Eğitim Sisteminin Diz Çöküşü

Bir çok insan, bütün hayatlarını asla değiştiremeyecekleri şeylere karşı nafile bir isyan içinde geçirirken, değiştirebilecekleri şeyler karşısında ise pasif bir teslimiyet içinde bulunurlar; aradaki farkı öğrenmek için de hiçbir teşebbüste bulunmazlar. Bu konularda genel olarak öğrencilere;adım atmadan herhangi bir sorununu çözemeyeceği, sorduğum sorularla gerçek sorununun farkında olmasını sağlayıp sorununu çözme konusunda farklı yöntemler önererek ilk adımı atması için cesaretlendirmeye çalışıyorum.Örneğin; anne ya da babası vefat eden öğrencilerin geneli yaşadığı acı nedeniyle okula saçını dahi taramadan geliyorlar. Yaşadığı acıya saygı duymakla birlikte dış görünümüne bu kadar özensiz davranmasının, sürekli bu olayı düşünüp derslerine motive olamamasının, bunalım içerisinde olarak tutarsız davranışlar göstermesinin bir faydası olmayacağını sürekli anlatıyorum. Özellikle anne yada babasının olumlu yönlerini hatırlatarak; Şu an hayatta olsaydı seni nasıl görmek isterdi?, derslerine çalışıp güzel bir üniversiteyi kazanman onu mutlu edecekti, gibi ifadelerle hayata daha bağlı olmasını sağlamaya çalışıyorum. Çünkü, belirli bir süre sonra bazı başarısız öğrenciler anne-baba-kardeş vs. ölümlerini bahane amaçlı olarak kullandıklarını gördüm. Sonuçta insan üzülür, ağlar, sürekli bu olayı düşünüp dalıp gidebilir. Bu konuda zaten öğrencilere yakınlık göstererek okulda kendisini dinleyen ve değer veren bir öğretmeninin olduğunu sürekli ifade ediyorum. Konu beni aşarsa da gerekli psikolog, psikiyatr vb. yerlere yönlendiriyorum. Ama zaten var olan başarısızlığına bu ölümü bahane ederek öne çıkmasına da sonuna kadar karşıyım. Sürekli derim öğrencilere; gel acını paylaşayım, ağla, bağır, çağır, kendini anlat, ifade et, içini dök ve rahatla… Gel gelelim ben bunları yaparken, işgüzar...

Devamını Oku