Çok hassas bir konu bu ülkede terör. Şehitleri var bu ülkenin, gözü yaşlı anaları. Siyaset nedir bilmeyen, ideolojilerden habersiz, hayatını kocasıyla ve çocuklarıyla huzurlu bir şekilde yaşama umudu olan gelinleri var bu ülkenin. Babasını teröre kurban vermiş çocukları var.
Hal böyle olunca, işin içine bu ülkenin evlatlarının canlarını vermiş olmaları girince PKK’nın siyasi kanadı ve teröristbaşı ile müzakere edilmesi çok ince bir ipin üzerinde duruyor.

Sponsor Bağlantılar

Bu konuyu iki farklı şekilde ele alalım. Birincisi müzakere etmeme yolu. Bu ülkede terör sürecini incelediğimizde bu derece ileri bir müzakere tüm kamuoyunun önünde bu şekilde hiç cereyan etmemiş. Tüm kamuoyu biliyor ki bu terör kendi başına ayakta duran bir başbelası değildir. Kimi zaman Türkiye üzerinde oyun oynamak isteyenlerin maşası olur PKK, kimi zaman ise kirli işler için kullanılan bir alet. Uyuşturucu, silah ticareti için bulunmaz bir yoldur kimisi için. Devlet senelerdir teröre karşı ittifak bile edememiş. Ettiyse bile operasyonlar anlamında istediği gibi hareket edememiş. Sürekli iç ve dış engellemelerle karşılaşmış. Son dönemde teröre dağda ve şehirlerde verilen zayiat çok nadir gösterilen bir kararlılık örneği.

Terörün özellikle dışarıdan beslenen bir yapısı olduğunu bildiğimize göre sürekli dağda çatışma ile bu işin biteceği gözükmüyor. Çünkü senelerdir sürekli çatışma ve ölüm olmuş. Ama bakıyoruz ki değişen sadece ölüme giden bedenler. Bir gün Ahmet diğer gün Mehmet. Yani müzakereye hayır diyerek, askeri müdahalelerin yanında çok uzun süren bir kararlılık süreci ve yürütülen operasyonlarla kısmen çözüm bulunabilir. Ancak bu kesin çözüme giden bir yol olamamış şimdiye dek maalesef.

Şimdi müzakere sürecini inceleyelim. Öcalan ile müzakere veya devletin terörün görünen-görünmeyen yüzleriyle müzakere etmesi. Bu süreç belki bu ülkenin huzurunu korumak için can veren şehitlerimizin aileleri ve milletimiz için zor bir durum. Çünkü adalet gereği Öcalan’ın hükmü belli. Fakat işin reel boyutunda yapılabilecekler ortada. Adaletin gereği uygulanmamış zamanında maalesef. Şimdi ise bu işin oluruna baktığımız zaman Öcalan fani bir insan. Elbet o da ölümü tadacak her insan gibi. Kesinlikle olmamalı ama düşünelim ki Öcalan’ın hali iyileştirildi veya hapisten çıktı. Ama bunun karşılığında teröristler silah bıraktı veya ülkeyi tamamen terk etti. Türkiye bu terör belasından kurtuldu. Eğer bu sorun çözülecek ve artık analar ağlamayacaksa neden bu kadar ağır geliyor bize bu durum. Bir cani hak etmediği hürriyetleri yaşayacak ama binler masum ölüme gitmekten kurtulacak. Müzakere süreci eğer böyle işleyecekse ne dersiniz? Müzakere olmalı mı? Karar sizin.

Fransa’da 3 kadın PKK militanına yapılan suikast ise müzakere sürecine vurulmak istenen bir darbe olarak çıkıyor karşımıza. Yine Rusya’da Pkk ile silah alışverişinde bulunduğu öne sürülen Kürt asıllı bir mafya babasının öldürülmesi ise anlamlı görünüyor. Karanlık eller yine işbaşında. Artık her şey çok aşikar. Aranılanlar listesinde olduğu halde Türkiye’ye teslim edilmeyen örgüt militanları öldürülüyor. Fransa bu arananları iade etmeyip bunların faaliyetlerine de göz yumuyor. Sonrasında da bunların ölümüyle ilgili bir şey bilmiyor. Enteresan.

Birileri bu sürece bu derece açıktan çomak sokmaya çalışırken gerçekten iyi düşünmüşler. Bu işin ilerleyen sürecinde cenazelerin Türkiye’ye gelmesi mevzusu var ki provokasyon için birebir.

O yüzden gerçekten diken üstünde ilerleyen bir süreç ve yangına körükle gitmeye çalışan gizli eller. Bakalım süreç nasıl ilerleyecek!

Terörün en kısa zamanda bittiği günler için umutla…

Asım Kenan ŞEHRİ
İstanbul,17.01.2012, 02:33