Hayat düştü pare pare, mum yanığı mühür vurulmuş vatanımın yüreğine. Umut düştü birer birer biçare kalmış ve kâh o yanda kâh bu yanda kurtuluşun çarelerini arayan vatanımın kanlı ve titrek avuçlarına. İstiklal düştü, zafer düştü, aydınlık bir gelecek düştü ve o karanlık geçmişi silip süpürdü. Sen elinde kaleminle istiklali yazdıkça duvarlara, kâğıtlara bir güneş doğdu, kan kokan o zifiri karanlıkların ardından. O güneş ki karanlıktan da beter o korkunç geceleri aydınlatan. Bir meşale misali…
Ey meşalem! Ey Mehmedim! Utanıyorum yazmaya. Kalemim senin kadar güçlü değil. Kelimelerim kifayetsiz kalıyor içinde taşıdığın vatan sevgisinin karşısında. Ellerim titriyor, avuçlarım terliyor, kalemi tutamıyorum.

Sponsor Bağlantılar

Ey Akifim!İiçin rahat olsun. Bak! Korkmadı, sönmedi bu şafaklarda yüzen al sancağım. Çatmadı kaşlarını, çatmayacak o nazlı hilalim ve ay yüzlü vatanım. Ey askerim! Sen bu cennet vatanı uğruna feda ettin iman dolu göğsün gibi serhaddini. O medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarla savaştın yılmadan, usanmadan. Toprağın her bir karışına lime lime akıttın şühedanın kanını. Ve şimdi toprağı sıksam sen çıkıyorsun karşıma. Siper ettin gövdeni, durdurdun bu hâyasızca akını. Bak doğdu sana Hakk’ın vaat ettiği o güzel günler. Sen yerinde rahat uyu! Arkada kalmasın gözün. Bu vatan bizim! Hadi bağlı ellerimizi çözün çözün!

Ey Mehmedim! Kalemin şehidimin kılıcı kadar keskin. Yattığın yerden gururla bir bak göreceksin. Dalgalanıyor nazlı nazlı şafaklarda hilalim. Parlıyor göklere hayat veren yıldızım. Ve sen yerinde rahat uyu! Hediyeni sonsuza denk yaşatacağım. Bize bıraktığın bu tertemiz aydınlık ikbal. Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal!