Yazar: Bülent Sakça

Söylev (Nutuk)

Bir topluluğa, belli bir duygu ve düşünceyi aşılamak için yapılan coşkulu ve heyecanlı konuşmalara “söylev” denir.   Bu tür konuşmalara “nutuk” veya “hitabe” de denilmektedir.   Topluluk önünde konuşma yapan kişilere “söylevci” veya “hatip”, nutuk söyleme sanatına ise “hitabet” denir.   Söylevler genellikle millî ve sosyal konularda söylenir. Millî bayramlarda yapılan, kutlama ve anma törenlerinde, mitinglerde dinleyicileri bilgilendirmek, duygulandırmak, coşturmak, yüreklendirmek için söylenir.   Söylevlerin insanlar veya topluluklar üzerindeki etkisi büyüktür. Söylevler, sönen heyecanları canlandırır, yenilmiş orduları zafere ulaştırır, kaybedilmiş davaları kazandırır, topluma belli düşünce ve idealleri aşılar, toplumu bilinçlendirir, yönlendirir.   Söylevlerin en önemli, en can alıcı bölümleri...

Devamını Oku

Eleştiri (Tenkit)

Bir sanat eserini, bir sanatçıyı çeşitli yönleriyle inceleyip tanıtmak, anlaşılmasını sağlamak, beğenilen ve kusurlu yanlarını ortaya çıkarmak amacıyla yazılan yazılara “eleştiri” denir.   Eleştiri türünde yazılar yazan, bu işi meslek edinmiş kişilere “eleştirmen” ya da “eleştirici” denir.   Eleştiri türüne eskiden “tenkit”, bu türde eser veren kişilere de “münekkit” denirdi.   “Tenkid” sözcüğü, “paranın sağlamlığını ve çürüklüğünü gözden geçirmek” anlamına gelen Arapça “nakd” sözcüğünden türetilmiştir.   Dilimizde eleştiri sözcüğünün yanı sıra, tam olarak eleştiri anlamında kullanılmasa da buna yakın bir anlamda şu sözcükler de kullanılmaktadır: “kritik, analiz, tahlil, şerh, tefsir, yorum, inceleme, çözümleme.”   Eleştirmen, sıradan bir gözün ilk...

Devamını Oku

Deneme Nedir Örnekleri Yazıları ve Özellikleri?

Bir yazarın herhangi bir konuyla ilgili düşüncelerini kesin yargılara varmadan, kanıtlama endişesi taşımadan anlattığı kısa yazılara “deneme” denir. Fransızca “essai” sözcüğünün Türkçedeki karşılığı “deneme”dir. Edebiyatımızda önceleri bu türü karşılamak üzere “kalem tecrübesi” gibi terimler kullanılmış, zamanla “deneme” terimi yerleşmiştir. Günlük yaşamda insanı ilgilendiren hemen her şey denemenin konusu olabilir. Denemelerde yalnızlık, mutluluk, ölüm, öfke, korku, yaşama sevgisi, dostluk, şiir, dil, kitap, kurnazlık, talih, zenginlik… gibi konular işlenir. Denemeler bir solukta okunabilecek birkaç sayfalık kısa yazılardır. Denemeci ele aldığı konulara kendi ben’i açısından bakar, başkalarının ne düşündüğünü umursamaz. Deneme türündeki yazılarda belli bir plan yoktur. Yazar ele aldığı konuyu özgürce...

Devamını Oku

Gezi Yazısı

Yurt içinde veya yurt dışında gezip görülen yerlerin ilginç özellikleriyle tanıtıldığı yazılara “gezi yazısı” denir.   Gezi yazarı, gezip gördüğü yerlerle ilgili kendi gözlemlerini, değerlendirmelerini yapar, bunun yanı sıra o bölgenin tarihî, coğrafî özelliklerini, halkın yaşayışı, gelenek görenekleri, kültürleri hakkında da bilgiler verir.   Gezi yazıları okuyucuların gezip görme arzularını karşılar, onları eğlendirerek yaşadıkları ortamın tekdüzeliğinden kurtarır.   Gezi yazarları sıradan şeyleri değil, ilginç olan şeyleri görüp anlatabilmelidir. İnsan her gün çevresinde gördüğü, sürekli karşılaştığı, bildiği şeylere ilgi göstermez.   Gezi yazarlarının güçlü bir gözlem yeteneğine sahip olmaları gerekir. Nice insanlar vardır ki, ömürleri yollarda geçer de, güzelliklerin, ilginç...

Devamını Oku

Reşat Nuri Güntekin'in Yaprak Dökümü Romanı

Yaprak Dökümü Romanının Konusu Reşat Nuri Güntekin “Yaprak Dökümü” adlı romanında, dar gelirli bir memur ailesinin, değişen sosyo-ekonomik şartlar içerisinde ahlâkî yönden çöküşünü, parçalanıp dağılışını anlatır. Emekli bir memur olan Ali Rıza Bey ile çocukları arasında tam anlamıyla bir çatışma söz konusudur. Eski gelenek ve ahlâk anlayışına bağlı, inançlı, namuslu ve dürüst bir insan olan Ali Rıza Bey ile Batılı tarzdaki moda, giyim-kuşam, eğlence, müzik ve dans düşkünü, ahlâkî yönden zayıf, saygısız çocukları arasında yaşanan kuşak çatışması gözler önüne serilir. Yazara göre çocuklarının mutlu olmasını isteyen bir baba, çocuklarına iyi bir isimle birlikte bir miktar da para bırakmalıdır. Sadece...

Devamını Oku

Anı (Hatıra)

Bir kimsenin başından geçen veya yaşadığı dönemde tanık olduğu olayları anlattığı yazılara “anı” denir.   Anı türünü karşılamak üzere “hatıra” ve “hatırat” terimleri de kullanılır.   Anılarda genellikle üzerinden uzunca bir süre geçmiş olaylar anlatıldığı için pek çok ayrıntı hafızalardan silinir. Anı yazarı hatırlayamadığı yerleri hayal dünyasında yeniden kurgular. Üzerinden yıllar geçmiş bir olayı, tüm ayrıntılarıyla net bir şekilde hatırlamak mümkün değildir.   Anı türündeki eserlerde anlatılanlar tarihsel gerçeklikten uzaktır. Bu tür eserlerde anlatılan olayların yüzde yüz gerçek olduğunu söylemek yanlış olur. Anılar gerçeklik noktasında yüzde yüz güvenilir eserler değildir. Yazarın anlattıklarının tamamı gerçek değildir. Anı yazarı olayları kendi...

Devamını Oku

Reşat Nuri Güntekin'in Dudaktan Kalbe Romanı

Reşat Nuri Güntekin’in romanlarını tatmadan tüketilen bir ömrün, bana göre bir yanı eksik kalmıştır.  1956 yılında aramızdan ayrılan Reşat Nuri roman, hikâye, tiyatro ve gezi türlerinde çok sayıda esere imzasını atmış, aradan geçen onca yıla rağmen bugün de keyifle okunan önemli bir yazarımızdır. “Reşat Nuri dendiğinde aklınıza gelen ilk şey nedir?” diye bir soru sorulsa, eminim ki hepimiz “Çalıkuşu!..” diye heyecanla yanıtlarız. Peki Reşat Nuri demek, sadece Çalıkuşu demek midir? Elbette hayır!… Bir eser ne kadar güzel olursa olsun, tek başına yaşamın tüm güzelliklerini taşımaya gücü yetmez. Her eserin kendince bir güzelliği, değeri vardır. Tek bir esere yaşamı sığdırmak...

Devamını Oku

Dilekçe Nasıl Yazılır?

DİLEKÇE Bir iş için resmî bir kuruluşa gittiniz ve sizden dilekçe yazmanız istendi. Dilekçe sözünü duyduğunuz anda içinizi bir telaş kapladı: “Dilekçe nasıl yazılıyordu yaa?… Okulda hocamız öğretmişti ama… Nasıl da unutmuşum bee… Üstelik hocamızın, ‘Bakın bu konu çok önemli gençler, unutursunuz haa, beni dikkatle dinleyin, ileride dilekçe yazmanız gerekebilir…’ diye bizi defalarca uyarmış olmasına rağmen… Aman bee!.. Altı üstü bir dilekçe değil mi?… Beş dakikada yazarım ben onu… Tarih yazılıyor muydu, nasıl başlasam acaba, çizgili kâğıda yazsam daha mı iyi olur, imza atıyor muyduk yaa, atıyorduk atmasına da nereye?… Yazmasına yazarım da… Ben yine de şu karşıda duran...

Devamını Oku

Reşat Nuri Güntekin'in Çalıkuşu Romanı

I. Çalıkuşu Romanının Yapısı Çalıkuşu romanı dış yapı itibarıyla beş kısımdan meydana gelmiştir. İlk dört kısım, Feride’nin hatıra defteridir. Feride’nin, iki buçuk yaşından itibaren anlatmaya başladığı hatıraları, yirmi beş yaşında Kâmran’a kavuştuğu ana kadar devam eder. Beşinci kısımda ise, Feride ile Kâmran’ın kavuşmaları anlatılır. Çalıkuşu romanında bölümlere göre anlatılan olaylar şu şekildedir: “Birinci Kısım”da, Feride’nin iki buçuk yaşından başlayıp köşkten ayrılışına kadar yaşanan olaylar anlatılır: Musul’da geçirdiği günler, annesinin hastalığı, annesinin ölümünden sonra İstanbul’a büyükannesinin yanına gelmesi, Dam dö Sion mektebine yazılması, okulda yaptığı haylazlıklar, “Çalıkuşu” adının konması, tatil günlerinde teyzelerinde kalması, dul ve güzel bir kadın olan Neriman’ı...

Devamını Oku

Röportaj

Ünlü bir kişiyi tanıtmak, toplumsal bir soruna parmak basmak, halkı ilgilendiren önemli bir konuyu açıklamak, gezip görülen bir yeri çeşitli yönleriyle tanıtmak amacıyla soru-yanıt tekniği kullanılarak yazılan yazılara “röportaj” denir. Röportaj yazılarının en belirleyici özelliği soru ve yanıtlardır. Röportaj yazıları, gücünü soru ve yanıtlardan alır. Röportaj yazıları gazete ve dergilerde yayımlanır. Yazılara röportajı yapılan kişi ya da kişilerin, röportajın yapıldığı yerin fotoğrafları da konulur. Bu yazılar yıllar sonra bir araya getirilerek kitap halinde yayımlanır. Öylesine dolaşmaz röportaj yazarı, bir amacı vardır. Soru sormaya susamıştır sanki, bıkmadan usanmadan sürekli yeni sorular sorar. Sorduğu soruların yanıtlarını kana kana içmek ister. Fakat...

Devamını Oku