Nefis, sözlükte “ruh, kan, ceset, göz, yan, büyüklük, yücelik, himmet, irade, ceza, ayıp, genişlik, sözü uzatmak” vb. anlamlara sahip bir sözcüktür.[1] Elmalılı Hamdi Yazır, nefsi şöyle tanımlamıştır: “Nefis, ruh ile bedenden mürekkeb olan zat veya bedeni müdebbir olan ruhtur.”[2]
Genellikle kişinin, canı, özü, düşünce ve istekleri anlamlarında kullanılan nefsin ne olduğu, çeşitleri, işlevleri vb. konularda farklı görüşler mevcuttur. Bir görüşe göre, bir insanda cemadi, nebati, hayvani ve insani olmak üzere dört çeşit nefis vardır. İnsan, hayvani nefsi denetimi altında tuttuğu nispette hayra yakın, onun denetimi altına girdiği nispette şerre yakın olur. Hayvani nefse tabi olmak nefsin kirlenmesine, insani nefse tabi olmak da arınmasına sebep olur. Hayvani nefis kötülüğü emrederken, insani nefis, yapılan kötülüğü kınar, daha ileri aşamada da itminana erer. Riyazet ve mücadele ile terbiye edilen hayvani nefisten kötülük gelmez, aksine kulluk görevlerini yerine getirme hususunda insani nefse hizmet eder.[3]

Sponsor Bağlantılar

Yüce Allah, insanı yaratmış onun fıtratına iyi ile kötüyü ve doğru ile yanlışı ayırt ederek dilediğini özgürce seçme yeteneği yerleştirmiştir. Bu özellikleri insanın doğasına yerleştirmekle kalmamış, ona seçtiğini yapabilme gücü ve imkanı da vermiştir. İnsan doğruyu seçerek uyguladığı takdirde kazanacağını ve yanlışa takıldığı durumlarda ise kaybedeceğini bilir. Doğru ile yanlışı ve iyi ile kötüyü belirlemede temel ölçü akıldır. Allah, sadece insana değil, yarattığı her varlığa, varlığını devam ettirmesi için gerekli maddi ve manevi imkanları vermiş ve bunun için gerekli şartları ve ortamı hazırlamıştır. Ancak, nefsini arıtıp yücelten, kendini kötülüklerden alıkoyup iyilikleri yapan ve nefsinin boş arzu ve isteklerine uymayanlar ahirette kurtuluşu elde edeceklerdir diyerek ölçüyü belirlemiştir.

Kişinin nefsini arındırıp yüceltmesinden maksat, kendisini kötü düşünce, söz ve eylemlerden uzaklaştırmasıdır. Yüce Allah, nefsini arındırıp, yücelten kişilerin ahirette felaha ereceklerinden Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:

“Nefse ve onu şekillendirene, sonra da ona kötülüğünü ve sakınmasını bildirene yemin olsun ki, nefsini arındıran felaha ermiştir. Onu alçaltıp karanlığa gömen ise kaybetmiştir.”[4]

Bu ayette, nefs kavramının “benlik, şahsiyet, karakter” gibi anlamlara geldiğini söylemek mümkündür. Yüce Allah, “nefsi” yani insan benliğini, şahsiyetini, karakterini yaratırken ona şekil vermiştir. Ruh ile bedenin buluşmasını gelişigüzel yapmamış, bu buluşmadan pek çok karakter özellikleri ortaya çıkmıştır. Akıl, kabiliyet, yetenek, sevgi, inanç, zeka, iffet ve cesaret gibi unsurlar bu ruh-beden buluşmasında insan karakterine kazandırılmıştır.

İnsanı bütüncül manada eğitime tabi tutabilmek için onun nefsi de eğitilmelidir. Beyin, gönül ve nefis beraber eğitime tabi tutulmalı, bera¬ber geliştirilmeli ve beraber işler hale getirilmelidir. İnsanı, sadece beyin boyutu ile ele alıp ona bilgi doldurmakla eğitmiş olamayız. Şahsiyetin bütünlüğünü koruyabilmek, bütüncül eğitim uygulamasına geçmeye bağlıdır. Dünya eğitiminin verimini, başarısını azaltan neden, işte bu şahsiyeti parçalayarak eğitmek olmaktadır.
________________________________________
[1] Firuzabadi, Kamusu’l-Muhit, “nfs” md.
[2] M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Sad: İsmail Karaçam ve Diğer., Feza yay. İstanbul, Ts, 7/5856.
[3] Süleyman Uludağ, “Nefis” md., DİA, 32/ 527.
[4] Şems, 91/7-10.