Hep Aynı Sahne, Aynı Senaryo

Seçimler yaklaşıyor. Yaklaşan seçimlerle birlikte adaylar arasında ki rakabetinde şiddeti artıyor. O kadar ki, iftiralar, eksik bulmalar havada uçuşuyor. Ağza alınmayacak sözler, ağır usluplar diz boyu gidiyor. ”Hep ben haklıyım” mantilitesi her seçimde olduğu gibi bu genel seçimlerde ki baştolünü kimseye kaptırmadı, kaptıracağa da benzemiyor.Televizyonun bütün yaş grupları tarafından izlendiği saatlerde yayınlanan haber programları yukarıda saydığımız bütün etik olmayan değerleri toplumun byük bir kesimine, en önemlisi de geleceğimizin teminatı dediğimiz çocuklarımıza empoze ediyor. Geleceğimiziin teminatı dediğimiz çocuklarımıza aslında TV sayesinde gelecekte yardımcı olacak çok önemli bilgiler veriyoruz. Diyoruz ki; 1) Başarılı olmak istiyorsan ilk önce güçlü olacaksın 2) Eğer güçlü değilsen ağzın laf üretmeyi bilecek 3) Eğer lafazan değilsen belgelerle konuşacaksın. 4) Çok iyi ikna yeteneğin olacak. Söylediğin yalana kendin bile inanacaksın. 5) Şunu hiç aklında çıkarmayacaksın: ”Başarmak için denenen her yol mübahtır” İşte çoçuklarımıza haftanın yedi günü verdiğimiz bu sosyal ve psikolojik destek sayesinde yıllardır hep aynı zihniyette hareket ediyor ve her zaman ”Ah nerede Atatürk gibi adam” gibi acizliği gösteren ifadeleri kullanmaktan kendimizi alamıyoruz. Başarmak ”dün dündür bugün bugündür” demek değil; dünden bugüne, bugünden geleceğe bir plan dahilinde hareket etmek, köprüler kurmak ve elimizde ki mevcut potansiyeli en iyi nasıl kullanırızların  hesabını yapmaktır. Sadece koltuk siyaseti yapan bir zihniyetin Türkiye’ye ne kazandırdığı dünden bugune tüm çıplaklığı ile karşımızda. Ama yıllardır hep aynı senaryonun filmlerini izliyoruz.Tek farkla. Başrollerdeki oyuncular farklı. Neden acaba? Cevabı hiç şüphesiz...

Devamını Oku