Mainz,12.10.2012
 
Ülkenin en karanlιk dönemlerinden biri olan 28 şubat ile ilgili Meclis Araştιrma Komisyonuna çağrιlan zevat-ι muhteremlerin kahιr ekseriyeti, tamam yaptιm ama sor ki niye yaptιm? kabilinden kalburla su taşιmaya kalkιşmak gibi „ukalâca“ bazι tavιrlar içine giriyorlar. Tabiki, komisyona verilen ifadelerin basιna yansιyan kιsmιndan hareketle bu hükme varmιş bulunuyoruz.Siyaseten mevta haline gelmiş bulunan eski başbakanlardan sayιn Tansu hanιm kimseden şikayetçi olmadιğιndan bahisle sadece partisinin mağdur edildiği yaklaşιmι ile ne kadar basiretsiz ve ne kadar hamiyetsiz olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. Darbenin „hart“ yerine „soft“ olmasιnι ise (bence bizim ülkemizin daimi felâketi olan) sayιn Süleyman Demirelin sağladιğιnι önemli yazarlardan Hasan Cemal ileri sürmüş. Kimse kιzmasιn kendimi yazdιm kitabιyla göz dolduran Hasan Cemalin de komisyonda yeteri kadar „özeleştiri“ bile yapmadιğιnι öğrenmiş olduk. Zamanιn birinde „darbe olursa dağa çιkarιm“ diyecek kadar demokrat demeçler veren bu zatιn iktidara gelenlerin sadece müslüman olmalarι dolayιsιyla „üst düzey general“ yazιlarιna kalem oynattιğιnι bilmeyen yok. Komisyona gidip ifade verenlerin önümüzdeki dönemler için ibretlik, eğitici yada öğretici hiç değilse „eğlenceli“ bazι beyanlarda bulunacağιna dair beklentilerimizin hepsi boşa çιktι. Komisyona ifade veren zevatιn tamamιna yakιnι kendince bir dünya bahaneler üreterek topu taca atma yolunu tercih ediyorlar.

Sponsor Bağlantılar

Medyanιn kaçιncι kuvvet olduğu konusunda her zaman kadim tartιşmalar yapιldιğι bir vakιa. Klasik ayιrιm ile Yasama, Yürütme, Yargι ve arkasιndan Medya dördüncü kuvvet olarak sιralanιr. Esasen bu sιralama doğru gibi gözükse de sabit değildir. Bizim ülkemizde diğer üç kuvvet ile de ilgili söylenecek çok şey vardιr ama şimdi konumuz bu değil. Dolayιsιyla medya bazen bu kuvvetlerin hepsinin önüne geçer ve bir numaralι kuvvet haline gelir, işte 28 şubat sefahet dönemi de bu zamanlardan biridir. Ülkede silahι, parasι ve makamι bulunan hemen herkes adeta millete karşι kιşkιrtιlmιş ve milletin meşru temsilcilerine karşι adιnι Türk Paravdasιnιn „topyekun savaş“ olarak belirlediği amansιz bir mücadele başlatιlmιştι. Milletin verdiği vergilerle kasasιnι dolduranlarιn tamamι milletin temsilcilerine karşι mevzilenmişti. 28 şubat dediğimiz o karanlιk dönemin üzerinden daha ancak 15 yιl geçti. O şenaat ve denaat dolu günler hâlâ hafιzalarιmιzda, medya denen bu şer odaklarι öylesine kurmaca ve düzmeceler planlιyorlardι ki şeytan bile onlara şapka çιkaracak dereceye ulaşmιştι. Günlerce, aylarca döndüre döndüre yapιlan yalan yayιnlar sağduyulu bir çok insanιn bile kafasιnι karιştιrmaya yetmiş ve hatta Erbakan bağlιlarιnιn bile bazιlarι „şimdi buna ne gerek vardι“ diyecek noktaya getirilmişti.

Komisyona verilen ifadelere baktιğιmιzda bol „ama“ lι ve çok „yama“ lι ifadelere yine tevessül edildiğini görüyoruz. Bu konularda özellikle „andιç“ yahut diğer yollarla darbenin gadrine uğramιş bazι meşhur entellektüellerin derin bir hayal kιrιklιğι içinde olmalarιna şaşιyorum. Bunu yapan laik ama demokrat kesimin anlamadιğι tek şey bu ülkede mebzul miktarda „İslâmafobik“ adam müsveddelerinin bulunduğudur. Hatta bunlara yakιşan en doğru sιfat „İslâm Düşmanι“ sιfatιdιr. Bu ifadelerin içinde bence en doğru olan yaklaşιm medyanιn „emirle“ bu işi yapmadιk ifadesidir. Evet buna ben de yürekten inanιyorum, zira buna gerek yoktu. Bizim medyamιzda bugün bile yeteri kadar „darbesever“ kalemler ve köşeler bulunmaktadιr. Hele hele iktidara kendini müslüman olarak tarif edenler gelecekse onlar için ülke işgal edilsin daha iyi. Bu kadar da değil canιm demeyin evet bu kadar ve hatta daha fazlasι bile var. Mesele sadece ve sadece „İslâm düşmanlιğι“ ve „çιkar çarklarι“ meselesidir.

Zamanιnda medyanιn sefil cehennemine odun taşιmakta pek mahir olan meşhur 5`li çetenin ilgilileri de komisyona ifade vermişler. Elbette herkesin bizim gibi gazetelerden okumakta olduğu ifadeleri buradan tekrar edecek değilim. Genel geçer ifadeler bir yana bir zamanlarιn kudretli sivil çete generali Bayram Meral denen kerâmeti kendinden menkul herif, bιrakιn özeleştiri yapmayι şimdi hayatta bulunmayan insanlarι töhmet altιnda bιrakmaya matuf ifadeleri pişmiş kelle gibi sιrιtarak anlatmιşa benziyor. Neymiş efendim bizim sivil ve kudretli generalimiz zamanιn başbakanι merhum Erbakan`a : „Efendim ipleri biraz gevşek tutun şu şu kişileri de kabineye sokmayιn“ diyerek esasen uyarιlarda bulunmuş. Tanιdιğιm kadarιyla ikili ilişkilerde gayet nazik bir insan olan Erbakan muhtemelen bu küstah adama bile belkide saatlerce dil dökmeye çalιşmιştιr. Halbuki böylesine küstah bir yaklaşιma verilmesi gereken en güzel cevap; „hadi ordan, sen de kim oluyorsun terbiyesiz herif“ şeklinde olmalιydι. Ama tabi zamanιn ruhu diye bir olgu dan da bahis açmak durumundayιz. Nitekim bizim o günlerde çok iyi gördüğümüz ama bazιlarιnιn ancak bu yeni ortaya saçιlan „inci“ ler sayesinde anlamakta olduklarι tek gerçek bu ülkenin sahibi olma iddiasιnda bulunan bir avuç „putlu ve mutlu azιnlιğιn“ müslümanlara yaşama hakkι tanιmama kararlιlιğιndan ibarettir.

Ülkemizde yaşanmιş olan diğer darbelerin hemen hepsinde basιn genellikle darbeden sonra „şakşakçιlιk“la yetinirken 28 şubat darbesinin bizzatihi „zeminini“ hazιrlamιş ve bu konuda çok mâhirane tezgâh ve komplolar ile „başat“ rol oynamιştιr. Ancak medya mensuplarιnιn bence çoğunun gönüllü olarak iştirak ettikleri bu eylemin bazι elebaşιlar hariç yine de „ceza davasι“ konusu yapιlmamasι gerekmektedir. Zaten şu andaki mevzuat gereği böyle bir imkân da bulunmamaktadιr. Zira bu tür eylemler ahlâka muhalif eylemlerden sayιlmasι gerekir. Medyanιn bu tür rezillikleri kendi kurum ve kuruluşlarι yoluyla denetlemesi ve darbe şakşakçιlarιnιn kendiliğinden elimine edilmesi ideal olan yol dur. Fakat bizim ülkemizde neyazιk ki böylesi denetim yollarι da bulunmamaktadιr. Bu durumda mevcut darbecilerin en azιndan toplum huzurunda milletten „özür“ dilemeleri gerekir. Ancak görünen o ki ülkeyi batağa sürükleyen o meşùm kalemlerin yahutta patronlarιn hiç biri özür dilemek bir yana yaptιklarι denaat ve şenaatlerin ha ki haklι olduğu kanaatini uyandιracak bir takιm ifadeler vermek suretiyle küstahlaşabilmektedirler. Komisyon soruyor: Bunlarι bunlarι yaptιnιz mι? İfade yahut bilgi veren zamanιn kudretli sivil generalleri tek tek cevap veriyorlar: „Yaptιm ama sor ki niye yaptιm?

Niye yaptιğιnι sokaktaki adam bile biliyor da komisyon da bulunan vekiller mi bilmeyecek be ahmak adam. Elbette ki bu ülkede yediden yetmiş yediye herkes sizin bu ülkenin başιna bu belâyι sadece ve sadece „menfur menfaatleriniz“ için sardιğιnι biliyor. Neden halâ maval okumaya devam ediyorsunuz. Allahtan korkmadιğιnιza şüphemiz yok da siz hiç bu milletten de utanmaz mιsιnιz? Cevap
veriyorum: Allahtan korkmayanιn kul dan utanmasι beklenmez.

Darbe ve Muhtιralarι Araştιrma Komisyonunun bir yaptιrιm yetkisi yok ama yine de buradan çιkacak kapsamlι bir raporun şecaat arzedeyim derken sirkatini söyleyen „merdi kιptilerin“ ipliğini pazara çιkarmasι ve hem de mevzuatta yerini korumakta olan darbe ürünü yasa, yönetmelik ve genelgelerin behemahâl temizlenmesi için önemli bir yol haritasι ortaya koyabilecek olmasι bakιmιndan gayet ciddiye alιnmasι gereken önemli bir vazife olduğunu düşünüyorum. Bu tutanaklarιn yayιnlanmasι bile çok önemli bir hizmet olacaktιr.

Son olarak şu kadarιnι ifade edelim ki, görünen o ki sefil dönemin „karanlιk figürleri“ hesap vermeyecekleri gibi en ufak bir pişmanlιk göstermek niyetinde bile değiller. Ülkenin ve insanιmιzιn devasa acιlar yaşamasιna sebebiyet verenlerin halen küstahça tavιrlar takιnmalarι karşιsιnda onlara hiç değilse „Canιnιz Cehenneme“ deme hakkιmιz olduğunu düşünüyorum. Üstelik bu sadece bir hak değil aynι zamanda bir sorumluluktur. Kim olursa olsun ve hangi saikle olursa olsun millete düşmanlιk edenlerin millet vicdanιnda affedilmeleri mümkün değildir. Millet vicdanιnda mahkum olmaktan daha büyük bir cezanιn bu dünya için mümkün olmadιğι ise ortadadιr.

Baki Selam Ve Saygιlarιmla.

Ömer Erdem
Mainz/Almanya