Sözlü kültür ürünlerinin en önemlilerinden olan masallar, hoşça vakit geçirmeye vesile olma dışında birçok işleve sahiptir. Bunların bir millet için en önemlisi “kültür taşıyıcılığı” işlevidir. “Binbir Gece Masallarının Yeniden Yayınlanması Dolayısıyla” adlı çalışmasında Şeref Boyraz masalların, geçmişin değer yargılarının ve kültürel unsurlarının önemli bir taşıyıcısı olduğunu ifade ettikten sonra sözlerine şöyle devam eder: “Ignacz Kunos, masalları ‘her milletin ayine-i devranı’ olarak görmekte ve bu ‘ayineye bakacak olursak hem eskilerin ibadetlerini hem kadim vakitlerimizin ahlakını da görmüş oluruz’ demektedir.Kunos’un bu sözleri de, masalların, geçmişin düşünce sistemini, etik kurallarını, değer yargılarını ve diğer kültürel unsurlarını geleceğe taşıdığını vurgulamaktadır. Masallar, işte bu taşıyıcılığı sayesinde kültürde sürekliliğin sağlanmasına katıda bulunmaktadır. Kültürel sürekliliğin kesintiye uğramasının insan açısından doğuracağı sonuçları düşünecek olursak masalların değerini daha iyi anlamış oluruz” (Boyraz 2002: 249).

Sponsor Bağlantılar

Konuyla ilgili olarak Nilgün Çıplak da “V. Propp’un Masal Çözümleme Metodu” adlı makalesinde şu ifadelere yer verir: “Çeşitli özellikleriyle büyük küçük herkesin ilgisini çeken masalların, insanın ve toplumun anlaşılmasını sağlamada önemli bir rolü vardır. Şöyle ki, masal anlatıcısı, günümüz hikâye ve romanında olduğu gibi, maslın kişilerini bir düşünce ve duygu kalıbı olmaktan çıkararak, belirli bir zamana ve yere bağlı olmasa da az çok kültür birliği oluşturmuş bir ülke üzerinde yaşayan, bir ‘dünya görüşü’ne sahip insan tiplerini yansıtır. Bu bakımdan masalcı, sadece kişileri canlandırıp konuşturmakla kalmaz, kendi toplumunun dilini konuşturur, bu toplumun sevinç ve dertlerini, şakalarını çeşitli şekillerde dile getirir1 (Çıplak 2005: 127).

Yukarıdaki ifadelerden de anlaşıldığı üzere masallar bir toplumun değer yargılarını, serüvenini dünden bugüne taşımada köprü görevi üstlenmiştir. Bir masalın birçok varyantının olması da ancak bununla izah edilebilir. Zira her anlatı yeni bir yaratma olduğuna göre masalların da anlatıldığı her yörede oranın kültürel değerleriyle bezenip şekillenerek yeni bir anlatı haline gelmesi kaçılmaz olacaktır.

Günümüzün masalları olarak karşımıza çıkan çizgi filmlerde de işte bu amaca hizmet edilmektedir. Masalların eğitim işlevinin yardımı ile sentezlenerek sunulan kültürel değerler çocuklara da kültürlenme, kültürel bilince ulaşma noktasında önemli katkılar sağlamaktadır. Bu kültürel öğelerin başında olan ve belki hepsinin bağlandığı olgu “dil öğretimi”dir. Kültürü öğrenme daha doğru bir ifadeyle kültürlenme ancak “dil” ile mümkün olacaktır. Masalların ve dolayısıyla çizgi filmlerin bu konudaki işlevi göz ardı edilemez bir gerçektir. Halit Karatay, “ Dil Edinimi ve Değer Öğretimi Sürecinde Masalın Önemi ve İşlevi” isimli makalesinde sözlü kültür ürünlerinin amacı ve önemi içinde “dil öğretimini” gösterdikten sonra masalların işlevleriyle ilgili Willam Bascom’un tasnifine2 yer verir. Dört maddede yapılan tasnifin ikinci maddesi “değerlere toplum kurallarına ve törelere destek verme”, üçüncü maddesi ise; “eğitim; kültürü gelecek kuşaklara aktarma” şeklindedir. Karatay ayrıca, Bascom’un folklorün temel işlevi olarak kişinin toplumda kabul edilen değer yargılarına uymasını sağlama va bu değer yargılarını gelecek kuşaklara hizmet etme şeklindeki yorumuna da yer verir.

Yukarıdaki ifadelerden anlaşılacağı üzere masalların doğdukları kültürü taşıma görevi üstlenirken bu görevi dilin kullanımındaki en güzel örneklerini vererek yapar. Halit Karatay’ın şu ifadelerine bakalım: “İyinin, doğrunun ve güzelin üstünlüğü onaylanırken çocuk da farkında olmadan iyiye, güzele ve doğruya yönlendirilir. Masallardaki bu zenginlik çocukların ilgisini çeker ve onlarda dil öğretiminin temel becerileri olan anlama ve anlatma becerilerinin edinimine önemli oranda katkı sağlar. Okulöncesi dönemde masallar aracılığıyla çocuğa, dinleme-anlama ve konuşma-anlatma becerileri edindirilir; olayları ve çevreyi algılama ve kendini ifade etmek için çocuğun kelime hazinesi geliştirilir” (Karatay 2007: 472).

Masalların dil ve dolayısıyla kültür edinimindeki katkısı üzerine Muhsine Helimoğlu Yavuz’un şu ifadesi de aslında hiçbir açıklamaya gerek bırakmadan durumun önemini anlatıyor: “Bir insan anadilini; anlatımı ikilemeler, benzetmeler, uyaklar, deyimler, atasözleri vb. gibi konuşma dilinin bütün incelikleriyle zenginleştirilmiş masallardan daha iyi, sözlü veya yazılı hangi edebiyat ürünü öğretebilir ki?” (Yavuz 2009: 158).

Bütün bu açıklamalar gösteriyor ki, masallar bir çocuğun ruhsal gelişiminden kültürel gelişimine kadar birçok yönünü geliştirmektedir. Peki, bu çizgi filmlerde nasıl kullanılmaktadır? Bunu çalışmamızın konusu olan Caillou çizgi filminden yola çıkarak izah etmeye çalışalım.

Çizgi filmlerin ülke sınırlarını aşıp başka ülkelerde de beğenilmesi elbette o ülkenin başarısıdır. Bu başarıya ulaşmak da verilen mesajlarda evrenselliği yakalayabilme ölçüsünde gerçekleşir. Örneğin Caillou tüm ülke milletleri için önemli olan “aile” kavramı üzerinden mesajlarını vermeyi istemiş ve bunda da başarılı olmuştur. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi yani. Fakat gözden kaçırdığımız bir gerçek var ki, o da her milletin kendine has hasletlerini bu ürünlere nakşediyor olması gerçeği. Kanada menşeli Fransız yapımı bu çizgi filmden evrensel iletileri bir yana bırakırsak kalanlar işte bu milletlerin kendine has kültürleri olacaktır ve bu çocuklarımızın zihnine istesek de istemesek de aktarılacaktır. Bunu en genel evrensel olgulardan biri olan aile ilişkilerinde bile çok net görebiliyoruz. Şimdi bu söylediklerimize çok basit birkaç örnek verelim: Mesela bizim “dede”miz burada “büyükbaba”, “babaannemiz” ise “büyükanne” olarak çıkıyor karşımıza. Oysa çocuklarımız bu küçük görünen ayrıntıyı çok çabuk fark edebiliyorlar. Daha önce başka bir vesileyle 3 yaşındaki bir çocuğun “Caillou’nun annesi var, Keloğlan’ın anası var” tespiti bu tezimizi destekler nitelikte sanırım. Çocuklarımızın büyüklerine teyze, amca gibi hitapları burada “Bay…, Bayan…” şeklinde öğretiliyor çocuklarımıza. Mesela öğretmene adıyla hitap edildiğini ilk defa burada gören çocuklarımız var (Demir 2011). Bunun dışında yukarıda, atasözü, deyim gibi kültürümüzün, dilimizin vazgeçilmez unsurlarının en iyi masallarla öğretildiğini söylemiştik. Oysaki bize ait olmayan bu çizgi filmde bu zenginliklerden de mahrum bırakılıyor çocuklarımız. Giyim, yemek gibi önemli kültür öğeleri de alışık olmadığımız şekilleriyle zihinlere iletiliyor. Buna dini kimi nitelikleri -dua gibi- de eklediğimizde bilinçsizce gerçekleşen kültür yozlaşmasından bahsetmek kaçınılmaz olacaktır.

Böyle bir durum çizgi filmi sunan millet için, kültürü tüm dünyaya tanıtmak adına önemli ve hatta başarılı bir adım olarak gözükebilir. Fakat biz buna kendi açımızdan bakınca ortada çok önemli bir sıkıntının olduğunu görüyoruz. Biz tüm dünya kültürleri
içinde zenginliği ile önem arz eden bir ülkeyiz. Dolayısıyla bu olumsuz durumu eksikliklerimizi görmek adına fırsat bilmeli ve en kısa zamanda kalıcı çözümler üretmeliyiz.

Yalçın ve Aytaş’ın birlikte kaleme aldıkları “Çocuk Edebiyatı” isimli eserde bulunan şu ifadeler de söylemek istediklerimizi açıklar niteliktedir: “İletişim teknolojileri ile birlikte çocuk edebiyatı çalışmalarının televizyon, video, bilgisayar ve internet kanalıyla bütün dünyaya yayıldığını unutmamamız gerekir. Çocuklar artık yatak odalarında her türlü çocuk filmini, bilgisayarlar yardımıyla izleyebilmektedirler. İnternette açılan masal sayfalarında interaktif bir sistemle çocukların masal dünyasında gezdirildiği görülmektedir. Zamanla çocukların yine bilgisayarda, istedikleri masalların dünyasına kendilerini hazırlayarak sanal bir biçimde bu ortamda gezinebilecekleri de düşünülürse, hem özgün hem de sanat değeri dünyanın en iyileri arasında yer alan masallarımızın tüm dünya çocuklarının ruhlarında ve hayal dünyasında yaşamasını sağlamalıyız” (Yalçın vd. 2008: 64).

Bütün bu söylenenler de gösteriyor ki, bizim kültürümüzü yaygınlaştırmak ve hatta dünya kültürüne dâhil etmek için malzeme gibi bir sıkıntımız yok. Sıkıntı, bu malzemeyi doğru zamanda, doğru şekilde ambalajlayıp sunamayışımızdır. Bu konuda ehil isimlerin yönlendirmesi ile teknolojinin nimetlerinin birleşmesi hayal bile edemeyeceğimiz güzel sonuçların ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Fakat bunu önce bizim istememiz ve olacağına inanmamız gerekmektedir.

BİZ KAYBETTİK ONLAR BULDU, KELOĞLAN DA CAİLLOU OLDU

T.C. CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANA BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS ÖDEVİ
____________
1 Konuyla ilgili geniş bilgi için bkz.: (Boratav 1998: 14)
2 Geniş bilgi için bkz.: (Bascom 1963)