Mainz, 02.03.2012
 
Tedirginiz hepimiz, yaşasιn çocuğumuz. Vadileri doldurduk, kurtlara yem olmadan eve dönmek derdimiz…

Sponsor Bağlantılar

Hani şu „daha dün annemizin kollarιnda yaşarken, sιnιflarι doldurduk, sevinçliyiz hepimiz, yaşasιn okulumuz“ meâlindeki okul şarkιsιna bir nazire ile girelim istedik. Zira ilkokul çağιndaki bu kuzucuklarι resmi ideoloji tam bir asker edasιyla talime tabi tutmakta her sabah çocuklara „andιmιz“ deneno garabeti söyleterek beyinleri iğdiş edilmekte ve tam bir disiplin altιna alιnarak öncelikle devlete ve onun asιl sahibine „mutlak itaat“in sağlanmasι için her türlü yönteme başvurulmaktadιr.Resmi ideoloji milletin gözünden bile sakιndιğι kuzucuklarιnι kurtlara ziyafet olarak sunmak istiyor. Millet çocuklarιnι „fikri hür, vicdanι hür“ olarak yetişsin, terbiye alιp insanlιk için faydalι birer şahsiyet olsunlar diye okullara gönderirken bu bağnaz ideoloji ille de çocuklarιmιzιn beynine „resmi hizmete mahsustur“ levhasι çakmak istiyor. Zira resmi ideoloji çocuklarιmιzι „eğitmek“ yerine „torna“ dan geçirmek istiyor. Müslüman „terbiye“ den yana iken onlar „tesviye“ den yana tavιr alιyorlar. Andιmιz gibi bir garip marşla başlayan gün „Ali topu at“, „Yat yat uyu“ mavallarι ile geçiştirildiği yetmezmiş gibi matemetik, fizik, kimya gibi kitaplarda bile zιrt-pιrt bazι devlet adamlarιnιn resimleri karşιlιyor çocuğu…

Bugün bu ideolojinin okullarιmιzι ve dahi çocuklarιmιzι ne hale getirdiğini içimiz kanayarak izlemekteyiz. İlköğretim çağιndaki çocuklarιmιz arasιnda bile şiddet giderek tιrmanιyor. Minnacιk çocuklar bile çete kurup, „racon“ kesiyor, okul tuvaletlerinden „cenin“ fιşkιrιyor ve uyuşturucu kullanιm yaşι 12`lerde seyrediyor. Öğretmenlerin büyük bir bölümü çocularιn hιşmιndan çekiniyor.

Öncelikle şu küçük istatistik rakamιna bir bakalιm:

1997 yιlιnda çocuk mahkemelerinde 58 adet dava açιlmιş. Bu rakam 2003 yιlιnda 278è, 2004 yιlιnda ise 440 adete sιçramιş, yani sekiz yιlda 8 kat artmιş. Elimizde başka rakamlar da var ama yazιmιzι rakamlara boğmak istemediğimiz için şimdilik bununla iktifa edelim. Zira bu rakamlar zaten çok şey anlatιyor, tabi ki anlamak niyetinde olanlara…

Cumhuriyeti kuran kadrolar biz kurbanlarιna 16 yιl boyunca batιlιlara karşι savaş verip onlarι yurdumuzdan kovduklarιnι anlatmιşlardι ama nedense aynι kahramanlar ülkenin çocuklarιnιn eğitimini daha 1926 yιlιnda İsviçreli, Fransιz, Alman ve Belçikalι Hιristiyan ve Yahudi eğitimcilerin eline teslim ederek, „alιn ne yaparsanιz yapιn“ demişlerdi. Anti-emperyalist sözünü dağlara, taşlara hatta hafιzalarιmιza kazιyanlar milli eğitimi daha 3 yιl önce savaştιklarιnι söyledikleri kendi ülkelerini işgal eden müstevlilere tevdi etmişlerdi. Bunun nasιl bir anlayιş olduğu bir yana, böylesi bir sistemin adιnι „milli eğitim“ koymak akιllara zarar bir durum değil midir? Bu kadrolar bunu neden yapmakta ιsrar ettiler. Neden milletin kιblesini işgalcilerine çevirtmek için „zor“ dahil her yolu denediler. Okullarιmιzι „insan silolarι“ haline getiren bu  gönüllü batι uşağι zihniyet, bu silolarda depolanan gözbebeği kuzucuklarιmιzι 80 yιl önce döktükleri kalιba göre şekillendirip devletin kutsal ideolojisine kul-köle haline getirmiştir, getirmeye de devam ediyor. Hamiyetperver vatandaşlarιmιzιn alιn teri vergileri ile yapιlan okullarι devlet „ideoloji çiftliği“ gibi kullanιyor ve çocuklarιmιz buralarda yarιş atlarι gibi hizaya sokuluyor.

Dünyanιn pek çok ülkesinde hem geçmişte ve hem de şimdi çok sayιda diktatörlükler mevcut. Ancak bir milletin eğitim sistemiyle adeta şaka yapar gibi oynayan bir başka ülke bulmak mümkün müdür bilemiyorum. İşte tam da bu sebeple ülkemizin yüzakι aydιnlarιndan hukuk bilgini Prof. Dr. Mustafa Erdoğan’ιn çağrιsιna kulak vermek gerekiyor. Neydi o çağrι hatιrlayalιm; „çocuklarιmιzι devletin elinden kurtaralιm“ Evet, sadece kιsacιk bir özet bile bu çağrιnιn ne kadar önemli olduğunu anlatmaya yetiyor.

Devlete karşι engin bir muhabbet besleyen bu millet bütün bu zulümlere rağmen sabretti, karşι koymadι, sadece direndi. Ve nihayet en azιndan bir kιsιm yavrularιmι kurtlarιn elinden alabilirmiyim düşüncesiyle İmam-Hatip okullarιnι bütün yoksulluğuna rağmen yaptι ve devlete teslim etti. Bu okullar şüphesiz çok hayιrlι; ülkesini ve milletini seven bir nesil yetiştirdi. Ne var ki bu nesil birilerini acayip rahatsιz etti. Yahu ne olacakki, bu okullar zaten devletin denetiminde, öğretmenler devletten, müfettişler devletten, müfredat devletten dahasι milli güvenlik dersi maharetiyle  derin devletin bile markajιnda sadece hamallιğι milletten. Üstelik bu okullarda matematik, fizik, kimya dersleri okutuluyor. Sadece tefsir, fιkιh, felsefe, kelam, siyer, ve akaid gibi ilave dersler öğretiliyor. Ne var bunda diyemezsiniz. Bunda çok şey var. Hadi şimdi soralιm, bu ülkede siyasi eğilimlerin yanιsιra suya-tirit bir dünya konuda sosyal alanda saha araştιrmalarι yapιlιyor değil mi? Normal liselerden çιkan mezunlarla bu tu-kaka ilan edilen liselerden mezun insanlar arasιnda „kriminalite“yi ölçecek bir araştιrma yapιlmιş mιdιr? Yahut bu konuda bir araştιrma yaptιralabilinir mi? Zira bu araştιrmanιn sonucu fillerin züccaciye dükkanιna destursuz girmesinden çok daha tehlikelidir.

Son zamanlardaki günlük tartιşmalara gelecek olursak 4,4,4 sistemine yani. 28 Şubatιn kahιrlι zamanlarιnda eğitimi (yoksa öğütüm mü demeliydim) 8 yιla çιkarmak için kendilerini parçalayanlar şimdi 12 yιla çιkarιlmasιna burun kιvιrιyorlar. Yok efendim siz kιzlarιn okumasιnιn önüne geçeceksiniz, yok işte 28 şubatιn rövanşιnι almak istiyorsunuz gibi itirazlar yükseliyor. O kahrolasι „post-modern“ darbeyi yapanlar sιrf İmam- Hatipleri „imha“ etmek için bütün meslek liselerini de kιyιmdan geçirmiş oldular. Ak Partinin bu sistemi rövanşist bir anlayιşla getirdiğine inanmιyorum ama öyle bile olsaydι itiraz etmezdim. Aynι azgιn azιnlιk o günkü zorbalιklarιnι bugün yapamadιğι için oyuncağι elinden alιnmιş çocuklar gibi ciyak ciyak bağιrιyorlar. O kahιrlι günlerde başrol oynayan devlet beslemesi „TÜSİAD“ denen kurum şimdi de hükümete laf yetiştirmeye çabalιyor. Askeri ve sivil bürokrasiyi anladιk da kendilerine gelebilecek yetişmiş elemanlarιn önünü kesen bu anlayιş fukarasι besleme zenginlere ne oluyor dersiniz acaba? Anlayamayanlar için söyleyelim, bu durum mitolojideki yaşamak için çocuk beyni yemek zorunda olan meşhur kralιn durumu gibidir.

Onlarιn arzu ettiği nesil çok açιk: Hazcι bir nesil. Yani nerde akşam orda sabah, „keyif aldιm”, “çok eğlendim“, kafayι buldum“ diyecek bir nesil. Yani bir yandan okul öte yandan hapishane inşa edecek bir sistem. Tabi ki her ikisini de TÜSİAD inşa edecek, hadise bu kadar basittir. Hükümet bu yasayι getirmekle isabetli bir iş yapmιş olmakla
beraber bu yeterli değildir. Mesele zihniyetleri aşma meselesidir. Esas mesele zorunlu eğitimin kaç yιl olacağιnda değil orada ne öğretileceğindedir. Kurşun asker yetiştirmeye devam ettikten sonra sistemi 12 yιla çιkarmak bu ülkenin mazlum ve mazbut insanlarιna zulmetmek anlamι taşιr.Mesele “değer”, “kimlik” ve “kişilik” meselesi haline getirilmeli, ezbercilikten vazgeçilmeli, bütün yalanlar müfredatttan temizlenmeli ve çocuklara bir “ufuk ve vizyon” verilmelidir. Ayrιca her halukârda çocuğunu devletin eline teslim etmek istemeyen insanlara da imkanlar tanιnmalι, ebeveynlerin kendi kuzularιnι kurtlara kaptιrmamak için vermek istedikleri çabaya da saygι gösterilmelidir. Zira biz müslümanlar olarak Allahιn Kuràn daki açιk çağrιsιna uymak istiyoruz. Ne diyor Kuràn: “Siz ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu yakιtι taşlar ve insanlar olan ateşten koruyun!

Son söz olarak şu kadarιnι söylemek zorundayιm: Ben kendi nam-hesabιma bütün zulmüne rağmen resmi ideolojiyi affedebilirim. Ancak bu mazlum milletin masum çocuklarιnιn geleceğini kararttιğι için, iffet ve namusunu ayaklar altιna aldιğι, ahlakιnι bozduğu için, onlarι fiyatι olan ama değer den bihaber, hedefsiz, sebepsiz, ferasetsiz, basiretsiz Allahsιz, anlamsιz ve ahlâksιz bιraktιğι için affetmem, hatta affedeni de affetmem.

Dikkat, her değirmen un öğütürken kendini de öğütür.

Baki Selam ve Saygιlarιmla.

Ömer Erdem
Mainz/Almanya