Türkiye’ye ‘’Şartlı mı iade edildi?’’, ‘’İadeyi Amerikan gizli servisi mi yaptı’’, ‘’İadenin şartı asmamak mı’’ gibi büyük soru işaretleri arasında gönderilen Abdullah Öcalan İmralı’dan büyük mesajlar ve tehditler yollamaya devam ediyor.
Kürt sorunu diye başlayan Kürt açılımı adı altında devam ve en sonunda demokratik açılım olarak bilenen olaylar zincirinde sanki ipin ucu kaçtı. DPT’nin kapatılıp BDP olarak karşımıza biraz daha güçlü çıkması Abdullah Öcalan’ı ve PKK sempatizanlarını birazda cüretkar konuşmaya itiyor.

Sponsor Bağlantılar

Siyasal kanat olarak BDP’nin açık açık özerlik ve çift dillilik isteği ortamı gererken; İmralı’dan mesajlar ve tehditler geliyor.

Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığıyla bakın en son açıklamasında neler söylüyor;

‘’Benim burada ölümüm sonsuz bir savaş nedeni olur, sonsuz bir savaşı başlatır. Sonuçta nasıl ölürsem öleyim öldürülmüş olurum, çünkü burası cezaevi. Dolayısıyla yarın ne gelişeceği belli değil, hatta Başbakan’a da yönelebilirler. Çünkü ben kendi tecrübelerimden biliyorum. Öylesi bir süreçte Özal öldürüldü, yarın Erdoğan da öldürülebilir, yarın darbe de olabilir ülkede her an her şey olabilir. Bu nedenle Mart diyorum. Çözüm için acele edilmelidir. ’’

Bu açıklamada ‘’ben burada nasıl ölürsem öleyim her türlü Türkiye karışır ve zararlı çıkarsınız.’’ tehdidini ve bazı odaklara da ‘’artık beni buradan söz verdiğiniz gibi çıkarın’’ mesajını vermeye çalışıyor. Bu tehdidi iktidar ve TSK ne kadar ciddiye ve önemser önümüzdeki süreçte belli olacak. Büyük mesajını da Abdullah Öcalan’ı Türkiye yukarıda sıraladığımız soru işaretleri arasında teslim eden o yapı ve BDP bu mesajı ne kadar hayata geçirebilecek.

Önümüzdeki hafta ya da aylarda terörist başı hastalanmaya başlar, PKK sempatizanları sokakları savaş alınana döndürür ve AB temsilcilerdin terörist başı için ‘’AB uyum yasarlı İmralı’da kalmasının doğru olmadığını ve artık ev hapsi olması’’ gerektiğini dilendirerek alttan alttan Türkiye’yi zor durumlara götürecek açıklamalar gelirse şaşırıp kalmayın.

Çünkü açılım başlarken kim derdi ki özerlik isteği açık açık olarak dile getirilecek ve Abdullah Öcalan bu kadar rahat tehditler savurup Türk kamuoyunu meşgul edecek.