Müslümanlar arasında üç aylar deyimi; Recep, Şa’ban ve Ramazan aylarına verilmiş bir isimdir. Üç aylar deyince bir müslümanın aklına ilk gelen Recep, Şa’ban ve Ramazan  Şerif ayları gelir. Bir müslümanın bu bereketli ayların önemini kavrayıp onlara gereken değeri verdiği zaman dünya ve ahiretini ihya etmiş olur. Sevgili Peygamberimizin şu mübarek duasında bu incelikleri kavramak mümkündür.
Yüce Peygamberimiz (sav) Efendimiz, mübarek Recep ayı girdiği zaman şu mübarek duasını okumayı arttırırdı:

Sponsor Bağlantılar

Okunuşu: “Allahümme barik lena fi Recebe ve Şa’bane ve belliğna Ramazan”

Anlamı: “Allah’ım! Bizim için Recep ve Şa’ban aylarını bereketli kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır.”

Yani, bu faziletli günleri ibadetle değerlendirelim ki, bereketlenmiş, ahiret hayatımız için azık biriktirmiş olalım. Dua’nın işaret ettiği gerçek budur.

Allah Teala, mümin-müsliman kullarını affetmek için sebepler, bahaneler, aylar, günler, mevsimler, geceler, saatler ve dakikalar yaratmıştır.

Yüce Allah, bazı günleri bazı günlerden üstün ve faziletli kılmış. Bazı geceleri bazı gecelerden daha değerli ve kıymetli yaratmış ve bazı zamanları, bazı zamanlardan üstün ve değerli kılmıştır.

Bütün bu hikmet ve incelikleri, bu gizli durumları biz kullarının yararlanmaları için yapmıştır.

Cenab-ı Hak, istemiş ki, kullarını bahanelerle bağışlasın. Evet, Cenab-ı Hak, Zümer Suresi’nde şöyle buyurmaktadır:

Anlamı: “Ey Resulüm! Ey sevgili Habibim!Benim tarafımdan de ki, ey günah işlemekle nefislerine karşı israfda bulunan (haddi aşmış) kullarım! Allah’ın rahmetinden (sizi bağışlamasından) ümidinizi kesmeyiniz. Çünkü Allah Teala, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, Gafur’dur = Çok bağışlayıcı, bağışlayandır. Rahim’dir = Çok esirgeyen, merhamet sahibidir.”

En büyük israf, ömür sermayesini boşa harcamak, ömrünü boşa geçirmektir. İnsan boşa harcanan parayı belki kazanabilir. Fakat boşa geçen ömrünün bir dakikasını bile; binler, yüz binler harcasa yine de geri alamaz. İşte Ayet-i Kerime’de bu gerçek dile getirilmektedir.

Günah yükünün altında ömür sermayesini boşa tüketen hak için kardeş! Allah’ın rahmet denizine dalmalısın ve boşa geçmiş ömürlerini hatırlayıp tevbe etmeli ve bu rahmet denizinden faydalanma yoluna koşmalısın.

Unutma ki, üç aylar dediğimiz günler, Allah Teala’nın rahmet denizinin coştuğu mübarek günlerdir. Ömürlerini boşa geçirmiş kimseler kendilerine gelip bu rahmet günlerinden yararlanmalıdır.

Bu rahmet günlerinden, bu mübarek üç aylardan ve mübarek gecelerden faydalanmak isteyen müslüman, önce günahlarından tevbe etmeli, tevbekar olmalıdır.

Tevbekar olan bu müslüman, bırakmış, yapamamış olduğu ibadetlerini yapmaya koyulmalıdır, kılmadığı namazlarını kaza etmelidir. Tutamadığı oruçlarını kaza etmeli (tutmalıdır).

Bu mübarek günlerde bol bol dua ve zikirlerle ve tevbe-i istiğfarlarla meşgul olmalıdır.

Yani, bol bol, “Estağfirullahel-aziyme ve etubü ileyh” demelidir. Bu duaya Tevbe ve istiğfar denir. Günahlardan kurtulmak isteyen buna devam etmelidir. Günah olan hal ve hareketlerden de uzak durmaya gayret etmelidir.

Bu mübarek üç aylara, gelecek sene kimin yetişip kavuşacağı hakkında elde bir senet, bir mukavele yoktur. Onun için bu kavuştuğumuz mübarek üç ayları fırsat bilip ibadet ederek ihya etmeliyiz.

Sevgili Peygamberimiz üç ayların birincisi olan Recep ayına girdiği zaman bol bol şu duayı okuyarak Cenab-ı Hak’tan yardım ve lütfunu dilerdi.

Okunuşu: “Allahümme bariklena fi Recebe ve Şa’bane ve belliğna Ramazan”

Anlamı: “Allah’ım! Receb-i Şerif ve Şa’ban-ı şerifi hakkımızda mübarek kıl ve bizi Ramazana ulaştır.” demektir.

Üç aylara ulaşmanın kıymetini bilmeli ve üç ayları değerlendirmeliyiz. İşte o zaman üç aylar mübarek ve bereket vesilesi olmuş demektir.

Yüce Peygamberimiz, duasında bizlere bu gerçeği öğretmektedir. Üç aylara kavuşan bahtiyarlar, bu duayı her gün en az üç kere veya yüz kere dualarında ve namazlarından sonra ve tüm ibadetlerinden sonraları okumalıdır. “Receb ve Şa’ban” ayları bereketli olunca, hele hele bu bereketle Ramazana kavuşunca, artık o kişi cennet ehli olmaya namzed olmuş demek olur.

En büyük bahtiyarlık, eline geçen fırsatı (yani, fazilet ve iyiliğe vesile olacak bu bereketli zamanları, üç ayları) değerlendirmektir diyebiliriz. Bu günler manevi kazanç günlerimiz olmalıdır. Bu hususta ise, Cenab-ı Hak’tan yardım dilemek gerekir. Onun için bol bol: “Estağfirullahel – Aziyme ve etubü ileyh” demeli günde bunu en az yüz defa söylemelidir. Ve “Allahümme barik lena fi Recebe ve Şa’bane ve belliğna Ramazan. Vahtimlena bil’imani ve yessir lena bilkur’an.” diye ilave etmelidir. Çünkü Receb-i Şerif’in ve Şa’ban-ı Şerifin feyzü bereketinden faydalanan ve Ramazan-ı Şerife ulaşan bir müslüman, Ramazan-ı Şerifin rahmetinden, mağfiretinden yararlanmış ve Cehennemden kurtuluş beratını da hak etmiş demek olur. Efendimiz Aleyhisselamın bu hususta müjdeleri bulunmaktadır. Efendimiz (Aleyhisselam): “Ramazan ayının evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden azad (kurtuluş)tur” buyurmuşlardır.