralarda insan hayatı, kişisel hak ve yaşam güvencesi sağlamalıdır. Yanı sıra memleketin birlik, beraberlik ve dirliğini pekiştirmeli, ayrılıkları değil, duygu-düşünce, fikir ve hedef beraberliğini pekiştirmeli, kuvetlendirmelidir. Hiçkimse kafasına göre bir nesil yetiştiremez, böyle bir şeye gücü, kudreti yetmez.. Şayet öyle olmuş olsaydı, madem Kemalist ideoloji size göre dinsiz-imansız, rap-rap topuk vurmaktan başka birşey bilmeyen duygusuz robotlar yetiştirmeye programlanmışt ise sizler ve devleti idare eden mübarek-kutsal şahsiyetler nasıl yetiştiniz? Kemalist ideolojik atölyelerde biçim ve şekil verilirken imalat hatası mı yapılmıştı?
Değerli Erdem, iktidar gücünü elinde bulunduranlar şahsi kanatime göre -bu sadece bana göre bir algı da değildir- suni gündemler oluşturmakta, batıyla işbirliği yapıp-onlara tavizler verdiği için ortadoğu coğrafyası yeniden şekilendirilirken üzerine düşen rolü yapmakta ve iç kamuoyuna dönük olarak bu tarz, özünde ceviz kabuğunu doldurmayan tartışmalar çıkarmaktadır.
“Andımız”ı mı kaldıracaksın, kaldır. “Gençliğe Hitabeyi”mi kaldıracaksın, kaldır. İçinde dindar nesiler yetiştirme arzusu mu geçiyor, söylemene gerek yok, çip mi takacaksın, yeni bir format mı atacaksın, yap! yetiştir. Gürültü-patırtı çıkarmaya ne gerek var o zaman? Ha demek ki niyet-istikamet asıl bu değil, hiç değil; bir başka şey.. Ne mi? Ne olduğunu, olacağını şimdilik izlemekle yetiniyoruz, söylesek-tahmin etsek ne yazar! Hele bir fikrini, düşüncelerini beyan et de gör baka bakalım neler diyorlar, diyeceksiniz ve demektesiniz.. Yok “Ulusalcı!”, yok “Kemalist!”, yok devleti kendilerinin zanedenler, yok “Şoven Miliyetçi” ve bir sürü çamur, bir sürü şey..
“Dindar Nesilerden zarar gelmez, herkese, her kesime saygılıyız!” demenizle hiçkimseye bir güvence vermiş olmuyorsunuz, içi boş bir laf bu! Onu bırakınız da İNSAN NESİLER yetiştirmenin çaresine bakalım. Önce insan olalım, sonra da hür vicdanımızla ne olursak olalım. Selam Sayın Erdem.
Bir kere her defasinda “dinsizin biri” diye yorum yapmaniz maksatli ve cirkin. Dinsiz iseniz bunda bir sorun yok ama degil de ironi olsun diye yapiyorsaniz bu cok cirkin. Dilini, dinini, namusunu koruyan bir genclikten baska nasil bir kafa rahatsiz olabilir. Fakat bence bosuna endiseleniyorsunuz. Öyle dava gencligi falan sadece sirlerin misralarinda kaldi malesef. Ben size dinsiz demedim ama siz ile de dinsizimn biri diye yazmakta israr ediyorsunuz. Ben bu kafanin kemalist-ulusalci oldugunu söyledim. Siz öylesiniz demedim. Haci Hüsametin Bey benzetmesi ise tam anlamiyla bir harika olmus. Ben kimseyi tanimlamak niyetinde olmadim, olmam da. Belki tanimaya calisirim. Benim yazimda söylemek istedigim tek sey bu ülkenin vatandaslari özgür olsun isteyen istedigi gibi inanabilsin ve evladini diledigi gibi yetistirebilsin. Ölen tanrilari sadece redetim hepsi bu. Böyle bir vmakaleden nasil rahatsizlik duyulabilinir, anlasilir gibi degil.
Baki Selamlar
ALTERNATİF GENÇLİĞE HİTABENİZ AŞAĞIDAKİ GİBİ DEĞİL Mİ?
Gökleri çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün ‘dikey’leri ‘yatay’ hale getirecek bir çığlık kopararak ‘mukades emaneti ne yaptınız? ‘ diye meydan yerine çıkacağı günü kolayan bir gençlik…
Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, “KİN” inin, kalbinin davacısı bir gençlik…
…O’nun düşmanlarını ancak kubur farelerine lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik…
…İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum. Şekilenmesi, bilurlaşması için 30 küsur yıldır, devrim baz kodamanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerimden kan çekerek yırtındığım, paralandığım…
Surda bir gedik açtık; mukades mi mukades!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! … (N.Fazıl Kısakürek)
Şimdi ben bunu söyledim diye şahsımı yine bir ideoloji mensubu olmakla suçladınız muhterem. Ama benzetiniz diye her sakalıya “Hacı Hüsametin Bey” diyemezsiniz ki efendim. Bir insan kendisini nasıl tarif ediyorsa öyle kabul etmeniz gerekmiyor mu, ayrıca benim sakalım da yok muhterem beyfendi? İzin verirseniz eğer kendi tarifini kendi yapmak gibi bir hak şahsımda bulunsun. Selam.
Daha önce bir vesile ile size kemalist-ulusalci demistim ve siz de buna alinganlik göstermistiniz. Oysa bir ironi havasnda da olsa Guantanomo benzetmesi siz inkar etseniz de ideolojinizi ortaya koymak icin yetiyor. Bence dinini donu kadar önemsemeyenler icin de evlatlarini dinsiz olarak yetistirme haki olmalidir. Benim tezim sadece benim cocugumu benim iradem disinda bir ceberut yapinin istedigi kaliba dökmemesidir. Evladini dinsiz yapmak isteyen birisi de zorla dindar yapilamaz. yapilmamalidir. Tabi ki de resmi hizmete mahsus bütün levhalar silinmeli. Hangi cagda yasiyoruz. Devlet degil, insan hayatinin daha degerli oldugu anlayisi yerlesmeli. Kindar sosu icin de tesekürler. Cümleleri baglamindan koparip, mis gibi yaparak yorum gayreti en hafif ifadeyle ayiptir. Pardon ayip da neymis derseniz, diyecek bir sey kalmaz.
Baki Selamlar
“Emekli Orgeneral Çevik Bir’e, merkezi Washington’da bulunan Musevi Ulusal Güvenlik Enstitüsü (JİNSA) adlı kuruluş tarafından ‘uluslararası liderlik’ ödülü verildi. Emekli Orgeneral Bir’e bu ödül, Türk–Amerikan ve Türk–israil ilişkilerine yaptığı katkıdan dolayı verildi.
Aynı törende, Amerikan Temsilciler Meclisi üyeleri Curt Weldon ve Ike Skelton’a da JİNSA’nin üstün hizmet ödüleri verildi.” (Hüriyet, Çevik Bir’e ‘Uluslararası Liderlik’ Ödülü, 26 Ekim 1999)
Çevik Bir ne yapıyor şimdi, kendisi Guantanamo.. Pardon “Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü”nde mi bulunuyorlar acaba? Haberimiz olmadı da, kusura bakmayın onun için sorduk. Ya Büyükanıt paşamız, hani şu e muhtıra yayınlan e.g.kurmay başkanı ondan da bir haber var mı, ne ile meşguler acaba? Zırhlı araçlarıyla birlikte sağlık ve sıhat üzeredirler İnşalah.
1926’lar filan çok uzaklarda kalmadı mı? Devlet elinizde muhterem, “resmi ideoloji” dediğiniz şeyin zaten kökünü kazımıyor musunuz? E kazıyorsunuz da hala neden yüksek perdeden bağırıyorsunuz? Ses teleriniz zarar görecek diye endişe etmekteyiz
Aman efendim dikat edin, kurda paçanızı kaptırmayın, ne yaparız biz sonra:)
Eksik gedik ne varsa tamamlayın, “Askeri disiplin” ve “Resmi İdeoloji”ye benzetiğiniz ne varsa “yok” hükmünde sayıp silin gitsin efendim. Eski nesilerde (Resmi ideolojiye yetişen) iş yoktu zaten, baksana alayı Tanrı tanımaz, haz düşkünü, tinerci… (!) Onları boş verin gitsin muhterem, siz Üzmezler pardon “Dindar-Kindar Nesiler” yetiştirin. Tüm halk olarak siz muhteremlerden çok hızlı bir restorasyon, değişim ve dönüşüm bekliyoruz. Mübarek elerinizin değdiği her işten sayısız hayırlar umaktayız, (dini olmayan anlamda) selam.