Erden ÖZKANT

Mersin’in Erdemli ilçesindeki bir tatil sitesinde havuza haşema ile girmesine izin verilmediğini iddia eden 32 yaşındaki bir kadın, site yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunmuş…

Sponsor Bağlantılar

Şortlu kıza dayak haberlerinin ardından gelen bu haber, doğrusu toplumsal bir probleme işaret ediyor… Toplumsal olarak bırakın bizden olmayanlara hoşgörü göstermeyi, tahammül bile edemiyor bazıları…
Kabullenemiyorlar bir türlü herkesin kendileri gibi olmaları gerekmediğini, kendilerinden farklı olanlara hoşgörü göstermeleri gerektiğini veya bunu beceremedikleri durumlarda da tahammül etmeleri gerektiğini…

Gazetelerimizin yazarlarının da bir kısmı böyle maalesef. Bilmiyorlar ya da bilmek istemiyorlar şortlu kıza dayak olayının da haşemalı kadının havuza girmesine izin verilmediği olayın da lanetlenmesi gerektiğini. (Tabi iddialar doğruysa eğer)

Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu her iki olayı da lanetlemesi gerektiğini bilmeden, okuyan dindar insanları provoke eden bir yazı yazmış 13 Ağustos Cumartesi günü “bu da haşemalı havuz problemi” başlığıyla:

Taşıyın ve kaşıyın… Çünkü kaşıdıkça semiriyorsunuz, sesiniz daha gür çıkıyor… Sadece haşemayla havuza girmekle kalmayın; daha iyi kaşımanız için örneğin pop ya da rock müzik çalan barlara gidin… Önce, “Kardeşim burada neden ilahi çalmıyorsunuz. Ben ilahi dinlemek istiyorum. Bu benim en temel hak ve özgürlüğüm” diye maraza çıkartın…

Sonra, bardakilerin neden içki içtikleriyle uğraşın… “Herkes içki içiyor ve bu beni beni rahatsız ediyor. Oysa ben hem içki içmemek, hem de bara gelmek istiyorum” diye mahkemeye gidin… Kaşıyın Sayın Bayan, kaşıyın… Mayolu kadınların tesettür otellerinden içeri adımlarını bile atamadıklarını sakın görmeyin ama! Size “Uzaylı” diyenleri AİHM’e şikâyet edin, fakat… Tesettür otellerinde mayolarıyla, bikinileriyle denize girmeye çalışanlara açıkça “Oro…” denildiğini duymayın! Kaşıyın ama hiçbir yerden eksik olmayın… Louis Vuitton çantalarınızla, Christian Louboutin ayakkabılarınızla, Chanel gözlüklerinizle, abartılı makyajınızla… Ama ille de fosforlu türbanlarınızla Bağdat Caddesi’nde koloniler halinde gezin… Yanınızdan geçen şortlu kızlara küçümseyen bakışlar atın, ama sırf meraktan size yönelen gözlere kafanızı takın! Sadece takmayın; bunu da kaşıyın… AİHM’e götürün, AİHM’e… Kaşıyın hanımefendi…  Ama unutmayın: Camiye şortla girilmez… Sokakta donla yürünmez… Pijamayla bakkala gidilmez…

Bigudiyle alışverişe çıkılmaz… Takım elbiseyle maraton koşulmaz! Havuza gireceksen de kural bellidir: Don değil, mayo giyeceksin…  Bone takacaksın ki saçların suya dökülmesin… Suya atlamadan önce duş alacaksın ve asla işemeyeceksin… Havuzda deve güreşi yapmayacaksın, bağırmayacaksın, kimseyi rahatsız etmeyeceksin… Tüm bunlar, “ortak yaşamanın” gerektirdiği kurallardır…

Ve hiç kimse, “Benim havuzda deve güreşi yapma özgürlüğüm engelleniyor” diye kimseyi dava edemez, AİHM’e gitmeye falan kalkışamaz… Eğer ille de canı deve güreşi yapmak istiyorsa; kendisine özel havuz yaptırır! Ama siz yine de bakmayın bana… Konuyu AİHM’e taşıyın… Taşıyın ve bu iflah olmaz yarayı biraz daha kaşıyın! Havuza ille de haşemayla girmek istiyorsanız, tesettür otellerine gitmeyin sakın… Sizin normal havuza girenlerden neyiniz eksik? Haşemayı da boş verin aslında; allı güllü şalvarınızı ve eteğinizi giyip dalın suya… Yanınıza kalıp sabununuzu ve kesenizi de almayı unutmayın ama! Akşam da diskoda ilahi çaldırın! Kilisede ezan okutturun! İtalyan restoranında çiğ köfte siparişi verin… Otobanın ortasında mangal yapın! Madem kendi mülkünüz; evinizin bahçesinde yağlı güreş turnuvası düzenleyin! Sizin en temel hak ve özgürlükleriniz bunlar Sayın Bayan… Varsın, yerine getiremeyenler düşünsün! Yani, taşıyın hanımefendi… Taşıyın ve kaşıyın! Hem inancınızı yaşayın hem de hiçbir eğlenceden ve sosyal etkinlikten geri kalmayın… Hem bu dünyanın altını üstüne getirin, hem öteki dünyayı garanti edin… Hem Arap, hem Avrupalı olun… İşte bu yüzden siz haşemalı havuz problemini AİHM’e taşıyın hanımefendi… Taşıyın ve kaşıyın… En azından komplekslerinizden kurtulursunuz!

Doğrusu bu yazının tamamını okuyabilen insanları gerçekten tebrik ederim… Hele ki bu yazıyı okuyabilen dindarlarımızı daha bir tebrik ederim. Çünkü büyük sabır isteyen provokatif bir yazı… Evet bu yazarın ilk provokatif yazısı değil bu ama yine de tamamen provokatörlük yapmış bence bu yazısıyla.

Mutlu, yazısında “kaşıyın” diyor ama asıl kendisi yazısıyla kaşıyor, dindarlı kışkırtmaya çalışıyor. Maalesef dindarların bu ülkede son yıllarda yaptıklarından, televizyonlarıyla, gazeteleriyle, otelleriyle, alışveriş merkezleriyle her konuda şaha kalktıklarından habersizce, cahilce yazılmış bu yazı hakkında yazmak ve de söylemek istediğim o kadar çok şey var ki…

Dilim varmıyor, değmez bunun gibilerine diyorum…

Değmez zira insanları aşağılamadan yazı yazmasını bile bilmeyen, at gözlüğü takmış Mutlu gibilere kalem oynatmak boşa vakit harcamaktan öte bir anlam ifade etmez. Ne de olsa ölünceye kadar çıkarmayacakları bir at gözlüğü takarak yola çıkmış provokatör şövalyeler bunlar…