Yazar: seher yeli

Gerçek Yaşam

Neden hayat filmlerdeki  gibi değil?… Neden her şey filmlerde hayat toz pembe görünür. Filim dünyasına şöyle bir bakalım. Bir çocuk doğar, tatlı bir uykuya dalar, uyandığında bir bakmışsın çocuk büyümüş, hatta bir doktor, avukat, öğretmen, mühendis olmuş bir anda! Ya da  trafik kazası geçirirsin ayağın sakat olur, doğuştan gözlerin kör olur, ölümcül bir hastalığa yakalanırsın. Ne bileyim işte bunun gibi bir çok şey… Ama bunların hepsi ve daha yazamadıklarım… Bir ameliyatla doğuştan kör olan gözlerin açılır, sakat olan ayağın düzelir. Filim dedik ya!… Ya da Mısır da  bir amcan vardır. Nedense hep Mısır… Amcandan sana bir miras kalmıştır. Bir anda zengin olmuşundur. Köşklerin olur. Ha bu arada köşkün içindeki hizmetçileri, aşçıları, sağ kolun olan uşağı ve tabi ki bahçıvanı unutmamak lazım. Son model bir araban hatta büyük bir holding ve tabi ki herkesi paranla satın alacak kadar zengin olursun… Ya da piyango çekersin spor loto, at yarışı vb. ve yine para çıkar. Ya da bir pavyonda çalışırsın, gecede dışarı çıkarsın çalışmak için ve buna benzer… Böyle gecelerden birinde ise bir genç çıkar karşına, onunla tatlı hayallere dalarsın ve onu seversin. Genç senin eski işini göz ardı etmez ve evlenirsiniz ya da kim bilir… Birazda gerçek hayata dönelim. Bakalım neler bulacağız! Evet bir çocuk doğar ama niyeyse uyandığında o çocuğu büyümüş olarak göremeyiz, o çocuğu büyütene kadar ne çabalar gösterir ne sıkıntılar çekeriz. O çocuğu bir avukat bir doktor yapabilmek...

Devamını Oku

Deniz Gözlüm

Deniz kıyısında dolaşıyor; güneşin doğuşunu denizin dalgalanaşını çakıl taşların sesini dinliyordum. Birden onu gördüm; karşımda bir an göz göze geldik. Deniz mavisi gözleri vardı, gözleri, gözlerimdeydi. Bedenimde  o an bir sıcaklık iliklerime kadar inen bir kıpırtı hissettim. Anlatırmaz bir duyguydu. Bugüne kadar hayatımda yaşamadığım bir şeydi o … Gözlerime baktığım an gözleri beni aldı sanki başka yerlere götürdü. Bir süre bakıştık, sadece o kadar konuşmadık nedendir bilmem. Ertesi gün ve o bir günler hep görüştük. Ama hiçbir zaman kelimelerimizle dile getirmedik. Sadece gözlerimizle konuşuyorduk. Böylece aylar geçti. Halen konuşmuyorduk, sadece gözler… Adını bile bilmiyordum. deniz gözlümün. Güneş sanki her sabah bizim bizim için doğuyor, deniz ise dalgalanarak bizim için şarkı söğlüyordu. Çakıl taşları ise tempo tutuyordu sanki. Birbirimizle konuşamıyorduk. Güneşin denizin hatta çakıl taşlarının bile  dili olsa konuşacaklar belkide… İkimiz için kimbilir. Onlar şahitti çünkü ilk günden bugüne kadar yaşananlara … Bir sabah yine deniz kıyısındaydım. Deniz, güneş her şey normaldi. Ama sen yoktun Deniz Gözlüm…. Bekledim o gün saatlerce seni… Sen gelmedin deniz gözlüm. O günden sonra; deniz bir başka dalagalanıyor. Güneş bir başka doğuyordu. Onlarda farkındaydı, Deniz Gözlüm yokluğunun. Benimle birlikte onlarda ağlıyordu. Birgün Deniz Gözlüm seni yine beklerken haberini aldım. Dünyam yıkıldı sanki… Allahın belası kanser seni benden almış. Bilmiyordum Deniz Gözlüm. Adını bilmediğim gibi. Neden Deniz Gözlüm neden kanser denilen illet hastalık seni benden aldı. Paylaşacağımız, yaşayacağımız çok şeyler vardı seninle… Deniz Gözlüm Beni bırakıp...

Devamını Oku