Sevgili Dimitri sizin oralardan buralara haber çok tez ulaşır. Eee düşmanız ya bu nedenle sizin oraları çok dikkatle izliyoruz. Açık yakalayıp çakacağız doksana golü. Son günlerde sizin oralardan isyan kokuları geliyor. Yapmayın, etmeyin Dimitriciğim. Vatan kutsaldır bilirsiniz. Vatana isyan vatan hinliğine oradan da teröristliğe gidiverir. Hem isyan edecek ne var ki? Arda arası birkaç minik kemer sıkma politikası uygulanıyor. Bunu mu dert ediyorsanız?Azıcık örnek alınız bizden. Bakın biz isyan ediyor muyuz? Dimitriciğim kaç kriz atlattık, Allah yukarda bir gün olsun “gık” bile demedik. Vallahi de billahi de hep sustuk. Sesimizi çıkarmayınca ne mi kazandık? Sen anlamazsın bu işlerden. Vatan karşısında suskun olmak parayla ölçülmez. Vatan bizim anamızdır. Bu nedenle anamıza karşı susmanın kazancını hiç düşünmedik. Biz kazancımızı düşünmedikçe anamız da bizi düşünmedi. Anamız grip olsa bizler ekonomik krizle boğuşuyor, tüp sıralarında günlerimizi geçiriyor, her gün kardeş katliamı yaparak günlerimizi geçiriyorduk. Şükürler olsun ki o günler geride kaldı. “Bak, gördün mü Dimitriciğim? Atalarımız asla yanılmaz. “Sabreden derviş muradına ermiş”. Sen de benim ataları dinle, öyle gösteriyle falan olacak iş değil. Evine gir, devletinin koyduğu kurallara riayet et. Sakın ha isyan falan… Sözümü ne için kesiyorsun. İlk önce benim sözümün bitmesini bekle, ardından ne diyeceksen tane tane anlat. Bu ne asilik Dimitri. Ne oluyor sana? Pısırıklık yapacak vaktim yok. Ben, siyasetçilerin hatalarının bedelini ödemek istemiyorum mu diyorsun? Harbiden ayıp ediyorsun. Ya sen ne için benim söylediklerimi anlamıyorsun. Vatan bizim anamız, vekillerde babamız diyorum. Onlar tabii ki hata yapacak. Anamızı çok sevdikleri için bazen böyle yanlışlar yapmaları doğaldır. Bu kadar abartmanın, asiliğin bir anlamı yoktur. Tekrarlıyorum güzel kardeşim.”Sabreden derviş muradına ermiş”

Sponsor Bağlantılar

Sevgili Dimitri sana ülkemden birkaç örnek vereyim de sabrın sonunun ne kadar güzel sonuçlara yol açtığının farkına var. Örneğin; eğitim sistemimiz bir ara çok bozuktu. Üniversiteye giriş sınavında kat sayı sorunu ortaya çıkıyor, öğrenciler (özellikle ilahiyatçılar) mağdur ediliyor istedikleri bölümlere giremiyordular. Biraz sabredince şükürler olsun ki Allah AKP Hükümeti’ni başımıza getirdi. Seksen bir ile seksen bir üniversite getirdiler. Hem üniversite sayımız arttı. Hem de üniversiteler sayesinde seksen bir ilimizin ekonomisi canlandı. İyi olmuş değil mi? Tabii ki iyi oldu Dimitriciğim. Dur! Daha bitmedi kazandıklarımız. Hani katsayı sorunu var demiştim ya, onu da kökten hallettik. Üniversiteye girişte artık herkesin puanı aynı katsayıyla çarpılacak. Sonunda eğitim sistemimize eşitlik geldi. “Seksen bir üniversiteden mezun olanların hepsi işi bulabiliyor mu? Bildiğim kadarıyla sizde işsizlik sorunu var” dediğini duyar gibiyim. Bu konu çok da önemli değil be Dimitriciğim. Önemli olan üniversiteye girebilmek. Eşitlik prensibine uygun şekilde üniversiteye herkesi aldıktan sonra çıkışta işsiz kalmanın bir önemi var mı? Bana soracak olursan çok da önemli olduğunu düşünmüyorum. “İşsiz kalırsan ne yapacaksın? Aç kalırsın kardeşim” diyeceksin biliyorum. Bizim ülkemizi tanımadığın için böyle absürt sorular sorman çok normal. Kardeşim bizim ülkede hiç kimse aç kalmaz. Baktın iş bulamıyorsun, girersin asgari ücretle bir yere ve devam ettirirsin hayatını. Dimitri içinden, “Üniversiteyi asgari ücretle kıt kanaat geçinmek için mi okudun?” demek sana hiç yakışmıyor. Gel seni Müslüman yapalım. Konumuzla ne alakası mı var? Müslüman olduktan sonra beni daha iyi anlarsın. Asgari ücret numaralarıyla dolandırılarak, dini sömürüye kurban verilerek ve üniversiteyi bitirdikten sonra “Ne iş olursa yaparım abi” cümlesi tekrarlayarak mutlu olup, sabretmeye devam etmenin ne demek olduğunu çok çok iyi anlarsın.

Şimdi anladın mı sabrın sonunun nereye vardığını? Hadi bakalım şimdi gir evine, kötü günlerin geçmesini bekle. Eve girdiğinde sakın boş durayım deme. Allah’a dua et ki, size de bizim hükümetimiz gibi değerli, şahsiyetli ve başarılı bir hükümet versin.