Yaklaşık 25 yıldır yaşanan bir sorun var ortada. Bu sorun, yakın döneme kadar “terör sorunu”, “Güneydoğu sorunu”, “PKK sorunu”, “Yıkıcı-Bölücü terör örgütü sorunu” adları ile anıldı. Ancak son dönemde ise, başta basın olmak üzere neredeyse her kesim tarafından sorunun adı; “Kürt sorunu” olarak adlandırılmaya başlandı, kanıksandı. Hatta Devlet’in en önemli ve bu konuyla en ilgili organlarında görevli bazı bürokratlar dahi bu soruna, aynen diğerleri gibi “Kürt sorunu” dediler.

Sponsor Bağlantılar

Gerçekten sorunun adı “Kürt sorunu” olabilir miydi peki?

Kürtçü kesim, Türkiye’de 20-25 milyon Kürt’ün yaşadığını iddia ediyor. Eğer rakam gerçekten bu ise, sorunun 25 milyon Kürt vatandaşın tamamınca yaşanması gerekmiyor mu?

Kesinlikle gerekiyor. Oysa DTP ve öncesi tüm Kürtçü partilerin, bugüne kadar yapılmış, gelmiş geçmiş tüm yerel veya genel seçimlerde aldıkları en yüksek oy sayısı sadece 2 milyon civarında. Yani 25’te 2 oluyor bu oran. Hal böyleyken bu soruna “Kürt sorunu” denilebilir mi? Denilemez. Denilse denilse “2 milyonluk Kürt sorunu” denilebilir, az pilav üstü mahiyetinde.

Yine, Kürtçü kesim, yaşanan bu sorunun 80 yıllık bir tarihi geçmişi olduğunu ve PKK’nın da 20 küsürüncü Kürt isyanı olduğunu da iddia ediyor. Oysa, PKK öncesindeki bölgedeki tüm isyanların gerçek sebebi, ne yazık ki günümüzde halen süren “feodal yapı”.

Bölgede birçok aşiret var ve çoğunun da eli silahlı. Genellikle ekonomik ve dini sebeplerle ortaya çıkmış olan kısmi ve geçici mahiyetteki tüm bu isyanların neredeyse hiçbiri siyasi nitelikte değil, hele hele Kürt kimliğine dayalı hiç, ama hiç değil. Örneğin, bugün herkesin bildiği “Şeyh Sait İsyanı”nın adı bugün “Şeyh Sait Kürt İsyanı” olarak adlandırılmalıydı, eğer gerçekten bu bir “Kürt isyanı” olsaydı. Ayrıca, Kürtçü kesim tarafından dillendirilen “PKK, Kürt sorunundan doğdu” gibi bir söylem ve iddia var. Oysa bu söylem de gerçeği hiç, ama hiç yansıtmıyor. Çünkü PKK’nın kuruluş amacı belli; “Marksisit-Leninist bir Kürdistan”.

Yani amaç; tamamen ideolojik ve etnik kimliğe dayalı hak arayışı ile uzaktan yakından asla alâkalı değil. Üstelik, PKK’nın 8-10 kişilik kurucu kadrosunun yarıya yakınının “Türk kökenli” olması, PKK’nın bir Kürt hak arayışı hareketi olarak ortaya çıktığı yönündeki bu asılsız iddiayı tamamen çürütüyor. Ama bizler, bütün bu aşikâr gerçeklere rağmen maalesef, bize dayatılarak adeta kanıksandırılan bu sorunun adını “Kürt sorunu” olarak adlandırdık, hiç düşünmeden, kafamızı hiç yormadan, biraz kurcalamadan kabul ettik, onayladık ve sonuçta hiç hak edilmediği halde 1-0 geriden başlamak zorunda kaldık.


Sabahattin Talu
sabattintalu@gmail.com