Kapıya gelen herkes kimliğini gösterip içeri giriyordu. Hasta ve cılız Bay Adalet de saraya girecekti. Kapıya geldi ve ben adaletim dedi. İçeri girmek istiyorum. Güvenlikçi lütfen kimliğinizi gösteriniz dedi. Beni tanımadınız mı, ben adaletim. Hani şu mülkün temeli olan… dedi adalet.
Güvenlikçi yine kimliğini istedi. Bunun üzerine kimliğini gösterdi Bay Adalet. Buyrun işte, yalan söylemem ben, dedi. Güvenlikçi kimliğe baktı ve telsizle, o, burada içeri girmek istiyor ne yapayım diye sordu. Bay adalete biraz beklemesini söyledi. Bay Adalet birkaç dakika bekledi ve tekrar içeri girmeye yeltenmişti ki etrafı polislerce sarıldı. Sessiz kalma hakkınız var Bay Adalet dedi, bir polis. Ancak konuşacağınız her şey mahkemede aleyhinizde delil olabilir. Siz ne yapıyorsunuz? Ben adaletim ve bu adliyeye girmek istiyorum diye haykırdı adalet ama aldıran olmadı. Polisler adaleti kıskıvrak yakalayıp polis merkezine götürdüler. Sorgusunda sessiz kaldı. Savcılığa sevk ettiler. Savcı onu tanımadı. Ben adaletim deyince ben de başbakanım dedi savcı. Ardından mahkemeye çıkartıldı Bay Adalet. Suçu adliyeye girmeye çalışmaktı. Hakimin arkasında şöyle yazıyordu: Adalet mülkün temeliydi…
ne adiler ne üçkağıtçılar girerde adalet giremez çivisi cıkmıs