Anneler günü hikayeleri, anneler günü ile ilgili hikayeler, en güzel anneler günü hikayesi, anneler gününe özel hikayeler, annelerin değerini anlatan hikayeler, annelere özel hikayeler, anneler günü ile ilgili öyküler…

Sponsor Bağlantılar

Annenin Fedakarlığı

Çocuk, babasından aldığı harçlığı vaktinden önce bitirmiş ve günlerdir istediği top için yeterli parayı biriktirememişti. Birkaç hafta sonra yaz tatiline girecek olması, onu bu konuda endişelendirip yeni kaynaklar aramaya sevkediyordu. Evlerine gelen son aylık dergide “Her hizmetin bir ücret karşılığında olduğu”nu okuyunca, sevinçle havaya sıçradı. Buna göre, ailesine yaptığı yardımların da bir karşılığı olmalıydı.

Çocuk bu fikirle harekete geçip gördüğü işlerin listesini çıkardı ve bunların yanına da ücretlerini yazdı. Fırından ekmek almak için 200, çöp dökmek için 100, annesiyle pazara gitmek için 500 lira hiç de fazla sayılmazdı.

Aylık toplamı 25 bin lira tutan listeyi imzalayıp annesinin çantasına koyduğunda, bu akıllıca keşfinden dolayı gözleri parlıyordu.

Çocuk, ertesi gün yatağının başucunda 25 bin lira ile birlikte küçük bir kağıt parçası buldu. Kendi hazırladığı listeye benzeyen ve annesinin imzasını taşıyan kağıtta:

“Seni hayatım pahasına dünyaya getirmenin, yıllarca bezlerini yıkamamın; binbir güçlükle besleyip büyütmenin karşılığı, sadece sevgindir ve yanağından aldığım bir öpücüktür” yazıyordu. “Kazandığın parayı güle güle harca yavrum.”

Cüneyt SUAVİ

Anneler Günü İle İlgili Hikaye

Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan bir çocuk varmış.

Bir gün Tanrı’ya sormuş;

“Tanrım, beni yarın dünyaya göndereceğini söylediler. Fakat, ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım?”

“Tüm meleklerin arasında senin için bir tanesini seçtim, O seni bekliyor olacak ve seni koruyacak. Meleğin sana hergün şarkı söyleyecek ve gülümseyecek. Böylece sen onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın.”

“Peki, insanlar bana birşey söylediklerinde, dillerini bilmeden, söylediklerini nasıl anlayacağım?”

“Meleğin sana dünyada duyabileceğin en tatlı ve en güzel sözcükleri söyleyecek. Sana konuşmayı, dikkatle ve sevgi ile öğretecek.”

“Peki, ben seninle konuşmak istersem ne yapacağım?”

“Meleğin sana ellerini açarak bana dua etmeyi de öğretecek.”

“Dünyada kötüler olduğunu da duydum. Beni onlardan kim koruyacak?”

“Meleğin seni kendi hayatı pahasına da olsa koruyacak.”

“Fakat, ben seni bir daha göremeyeceğim için çok üzgünüm.”

“Meleğin sana sürekli benden söz edecek ve ulaşmanın yolunu öğretecek.”

O sırada cennette bir sessizlik olur ve dünyanın sesleri cennete kadar ulaşır. Çocuk gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru sorar;

“Şimdi gitmek üzere isem, benim Meleğimin adı ne?”

“Meleğinin adının önemi yok yavrum. Sen onu, “ANNE” diye çağıracaksın.”

Anne Yüreği

Hiç Dükkanlardan gramla alışveriş edecekleri için habire sıralarını erteleyen ya da dükkanın tenha vaktini kollayan anneleri gördünüzmü? Ya da pazar yerinde? “Yarım kilo olmaz mı?” diye soran bir anneye rastladınızmı? Onların tedirgin ve mahçup halleri ile kavrulup üzüldüğünüz oldu mu? O tedirginliğin ve mahçubiyetin sebebi bir aile sırrının açığa vurulması, “eli dar günlerin” ifşa edilmesindendir.

Böyle bir buruk manzaradan sonra eğer Behçet Necatigil Bursa da aşasaydı; Heykel den Yeşil e doğru ağır ağır yürüyen Behçet Necatigil e yetişir ve şu mısralarına kulak verirdim:

“Çarşılarda bir şey

Biz pek aramazdık çocuklar olmasaydı.

İnsanlara, tezgahlara, kağıtlara kolaydı

Biz bu kadar eğilmezdik

Çocuklar olmasaydı.”

Dünya da hiçbir baş, kalbi evlat sevgisi ile dolu bir annenin ve babanın onlar için eğildiği kadar eğilmemiştir. Yemeyip yediren, giymeyip giydiren anaların yüreğindeki şefkat ve fedakarlık ateşi ise söndürülesi bir ateş değildir. Onlar ustaların ustası Arif Nihat Asya nın seslendirdiği gibi derler k:

“İlk kundağın ben oldum yavrum,

İlk oyuncağın ben oldum!

Acı nedir tatlı nedir bilmezdin,

Dilin damağın ben oldum,

Bir dediğini iki etmiyeyim diye

Öyle çırpındım ki…

Ve seni öyle sevdim

Sana o kadar ısındım ki…”

Önce annelerimizin dizinde insanlaşırız. Hayatımız boyunca ağıtacağımız tebessümlerin kaynağı, onların bize teessümleridir.

Biz hasta oluruz, eriyen onlar olur.. Biz elimizi çarpsak bir yere, onların kolu tutulur. Bizim başımız ağrısa, onların çiğeri yanar. Hani geceleri usulca yanımıza gelip üstümüzü örterler ve yanağımıza alev alev bir öpücük bırakıp sessizce giderler annelerimiz… O saf ve hesapsız sevgiden daha derinini gördünüzmü? Ne yazık ki kıymetini bilemeyip attık bir kenara o ana öpücüklerini. Saklamak lazımmış birini bile olsa. Artık analarımızın kimi var, kimi yok…

En çok annelerimiz özler bizi. Onun bize duyduğu hasretle başedebilecek hasret yoktur. Necip Fazılın dediği gibi ben de diyeceğim ki:

“Gözlerinde bir derin hiçin

Kanadın yayılmış çırpınmak için

Bu kış yolculuk var, diyorsa için

Beni de beraber al anneciğim.”

Anneye Dua

Sevgili Tanrım,

Artık genç değilim ve arkadaşlarımın anneleri tek tek ölmeye başladı.

Arkadaşlarım annelerinin değerini anladıklarında, bunu onlara söyleyemeyecek kadar geç kaldıklarını dile getiriyorlar.

Benim hala hayatta olan kusursuz bir annem var. Onun değerini her geçen gün daha iyi anlıyorum.

Annem değil, ben değişiyorum. Yaşım ilerledikçe, onun ne kadar olağanüstü bir insan olduğunu daha iyi anlıyorum.

Bu sözleri annemin kendisine söyleyemiyorum ne yazık, oysa duygularımı kaleme almak ne kolay.

Bir evlat kendisine yaşam veren annesine nasıl teşekkür edebilir?

Bir çocuk büyütürken gösterdiği sevgiye, sabıra ve onca çabaya?

Bebekken arkasından koştuğu, asabi bir ergeni anladığı, her şeyi bildiğine inanan üniversite öğrencisini hoşgördüğü için şükranlarını nasıl dile getirebilir?

Kızının, annesinin ne kadar akıllı bir insan olduğunu anladığı günü sabırla beklediği için nasıl minnet duyabilir?

Anne olmuş bir evlat, hala kendisine annelik yapan bir insana nasıl teşekkür edebilir?

Her zaman öğüt vermeye hazır olduğu halde, istendiğinde ya da gerektiğinde sessiz kalmayı başardığı için. Binlerce kez söyleyebileceği durumlarla karşılaşmasına karşın; “Ben sana dememiş miydim?” demediği için. Kendisi olduğu için.

Sevgi dolu, düşünceli, sabırlı ve bağışlamayı bilen kendisi olduğu için, nasıl teşekkür edebilir?

Tanrım, senden onu hakettiğince kutsamanı istemekten başka bir şey gelmiyor elimden.

…ve onun bana örnek olmasında, bana yardımcı olmana şükretmekten başka.

Kendi çocuklarımın gözünde, annemin benim gözümde olduğu kadar iyi bir anne olabilmek için sana dua ediyorum, Tanrım.

Bir kız evlat
/>
Gözyaşı

Küçük bir erkek çocuk annesine sordu:

“Niçin ağlıyorsun?”.

“Çünkü ben kadınım” diye cevapladı annesi.

“Anlamadım!” dedi çocuk.

Annesi çocuğu kucaklayıp “Ve hiç bir zaman anlayamayacaksın!” dedi.

Babasına “Baba, annem niçin ağlıyor?” diye sordu.

Babanın cevabı “Bütün kadınlar sebebsiz ağlayabilen yapıdadır” diye cevapladı.

Küçük oğlan büyüdü, yetişkin adam oldu, hala kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi. Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allah’a sordu. “Allahım!” dedi.

“Kadınlar niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar?”

Allah dedi ki…

“Ben kadınları özel yarattım!…

Tüm yaşamın ağırlığını taşıyabilecek kuvvette olmasına rağmen başkalarına teselli verecek kadar yumuşak omuzlar,

Doğumun acısına olduğu kadar doğurdukları evlatlarının nankörlüğüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim. Başkalarının kuvvetinin kalmadığında devam edecek azmi, ailesinin hastalığında yorgunluğa pabuç bıraktırmayacak kudreti verdim.

Her türlü şart altında, ve hatta annelerini çok kötü incitseler de, çocuklarını sevmek duygusallığını verdim.

Bu duygusallık her yaştaki çocuklarının yaralarını sarmalarına, sorunlarını dinleyip paylaşmalarına yardım ediyor.

Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetini verdim.

Erkeğin kaburgasından onları erkeğin kalbini korumaları için yarattım. Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranışlarda bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim. Tek zayıflık olarak kadınlara birer gözyaşı verdim.

Tamamen kendilerinin sahip oldukları, ihtiyaçları olduğunda kullanmak üzere…

İnsanlık için bir gözyaşı…” diye cevapladı. “Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu, ne kendini ne şekilde taşıdığıdır.

Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi, fedakarlığı, sorumluluğu, anlayışı, sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır.”