Evet, bu gece maçı Fenerbahçe kazanmıştı. Bense o pencereden ölümü anımsamıştım yol boyunca. Kim dur diyebilirdi ki onlara? Onların geceyi farlarıyla aydınlatıp; kornalarıyla kahkahalar atıp; geceyi, onun güzelliğini bozarcasına ve adeta yıldızlara meydan okurcasına onları yetersiz bulma çabalarına girişip; kendi ışıklarını üretmelerine kim dur diyebilirdi ki?
Ama yine bir tezatlık vardı ortada. Onlar sadece geceyi aydınlatarak işledikleri suçla kalmayıp bir de yüzsüzce sabahı karartıyorlardı. Ve evet, ölüm aslında siyah olan değildi. Sarı, kırmızı, yeşil ve lacivertti ölüm. Siyah olan yastı, hiç uğruna sönen ocaklardı siyah olan.
Siyah beyaza, beyaz da siyaha nasıl bu kadar rahat dönüyordu? Bu da demekti ki siyah düşman değildi. Beyazsa dost değildi. İnsanı bir anda yılan gibi sokuverip birden siyaha dönüşebiliyordu.
asıl ben teşekür ederim 🙂
Güzel bir makale teşekür ederim