YA YARIN OLMAZSA, YA YARIN SEN OLMAZSAN…

Hayatta sürekli bir şeyleri erteler durur insanlar. Bir şeyleri tercih ederken aslında bir şeylerden de vazgeçmiş olurlar.
Nasıl olsa sürekli ailemleyim, nasıl olsa sürekli arkadaşlarımlayım, nasıl olsa, nasıl olsa… diyerek en sevdiklerimizden neleri esirgediklerimize ne demeli.

Sponsor Bağlantılar

Ya; “Bugün olmadı yarın yaparım, bugün söyleyemedim yarın söylerim.” Diyerek koca bir ömrü ertelediğimize nasıl bir mazeret bulunur.

Yarına erteleyişlerin sebebi ne olabilir? Yarın var mı? Bunu bilebilir misin?

YA YARIN OLMAZSA, YA YARIN SEN OLMAZSAN.

Sabah kalktığımız da gözümüzü alan güneşe gülümserken, annemize, kardeşimize bir günaydını çok görüyoruz. Bizi bekleyen arkadaşlarımıza kavuştuğumuzda sıradan bir “nasılsın” diyoruz. Onun gözümüzün içine bakarak “bir derdim var paylaşabilir miyim?” diyen çırpınışlarını görmemezlikten geliyoruz. Ağzından bir iki kelimeye karşılık “haklısın, haklısın” deyip geçiştiriyoruz. “Nasıl olsa sürekli beraberiz, günler çuvala girmedi ya yarın dinlerim” diye mi düşünüyoruz?

YA YARIN OLMAZSA, YA YARIN SEN OLMAZSAN.

Kardeşimiz sevildiğini duymak için bize nazlandığında, bizimle eğlencenin tadına varmak için maç yapmak istediğinde “git başımdan şuan çok yoğunum yarın oynarız” diyerek onu üzdüğümüzün bile farkında olmayız. Nasıl olsa yarın telafi edeceğini düşünüyorsun.

YA YARIN OLMAZSA, YA YARIN SEN OLMAZSAN.

Bahar yağmuru yağdığında, yağmurdan kaçarcasına iki adımlık yerlere şemsiye ile gidiyoruz. Ya yağmuru tekrar görme fırsatımız olmazsa.
Ya o yağmurda deli gibi ıslanma şansını bir daha yakalayamazsak.

Engelli birisini gördüğümüzde ”en azından benim bacaklarım var. Bundan sonra işe olsun yürüyerek gitmeli ve bu güzel havaların tadını çıkarmalıyım” diye düşündüğümüz halde yarınlara ertelemelere ne demeli. Ya yarın sen yürüyemezsen.

Sürekli tercih yaparız ama başka tercihlerden vazgegeçeriz neden? Bizi ekrana mahkum eden dizilerden arkadaşlarımızın kulakları name ile dolduran o sohbetlerden vazgeçiyoruz. Yarın giderim, yarın telafi ederim düşüncesine sığınarak.

YA YARIN OLMAZSA, YA YARIN SEN OLMAZSAN.

“Zaman benim için çok değerli” diyerek hasta olan komşumuzu ziyarete gitmiyoruz. Hangi zamanı kimden çalıyoruz. Sokakta etrafa bakmadan öylesine yürüyoruz. Ötüşen kuşları, yeşeren ağaçları, açan çiçekleri, bize gençliğimizi hatırlatan maç yapan mahallenin çocuklarını fark etmeden öylece geçiyoruz.
Bütün bunların farkına yarın mı varmayı düşünüyorsun?

YA YARIN OLMAZSA, YA YARIN SEN OLMAZSAN.

Hayatımızın büyük bir bölümü koşuşturma içinde geçiyor. Yetiştirilmesi gereken işler, yetişilmesi gereken toplantılar, yetişilmesi gereken diziler… Peki ya yetiştirmeye çalışırken yetiştiremediklerimiz. Ya kaçırdıklarımız, ne olacak! Yarın mı halleder, telafisini yaparsın!

YA YARIN OLMAZSA, YA YARIN SEN OLMAZSAN.

Bir gün geri dönüp baktığımızda her şey için çok geç olacak. Ve biz muhtemelen eli boş bir şekilde öylece ortada kalacağız. Elimizde kalan sadece pişmanlıklarımız. Belki de pişmanlıklarımızı yaşayacağımız bile olmayacak. Artık ertelemelerden vazgeç.

Dün geçti,
Bugün ise can çekişmekte,
Yarın var mı?
Olmayacak belki de…

Nurcihan Ayaltı / Samsun
26.05.2010 Samsun Devlet Hastanesinin Bahçesinde Yazılmıştır.