Aristoteles ve Monarşi

Monarşi ya da Krallık Yönetimi – Tek Kişinin İyi Yönetimi

Monarşi tek kişinin yasalara uygun yönetimidir. Değişik uygulamaları olur: Mutlak Monarşide, tüm iktidar tek kişidedir, kişi toplumda her şeyin, herkesin efendisidir, ailedeki babanın otoritesini andıran bir otoriteye sahiptir.

Sponsor Bağlantılar

Monarşinn bir türü de, ya devletin kurucusu olan kişiyi ya da savaşta kazandığı başarı ve yiğitlik nedeniyle toplumun minnet duygusunun ifadesi olarak bir kişiyi başa geçirmesi biçiminde ortaya çıkar. Bu kimse başkomutandır, dini liderdir, yüce hakimdir, iç ve dış siyasette tek yetkili kişidir. Daha sonra aynı yetkiler babadan oğula geçerek sürdürülür.

Bazen monarşi irsi değil de, hayat boyu monarşi biçimini alabilir. Monark yetkilerini babadan geçme yolla değil, fakat seçimle elde etmiştir ve askeri, dini yetkilere sahiptir.

Diğer bazı monarşilerde ise, monarkın gücü bir tiranın gücüne eşit ve onunkinden eksiksizdir ama, yasaya dayanır ve babadan geçer. İktidar bir efendinin köleleri üzerindeki egemenliğine benzer ama, tirandan farklıdır. Monark yasa uyarınca yönetir, yurttaşlarını korur, tiran ise yasa tanımaz ve kendisinin yurttaşlarına karşı korunması söz konusudur.

Aisumneteia adı verilen bir tür monarşilerde ise, bir kargaşa, bir tehlike döneminde halk, güçlükleri yenebilecek, toplumu düzlüğe çıkartabilecek yeteneklere sahip olduğuna inandığı bir kimseyi iş başına getirir ve ona ya kaydıhayat şartıyla ya da belli bir süre için ya da belli bir işi sonuçlandırması için geniş yetkiler verir.

Monarşi, liyakat ilkesi üzerine kurulmuştur ya kişisel erdem ya iyi soylu doğum ya üstün hizmet ya da iş yapma yeteneğine dayanır. Monark bu koruyucu olmayı amaçlar, haksız saldırılara karşı mülkiyet sahiplerinin, baskılara karşı da halkın koruyucusudur.

Montesquieu ve Monarşi

Monarşi tek kişinin yasalara uygun yönetimidir. Monarşide tüm siyasal iktidarın kaynağı kraldır ve kral ile halk arasında ara güçler yani soylular yer alır. “Kral olmadan soyluluk olmaz, soyluluk olmazsa kral olmaz” ilkesi temeldir, soylular olmazsa tek kişinin yönetimi monarşi olmaz, zorba yönetim olur. Bir monarşide senyörlerin, kilisenin, soyluların ve şehirlerin ayrıcalıkları kaldırılırsa monarşi yerine zorba yönetim ya da demokratik yönetim kurulur. Monarşide toplumun temel yasalarının iyi seçilmiş bir organın bekçiliğinde olması gerekir.

Monarşiyi ayakta tutan ilke siyasal erdem değildir, siyasal erdem yerini yasalara bırakmıştır. İkbal hırsı, çalışmadan zengin olma tutkusu, yalan, ihanet, dalkavukluk, kalleşlik, döneklik, halka karşı olan yükümlülükleri küçümseme, kralın erdemli olmasını istememe, erdemli kişilerle alay etme kralın çevresindekilerin çoğunun ortak özelliğidir. Her ne kadar erdem monarşinin ilkesi değilse de monarşi yönetimi de erdemden tümüyle soyutlanamaz.

Monarşiyi ayakta tutacak olan ilke hangisidir? Bu ilke şereftir. Şeref tutkusu da tıpkı siyasal erdem gibi insanlara en güzel eylemleri ilham eder, yasalarla birlikte devleti hedefine götürür. Ayrıcalıklara, soyluluğa, üstünlük duygusuna ve sınıflara dayanan monarşik yönetimde, şeref kazanma isteği, ayrıcalıklara ve üstün tutulma isteklerine cevap verecektir. Cumhuriyet yönetiminde hırs zararlıdır ama monarşide yararlıdır, hırs bu yönetime canlılık verir. Herkes özel çıkarına hizmet ederken ortak çıkara yönelir, herkes kendi durumunu korumak ve ayrıcalığını geliştirmek için mücadele ederken, ayrıcalıklara dayanan monarşiye hizmet etmiş olur. Şan ve şeref tutkusu monarşinin temel ilkesi olunca, yasalar da buna uygun olmalıdır.

Yasalar irsi soyluluğu yaşatmalı, gerek aileler, gerek bu soylu ailelerin toprak üzerindeki hakları ayrıcalıklı haklar olarak korunmalıdır. Nasıl ki kralın saygınlığı ile krallığın saygınlığı ayrılmazsa, aynı biçimde bir soylu kişinin saygınlığı ile onun fiefinin saygınlığı birbirinden ayrılamaz. Monarşide soyluların ayrıcalıkları onlara özgü kalacak ve hiçbir şekilde halka geçmiyecektir.

Yasalar ticarete mümkün olan tüm olanakları sağlamalıdır. Böylece, halk zarar görmeden kral ve çevresinin ihtiyaçları sağlanmış olur.

Yasalar vergileri çok ağır olmayacak biçimde düzenlemelidir.

Monarşide zenginliklerin paylaşılmasında eşitlik yoktur, lüks vardır ve zenginler çok harcarlar, ancak bu harcama da servetler arasındaki eşitsizlik oranına uygun olmalıdır. Çünkü, bunların zenginliği diğer bir kısım insanlardan alınan değerlerle sağlanmıştır, harcamalarla denge kurulur. Lüks çiftçiden, tüccara, soylulara, büyük senyörlere, prenslere giderek artmalıdır, monarşide lüks gerekli bir unsurdur.

Monarşi, ayrıcalıklı kişi, organ ya da şehirlerin bu ayrıcalıkları kaldırılınca bozulur, yıkılır.

Monarşi ile yönetilen ülke ne çok geniş ve büyük ne de çok küçük olacaktır.

Jean – Jacques Rousseau ve Monarşi

Monarşide egemen güç yasaları yapar ve tek kişi yasalara göre hükümet eder. Ancak bu yönetimde yönetici halkın mutluluğunu gözetmez ve yönetim gücü devletin zararına işler.

Krallar mutlak yönetici olmak isterler ama bunun tek yolunun da kendilerini halka sevdirmek olduğunu anlamak istemezler. Halkın sevgisinden kaynaklanan güç, şüphesiz en büyük olandır, ama şarta bağlıdır, onun için krallar bununla yetinmezler. Krallar kişisel çıkarlarını halkın yoksul ve güçsüz kalmasında görürler, halk güçsüz ve yoksul kalsın ki, kendisine karşı duramasın…

Büyük devletlerde uygulanabilecek olan monarşide, önemli görevlere yeteneksiz, bilgisiz, entrikacı, düzenbaz, aşağılık insanlar getirilir. Monarşilerin bir sorunu da hükümetin el değiştirmesidir. Kral ölünce, yeni bir kral seçmek gerektiğinde, kralın ölümü ile seçim arasında tehlikeli bir zaman boşluğu kalır. Bu arada türlü entrikalar, baştan çıkarmalar tezgahlanır, devleti satın alan kimse sırası gelince devleti bir başkasına satacaktır ve bu arada güçlülerin kendinden kopardığı paraları yoksullardan çıkartacaktır. Böyle bir yönetimde er ya da geç tüm görevler para ile alınıp satılır olacaktır…

Tüm bu kötülükleri önlemek için ne yapılabilir? Bazı krallıklarda taht babadan oğula geçer biçime sokulmuştur ve kralın ölümü ile doğabilecek kavgalar önlenmek istenmiştir. Tahta çıkış sıraya konmuş yani seçimin yarattığı sakıncaların yerine naipliğin kötülükleri getirilmiştir. İyi bir kralın seçimi yerine ahmakların, hilkat garibelerinin, küçük çocukların thta geçmesine göz yumulmuştur. Kaldı ki, monarşi tutarsız bir yönetimdir. İşler kralın ve çevresindekilerin keyfine, karakterine göre şu ya da bu yönde iyi ya da kötü gelişir.

Kaynaklar

Göze, Ayferi, Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, 9. Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul, 2000
Aristoteles, Politika, Çev. M. Tuncay, Ankara, 1975
Montesquieu, Oeuvres Completes, Paris, 1951
Rousseau, Jean – Jacques, Du Contrat Social, Presente par H. Guillemin, Paris, 1963