Öyle ya da böyle bir kucakta açıyoruz gözlerimizi hayata… Başta yaşanılabilir sandığımız, büyüdükçe yanıldığımızı anladığımız… Alışmaya çalışıyoruz. Henüz herkesin temiz olduğunu sanıyoruz, insanlara güvenmek için düşünmemiz gerekmiyor… Güveniyoruz… Çok geçmeden en yakınımızdan bir darbe yiyoruz…

Sponsor Bağlantılar

Başlarda büyük yeminler ediyoruz, bir hayli üzülüyoruz ama yine de güveniyoruz onlara. Sanki hiçbir şey olmamış gibi içimizdeki her şeyi döküyoruz.

Ve hayatın bir sillesi daha… Her şeye tövbe ediyoruz, yalnız olmak pahasına her şeyden vazgeçiyoruz. Daha az mutsuz olacağımıza inanıyoruz… Herkese, her şeye tepkiliyiz… Uzun süre yalnız devam ediyoruz yolumuza… Hayatımıza türlü insanlar giriyor fakat biz kabullenemiyoruz bir darbe daha yemeyi! Korkuyoruz, başlamadan bitiriyoruz çoğu şeyi…  Artık ne güvenebiliyoruz ne de sevebiliyoruz…

Yalnızlığa alışmak zor geliyor ama neye alışılmamış ki? “Elbet buna da alışılır” larla kendimizi avutuyoruz. Hiç ummadığımız bir anda karşımıza biri çıkıyor… Önce yadırgıyoruz, hırçın davranıyoruz, istemiyoruz hayatımızda kendimizden başka kimseyi… Bu zamana kadar yalnız yürüdüğümüz kilometrelerce yolu bundan sonra da yalnız yürüyebileceğimize inanıyoruz… Ama yapamıyoruz…

Gün geliyor, âşık oluyoruz… Küçük kıvılcımlarla başlayan bu aşk kocaman alevlere dönüşüyor gün geçtikçe… Bağlanıyoruz, tek bütün, tek vücut oluyoruz… En dolu kahkahalarımızın arasında, insanlara güvenemediğimiz zamanlar geliyor aklımıza… Korkuyoruz yine bitmesinden. Ama düşünmemeye çalışıyoruz, oluruna bırakıyoruz… Çünkü bir kez daha yalnızlığa alışacak gücümüz yok, bir süre bazı şeyleri görmezden gelmeyi başarıyoruz…

Ama çok geçmiyor, yine her şey eskiye dönüyor… Bitmez dediklerimiz bitiyor, artık sabrımızın kalmadığını farkına varıyor, yorulduğumuzu hissediyoruz…

“Hayat ne güzel olurdu her şey başladığı gibi sade ve masum bitseydi eğer…”

Kendini kimseye teslim etmemeliymiş insan… Arkasından vurulan yine sen olurmuşsun! Benim için önemli olan yine benmişim…

İhanetlere sonsuz teşekkürler… Kızmamalı sahte aşklara, karaktersiz insanlara… İnsan ancak bu şekilde değerini anlayabilirmiş… Ve sadece çektiği acılar olgunlaştırırmış insanı…