2- Üniversitelerde kesinlikle özgürlük yoktur. Bu durum sadece üniversite öğrencisi için geçerli değildir. Üniversite de faaliyet gösteren araştırma görevlileri, temizlik işçileri, güvenlikler vb. aynı durumdan muzdariptir.
3- Üniversitelerde özgürlük olmadığı için yeni düşünce akımlarının ortaya çıkması imkânsızdır. Bilim yuvaları bir ülkenin can damarlarıdır. 12 Eylül korkakları üniversiteyi öyle bir duruma sokmuştur ki günümüzde ilköğretimle üniversiteyi yan yana koysak aradaki farkı anlayamayız.
4- Şu an devlet kurumlarında (istisnalar kaidesi bozmaz) yer alan, “devletin malı deniz yemeyen keriz” politikasının önüne kesinlikle hızlı özelleştirmelerle geçilmez. Özelleştirme halkı halka köle yapmaktan başka işe yaramaz. Patronların istediği hayat, düşünce, bayrak, vatan toplumda filizlenir.
5- İnsanların gelişimi eğitimle olur. Bizim memurların devlet bütçesini har vurup harman savurmalarının sebebi milli şuurdan uzak olmaktır. Aslında sadece parayla ilgili değildir bu durum. İktidara gelen partiye göre memurların şekillenmesinin sebebi de eğitimsizliktir. İnsanımızı yirmi yıl okutup milli şuuru bedenlerine enjekte edemeyenler şapkalarını önlerine alıp kendilerini sorgulamalıdır.
6- Eğitim sisteminin imam hatipliler için ayrıcalık tanıması (normal ülkelerde) korkulacak bir durum değildir. İnsanlar, kendini bilen eğitimli hocalar sokağa çıkınca iki günde değişiverirler. Fakat bizim gibi ülkelerde dini kitaplar iktidar partilerinin istediği gibi okutulduğu, diğer bir deyişle iktidarın dinini yaşadığımız için imam hatiplerin elde ettiği avantajlardan korkuluyor.
6- Bugün AKP iktidarı sona erdiği an başörtülü tek bir öğrenci üniversiteye giremeyecek. Yani bu durum geçicidir. Geçici özgürlüklere bile muhtaç olan halkımız bunun farkında mı?
7- Otuz yıl da zorunlu eğitim koysanız, imam hatipleri en üst düzey eğitim kurumları haline getirseniz de bir işe yaramaz. Önemli olan eğitim kalitesinin yükselmesidir. Dış ülkelerin kumandası olan, imam hatipte *** izleyen, üniversitede çocuk *** indiren insanları yetiştirmek için neden bu kadar çaba gösterirsiniz.
Nitelikli eğitim için;
– Kendi toplumunu tanıyan öğretmenler yetiştir.
– Dinozorlaşan eğitimcileri (gerekirse zorla) emekli et.
– Laikliğin içini doldur. Doldur ki bazıları onu kullanarak, bazıları da ona karşı tavır takınarak prim elde edemesin.
– Eğitimi siyasetçilerin elinden kurtar.
– Eğitim kurumlarına verilecek eğitimin standartlarını çok çok titiz bir şekilde belirle. Sen geleceğin hocalarını, eğitimcilerini yetiştireceksin. Kalitenin yükselmesi için elinden geleni yap. İki kitap okumamış eğitimciden kimseye fayda gelmez.
– Cemaatlerin eğitimi kullanmalarını engelle. Eğitim yuvalarında kendi vatanına düşman insanları yetiştiren karanlık zihniyetlerin ülkemizi ne hale soktuğunu iyi hatırla.
Son Söz:
Ey Halkım! Siyasetçinin ne dinine, ne milliyetçiliğine, ne de Atatürkçülüğüne kanıp da onların peşinden gitme. Emin ol ki birileri deri koltuklar için bir anda fikir değiştirir. Fikri geçtim din değiştirenler bile var.
Ey halkım;
Sakın ha siyasetçiye güvenmeyin! Zira bizim Yüce Türk Ordu’muz var ve o varken başkalarına güvenmek *****lıktır! Zira o ordumuz, darbeleri ve post modern darbeyi bizim için, sadece ve sadece bizi korumak için, yaptı! Hata o darbelerde gözaltına alınanlara eziyet ve işkenceleri de sırf bizim için yaptı! Ergenekon’a üye olan generaler ve askerler de sırf ülkeyi ve dindar olmayanları çok sevdikleri için dindarları ezme planları yaptılar! Uludere katliamını da Türkleri çok sevdiği için yaptı! Başörtülü aneleri ve eşleri kışladan içeri sokmadılar sırf başörtülü olmayanları çok sevdikleri için! Akreditasyon uyguladı sırf kendisinden olmayan medyayı sevmediği için! ***** olmayın yahu. Böyle güzide bir ordumuz varken nasıl olur da siyasilere güvenebilirsiniz?! Unutmayın en güvenilir kurum ordu’dur ve başka ordu yoktur!
Tabi yerseniz…
Sayin yazar, genel olarak hemen herkesin müsteki oldugu konulari bir miktar da olsa ideolojik kaygilariyla birlikte dile getirip, siyasetcileri tu-kaka ilan etmeye girismis. Hele son paragraftaki siyasetcileri takip etmeyin sevgili halkim cagrisi, tam bir despotizm özlemi ile ancak izah edilebilir. Siyasetcilerin hepsini hirsiz ilan edip, kendimizi militarizmin kucagina atalim. Askerler ne yaparsa mutlaka iyi yaparlar. Degilmi ki ülkenin kurucusu da bir askerdir…
Böyle bir mantik hala bu ülkede pirim yapabiliyorsa cok yazik. Aralarindan yanlis insanlar ciksa da (ki her kurumda cikar) ben kendi nam hesabima siyaseten yana oldugumu ifade etmeyi üzerime bir vazife bildim.
Baki Selamlar
Tanım olarak; bilimsel özerklik ve kamu tüzelkişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan, fakülte, enstitü, yüksekokul ve birimlerden oluşan yere üniversite denir.
Eflatun ve Aristo’nun politik ve dinsel baskı olmadan öğrencileri ile felsefi tartışma yaptıkları ortamdan esinlenmiş ve evrensel, bağımsız ve tüzel kişiliğe sahip kurumlar anlamında “universitas” üniversite adını almıştır.
felsefi tartışma ortamında akıl sürecini, duygusal sürecin önüne koyan, olayları görerek ve tartışarak farkındalığı oluşturan yerlere ancak üniversite denebilir.
Üniversiteler, ülke kalkınmasının itici gücü, bilim, teknoloji üreten ve insan kaynağını yetiştiren, geliştiren kurumlardır.
Yalın olarak bu felsefeyle faliyet gösteren yerlere engel konamaz, konmamalıdır..
Ülkemizde malesef üniversitelerimiz henüz bu felsefeye sahip olamamış durumda. Etkin olan kurum ve kişilerin kısır çekişme ve çeşitli hesaplar içerisinde olması, akademik yükselmenin “yazılı olan ve olmayan” kriterlerinin uygulanma şekli, çeşitli lobilerin üniversiteler üzerindeki etkisi, kısıtlı bütçe imkanları gibi unsurlar, üniversitelerimizin gelişmesinin ve dünya üniversiteleriyle yarışır hale gelmesinin önündeki engelerdir.
Mevcut şartlarda üniversitelerimizin uluslar arası seviyede bir eğitim verebileceğini düşünmek hayalcilik olur.
Öğretim elemanları, bilim adamı sıfatından başka sıfatlarıyla, giyim, kuşam, saç sakal, üye olduğu loca, dernek, inanç, hangi gurup veya şahıslara yakın olduğu belirleyici kriter olarak alınır ve öyle seçilirse; başarılı bilim adamlarının önü kesilir, alanları daraltılırsa, tabiî ki akademik eğitimde uluslar arası standartlar yakalanamaz.. Konu çok önemli ve siz çok haklısınız.