Erden ÖZKANT

2 Ağustos Salı günü “4 yıldızlı fani kalmadı, 7 yıldızlı cami verelim” başlıklı bir yazı yazan yazarımız, 3 Ağustos’ta “Mevzubahis karpuzsa gerisi teferruattır” başlıklı bir yazı yazmış… Aslında yazarımızın çarşamba günkü yazısıyla ilgili de yazabilirim ama ben asıl salı günkü yazısıyla ilgili yazmak istiyorum…
Önce bakalım yazarımız salı günü ne yazmış?

Sponsor Bağlantılar

“…Ankara’da 4 yıldızlı karargâhın temellerine balyoz’la vurulduğu dakikalarda, İstanbul’da 7 yıldızlı “Mega Center Caprice Gold Camii”nin temeli atıldı iyi mi…

– Teravih’e nereye kardeş?
– Mega Center Caprice Gold’a.

E haleluya!

Bi nevi şükürler olsun…
Tanrı Amerika’yı korusun.”

Nasıl ama? İşte tam da benim arayıp da bulamadığım yazı… (Gerçi niye bulamayım ki? Daha önceki yazılarını da eleştirdiğim bu yazarın birçok yazısı zaten bu türden)

Yine çaktırmadan mesaj vermeye çalışan bir yazı…

Yine “AKP İslam’ı getirmeye çalışıyor, ey halkım uyuma!” türünden bir yazı…

4 yıldız, komutanları temsil ediyor.

Mega Center Caprice Gold Camii ise 7 yıldızlı…

Yazarımız diyor ki “Ankara’daki laik 4 yıldızlı komutanlarımız gitti, yerlerine 7 yıldızlı camiler yapılıyor.

Ve buradan itibaren söz Bugün gazetesi yazarı Ali Atıf Bir’in “Gerçekten şiştim” başlıklı yazısının bir bölümünde: “Yahu bu ne biçim saplantıdır? Nasıl bir ilişki kurmadır? Nasıl bir mantıktır? Nasıl bir mantıksızlıktır? Tamam dilin kemiği yok. Beynin de freni yok ama nasıl böyle bir bağlantı kurdun? Hangi kesin inançtır ki bu sana böyle bir bağlantı kurdurabiliyor? Nasıl oluyor da aslında demek istenen şey bu kadar dolambaçlı bir yoldan söylenebiliyor? Oysa yapılması gereken aklındakini açık açık söylemek değil mi?

Valla doğru söylüyorsun Atıf Hoca ama bu demokrasi düşmanı yazarlar, akıllarındakileri açık açık söyleyecek cesarete sahip değiller ki…

İnsanın sorası geliyor: “Yahu madem açık açık söyleyemeyeceksin aklındakileri, ne diye dolambaçlı yollardan yazmaya kalkıyorsun?

Hadi erkeksen açıkça yazsana “şunları demek istiyorum” diye…

Yemedi mi?

Yemez tabii…

NOT: Yazıyı bitirdim ancak göndereceğim gün, yani 4 Ağustos Perşembe günü, Özdil’in “Ramazan” başlıklı yazısında ‘sözde mizah’ ile çirkin bir şehit yazısı yazdığını gördüm. Yazı şöyle bitiyor: “PKK’nın yeteri kadar yalaka gazetecisi var ama, bi de, yalaka gazetecilere avanta verip manşet yaptırtan halkla ilişkiler şirketi bulmasında fayda var. Çünkü, olur olmaz günlerde dan dun vuruyor, günün mana ve önemine uymuyor, yazık ediyor çocuklarımıza

30 bin kişinin kanına girdiler, toplasan 30 defa manşete giremediler bu kafayla.”

Ama yazının nasıl başladığını da yazmak gerek: “3 şehit daha… Bu sefer Van. Coşkun, Serkan, Ramazan.
Şöyle okudu haberi spiker
Ramazan, ramazanda şehit düştü.
Öbürleri “paskalyada şehit” çünkü!
4 sene önce de olmuştu aynı kepazelik. Ramazan ile Ali şehit olmuştu. Ali’yi boşverip. “Ramazan, ramazanda şehit oldu” diye duyurmuşlardı.
Sanırsın, Ali “Noel’de şehit”ti.”

Yazının başlangıcında ironi ile haklı bir eleştiri yapan Özdil, yazısını tepki alacak bir şekilde noktalamış. Bir internet sitesi şöyle demiş yazının sonu için:

Yılmaz Özdil dediğimiz gibi yazısının başında haklı eleştirilerde bulunuyor. Ancak finalde çivi niyetine kullandığı kelimeler delip geçiyor. Okuyanı sarsmaktıysa niyeti olmamış. Şehit üzerinden kara-mizah girişimi midede ekşi bir tat bırakmış.”