Yazar: Aykurt

Milgram Deneyi ve Örgütsel Davranış Üzerine

MILGRAM DENEYİ VE ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ ÜZERİNE İSMAİL SARP AYKURT Çukurova ÜniversitesiSosyal Bilimler Enstitüsüİşletme Anabilim Dalı İnsanların otorite ile ilişkisi uzun yıllardan beri sürmektedir. Günümüze gelene kadar birçok bilim insanının otorite üzerinde çeşitli fikirler ortaya attıklarını ve buna ilişkin kimi yaklaşımlarda bulunduklarını görebiliyoruz. Buradan da insanların çağlardır otorite ile iç içe yaşamakta olduğunu ve otoritenin gelişimine tanıklık ettiği sonucuna ulaşıyoruz. Hiç kuşkusuz; otorite nosyonunun etrafında şekillenen görüşlerin en önemlilerinden birisinin Max Weber tarafından ortaya atıldığını bilmekteyiz. Otorite; herhangi bir konuda kişileri harekete geçirme, ortaya atılan düşüncenin doğruluğuna, yapılabilirliğine ve gerekliliğine inandırma, bu sayede de kişiler üzerinde hakimiyet, itaat ve yönlendirme gücü yaratıp bunu kabul ettirebilme gibi edimleri uygulatabilme yeteneği, iradesi ve kararlılığı içeren sosyal, psikolojik ve toplumsal bir kavramdır. Otorite kavramı üzerinde tartışıla gelen bir olgu olmakla birlikte, ampirik bir biçimde değerlendirilmeye alınmış ve hakkında bir çok fikir öne sürülmüştür. Bunlar arasında en çarpıcı araştırmalardan birisi de Yale Üniversitesi öğretim üyelerinden Stanley Milgram’ın otorite ve itaat üzerine yürütmüş olduğu araştırmadır. Milgram bu araştırmada; insanların, bir kişi ya da kurumsal bir yapı olarak otoritenin kendisine pratik ettirmek istediği isteklerine, bu isteklerin kişilerin kendi inanışları, fikirleri ve vicdani hassasiyetleriyle çelişiyor, tezatlık gösteriyor olsa bile itaat edip etmeyeceklerini ve bu konuda istekli olup olmayacaklarını incelemiştir. Milgram; bu deneyi için ilkokul ve doktora mezunu gibi birçok öğrenim düzeyinden erkek ile temasa geçti. 20 ve 50 yaşları arasında olan deney katılımcılarına deneyi sonlandırmasalar bile bir...

Devamını Oku

Globalleşme Üzerine

Küreselleşme-Anti Küreselleşme Tartışmaları Çukurova Üniversitesi İSMAİL SARP AYKURT Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı / MBA Globalizasyon Üzerine Küreselleşme; üzerinde antagonistik tartışmalar barındıran, çeşitli kesimlerce farklı enstrümanlar ile farklı lenguistik tonlarda yorumlanan bir nosyondur. Küreselleşmenin biçimsel ve reel olarak geniş bir spektruma sahip olması, tartışmanın ayrıntılandırılmasına ve yoğun bir eleştiri-yorum mekanizması kurulmasına olanak yaratmıştır.Tartışmanın sınırlarını ise; küreselleşmenin kapsadığı alanlar, tanım-içerik, güncel konumlanış-pozisyonlar, varoluş nedeni ve bunun sorgulanması oluşturur. Küreselleşme; tanımsal olarak kafa karışıklığı üreten bir mekanizma üzerinde ve birçok açıklama bekleyen bir konumdadır. Fakat; bir öz olarak küreselleşme de, nihayetinde kapitalizmin global ölçekte çıkarlarını korumak, maksimize etmek ve düzeni geniş bir yelpazede istikrarlı bir strüktür haline getirmek amacına hizmet eden sistemik bir varyant olarak değerlendirilmelidir. Küreselleşme, kafalarda yarattığı soru işaretleri bir yana, gerek dünya genelindeki etkisi, gerek farklı perspektifleri ile bir çok tartışmanın merkezi olmuş, kimine göre cazibe noktası görülerek sahiplenilmiş, kimine göre ise malign bir kavram olarak değerlendirilerek mahkum edilmiştir. “Küreselleşme, dünya ölçeğindeki toplumsal karşılıklı bağımlılıkları ve mübadeleleri meydana getiren, çoğaltan, yaygınlaştıran ve yoğunlaştıran toplumsal süreçlerin çok boyutlu kümesini ifade etmektedir. Bu süreçler aynı zamanda, insanların, yerel olanla uzakta olan arasında mevcut bağlantılardaki güçlenmeyi giderek daha çok fark etmeyi kolaylaştırmaktadır.” (Steger, 2006, s. 31). Steger, küreselleşmeyi bir proses olarak analiz ederken karşılıklı toplumsal bağımlılıktan söz etmiş ve bunun küresel bir bilince dönüştüğünü savunmuştur. Rosenberg’e göre; “İddialarının mantıksal yapısı içerisinde, ilk önce explanandum (açıklanan) olarak görünen belirli tarihsel süreçlerin...

Devamını Oku