T.C İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM FAKÜLTESİ
SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ

Alfabenin Tarihi ve Türklerin Geçmişten Bugüne Kullandıkları Yazı Sistemleri
Erdal DULKADİR

Sponsor Bağlantılar

Giriş

İnsanlık var olduğu günden itibaren her zaman bir değişim ve gelişim içerisinde olmuştur. Bir takım ihtiyaçlar, gereklilikler, merak ve bazen de tesadüfler sonucu insanoğlu yaşadığı dünyada işine yarayacak, hayatını kolaylaştıracak bir şeyler keşfetmiştir. Sonrasında bu keşif ve icatlar nesiller boyunca diğer insanlar tarafından derinleştirilip geliştirilmiştir. Tekerlekten, at arabasına, at arabasından otomobillere günümüzde uçaklara kadar olan serüven… Hesap makinasından, bilgisayarlara ve sonrasında akıllı telofonlara… Bunlar gibi hepsi birbiriyle belli ölçülerde ilişkili olan binlerce değişim ve gelişim unsurunu örneklendirebiliriz.

Bu gün kullandığımız bilgisayar programlarında, akıllı telefon uygulamalarında ve beyinlerinde bir takım kodların yüklü olduğu tüm makinalarda kullanılan sisteme “yazılım” denmektedir. Yazılımın  “yazı”, yazının sistemleştirilmiş halinin dil ve alfabe olduğunu biliyoruz. Bu da gösteriyor ki; bilgisayarlardan, tıbbi cihazlara, ev eşyalarından, uzay araçlarına; hepsinin temelinde “yazı” vardır. Yani milattan önceki yıllarda bir takım cisimleri simgeleyen sembollerin taşlara veya başka yerlere çizilmesiyle başlayan daha sonra kağıt üzerine konuşulan dillerin kaydedilmesiyle devam eden “yazı”, bu gün sadece kitap, gazete, dergilerden ibaret olmayıp,  insanlığın gurur duyduğu tüm eserlerinin temelinde bulunmaktadır. İfade etmek istediğim şu ki;  ismi söylendiğinde kağıt ve kalemi akla getiren yazı, aslında dünyanın temel ve tepe taşlarından birisidir.

İnsanlık tarihini incelediğimizde yazının kökeninin milattan önceki tarihlere gittiğini, günümüze kadar gelişerek ve çeşitlenerek geldiğini, bazı yazı sistemlerinin çok fazla değiştiğini bazılarının kaybolup unutulduğunu bazılarının ilk günkü gibi günümüzde de kullanıldığını göreceğiz. Ben bu yazımda; alfabelerin günümüz bilim dünyasındaki bilinen kökeni ve gelişimi hakkında bazı kaynaklardan elde ettiğim bilgileri derleyip sunmaya çalışacağım. Yazının ilk temellerini oluşturan resim sembollerini, ilk gerçekçi alfabeleri, bunlara ek olarak Türk’lerin kullandığı belli başlı alfabeleri ele alacağım.

Alfabe Nedir?

Yazı Sistemlerinin İlk Basamakları, Resim ve Sembol Yazıları

Milattan önceki toplumlar bugün de olduğu gibi karşılıklı konuşma dışında çeşitli iletişim teknikleri kullanmışlardır. Bu tekniklerin bilinenlerinden ateş, duman, ışık, davul, ıslık çan ve borazan gibi çeşitli uygulamalar o dönemde mesaj taşıyıcı görevini bir nebze de olsa üstlenmişlerdir. Ancak bu ilkel yöntemlerde verilmek istenen mesajın belli bir mesafeden öteye iletilememesi ve zaman dilimi olarak mesajın, verildiği anla kısıtlı kalması, konuşma dışındaki bu iletişim tekniklerini zaman ve mekan açısından kullanışsız kılmıştır. Bu da insanları zamansal ve mekansal açıdan kısıtlı olmayan iletişim teknikleri bulmaya itmiştir.1 İlerleyen zamanlarda hayvancılıkta kullanılan sayma çubukları, kaya üzerlerine çizilen resimler, İran ve Mezopotamya’da kullanılan hesap taşları denilen küçük kil semboller ortaya çıkmıştır.2 Ticarette kullanılan bu hesap taşları, ürünün ne olduğu, miktarı ve fiyatı hakkında bilgiler veriyor, ticaret yapan ancak farklı dilleri konuşan toplumlar tarafından anlaşılıyordu.

Yazı Güney Mezopotamya’da (Sümer Devleti) MÖ 4 binde icat edilmiştir. Yazının elimize geçen ilk önekleri kil tabletler, Sümer Devleti’nin Uruk şehrinde yapılan kazılarda ortaya çıkmıştır. Uruk’ta bulunan tabletlerinin büyük bir çoğunluğu tapınaklara girip çıkan tekstil ve gıda ürünlerinin kayıtlarından oluşur.3

Bunların dışında yine Sümer Devletinde kullanılan resim yazısı farklı dilleri konuşan insanlar tarafından da anlaşılıyordu. Sümer resim yazısından gösterilmek istenen nesnenin sembolik çizimi yapılırdı. Örneğin: Öküz; öküz başı resmi ile, gün; doğan bir güneş resmi ile sembolize ediliyordu.

Ancak resim yazısında soyut nesneleri ve fikirleri ifade etmek, ifade edilse bile anlaşılması zor oluyordu.4 Örneğin, Ağaç, ağaç resmi ile, savaş, ok resmi ile, kolayca ifade edilebilirken, kaybolmak kavramı veya özgürlük kavramını sembolize etmek o kadar  kolay olmuyordu. Bu şekilde bir sembolize yoluna gidildiğinde ise harf sayısı dilde kullanılan kelime sayısına ulaşacağından alfabenin öğrenilmesini imkansız kılıyordu. Sembollerle daha çok sözcük ifade edebilme, konuşulan her şeyi her heceyi kayıt etme ve soyut düşünceleri de yazıya geçirebilme ihtiyacı toplumları resmetmeye dayalı yazı sistemlerinden harflerden oluşan gerçek anlamda alfabeleri bulmaya yöneltmiştir.

Çivi Yazısı ve Fonetik Yazıya Geçiş

Yazının ilk örneklerinin resimler ve semboller oluşturmuştur. Bu resimler ve semboller kullanılan dili kaydetme amacı gütmemiş dolayısıyla da böyle bir işlev görmemiştir.5 Dönemin resim yazıları incelendiğinde kapsamlarının darlığı ve zayıflığı bir dili kayıt altında tutacak sistematiğe sahip olmadıklarını göstermektedir.

Her sembol veya şekil bir nesneyi temsil ederken MÖ 3 binlerde ağızdan çıkan tek heceli sesleri temsil eden semboller baş göstermeye başladı.6 Sümerce konuşma dilinde neredeyse her sözcük tek heceliydi ve her sözcüğü temsil eden bir şekil vardır. Örneğin: ada:baba, gud:köy, ak:yerleşmek… Bu üç sözcüğü temsil eden şekiller aynı sırayla yan yana getirildiğinde “baba köye yerleşti, baba köye geldi” anlamları çıkıyordu. Dönemin katipleri bu yan yana getirilmiş dizimin başına bir işret koyarak bu dizimin bir bütün olarak okunması gerektiği kuralını geliştirmişlerdir. Yazılarda eğer “baba köye geldi” demek istiyordularsa “ada gud ak” yazmışlar. Eğer “adagudak” yeni doğan bir bebeğe isim olarak verilecekse önce söz konusu uyarı işareti daha sonra ise sırasıyla ada, gud, ak kelimelerini karşılayan şekilleri yazmışlardır.7 Çivi yazısının gelişmesi ise, yazı sistemindeki bu sembolleşmeyle beraber gelişmiştir.

Çok çeşitli malzemelerin üzerine kazıma, kabartma yöntemiyle yazı yazılırken kil malzemesinin üzerine baskı yöntemiyle kolay bir şekilde yazı yazıldığı anlaşıldı. Ucu üçgenleştirilmiş olan stylus bir kamışla çeşitli şekillerde baskılar yapıldı.8

Styluslarla yapılan işaretlerin sayısı ilk aşama 1000 i bulurken işaretlerin basite indirgenip sadeleştirilmesiyle bu sayı 500 e kadar düştü.Fonetik yapıya sahip ve konuşulan dili kaydetme özelliği olan çivi yazısının yaklaşık MÖ 2700 lerde biçimsel gelişimini tamamlamasıyla dünya tarihinin bilinen ilk gerçek anlamdaki alfabesi ortaya çıkmış oldu.9

Tabloda bugünkü harflerin çivi yazısındaki karşılıkları

Oldukça kullanışlı ve her dile uygulanabilir olduğundan çivi yazısı bölgedeki diğer medeniyetler tarafından da
kullanılmaya başlanmıştır. Çivi yazısının kullanıldığı diller şunlardır: Sümerce, Akadca, Eblaca, Elamca, Hurrice, Hititçe, Urartuca, Uragit Dili, ve  Eski Persçedir. Kil tabletler dışında; taşlar, plastikler, bakır, bronz ve altın üzerine de yazılmıştır, üzerine yazılan materyale göre de farklı kalemler geliştirilmiştir.10 Çivi Yazısı için kullanılan kalemlere stylus denmiştir. Styluslar çoğunlukla kamıştan yapılmışlar bunun yanında fildişi, kemik, bronz da diğer tercih edilen stylus hammaddeleri olmuştur. Stylusların uçları düz yuvarlak ve üçgen biçiminde şekillendirilmiş baskı esnasında materyal üzerinde çıkan çiviye benzer şekiller bu yazı sistemine çivi yazısı isminin verilmesine sebep olmuştur.

Kayseri’nin 20 km. kuzeydoğusundadır. Kültepe yakınında Asurluların kurdukları ticaret kolonilerinden birinde, sayıları 14.000’i bulan ve Kapadokya tabletleri adı verilen buluntular, Eski Mısır dilinde ve çivi yazısı ile yazılmıştır. (gateofturkey.com)

İlk alfabenin doğuşuyla ilgili çeşitli teoriler ileri sürülmüş, günümüzde en çok kabul göreni: Filistin ve Suriye kuzey batısındaki Sami toplumunun oluşturduğu Sami Alfabesi’nin gerçekçi alfabe özellikleri taşıyan ilk yazı sistemi olduğudur. Sami yazısı ilerleyen dönemlerinde bir çok alt kola ayrılmış ve bu kollar da kendi içlerinde ayrılarak böyle bir devamlılık süregelmiştir. Sami yazısı kuzeyde Arami ve Kenan olarak iki kola bölnümüştür. Fenike ve Erken İbrani yazıları da Sami yazısının Kenan kolundan türemişlerdir.İsrail halkının milattan önce 500 e kadar kullandıkları Erken İbranice yazısı aynı zamanda Kutsal Kitap Eski Ahitin de yazısı olmuştur. İsrailliler resmi yazışmalarında ise farklı bir yazı formu olan Kare İbrani yazısını kullanmışlardır. Bunun dışında İsrail toplumunda kullanılan Raşı yazısı Kitap yazısı olmuş, Yahudi bilginler ve Hahamlar tarafından kullanılmıştır.11

Sami alfabesi kuzeyde Arami ve Kenan olarak iki kola ayrılmıştı. Kenan kolundan Eski İbrani ve Fenike yazıları doğmuştu. Fenikeliler Akdeniz ticaretini ellerinde bulundurdukları için Akdeniz kıyısındaki toplumlarla çokça iletişimde bulunup bu toplumları alfabe ile tanıştırmışlardır. Alfabeleri Yunanlılara da öğretmeleriyle Grek Yazısı ortaya çıkmıştır. Fenike yazısı Grekler tarafından öğrenildikten sonra yazının Avrupa’ya yayılımı da başlamıştır.

Mısır Yazısı

Milattan önce 4000 ile milattan sonra 400 arasında kullanılan Mısır yazısı Mısırlılar tarafından Tanrı’nın sözü anlamına gelen Mdw-nti olarak adlandırmıştır. Bu da o dönemdeki toplumların dili rahmaniyete bağladıkları gibi alfabeyi de metafizik kaynaklı gördüklerini göstermektedir.12

Mısırlılar hem ses sistemine dayalı hem de ideografik yazı sistemini kullanıyorlardı. Mesela atmaca resmi hem atmacayı hem de ‘a’ harfini ifade ederdi, bacak şekli hem bacağı hem de ‘b’ harfini ifade ederdi. Bu simgeler yan yana gelirken hem ifade ettikleri düşünce ve nesneler hem de seslere göre karmaşık bir şekilde bir kelime ortaya çıkarırlardı. Mesela bitkiyi ifade eden şekil ile evi ifade eden şekil yan yana getirildiğinde bitki-ev çağrışımından mezar anlamı türerdi. Bu iki kelimenin mezar anlamını çağrıştırması elbette Mısır toplumunun kültürü ve bilinçaltıyla alakalı bir durumdu. Eski Mısırlılar yazılarını anıtlar, tapınaklar ve papiruslar üzerine yazmışlardır. Papiruslar üzerine yazılan yazılardan biri Anıtsal yazıların figürleriydi, diğeri ise hiyeroglif yazılardı. Hiyeroglif yazıların kökeni antik çağa kadar uzandığından bu yazının Mısır Medeniyetine dışarıdan geldiği düşünülmektedir. Mısır yazısının bir diğer türü de Halk Yazısı olarak da bilinen Demotik yazıdır. Bu yazı ilk olarak MÖ 8. Yy da ortaya çıkmıştır.13

Amerika Kıtasındaki Eski Yazı Sistemleri

Kuzey Amerika yerlilerinin kayalara ağaçlara bazen de boyalar ile kumaşlar üzerine çidikleri ilk yazı sistemlerinin ismi Kekinowin’dir.14 Bu yazı sistemi kahinler ve rahipler tarafından bilinirdi. Bu yazılar farklı türlerde farklı alanlarda kullanılmış, ve birbirinden farklı isimler almışlardır. Örneğin: medawin: ilaç bilgisi, yesukawin:kehanet, wabina:gece ziyaretlerinde söylenen şarkılar, sadzawin: aşk büyüsü, vs. Kuzey Amerika’da kullanılan bu yazı türleri konuşulan dil ile bağdaşmaz, genel olarak büyü ibareleri ve destanları akıldan çıkarmamak için kullanılırdı. Kuzey Amerika’da baskın olarak kullanılan Kekiwin yazısı dışında, Kanada’da kendi yazı sistemlerini kullanan Micmac kabilesi vardı.15 Tinne, Cree ve Cherokee Kızılderililer de kendilerine ait farklı yazı tiplerine sahip gruplardı.

Kekinowin yazısından bazı şekil örnekleri ve anlamları

Orta  Amerika’da Meksikalılar aynı Mısırlılar gibi resim yazısını kullanmışlardı. Orta Amerika’da Meksika yazısına dair çok fazla bulgu elde edilmiştir.

Meksikalıların sayı sisteminde 1’den 19’a kadar (0) sembolü işlev görürken 20  direğe asılı bayrak şekliyle gösterilmiştir. Sıfırlar ve bayraklarla 399’a kadar yazılmış, 400 sayısı ağaç  benzeri bir şekille gösterilmiştir. Meksika alfabesinde sayılar son olarak 8 bine gelirdi. Yazı sistemleri hakkında çok fazla bulgu elde edilemeyen Mayaların yazı sisteminde ise her ses birkaç resimle gösterilmiştir.16

Eski Çin ve Japon Yazıları

Çin Yazısı

Çin’de yazıdan önce düğümlenmiş sicimler vardı. Çin’in ilk yazı sembollerini Pa-Kua göstergeleri(düğümlenen sicimler) oluşturmuştur. Bu Pa-Kua göstergelerinden üç örnek verecek olursak:

Daha sonra Pa-Kua yazısının yerine milattan önce 2600’lü yıllarda Kuwen yazısı kullanılmaya başlandı. Bu yazının en eski örneği İmparator Yü’nün yazıtıdır. Bu yazıtın milattan önce 2278 yılında yazıldığı bilinmektedir. Milattan önce 3. Yüzyılda, İmparator Li-se zamanında yazımlarda fırça kullanmaya başlanmıştır. Li-se’nin zamanında kullanılan fırçanın ortaya çıkardığı farklı yazı formu üzerine Tsin-Mo isimli bilgin tarafından bu formdan esinlenilerek Li yazısı geliştirildi. Çok geçmeden yine milattan önce 3. Yüzyılda geliştirilen Kyai(gerçek yazı) yazısı sayısız kitapta kullanılmış ve günümüze kadar ulaşmıştır.

Çincede her gösterge bir kavramı ifade etse de bu göstergeler kullanılan ve yeni türeyen kavram ve nesneleri ifade etmekte yetersiz kalır. Bu sebeple kavramlar yan yana getirilerek yeni anlamlar türetilmiştir. Mesela Çincede “kadın” anlamına gelen işaretten iki tane yan yana kullanıldığında “kadınlar” anlamı çıkar. Bu işaretten 3 tane yan yana yazılırsa “kavga etmek, dalavere, entrika” anlamı türemektedir. Çincede eskiden günümüze ulaşmış 40.000 civarında gösterge bulunur ancak bu günkü Çin Yazısında 214 temel gösterge bulunmaktadır.17

Japon Yazısı

Japonya, diğer bir adıyla Zippen, güneşin doğduğu yer anlamına gelmektedir.

Japonya’da mağara duvarlarına çizilmiş tanımlanamayan simgeler ve yazılar bulunmuş olsa da genel görüş Japon yazısı sisteminin Çin kökenli olduğudur. Çin ile 3. Yüzyılda ilişkiye geçen Japonlar Çin edebiyatı ve yazısıyla tanışmışlardır. Japoncaya uyamayan Çin Alfabesini dillerine uyarlayarak kullanmışlardır. 3. Yüzyıldan sonra birkaç yazı türünün ortaya çıktığı Japonya’da Katakana yazısı hakim olmuştur (7.yy). Daha sonra Simomitsino (büyük hoca) Manyaka yazısından da alıntılar yaparak Katakana yazısını yeniden düzenlemiştir (8.yy), Japon yazı sisteminin bugünkü hali yaklaşık olarak şekillenmiştir.18

Türklerin Kullandıkları Alfabeler

Türklerin alfabe tarihi aslında tarih öncesine kadar uzanmaktadır ancak somut bir bulgu ortaya çıkarılamadığı için kendine ait alfabesini kullanan ilk Türk toplumu Göktürkler olarak kabul edilmektedir. Türk dili üzerine bulguların hemen hemen tamamı Avrupalı bilimciler tarafından keşfedilmiş İngiltere Almanya ve Fransa’daki müze ve kütüphanelerde koruma altına alınarak sergilenegelmiştir.19

Türkler tarihten günümüze ondan fazla alfabe kullanmışlardır. Bunun yanında eskiden günümüze Türklerin geniş ölçüde kullandıkları başlıca alfabeler; Göktürk, Uygur, Arap, Kiril ve Latin alfabeleridir. Göktürkler’den sonra 745 senesinde ortaya çıkan Uygurlar Maniheizm dinini benimsemiş, yerleşik hayata geçmiş ve kendi alfabelerini geliştirmişlerdir.  Uygurlar tuttukları ticari kayıtlarda, dini kitaplarında, hukuksal belgelerinde, Uygur Alfabesini kullanmışlardır. Karadenizin kuzeyinde kurulan Hazar Devletinde İbranı Yazısı benimsenmiş ve kullanılmıştır.20

Arap Alfabesi X. Yüzyılda Türkler arasında yayılmaya başlamış ve 1000 yıl boyunca kullanılmıştır. Türklerin tarih boyunca kullandıkları alfabeler; Göktürk, Soğd, Uygur, Brahmi, Mani, Kiril, Tibet, Süryani, Grek Arap, Latin ve İbranidir. Günümüzde Türkler tarafından kullanılanlar ise Kiril, Arap ve Latin alfabeleridir.

Göktürk Alfabesi

Uygur Alfabesi

Arap Alfabesi

Latin Alfabesi

Soğd Alfabesi

Soğdca ya da Soğdakça, Orta Asya’da Soğdların kullandıkları Hint-Avrupa dil ailesine bağlı, İran kökenli antik bir dil.

9’uncu yüzyıla kadar İpek Yolu üzerinde konuşulan en önemli dil olmuş olan Soğdca, Soğdların gitgide daha çok Türklerin arasında kalmaları ve Türkçe konuşmaya başlamaları ile önemini kaybetmiş ve hatta sonunda tamamen kaybolmuştur. Türkçe konuşan Soğdlar Türklere karışıp bunların arasında eriyip gitmişlerdir.

Günümüzde bu dilin en son kalıntıları oldukları düşünülen, Afganistanın bazı dağ köylerinde, çok az insan tarafından konuşulan Soğdcaya benzer bir dil vardır. Afganistan veTacikistan’ın yüksek yaylalarında Soğd diline yakın bazı diller halen yaşamaktadır.21

Uygur Kağanlığının himayesinde tuttuğu azınlıklardan biri olan Soğdlar ticarette oldukça ileri bir toplumdu. Zamanla Mani Dinini benimseyen Soğdlar Uygur Devletinin yönetiminde önemli mevkilere gelmişlerdir.22 Milattan Sonra 100 tarihinden beri varlığını gösteren Soğd Yazısı Soğdaların ticarette de yoğun olarak kullanması sebebiyle de zamanla Türkler arasında yaygınlaşıp kulllanışmıştır. Bölgede prestijli olan Soğdca ve Soğd alfabesi Türkler arasında da belli bir zümre tarafından konuşulup kullanılmış bu dil ve alfabe Türk yazmalarında da kendisini göstermiştir. Örneğin: Göktürk Kağanı Muha’nın mezar taşının 3 yüzü Soğdca yazılmıştır.23

Dipnotlar

1. Selen Hırçın, Çivi Yazısı, Ege Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 1998, s.1
2. Selen Hırçın, Çivi Yazısı, s.2
3. Selen Hırçın, Çivi Yazısı, s.4
4. Selen Hırçın, Çivi Yazısı, s.6
5. Hatice Şirin, Başlangıçtan Günümüze Türk Yazı Sistemleri, Akçağ Yayınevi, 1. Baskı, Ankara, 2006, s.16
6. Selen Hırçın, Çivi Yazısı, s.7
7. Selen Hırçın, Çivi Yazısı, s.8
8. Selen Hırçın, Çivi Yazısı, s.10
9. Selen Hırçın, Çivi Yazısı, s.11
10. Selen Hırçın, Çivi Yazısı, s.24
11. Hatice Şirin, Başlangıçtan Günümüze Türk Yazı Sistemleri, ss.19.21
12. Hatice Şirin, Başlangıçtan Günümüze Türk Yazı Sistemleri, s.17
13. Carl Faulmann, Yazı Kitabı, Itır Arda(Çev.), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2001, ss.21.23
14. Carl Faulmann, Yazı Kitabı, s.9
15. Carl Faulmann, Yazı Kitabı, ss.11.13
16. Carl Faulmann, Yazı Kitabı, ss.15.18
17. Carl Faulmann, Yazı Kitabı, ss.47.49
18. Carl Faulmann, Yazı Kitabı, ss.57.58
19. Hatice Şirin, Başlangıçtan Günümüze Türk Yazı Sistemleri, s.1
20. Hatice Şirin, Başlangıçtan Günümüze Türk Yazı Sistemleri, s.26
21. tr.wikipedia.org/wiki/So%C4%9Fdca
22. Hatice Şirin, Başlangıçtan Günümüze Türk Yazı Sistemleri, s.47
23. Hatice Şirin, Başlangıçtan Günümüze Türk Yazı Sistemleri, s.48

Kaynakça

1. Faulmann, Carl. (2001).  “Yazı Kitabı” (Çev.Itır Arda), İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
2. gateofturkey.com
3. Hırçın, Selen. (1998). “Çivi Yazısı”, İstanbul, Ege Yayınları
4. Şen, Oya. (2004). “Türklerin Kullandıkları Alfabeler” Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilgiler Enstitüsü
5. Şirin, Hatice. (2006). “Başlangıçtan Günümüze Türk Yazı Sistemleri”,  1.Baskı, Ankara, Akçağ Yayınları
6. tr.wikipedia.org
7. Türk Yurdu Dergisi (2011), Cilt.31 ss.225.229 İstanbul