1. Kötü niyetli kadınlar, kanunları kendi menfaatleri için kullanmaktadır. Bunlar, devlet ve kanunlara sırtını dayayarak nafaka ve tazminat almak için türlü entrikalar çevirmekte, devletle, devletin polisi, savcısı ve hâkimiyle âdeta alay etmektedir.
2. Bu oyunlar oynanırken, devlet gerçekten korunmaya ihtiyacı olan kadınlara ulaşamamakta. Gerçek kadına şiddet, perde arkasında devam etmektedir. Çünkü gerçekten şiddet mağduru kadınların çoğu, kocalarını şikâyet etme cüretini gösterememektedirler. Şikâyet etse, eşine gerçekten şiddet uygulayan erkekler, onların dünyasını karartmaktadır. Kocasında şiddet uygulama potansiyeli olmayan kadınlar ise, kocasından korkmadıkları için onlara iftira atmaktan çekinmemektedirler. Bu kocalar ise, kimse tarafından dinlenmemekte, âdeta duyulmaz adam olmaktadırlar. Çünkü onları dinleyen polis, savcı veya hâkim, şiddete pirim vermekle suçlanmaktadır.
3. Aslında ülkemizde ağır şekilde şiddete maruz kalan kadın sayısı azdır. Medyada sürekli oynanan kadına şiddet senaryoları, bazı kadın derneklerinin Türk ailesini yok etmek için kullandığı bir taktikten başka bir şey değildir. Çünkü yasalar, politikacılar ve kadın dernekleri, somut bir delil olmadan yapılan şikâyetleri kabul etmeyen kolluk kuvvetlerini, takipsizlik kararı veren savcıları ve ceza vermeyen hâkimleri mahalle baskısına maruz bırakmaktadır. Eğer hakkında şikâyet bulunan erkeğe işlem yapılmazsa, bunu yapmayanlar, kadına şiddetin çoğalmasının müsebbibi olarak suçlanmakla tehdit edilmektedirler. Böylece haksız yere art niyetli bir şekilde kolluk kuvvetlerine giderek kocasını şikâyet eden kadınların kocaları, adaletsiz bir şekilde cezalandırılmaktadır. Daha doğrusu ceza verilmek zorunda kalınmaktadır. Kadınlar ve kanunlar arasında kalacak ve ezilecek erkekleri kadınlardan ve devletten kim koruyacak? Unutmamalıdır ki bugün verilen haksız cezalara göz yumanların kendilerine veya çocuklarına da böyle iftiralar atılabilir. Sıradan bir vatandaştan cumhurbaşkanına kadar her erkek, bu tehdit altındadır. Ben şiddet uygulamam diye kimse rahat uyumasın. Eşinin bir şikâyeti, insanın hayatını birkaç saat içinde karartabilir.
4. Balzac, der ki: Kadınlar, kafalarına taktıkları bir erkeği istedikleri gibi yönetemezlerse süründüğünü görmeyi tercih edermiş. Erdem sahibi olmayan bir kadın, bir erkeğe sinirlendiği ve hırslandığı zaman o erkeğe zarar vermek için her şeyi yapabileceği, tartışma götürmez. Bugün kadını koruma yasaları ve pozitif ayrımcılık uygulamaları ile mağdur kadınları koruyalım derken, madalyonun diğer yüzü düşünülmeden kötü niyetlilerin önü açılmıştır. Pozitif ayrımcılık, bütün kadınları resen iyi niyetli, bütün erkekleri kötü niyetli olarak kabul etmeyi buyurmaktadır.
5. Kadını baştan mağdur, erkeği baştan suçlu gören kadın derneklerini tatmin edecek ceza kararları, kadına şiddete son verecek mi? Sanki erkeğe yapılan şiddete dair haklı – haksız her suçlamanın mutlaka cezalandırılması gerektiği pompalanmaktadır. Verilen her cezanın şiddeti frenleyeceği sanılmaktadır. Hâlbuki medyada çıkan şiddet olaylarında katil kocanın eşini öldürdükten sonra çoğu defa intihar ettiği göz ardı edilmektedir. Yani ölümü göze alan biri üzerinde hapis cezası ne kadar etkili olabilir? Masum olsun olmasın bazı erkekleri kurban etmek, şiddet yanlısı diğer erkekleri, durduracak mı? Ayrıca haksız yere verilen cezaların vebalini kim taşıyacak?
6. Somut delile dayanmadan verilen her ceza, hukukun temel ilkelerinden masumiyet karinesinin ayaklar altına alınması demektir. Bu uygulamalar, şiddeti yok edemeyecek; ama hukuku bitireceği kesindir.
7. Günümüzde caydırıcı olacağı öngörülen cezalar, pek çok iftiraya ve haksızlığa sebep olmaktadır. Erkekler, haksız itham ve yargılamalarla mağdur edilmeden, gerçekten şiddet gören kadınlara yardım etmenin yolu bulunmalıdır. Aksi takdirde şiddet engellenmeyecek, sadece erkek düşmanı kişiler tatmin edilecektir.
8. Şiddet uyguladığı iddia edilen erkeğe resen verilen ceza, kocasına iftira atan kadının nafaka ve tazminat taleplerine hizmet etmekten başka ne işe yaramaktadır? Devlet, kadınların haksız çıkarlarına alet edilmektedir.
9. Kadına şiddet deyince hepimizin gözünün önüne gözü morarmış kadınlar geliyor. Eh bunu yapan alçak da cezasını çeksin diyoruz. Bu anlayış, insanların hukuka göre değil, bir takım sloganlarla yargılanmasına sebep olmaktadır. Cadılıkla suçlanan kişilerin engizisyonda yargılanması gibi, şimdilerde cadı avı tarzında şiddet faili erkek avına çıkılmıştır. O zaman da kişilerin cadı olduğunu iddia eden kişilere, bunu ispat etme yükümlülüğü yüklenmez, cadı olduğu iddia edilen kişiden böyle olmadığını ispatlanması istenmekteydi. Bugün şiddet faili olarak suçlanan erkekler de bu durumdadır.
10. Erkek ya. Potansiyel şiddet makinasıdır. Kesin yapmıştır. Melek kızcağızlar, hiç iftira atarlar mı?
11. Bu tür kanun ve uygulamalar, Avrupa’da da varmış. Bunlar, Avrupa’da aileyi bitirdi. Bizim sadece ailemizi değil, ırkımızı da bitirir, neslimizi de… Bugün Avrupa’da erkekler bu yüzden evlenmiyor. Çocuk yapmak isteyen kadın, sperm alıp çocuğu doğuruyor. Bu kanun ve uygulamalar, ne kadınların, ne de erkeklerin işine yarayacak. Ancak PKK’nın işine yarayacak. Dağda bitiremediği Mehmetçiği şehirde bitirecek.
12. Her darp şikâyeti için ceza vermek gerektiği düşüncesi, trafik kazası olmasın diye araçların trafiğe çıkmasını yasaklamak gibidir. İnsanların suç işlemelerini önlemek için masumlara ceza vermek, kadınlar ve erkekler arasında tamiri imkânsız sorunlar çıkarmaktan başka bir işe yaramaz.
Dileğimiz pozitif ayrımcılığın bir cinsi korurken diğerini mağdur etmemesidir.
Utanın utanın yetkılıler terorıstlere bıle kanun çıkarıp af getırdınız bu nafaka ödeyemeyen garıbanları ceza evıne Ata Ata geleceklerını bıtırdınız
Gunümüz turkıyesınde ısızlık hat Safa’da oldugu acık ama kadınlar cozumu bulmuş evlen bıkacgun evlı kal sora gıt kendıne bı darp raporu al e nasılsa hskımler arkanda zatı omur boyu suresız nafaka al yan gel yat sayın Fatma sahın bu konuyu duzenleyecem erkeklere magdurıyet oluyo demıştı ama yapmadı suan aysegul ıslamoglu yerıne geldı onuda gorecegız soyadına yakışacak kararlarmı çıkaracak yada hemcınslerıne tarafcılıkmı yapacak esıtız dıyenler nerdesınız hangı mahkeme kapısında erkegınızden para koparmak ıcın dıl dokuyonuz.bu konuya bırılerı el atsa artık kadınlar ulkesıne dondu resmen
İftiraya kim pirim verirse, inşalah ömrü boyunca iftiralardan kurtulamasın ve sonu tez vakite kendisine atılan iftira yüzünden darağacı olsun. Kimse ona inanmasın inşalah.
Kadının kendi kendine zarar verdiğini bizat şahit olduğum halde müvekilim mahkumiyet hükmü aldı. Ve şu an aynı kadın yine kendi kendine zarar vererek hastaneye darp raporu almaya giti. Maksat ne; anlaşmalı boşanmada ev aldırmak ve 2500 tl nafaka almak için müvekilime şantaj uygulamak… Ne acı değil mi?
aynen katılıyorum. şidet karşıtı biri olmama rağmen bu kanunun mağduru olarak içimden eşimi. anasını. babasını. sülalesini doğramak geçiyor ama Alahtan korkuyorum.yapamıyorum. yalnız varya alah onlara öyle bir zalimi musalat etsin ki bana etikleri eziyetin 1000 katını yaşatsın. hani şu duruma düşsünler gerçekten eşinde şidet gören kadın cesaret edipte şikayet bile edemiyor ya aynen bunlarında o duruma düşüp her gün işkenceye maruz kalmalarını
istiyorum. saygılar..
Bu gerçekleri 3 maymunu oynayan yetkililer ne zaman duyacak, görecek, söyleyecek. Kadını şideti sloganlaşmış ilkelerle erkek avına çıkmış koluk kuvetleri ve yargı makamları mı önleyecek?
Yanlış anlamlara müsait çok netameli ve anlatımı zor bir konu seçmişsiniz 🙂
Fakat şu son satırı iyiki yazmışsınız;
-“Dileğimiz pozitif ayrımcılığın bir cinsi korurken diğerini mağdur etmemesidir.”
Yoksa kafanıza nişanla atılan bir sürü kap-kacak ve terliğin havada uçuştuğunu peşinen seyretmekteydim 🙂
İyi sonuçlandırmışsınız, tebrik ederim.
Saygılar.